Demiray ORAL
Çeyrek asrı devirmek yeterli bir süre anlaşılan.
Koyu karamsarlık illetine yakalanmak için.
Ve ben o süreyi doldurdum maalesef.
“Apocular” adını ilk duyduğum ergenlik günlerimden bu yana 28 sene geçti.
Ve doğrudan söylemem gerekirse, artık Kürtlerle demokratik bir ülkede, yan yana, eşit koşullarda yaşamayı başaramayacağımızı düşünüyorum, üzülerek.
Şahsi tarihimde PKK’nın adını ilk kez duyduğum gece 1984 Şemdinli ya da Eruh baskınlarından birinden sonraydı.
TRT mikrofonuna konuşan bir Kürt çocuğu “Apocular geldiler herkesi vurdiler” gibi bir şeyler demişti.
Meşhur “bebek katili” söylemi ve manşetlerin yanına “o bebeğin” fotoğrafının iliştirilmesi aynı günlere tekabül eder.
Lisedeydim o zamanlar ve ne olup bittiğine dair hiçbir fikrim yoktu.
Daha sonra memleketçe bilgilendirildik elbette.
Karda yürürken çıkan kart kurt sesleri, dağ Türkleri efsanesi ve üç beş çapulcu eşkıya muhabbetleriyle.
Aradan 28 sene geçti (oğlum olsaydı herhâlde şimdi askere gitmek üzere olurdu).
Ve bugün yine Şemdinli basılıyor, yine bebekler ölüyor, memleket yine cenaze evi gibi, siyasiler yine aynı demeçleri patlatıyor.
Bu arada Kürt meselesiyle ilgili bir ton değişim yaşandı.
Ama o bir ton değişimin geldiği nokta neticede “seçmeli ana dil” oldu.
Ve bugün Kürtlere anadillerini seçmeli öğrenme hakkı tanımak, otomobilin icat edilip herkesin araba kullanmaya başladığı bir zamanda kimi insanlara tekerlek vermek gibi bir komedi.
Her neyse... Yakın zamana kadar hep er ya da geç bu topraklarda bir gün barışın tesis edileceğine inandım.
Ama artık umudumu kaybettim.
Son aylarda bir yandan Kürt meselesi üzerine epey okudum, bir yandan da üst üste yaşanan trajedilerden sonra iktidarın, muhalefetin her türlüsünün, BDP’lilerin, PKK’nın, konuştuğum insanların, sanal âlemde yazılanların, bana e-posta yollayanların söylediklerini dinledim.
Şahsi tarihime tekabül eden 28 senenin özeti olarak siyasilerin portresi bugün şöyle görünüyor gözüme.
Borcunu ödemeye niyeti olmayan ama bir yandan da ödeyecekmiş gibi yaparak zaman kazanıp günü kurtarmaya çalışan işadamı gibiler.
Yeter ki onlar şirketi yönetirken bir arıza çıkmasın, sonrası tufan...
Bir de vaziyet iyice kötüye gidip, kan gövdeyi götürünce mutlaka bağırıyorlar, “Artık bıçak kemiğe dayandı” diye. Biz de gaza gelip hep birlikte bağırıyoruz, “Bıçak kemiğe dayandı!”
Sonra yine onlar yönetmeye, memleketin çocukları ölmeye, biz bir şeyler yazıp çizmeye devam ediyoruz.
Türk ve Kürt halkının büyük çoğunluğu durumun farkında ama çaresiz durumda.
İnsanlar bu devlet yapısıyla, bu siyasetçi profiliyle, PKK’yla filan bu meselenin bir çeyrek yüz yıl daha çözülmeyeceğini görüyor.
Parti fanatikleri hariç Türkler biliyor ki, ne bugünkü AKP zihniyeti ile hâllolur bu mesele, ne CHP ile...
Kürtler desen aynı hâlde; BDP’nin ya da PKK’nın peşine takılarak bir yere varılamayacağını gördüler.
Bu nedenle herkes kendince bu manasız savaşın dışında kalmaya çabalıyor.
Çevremdeki o kadar çok aile çocuğunu askere yollamayacağını söylüyor ki, şaşırırsınız.
İçlerinde Türkler de var, Kürtler de...
Parası olanlar, dövizliden yararlansın diye okulu bitince yurtdışına yollamanın planını yapıyor daha şimdiden 17-18 yaşındaki oğullarının.
Parası olmayanlar çürük raporu aldırmak için ne planlar tasarlıyor yazsam inanmazsınız.
Biliyorum diyeceksiniz ki, bugün olduğumuz karamsar noktaya çok gelindi. Özellikle 90’lardan şerbetliyiz ki, devlet içinde de, PKK içinde de “gerektiğinde” savaşı tırmandırmak için hazır kıta bekleyenler hep oldu. Sonra bir şekilde yeniden sular duruldu.
Ancak ölümle geçen bunca senenin bedeli olan bir de “psikoloji” var.
Ve o psikoloji, artık darmadağın vaziyette iki halkta da.
Nasıl bir bozukluk olduğunu göremeyip merak eden, bir kahvede oturup konuşulanları dinleyip veya sosyal medyada yazılanlara göz atıp anlar.
Ben bir dostumun tanık olduğu vakayı aktarayım yeter.
Hepsi hesapta medeni, okumuş çocukların oluşturduğu masaya Antep’teki bombalı saldırının haberi gelir. Ardından da oradaki BDP binasının yakılmak istendiği bilgisi...
Masadaki birkaç kişi twitter’da dönen muhabbetleri yüksek sesle okumaya başlar.
Birisi şöyle yazmıştır: Söndürmeyin ulan itfaiye, bırakın yansınlar, hortumunuzu s.....m.
Ve masadan büyük bir alkış kopar, “söndürmeyin ulan” bağırışları arasında...
Şimdi söyleyin lütfen, çeyrek asrı devirmek koyu karamsar olmak için yeterli süre değil mi bu memlekette?
[email protected]
Yazarlar
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013