Namık ÇINAR
Bilmiyor muyuz sanıyorsunuz, niye böyle yaptığınızı... bu durumlara neden düştüğünüzü... geçemeyesiniz diye, sizler için örülmüş duvarları yıkarak, sonunda kendi duvarınıza gelip dayandığınızı... dağlar denizler aşıp, sonra da bir kaşık suda boğulduğunuzu... her şeyi ilkin elinize alıp da evirip çevirerek, ne yapacağınıza kararsız bir şekilde, öylecene tekrar yerlerine koyduğunuzu... ne varsa ortalıkta, birer ısırıkla mundar ettiğinizi... hâsılı, neden her şeyi böyle yarım yamalak bıraktığınıza dair, o içsel korkunuzun neyin nesi olduğunu... görmüyor ve anlamıyor muyuz, sanıyorsunuz?
Militarizmden çözülmenin yerine ne koyacağınızı bilemezseniz ve bir de, vesayet altında yaşaya yaşaya, günün birinde iş başa düşüp de tek yetkili ve tek sorumlu kaldığınızda, ne yapacağınızı şaşırıp, o yalnızlıktan korkmaya da başlarsanız; tıpkı içeride ne vakittir yattığını dahi unutmuş yılların mahkûmu biri gibi, demir kapılar açılıp da dışarıya çıkmaktan ve özgür olmaktan korkarsınız işte o zaman, âdetâ şimdi yaptığınız gibi.
Ne demek şimdi birden bire, sanki hiçbir şey yokmuş gibi, daha henüz doğru dürüst dönüştürmediğiniz devletle, öyle sorgusuz sualsiz işbirliklerine kalkışmak? Siz, devlet sorunsalını bu denli ucuz ve hâl yoluna koyulacak meseleleri de şıpınişi bir şey mi zannediyorsunuz ki, enikonu rahatsınız böyle? Ne oldu da, ne değişti de, devletçi kesildiniz hemen? Her şey yoluna mı girdi de, kuşkuya yer kalmayacak şekilde can ciğer kuzu sarmasısınız, artık onlarla?
Oysa bu devletin vukuatı hem çok büyük, hem yapısal ve tarihsel. Yeri geldi mi, öyle birkaç geri çekilmeyle gözlerinizi boyuyor olmaları bile gösteriyor ki, sizlerden daha akıllılar ve kurnazlar.
Sizin asıl diyalogda olacağınız kesimler, sivil siyasal yapılar, sivil siyasal dinamikler değil miydi de, size ne söylense önüne gelene veryansın ediyorsunuz? Nedir bu, hop oturup hop kalkarak küplere binmeler ve tahammülsüzlükler?
34 tane gencecik insan, kasıtlarıyla mı kusurlarıyla mı o dahi belli değilken, devletin görevlileri yüzünden yok yere öleli, öldürüleli üçüncü haftasına girilmesine rağmen, bilgi namına çıt yok, sizin cenahta. Varsa yoksa paldır küldür söylenmeler, bağırmalar, çağırmalar sadece. Üstüne üstlük, kol kanat germeler, bir de.
Ne köpürüyorsunuz? Otuz yıllık lanet olası bir savaşta binlerce faili meçhul cinayetin gündelik sıradanlıklarla işlendiği bu ülkede, elli yıllık askerî darbe süreçlerinin non-stop kol gezindiği bu coğrafyada, “devlet terörü var mıydı, yok muydu” diye kafaları karıştırmak, insanları aptal yerine koymak değil de nedir, Allah aşkına? Neresini kazsanız “şüheda” kabilinden kemik ve kafatası“fışkırıyorsa”, başınızı biraz öne eğmesini de bilin canım!
Kürt meselesi, Türkiye’nin demokratik cumhuriyete geçebilmesi için, çözülmesi gereken meselelerin en başında yer alan ön şartlardan biri olma özelliğini sürdürüyor. Ve bu sorun hiçbir zaman, KCK, BDP ve ayrılıkçı Kürtler iteklenerek çözülemeyecek. Eğer bu güçleri, olur olmaz dayatmalarla dışlarsanız, gidecekleri istikamet zorunlu olarak PKK havzasıdır. Yok, kendinize doğru çekerseniz ve amacınız da barış ve demokrasi ise, beslenecekleri ve yerleşmek isteyecekleri havza, bu kez demokratik siyaset alanı olacaktır.
Nasıl ki, şiddetin ve terörün yatağı olan “PKK ile Kürt halkı birbirine karıştırılmamalıdır”diyorsanız; KCK, BDP ve Kürt ayrılıkçılığı bağlamında da başvuracağınız ölçüt, gene o şiddete ve teröre doğrudan bulaşmamışlık olmalıdır.
Lâmı cimi yok, işiniz elbet de zor. Ne ki, Kürtleri tavlamak, ikna etmek ve bundan sonrasını hep birlikte yaşamanın daha doğru ve daha mutluluk verici olacağına inandırmak zorundasınız onları. Çünkü terör çıkmazını emzirerek büyüten ve konjonktüre egemen olan sizdiniz ve gene hâlâ sizsiniz. Yılgın olan ve fırsatını bulunca da hoşunuza gitmeyeni sizden isteyen, ne yapalım ki onlar şimdi, bu durumda. Nasıl; son demlerde azmış ve azıtmış bir vaziyette üzerinizde tepinirlerken, kaba-saba ayaklarıyla çıkardıkları“kart-kurt sesleri” baş ağrısı yapıyor muymuş bari kafanızda? O yüzden, siz siz olun, devletin yıllardır yapageldiklerinin bir bedeli sayarak katlanın ve tez elden düzeltmenin yoluna bakın güzellikle, bozulanlara, kırılıp dökülenlere.
Tıpkı, darbeci diye, orgeneraller dururlarken tutup küçük rütbelileri içeriye almak, hem adaletsiz, hem de giderek haklı iken haksız olunacak toplumsal bir kanaate doğru sürüklemekte ise sizi; Kürtlerin tutuklanmalarında da her önüne geleni hapsetmek, geride kalanlara seçenek olarak dağın yolunu göstermekten başka nedir ki?
KCK Anayasası’ndaki “Öcalan buyrukları” hülâsasından olarak: “demokrasi anlayışımız bireysel olmayıp, topluluk demokrasisidir, denerek, sanki demokrasi böyle de mümkün imiş gibi yanıltan... bireysel hak ve özgürlüklere değil de, kolektif esaslara vurgu yapan... liberal demokrasiye açıkça karşı çıkarak, Kürt sorununu, tıpkı Türk ulusalcılar gibi, bir ulus yaratarak çözmek isteyen... Marksistlikten dem vurup, topluma, sınıfsallık yerine ilkel çağların klânları ve aşiret grupları olarak bakan” böylesi çağdışı bir programdan Kürtleri de, Türkleri de kurtarmak; aklını başına devşirmiş bir AKP ile, aklını başına devşirmiş bir BDP’nin, AB standartlarında, bireysel temel hak ve özgürlükler bağlamındaki işbirliği sağlar, ancak.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016