Yasemin ÇONGAR
Bunun adına, “mahkûmların barışı” da diyebilirdim aslında ya da Avrupa’da yapılan birçok yorumdaki gibi “polisiye bir barış”tan söz edebilirdim. Ama ben, İspanya’yı yedi yıl yönettikten sonra, şimdi henüz sadece elli bir yaşında olmasına rağmen aktif siyaseti bırakmaya hazırlanan“Bambi” lakaplı ve lakabına yakışır şekilde yumuşak üslûplu Sosyalist başbakana “hakkını” teslim etmek yanlısıyım.
Jose Luis Rodriguez Zapatero, 2004’te ilk hükümetini kurarken ortaya koyduğu “daha özgür, daha eşit, daha laik, daha müreffeh ve daha barışçı bir toplum” hedefine ancak kısmen ulaşabildi. Oysa, gayet ciddi sosyal ve siyasi reformlarla işe başlamış, kadınların toplumsal statüsünün yükseltilmesi, eşcinsellere karşı ayrımcılığa son verilmesi, medenî hakların eşitlenmesi ve Franco dönemiyle hesaplaşmak adına, sağ kesimi ve Kilise’yi karşısına alan cesur adımlar atmıştı. Ancak Zapatero 2008’te başlayan ikinci hükümet döneminde, yaklaşan mali krizin vehametini öngörüp zamanında tedbir alamadı ve şimdi çantasını toplarken, arkasında Avrupa’nın en çok işsize sahip, en sallantılı ekonomilerinden birini bırakıyor.
İspanya’da 20 kasımda erken genel seçimler var. Zapatero aday değil; çok büyük bir sürpriz olmazsa, Sosyalist Parti muhalefete düşecek ve sağ eğilimli Popüler Parti yedi yıl sonra yeniden, bu kez Mariano Rajoy liderliğinde iktidara gelecek. Rajoy, iktisadî açıdan enkaz devralacağını söylerken haklı. Ama Zapatero, sağ kesimdeki rakiplerinin bütün karşı koymasına rağmen iktidarının son hamlesinden başarıyla çıkarsa, sadece krizi iyi yönetememesi ve İspanyol siyasi jargonunda “talante” diye kendine özgü bir isme kavuşan mülayımlığı ile değil, ETA’ya şiddeti bıraktıran lider olarak da hatırlanacak.
Bask bölgesinin İspanya’dan kopması için kırk yıldır mücadele veren ETA’ya silah bıraktırmak, gerçekten de “Zapatero’nun son icraatı” olabilir. Nitekim dün akşam ben bu yazıya başlarken, San Sebastian’da toplanan uluslararası konferansta, örgütün silahlı mücadeleyi bitirmesi konusunda görüşbirliği sağlandığı söyleniyordu. Zapatero konferansa “dolaylı” destek verip, Bask bölgesindeki partidaşlarının katılımıyla yetinmeyi tercih etti.
Ancak bu noktaya gelinmiş olmasında, Zapatero liderliğindeki Sosyalist hükümetin yedi yıldır uyguladığı “şiddete son” kampanyasının büyük payı var. Bu kampanya, önce Zapatero’nun, “terör kurbanlarının aileleri” dahil geniş bir kesimi karşısına almak pahasına ETA’yla masaya oturmasıyla başladı. Ama ETA, masaya oturulmuş olmasına rağmen sivillere yönelik şiddeti sürdürünce, bu kez polisle yargı devreye girdi; İspanya ve Fransa’daki yoğun operasyonlarla ETA’nın nefesi tam anlamıyla kesildi.
Kırk yılda 800 can alan ve toplam militan sayısı bini bulmayan küçük bir örgüt ETA; ancak Bask tarihinde güçlü kökleri olan ayrılıkçı sol geleneği temsil ediyor ve bölgenin diğer sol örgütleriyle ittifak kurduğunda ciddi bir siyasi nüfuza erişiyor.
Yedi yıl önce Zapatero’nun yaptığı ilk işlerden biri, ETA’ya “kalıcı ateşkes karşılığında siyasi diyalog” teklif etmek olmuştu. Örgüt bunu kabul etti ve Mart 2006’da tek taraflı ateşkes başlattı; Zapatero da üç ay sonra, Madrid’deki parlamento binasında muhaliflerin öfkeli bakışları altında,“Sözümde duracağım ve örgütle silahsızlanma görüşmelerini başlatacağım” diyerek, masaya oturacaklarını ilan etti. Popüler Parti, “Bu teröre verilmiş büyük bir tavizdir” diye bağırırken, Zapatero kendi yaklaşımını şu sözlerle savunuyordu: “Müzakere kelimesini kullanmıyorum, tavizden değil kalıcı ateşkes karşılığında bir diyalogdan ve silahlardan arınmaktan söz ediyorum. Bask ülkesine barışı getirip normale dönüşü sağlamak, bütün İspanyol siyasetinin görevidir.”
ETA’nın İspanya hükümetiyle “diyalogu” daha ziyade, cezaevindeki örgüt üyelerinin salıverilmesi ve şiddetten arınmış yasal siyaset üzerinde yoğunlaştı. Örgüt, “Bask bölgesinin ayrılma hakkının resmen tanınması” koşulunu öne sürünce, Zapatero reddetti. “Genel af” yerine de, ilk etapta ETA mahkûmlarının İspanya’nın uzak yerlerindeki cezaevlerinden alınıp Bask ülkesindeki cezaevlerine gönderilmesi üzerinde duruldu. ETA silah bırakırsa, 2003’te kapatılan siyasi kolu Batasuna’nın yasallaşmasına izin verilecekti. Zapatero bu hedefe yönelik olarak, ETA ile yapıldığı gibi, yeraltına inen Batasuna’nın temsilcileriyle de görüşülebileceğini söylüyordu.
Sonra ne oldu?
30 Aralık 2006 günü ETA, masadaki teklifleri yeterli bulmadığı için, Madrid Barajas Havaalanı’nda bir arabayı bombalayıp iki kişiyi öldürdü. Bir ay sonra, Madrid sokaklarında binlerce kişi Zapatero’ya karşı, “ETA’yı ikna etme, mağlup et” sloganıyla yürüdü. Barış görüşmeleri, 2007 ortasında ETA’nın ateşkesi sona erdirdiğini açıklamasıyla askıya alındı.
Son dönemde yaşananları ise, gazete okuyan hepimiz az çok biliyoruz. 2007’den bu yana, ETA’nın 700’e yakın militanı İspanya ve Fransa polisi tarafından yakalanıp, cezaevine kondu. Batasuna’nın kapatılmasına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden onay çıktı. Dahası, Batasuna yerine kurulan“Sortu” adlı parti, geçen mart ayında “şiddetle arasına mesafe koymadığı için” İspanya Anayasa Mahkemesi tarafından “illegal” ilan edildi ve yerel seçimlere katılması önlendi. Sortu’nun yerine kurulan Bask ulusalcı solunun çatı partisi “Bildu”nun kaderi de az kalsın aynı olacaktı ki Zapatero devreye girdi ve örgütün belediyelere aday gösterdiği kişilerin “ETA şiddetine karşı olduklarını bildirmeleri koşuluyla” yerel seçimlere katılımları son anda sağlandı; Bildu, bölgede yüzde 26’lık bir oy oranına erişti.
Zapatero ve Bask bölgesinin Sosyalist yöneticileri, bir süre önce ETA’ya son bir teklif yapıp, şiddetle siyaset arasında net bir tercih kullanmasını, “Sortu” ya da başka bir kimlik altında genel seçimlere girebilmek için silah bırakmasını istediler. Tabii, bunu önerirken, ETA üyelerinin yüzde 90’ının artık hapiste olduğunu, dışarıdaki serbest militan sayısının elliyi geçmediğini de biliyorlardı. Sonunda, geçen hafta ETA üyesi mahkûmlar adına yapılan ortak açıklamada, “örgütün şiddete son vermeye hazır olduğu” bildirildi ve dünkü konferans toplandı.
Bu haliyle “Bask barışı,” tamamına erse dahi, Türkiye açısından “emsal” teşkil edebilecek bir süreç sonunda gerçekleşmiş olmayacak. Ama şiddet-siyaset ikilemini tartıştığımız, PKK ile devletin silahsızlanma hedefine yönelik müzakerelerinden sıkça söz ettiğimiz şu günlerde, ben yine de ETA-Zapatero ilişkisinden çıkarabileceğimiz dersler olduğuna inanıyorum. Bu konuyu yazmayı sürdüreceğim.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında…
5.12.2013 - Müminlerle âlimlerin demokratlığı ve matematikten boşanan fizik
24.09.2013 - Erdoğan'ın yeni danışmanı, şaka değil
27.07.2013 - Abdellatif Kechiche: Hiçbir devrim, cinsel bir devrim olmadıkça tamamlanmaz
29.05.2013 - Sıradan bir 'tanrı'nın olağanüstü kitabı: Son Oyun
1.04.2013 - Duvarlarınıza fazla güvenmeyin
8.12.2012 - Makinenin hakikati, insanın zehri
1.12.2012 - Ben bu işi hepinizden daha iyi yaparım
17.11.2012 - Birinci hazin şahıs ve komşu çocukları
10.11.2012 - Ölümün içinden hayatı doğurarak...
3.11.2012
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
YUSUF
ÇOK GÜZEL