Murat Sevinç
Türkiye’de son yıllarda yerel yönetimlerin ve yöneticilerin popülaritesi, merkezi yönetim ve yöneticilerinin önüne geçti. Bu durum pek çok açıdan 21. yüzyılın umulan gereklerine uygun. Böyle bir devirde her konuya merkezden karar vermek ve oradan yönetmek mümkün değil. Direnç olacak kuşkusuz, üstelik dünya çapında bir direnç, çünkü her şey aynı anda gerçekleşiyor; ancak zorlanarak da olsa bu ilerlemenin önüne geçmenin mümkün olmadığını düşünüyorum.
‘Her şey aynı anda gerçekleşiyor’ varsayımı, moral veren ve moral bozan bir ifade. Bizlere, bir yandan çekecek çok çilemiz olduğunu, diğer yandan tarihin bizlerin kısacık ömrüyle sınırlı olmadığını söylüyor. Bugün tahmin ettiğimiz pek çok gelişmeyi görme ihtimalimiz olmayabilir. 1789’u yapanlar 1848 devrimlerinin tohumunu attığını tahmin edemezdi… işçi sınıfının doğumu kâr hırsıyla yanıp tutuşan makine sahiplerinin marifetiydi… Zola’nın maden işçileri önce Paris’te denedi, ardından Rusya’da başardı… Bilişim Devriminin aktörleri de, şimdiden tam olarak kestiremediğimiz birkaç on yıl sonraki dünyanın halini belirliyor. 19. yüzyılın ürünü olan ‘kurum’ ve ‘ilişkiler’, 21. yüzyılda ya yok olacak ya şekil değiştirecek.
Memlekette yayınlanan çoğu anayasa ve idare hukuku kitabını elinize alıp karıştırsanız, yönetim-yönetime katılma konusunda 1950’lerin bilgisinin tekrar edildiğini görürsünüz. Örneğin, ‘doğrudan demokrasi küçük nüfuslu yerlerde mümkündür, dolayısıyla şimdiki devlet ölçeğinde uygulanamaz’ cümlesi hâlâ kolaylıkla yazılabiliyor. Oysa teknolojik gelişme, bir dönem için geçerli bu tespiti büyük ölçüde anlamsız hale getirdi. Milyonlarca insanın her karara katılması, kendini ‘doğrudan’ yönetmesi giderek daha mümkün ve gerekli hale geliyor.
Bu nedenle, meclislerdeki ‘temsilciler’ hızla işlevlerini kaybediyor; ahalinin derdini anlatması, duyurması ve çare bulması için onlara duyduğu ihtiyaç ‘somut‘ olarak azalıyor. Temsilciler ve onlarla özdeşleşen temsil kurumu eski anlamını yitirdikçe, dünya yurttaşlarının sistemle bağı zayıflıyor ve her kriz devrinde yaşandığı gibi halklar, bu kez de en yadırgatıcı tercihleri yapıyor. Hal böyleyken, kapitalizmin bugünkü krizini, neoliberalizmin yurttaş haklarına saldırısını görmezden gelen hiçbir ‘temsil krizi’ çözümlemesinin ayağı yere basmıyor. ‘Temsili demokrasiler kriz yaşıyor’, doğru olmasına doğru da, neden yaşanıyor söz konusu kriz? İyi insanların yerini kötü insanlar mı aldı? Mülayim yöneticilerin yerini sinirli yöneticiler mi? Göç olgusu son derece belirleyici, güzel de, neden var böyle bir olgu? Demokrasinin mucidi burjuvazi, 20. yüzyılda faşizmi durup dururken mi icat etmişti? Genellikle olduğu gibi, ‘her şey aynı anda’ yaşanıyor ve faşizmin alametleriyle birlikte doğrudan demokrasinin doğum sancılarını da gözlemlemek mümkün.
Türkiye’de yerel yönetimlerin son yıllarda giderek ilgi çekici hale gelmesinin muhtelif nedenleri var. Çok uzun süren bir partinin iktidarı sonunda, merkezi idaredeki ideolojik hâkimiyeti dengeleyen bir işlev kazandı. Bazı yıldız isimlerin çıkması da bir faktör muhtemelen. Yıldızların siyasetinde, 2017’deki rejim değişikliğinin payı oldu. Herkes bir kez daha ‘kurtarıcı’ aramaya başladı. Bunların tümü etkili olabilir, tek bir değişken yok. Ancak yerelin güçlenmesindeki bir önemli değişken de, hiç kuşkusuz yerel sorunların yerel halk tarafından giderek daha fazla sahiplenilmeye başlanması. ‘Çağa uygun’ olan kısmı bu. Karadeniz’in bir köyünde, bir Ege sahilinde ve bambaşka bir gerekçeyle de olsa, örneğin, son olarak Hakkari’de. Seçmen, yurttaş, halk, ne derseniz deyin… insanlar ‘cumhur’ olduğu bilinciyle hareket ediyor, kendi yaşamına, çoluk çocuğunun geleceğine sahip çıkıyor. Kurulu düzen ise ne biliyorsa öyle davranıyor tabii. Yasaklıyor, müdahale ediyor, gözaltına alıyor… Anayasal hak filan fıstık, hak getire.
İstanbul’da, ‘dünya mirası’ adalarda son yaşananlar pek çok bakımdan öğretici. Bizler ve yönetenler bakımından.
Adalar, İstanbul’da halkın ulaşabileceği az sayıda soluk borusundan biri. Kültürüyle, mimarisiyle, doğasıyla mücevher nevi bir toprak parçası. Yaz aylarında kaldıramayacağı bir yükün altına giriyor. Özellikle Büyükada’daki kalabalık akıl almaz boyutta. Bir cumartesi ya da ya da pazar akşamı ada yollarında yürürseniz, tonlarca plastik çöpün ormanlık alana bırakıldığına tanık olursunuz. Yangın riski, başka fasıl. Faytonlar, hayvanlara eziyetten şikâyet, elektrikli araçların getirilmesi vs… Küçük ve ‘yasal’ elektrikli toplu taşıma araçları bir işe yaradı gibi. Fakat aynı süreçte ‘özel’ akülü minik araçlarla taşıma da peydah oldu. Ayrıca eskiden sıkı koşullara bağlanan bu araçları, artık çoluk çocuk kullanıyor. Üzerine, bisiklet kiralama. Halihazırda ada yollarında yürümek epey zahmetli hale gelmiş durumda. Esnaf para kazanıyor mu, kazanıyor!
Son tartışmaya neden olan ‘minibüs’ konusunda bölük pörçük bilgi alabildim. Belli ki adalılarla idare arasında iletişim sorunları yaşanmış ve sonunda belediye emrivaki yaparak o ‘azmanbüsleri’ adaya nakletmiş. Hakikaten çok büyük, sevimsiz ve yaya trafiğini neredeyse imkânsız hale getiren araçlar. Oysa, zorunlu haller-istisnalar dışında herkesin çoğu yere yürüdüğü, yürüyebildiği bir yerden söz ediyoruz.
Yönetimlerin, turizm olsun diye gereksiz işler yapabildiği malum. Bazı yerler görülmese de olur, bazı yerler ulaşılmaz olduğu için değerlidir ve ancak herkes ulaşamadığında varlığını sürdürür. Öyle bir doğa parçasının ve kültürel hazinenin korunması, zarar görmemesi, bir yurttaş olarak benim keyfimden çok daha önemli. Ben, her yere kolaylıkla ulaşmasam, her yerde tavuk kanat pişirmesem, her yerde ağaçlara ismimi kazımasam ve her yere plastik çöpümü bırakmasam da olur; şu güzelim mirası korumak benim popomum rahatından önemli. İdarelerin turizm gelirlerini artırmak ve ‘göze girmek’ için yaptığı böylesi işler, halkçılık değil, hafif tabirle zevzeklik olarak adlandırılabilir.
Yeri gelmişken, şarkılara konu olan ada sahillilerinin de artık sermayenin hizmetine sunulduğunu, denize girilebilecek kıyı parçalarının paralı hale geldiğini, gürültülü müzikli ‘biiiç’lerin sahillere yerleştiğini eklemek gerekiyor. Öyle ya, ‘birilerinin gürültülü müzik dinleme özgürlüğü’ var! Bu arada, anayasaya göre kıyılar halkın, kamunun, falan filan…
Yerel yönetimler giderek daha önemli hale gelecek, yurttaşın katılım talebi artacak, eski alışkanlıklarla yönetmek eskisi kadar kolay olmayacak… Dünya çapında faşizme çanak tutan gelişmeler yanında, doğrudan demokrasiye göz kırpan bir altüst oluş da yaşıyoruz. Adalarda yaşanan minibüs sorunu, önemsiz ve moral bozucu görünmekle birlikte, yurttaş-yönetim ilişkisine dair umut verici bir gelişme. Her karşı çıkış ve her katılım talebi gibi. Ada ahalisinin protestosu esnasında, İETT’de görev yapan ve belli ki mühim şahsiyet olan bir daire başkanının, sinirlendiği biri için zabıtaya “Aldır onu” diyerek zırvalaması, kurulu düzenin olağan refleksi. İşte, eskide kalan, kalacak olan, bu zavallıca tutum. Yeni olan ise, yurttaş taleplerini göz önünde bulundurup sorun her neyse, birlikte çözmek.
Belediyenin aklı başında yetkililerinin bu medeni yolu tercih edeceğini tahmin ediyor, umuyorum. İBB’nin, seçim döneminde ‘âşık’ olduğu ahaliyi, seçim sonrasında yaşanan ilk sorunda ‘aldırmayı’ tercih edeceğini sanmıyorum. Herhalde, içinde yaşadıkları devrin gereklerinin de, bu ülkede ahalinin hangi üslup ve muameleden bıktığının da farkındadırlar. Olduklarını düşünüyorum.
Herkese, özellikle KHK’lilere iyi bayramlar dilerim.
Yazı önerileri: Murat Sabuncu’nun Özgür Özel’le söyleşisi. https://t24.com.tr/yazarlar/murat-sabuncu/ozgur-ozel-in-turkiye-siyasetini-kurgulayan-akil-dedigi-yer-neresi-chp-nin-devletle-yakinligi-mesafesi,45257 ve yine Murat Sabuncu’nun Adalar’da yaşananlarla ilgili yazısı. https://t24.com.tr/yazarlar/murat-sabuncu/sosyal-demokrat-belediyecilik-nasil-olmaz-adalar-minibus-ornegi,45276
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
24.07.2025
7.07.2025
4.06.2025
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025