Merve Şebnem Oruç
Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Pazartesi gecesi bir televizyon kanalına konuktu ve 'Başkanlık Türkiye için risk mi yoksa fırsat mı' şeklindeki sorulara cevap verirken, birkaç ay öncesine giderek çok ilginç ifadeler kullandı. Alıntılayalım:
“Türkiye kendi iç çatışmalarını yumuşatsın istiyoruz; ben Türkiye uzlaşsın istiyorum. Türkiye'nin uzlaşması konusunda ciddi şansı Haziran seçimlerinde kaçırdık. 7 Haziran seçimlerinde bir uzlaşma mecburiyeti parlamentoya yansımıştı."
Araya giren bir soruyla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la o günlerde gerçekleşen görüşmesinin de detaylarını veren Baykal şöyle devam etti:
“Ben ziyaret etmedim de Sayın Cumhurbaşkanı [davet etti]. O zaman dedi ki sayın Cumhurbaşkanı, 'Bu karıştık bir tablo. Sen iktidarı da muhalefeti de görmüş, en uzun süre görev yapmış insansın. Ne diyorsun bir anlat' dedi. Ve ben buna saygı duydum. Cumhurbaşkanı böyle bir tablo karşısında böyle bir arayışa girer, ana muhalefet partisinin eski genel başkanını, düşünceleri belli bir insanı (çağırıp) 'Gel bir konuşalım' derse bunu saygıyla karşılamak lazım. Onun bakımından da benim bakımımdan da. Ama kıyamet koptu, 'Vay niye gitti. Tezgah mı kurdu vs.' Ya durun, sakin olun ya, ciddi olun ya. Orada sayın Cumhurbaşkanı ile ben üç saate yakın görüştüm. O görüşmenin teması şuydu: 'Ne yapacağız' diye sayın Cumhurbaşkanı sordu, ben de “Aman sakın ha milletin iradesini geri çevirmeyin, yani rövanş alıyor gibi milli iradeden bir anlayışın içine girmeyin. Görüyorum, artık eski düzen yok, bir tek parti hükümeti olmayacak, ama bunda bir hayır vardır. Bu da yararlıdır. Türkiye için yararlı olduğunu biliyorum. Hatta sizin için de yararlı olduğunu düşünüyorum,' dedim. Çünkü bir siyasetçinin her istediğinin olması iyi bir şey değil. Bazı istediklerinin olmadığı bir ortamda da Türkiye işlemelidir; buna ihtiyacı var Türkiye'nin, sizin de var. İster MHP'yle anlaşırsınız, ister CHP'yle anlaşırsınız. Veyahut da [onlar] anlaşırlar. N'olur bunu kolaylaştırın. Sakın ha bunu [tekrar seçime] götürmeyelim, götürürsek çok şey olur, artık herkes egolarından çıksın falan bunları konuştuk. Bu ilk görüşmesiydi, daha hiçbir açıklama yapmamıştı sayın Cumhurbaşkanı. Ve hakkını teslim etmeliyim, o aşamada peki bunu bir deneyelim dedi. Ben ayrılırken, o umutla, o düşünceyle ayrıldım. Yani neyi, uzlaşmayı."
Buraya kadar her şey normal. Her ne kadar röportaj boyunca alışageldiğimiz Baykal figüründen daha öfkeli, daha gergin bir görüntü sergilese de, bu noktaya kadar o da herkes gibi ülkenin huzura kavuşmasını istiyor dedik. Ancak buradan sonra öyle bir cümle kurdu ki eski CHP Genel Başkanı, işin rengi değişti: “Ben inanıyorum ki o uzlaşma olsaydı, ne darbe olurdu, ne de diğer krizler bu noktaya gelirdi. Ve bugün böyle, başkanlık maşkanlık bunları konuşmadan daha rahat bir şekilde iş götürüyor olurduk. Yani uzlaşma Türkiye'nin ihtiyacı."
Sonra aynı ifadeyi bir daha tekrarladı ve “7 Haziran'da uzlaşma olsaydı, 15 Temmuz olmazdı. Keşke olsaydı da bunlar yaşanmasaydı," diyerek sözlerini yineledi.
Gerçekten şok edici bir ifadeydi bu, zira 7 Haziran'da bir koalisyon kurulmasının 15 Temmuz darbe girişimini durduracağını söylemek, koalisyonu en çok darbecilerin istediğini de kabul etmekti; yani darbeciler, Genel Seçimlerde istediklerini alamadıkları için darbeye teşebbüs etmişlerdi; üstelik bunu CHP'nin en sembol isimlerinden biri olan Deniz Baykal söylüyordu. Evet, “Sandıktan koalisyon çıktı. Bize uzlaşma lazım. Halkın dediği olur," ve benzeri ifadeler, bugün de o gün de koalisyon arayışı sürecinde kurulan en meşru cümlelerdi. Ama insanların bir koalisyon ihtimaline karşı midesini bulandıran, FETÖcülerden tutun, PKK liderlerine, Batılı medyadan ve liderlerden Batıcı ve anti-Erdoğancı kampa hepsinin ağız birliği etmişçesine 'koalisyon da koalisyon' diye tutturmasıydı. O günlerde 'halk koalisyon istiyor' ifadesi, sandıktan çıkan sonuçların başka bir iradenin isteği için suiistimal edildiği hissini veriyordu. Deniz Baykal'ın “7 Haziran'da uzlaşma olsaydı, 15 Temmuz olmazdı" ifadesi, sadece o zamanki hissiyatın doğruluğunu kanıtlamıyor, aynı zamanda “Koalisyon kurulsaydı, FETÖ istediğini alacak, darbe yapmaya kalkışmayacaktı" demek anlamına geliyor ki, insanın gerçekten kanı donuyor.
Peki kiminle yapılacaktı 7 Haziran'da koalisyon. Devlet Bahçeli seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz tüm koalisyon ihtimallerine kapıyı kapatmıştı ve bir daha açmamıştı. Dolayısıyla Ak Parti'yle bir koalisyona da ya da o zaman '%60'lık blok' diye tabir ettikleri HDP-CHP-MHP koalisyonuna da 'hayır' diyordu. Matematiksel ihtimaller her ne kadar Ak Parti-CHP ve Ak Parti-HDP ittifakını önerse de, gerçekler Ak Parti-CHP ittifakından öteye gitmiyordu. Nitekim istikşafi görüşmeler de Ak Parti-CHP arasında gerçekleşmişti ve yukarıda bahsettiğimiz gibi FETÖ'sünden PKK'sına herkes bu koalisyonu istiyordu. Baykal'ın “Uzlaşma olsaydı, darbe olmazdı" şeklindeki sözleri, bu nedenle o dönem sıkça dile getirilen ve çizilen tablodan çıkarılan “FETÖ CHP'yle ittifak yaptı" yorumlarını da adeta teyit ediyor.
7 Haziran'da FETÖ'nün istediği gibi koalisyon kurulsaydı, demek ki FETÖcüler, uzunca bir süredir engellerle karşılaştıkları amaçlarını ve devleti ele geçirme faaliyetlerini devam ettireceklerdi. Baykal'ın “Keşke uzlaşma olsaydı" demesi de bunu hala olumlu bulduğunu gösteriyor ki, bu daha da vahim. Oysa biz kendisini, diğer CHP'li vekillere oranla daha milli, daha bizden bilirdik.
Ne diyelim, iyi ki 7 Haziran'da koalisyon kurulmadı; iyi ki 15 Temmuz'da hainler iyot gibi açığa çıktılar; iyi ki millet kendini siper ederek o gece darbeci pislikleri tepeledi ve iyi ki bugün, yıllardan sonra ilk defa, bu ülkenin fiilen bağımsız olma ve bu devletin ilk defa milletin iradesini yansıtma şansı var.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018