Murat Sevinç
Türkiye’de son yıllarda yerel yönetimlerin ve yöneticilerin popülaritesi, merkezi yönetim ve yöneticilerinin önüne geçti. Bu durum pek çok açıdan 21. yüzyılın umulan gereklerine uygun. Böyle bir devirde her konuya merkezden karar vermek ve oradan yönetmek mümkün değil. Direnç olacak kuşkusuz, üstelik dünya çapında bir direnç, çünkü her şey aynı anda gerçekleşiyor; ancak zorlanarak da olsa bu ilerlemenin önüne geçmenin mümkün olmadığını düşünüyorum.
‘Her şey aynı anda gerçekleşiyor’ varsayımı, moral veren ve moral bozan bir ifade. Bizlere, bir yandan çekecek çok çilemiz olduğunu, diğer yandan tarihin bizlerin kısacık ömrüyle sınırlı olmadığını söylüyor. Bugün tahmin ettiğimiz pek çok gelişmeyi görme ihtimalimiz olmayabilir. 1789’u yapanlar 1848 devrimlerinin tohumunu attığını tahmin edemezdi… işçi sınıfının doğumu kâr hırsıyla yanıp tutuşan makine sahiplerinin marifetiydi… Zola’nın maden işçileri önce Paris’te denedi, ardından Rusya’da başardı… Bilişim Devriminin aktörleri de, şimdiden tam olarak kestiremediğimiz birkaç on yıl sonraki dünyanın halini belirliyor. 19. yüzyılın ürünü olan ‘kurum’ ve ‘ilişkiler’, 21. yüzyılda ya yok olacak ya şekil değiştirecek.
Memlekette yayınlanan çoğu anayasa ve idare hukuku kitabını elinize alıp karıştırsanız, yönetim-yönetime katılma konusunda 1950’lerin bilgisinin tekrar edildiğini görürsünüz. Örneğin, ‘doğrudan demokrasi küçük nüfuslu yerlerde mümkündür, dolayısıyla şimdiki devlet ölçeğinde uygulanamaz’ cümlesi hâlâ kolaylıkla yazılabiliyor. Oysa teknolojik gelişme, bir dönem için geçerli bu tespiti büyük ölçüde anlamsız hale getirdi. Milyonlarca insanın her karara katılması, kendini ‘doğrudan’ yönetmesi giderek daha mümkün ve gerekli hale geliyor.
Bu nedenle, meclislerdeki ‘temsilciler’ hızla işlevlerini kaybediyor; ahalinin derdini anlatması, duyurması ve çare bulması için onlara duyduğu ihtiyaç ‘somut‘ olarak azalıyor. Temsilciler ve onlarla özdeşleşen temsil kurumu eski anlamını yitirdikçe, dünya yurttaşlarının sistemle bağı zayıflıyor ve her kriz devrinde yaşandığı gibi halklar, bu kez de en yadırgatıcı tercihleri yapıyor. Hal böyleyken, kapitalizmin bugünkü krizini, neoliberalizmin yurttaş haklarına saldırısını görmezden gelen hiçbir ‘temsil krizi’ çözümlemesinin ayağı yere basmıyor. ‘Temsili demokrasiler kriz yaşıyor’, doğru olmasına doğru da, neden yaşanıyor söz konusu kriz? İyi insanların yerini kötü insanlar mı aldı? Mülayim yöneticilerin yerini sinirli yöneticiler mi? Göç olgusu son derece belirleyici, güzel de, neden var böyle bir olgu? Demokrasinin mucidi burjuvazi, 20. yüzyılda faşizmi durup dururken mi icat etmişti? Genellikle olduğu gibi, ‘her şey aynı anda’ yaşanıyor ve faşizmin alametleriyle birlikte doğrudan demokrasinin doğum sancılarını da gözlemlemek mümkün.
Türkiye’de yerel yönetimlerin son yıllarda giderek ilgi çekici hale gelmesinin muhtelif nedenleri var. Çok uzun süren bir partinin iktidarı sonunda, merkezi idaredeki ideolojik hâkimiyeti dengeleyen bir işlev kazandı. Bazı yıldız isimlerin çıkması da bir faktör muhtemelen. Yıldızların siyasetinde, 2017’deki rejim değişikliğinin payı oldu. Herkes bir kez daha ‘kurtarıcı’ aramaya başladı. Bunların tümü etkili olabilir, tek bir değişken yok. Ancak yerelin güçlenmesindeki bir önemli değişken de, hiç kuşkusuz yerel sorunların yerel halk tarafından giderek daha fazla sahiplenilmeye başlanması. ‘Çağa uygun’ olan kısmı bu. Karadeniz’in bir köyünde, bir Ege sahilinde ve bambaşka bir gerekçeyle de olsa, örneğin, son olarak Hakkari’de. Seçmen, yurttaş, halk, ne derseniz deyin… insanlar ‘cumhur’ olduğu bilinciyle hareket ediyor, kendi yaşamına, çoluk çocuğunun geleceğine sahip çıkıyor. Kurulu düzen ise ne biliyorsa öyle davranıyor tabii. Yasaklıyor, müdahale ediyor, gözaltına alıyor… Anayasal hak filan fıstık, hak getire.
İstanbul’da, ‘dünya mirası’ adalarda son yaşananlar pek çok bakımdan öğretici. Bizler ve yönetenler bakımından.
Adalar, İstanbul’da halkın ulaşabileceği az sayıda soluk borusundan biri. Kültürüyle, mimarisiyle, doğasıyla mücevher nevi bir toprak parçası. Yaz aylarında kaldıramayacağı bir yükün altına giriyor. Özellikle Büyükada’daki kalabalık akıl almaz boyutta. Bir cumartesi ya da ya da pazar akşamı ada yollarında yürürseniz, tonlarca plastik çöpün ormanlık alana bırakıldığına tanık olursunuz. Yangın riski, başka fasıl. Faytonlar, hayvanlara eziyetten şikâyet, elektrikli araçların getirilmesi vs… Küçük ve ‘yasal’ elektrikli toplu taşıma araçları bir işe yaradı gibi. Fakat aynı süreçte ‘özel’ akülü minik araçlarla taşıma da peydah oldu. Ayrıca eskiden sıkı koşullara bağlanan bu araçları, artık çoluk çocuk kullanıyor. Üzerine, bisiklet kiralama. Halihazırda ada yollarında yürümek epey zahmetli hale gelmiş durumda. Esnaf para kazanıyor mu, kazanıyor!
Son tartışmaya neden olan ‘minibüs’ konusunda bölük pörçük bilgi alabildim. Belli ki adalılarla idare arasında iletişim sorunları yaşanmış ve sonunda belediye emrivaki yaparak o ‘azmanbüsleri’ adaya nakletmiş. Hakikaten çok büyük, sevimsiz ve yaya trafiğini neredeyse imkânsız hale getiren araçlar. Oysa, zorunlu haller-istisnalar dışında herkesin çoğu yere yürüdüğü, yürüyebildiği bir yerden söz ediyoruz.
Yönetimlerin, turizm olsun diye gereksiz işler yapabildiği malum. Bazı yerler görülmese de olur, bazı yerler ulaşılmaz olduğu için değerlidir ve ancak herkes ulaşamadığında varlığını sürdürür. Öyle bir doğa parçasının ve kültürel hazinenin korunması, zarar görmemesi, bir yurttaş olarak benim keyfimden çok daha önemli. Ben, her yere kolaylıkla ulaşmasam, her yerde tavuk kanat pişirmesem, her yerde ağaçlara ismimi kazımasam ve her yere plastik çöpümü bırakmasam da olur; şu güzelim mirası korumak benim popomum rahatından önemli. İdarelerin turizm gelirlerini artırmak ve ‘göze girmek’ için yaptığı böylesi işler, halkçılık değil, hafif tabirle zevzeklik olarak adlandırılabilir.
Yeri gelmişken, şarkılara konu olan ada sahillilerinin de artık sermayenin hizmetine sunulduğunu, denize girilebilecek kıyı parçalarının paralı hale geldiğini, gürültülü müzikli ‘biiiç’lerin sahillere yerleştiğini eklemek gerekiyor. Öyle ya, ‘birilerinin gürültülü müzik dinleme özgürlüğü’ var! Bu arada, anayasaya göre kıyılar halkın, kamunun, falan filan…
Yerel yönetimler giderek daha önemli hale gelecek, yurttaşın katılım talebi artacak, eski alışkanlıklarla yönetmek eskisi kadar kolay olmayacak… Dünya çapında faşizme çanak tutan gelişmeler yanında, doğrudan demokrasiye göz kırpan bir altüst oluş da yaşıyoruz. Adalarda yaşanan minibüs sorunu, önemsiz ve moral bozucu görünmekle birlikte, yurttaş-yönetim ilişkisine dair umut verici bir gelişme. Her karşı çıkış ve her katılım talebi gibi. Ada ahalisinin protestosu esnasında, İETT’de görev yapan ve belli ki mühim şahsiyet olan bir daire başkanının, sinirlendiği biri için zabıtaya “Aldır onu” diyerek zırvalaması, kurulu düzenin olağan refleksi. İşte, eskide kalan, kalacak olan, bu zavallıca tutum. Yeni olan ise, yurttaş taleplerini göz önünde bulundurup sorun her neyse, birlikte çözmek.
Belediyenin aklı başında yetkililerinin bu medeni yolu tercih edeceğini tahmin ediyor, umuyorum. İBB’nin, seçim döneminde ‘âşık’ olduğu ahaliyi, seçim sonrasında yaşanan ilk sorunda ‘aldırmayı’ tercih edeceğini sanmıyorum. Herhalde, içinde yaşadıkları devrin gereklerinin de, bu ülkede ahalinin hangi üslup ve muameleden bıktığının da farkındadırlar. Olduklarını düşünüyorum.
Herkese, özellikle KHK’lilere iyi bayramlar dilerim.
Yazı önerileri: Murat Sabuncu’nun Özgür Özel’le söyleşisi. https://t24.com.tr/yazarlar/murat-sabuncu/ozgur-ozel-in-turkiye-siyasetini-kurgulayan-akil-dedigi-yer-neresi-chp-nin-devletle-yakinligi-mesafesi,45257 ve yine Murat Sabuncu’nun Adalar’da yaşananlarla ilgili yazısı. https://t24.com.tr/yazarlar/murat-sabuncu/sosyal-demokrat-belediyecilik-nasil-olmaz-adalar-minibus-ornegi,45276
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025