Hadi ULUENGİN
DAHA önce de yazdım, “kör ölür badem gözlü olur” riyakârlığıyla aram yoktur.
Hele hele timsah gözyaşları dökmem asla sözkonusu olamaz.
Yani, dün hayattayken sevmediğim birisi bugün mezara girdi diye şimdi arkasından rahmet okuyacak değilim!.
***
İŞTE Süleyman Demirel’i de sevmezdim.
Allah’ın bildiğini kuldan ne saklayayım, günahım kadar bile sevmedim.
Ve bu sevgisizlik cinnet yıllarımdaki “Morrison Süleyman / Yolculuk ne zaman” anırtılarımın uzantısından, hatırasından, şartlanmasından falan kaynaklanmıyor.
Orayı aşalı çok zaman geçti ve kendisine karşı beslediğim antipati daha enine boyuna tartılmış ve daha olgun elekte süzülmüş bir hükme dayanıyor.
***
KALDI ki kendi hesabıma sırf Demirel’i değil, bilhassa yetmişler Türkiye’sinin “kurşun yılları”na damga vurmuş olan ve Ecevit, Türkeş ve Erbakan’ı da içeren diğer “dörtlü çete” mensuplarından da hiçbirini sevmedim.
Üstelik belki garip gelecek ama ömrünün sonlarına doğru belki biraz biraz sempati duymaya başladığım yegâne şahsiyet eski MHP önderi olmuştu.
Bunda da gerek Ermenistan Başbakanı Ter Petrosyan ile görüşmüş olması, gerekse de bazı dostlarından kendisinin kapalı kapılar ardındaki munis yaklaşımını öğrenmem rol oynadı.
Her hâlükârda, başta 12 Eylül darbesine göz göre göre çanak tutmak gafleti olmak üzere yukarıdakilerinin dördü de kabre affedilmez siyasi sorumluluklar taşıyarak girdiler.
Nitekim aynı “kurşun yılları”nda eski Adalet Partisi liderinin “bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz” sözünü kendi kulaklarıyla işitmemiş olanlar bugün pek kavrayamaz ama aslında Kenan Evren’e götüren yol Süleyman Demirel’den bağımsız tasavvur edilemez.
***
O Süleyman Demirel ki müritleri tarafından “Baba” diye anılıyordu.
Ne hazin! Çünkü ona yakıştırılmış bu sıfat daha en baştan hâlâ akıl çağına ulaşamamış ve hâlâ rüştünü ispat edememiş Türkiye toplumunun genel travmasını yansıtıyor.
İmkân olsa da aynı toplumu Freud kanepesine yatırsak ve bilinçaltını daima ve daima bir “baba” aramaya sevk eden doyumsuzlukları teker teker ağzından alsak…
Her hâlükârda, bin şükür kendi öz babasını bile psikanalitik anlamda zaten çoktan öldürmüş birisi olarak ben böylesine köylü kurnazı diğer bir babaya ihtiyaç duymadığım gibi ne o köylü kökene özel bir erdem atfediyorum, ne de demokratlığın ölçüsü sayıyorum.
Amenna… Gerçi İmparatorluk döneminde de mümkündü ama yine de Çoban Sülü’nün Isparta mezrasından Çankaya’ya çıkması “meritokrasi” denilen ve cumhuriyetçi bir ilke oluşturan “yeteneklilik” düsturu açısından bir ilktir. 1923’ün kazanımları arasındadır.
Ama bu olgu kimseyi otomatikman demokrat kılmıyor ve zaten de Demirel’i kılmadı!
***
NİTEKİM bana sorarsanız “dün dündür, bugün bugündür” Makyavelizmini bir faziletmiş gibi sunan;Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını iki elini birden kaldırarak onaylayan; her askerî darbede ve her askerî muhtırada bir nebze bile direnmeden bizzat kendi tabiriyle “şapkasını aldığı” gibi sıvışan birSüleyman Demirel’in demokratlığı ancak körler diyarındaki şaşı sultan demokratlığıdır! Kıymeti kendinden menkuldür.
Bunlara bir de 28 Şubat sürecindeki diğer teslimiyetçiliğini eklemek gerekiyor.
Neymiş? “Baba” eski elitlere dâhil olmadığı için “demokrasi abidesiymiş”(!)…
Hayır! Benim indimde “Baba” falan değil olsa olsa günahları diz boyu bir “babalık”tı ki Allah onun taksiratını af, Türkiye toplumu da baba arayışlarından azat etsin!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015