Sezin ÖNEY
Bugün, dünyada “demokrasi” olarak nitelenen devletler, ezici çoğunluğu oluşturuyor.
Azerbaycan, Belarus, Çin, İran, Kazakistan, Suudi Arabistan, Türkmenistan,Özbekistan... Bu ülkelerinde arasında bulunduğu 20 kadar ülke, “otokrat” olarak tanımlanıyor. Geri kalanların hepsi, “bir tür” demokrasi.
Geçmiş on yıllarda bir şekilde seçim dahi yapmayan yegâne “otokrat” ülkeler, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin, Katar ve Suudi Arabistan.
Demokrasi endekslerinde Freedom House’unkinin havası var; çok biliniyor, üzerine çok konuşuluyor... Ama birçok başka endeks de var; bahsettiğim otokrat ülke listesi de, Polity IV Endeksi’nden.
Polity Endeksleri, 1800-2011 arası, dünya genelinde var olmuş-olan, tüm ülkelerin “demokrasi çizgisini” son derece grafik biçimde ortaya koyuyor.
Türkiye’nin çok partili hayata geçişinden bu yana nasıl bir demokrasi çizgisi olduğunu merak edenler, bu adresten ilgili grafiği inceleyebilir: (http://www.systemicpeace.org/polity/tur2.htm).
Seçimlerin varlığı, Polity IV’e göre, demokrasi karnesinde önemli bir etken ama bunun yanısıra, siyasi rekabetin varlığı, şeffaflık ve siyasete katılım gibi faktörler de dikkate alınıyor.
Ve Türkiye’nin demokrasi- otokrasi arasındaki zikzaklı çizgisi, son yıllarda tek partili hayattan yeni çıktığı 1940’ların sonları ile aynı seviyeye takılıp kalmış durumda. Hem de, 2010’daki verilere göre seviyesi bu (zira son Polity raporu, 2011 tarihliydi)...
Demokrasi endekslerinin hepsinin verileri, metodolojik yapıları, demokrasi ile gerçekten ne anlattıkları sorgulanıyor. Siyaset bilimciler Gerardo L. Munck ve Jay Verkuilen’ın, “Demokrasiyi Kavramsallaştırmak ve Ölçmek” (Conceptualizing and measuring democracy: Evaluating Alternative Indices) makalesi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun eline geçse (ve tabii, komplo teorileriyle Freedom House endeksini yerden yere vuran “gazetecilerin”), hiç olmasa demokrasiyi ölçen endekslere yönelik daha nitelikli eleştiriler getirebilirlerdi.
Gene de, bu endeksler --eksiklerine rağmen-- demokrasiye ilişkin kaba hatlarla da olsa, bir tablo sunuyor.
Demokrasinin sırrı ne peki?
Seymour M. Lipset, 50 yıl kadar önce demokrasi ve “gelişmenin” ilintili olduğunu öne sürmüştü. Bu ilintinin tam olarak ne olduğu, ekonomik gelişmenin demokrasinin ön şartı olup olmadığı da, yarım asırdır tartışılıyor.
Demokrasiye geçişte, pekiştirmede, derinleştirmede, kurumların rolü mü önemli, ekonomik refah düzeyinin artması mı; diğer bir deyişle, ekonomik gelişim değil de mesele, sosyal adaletsizliği azaltan kurumsallaşma mı?
Princeton Üniversitesi’nden Carles Boix, demokratikleşme üzerine en çok kafa yoran akademisyenlerden. Yale Üniversitesi’nden Frances Rosenbluth ile yazdığı, American Political Science Review’da şubatta çıkan “Boy Eşitsizliğinin Politik Ekonomisi” (Bones of Contention: The Political Economy of Height Inequality) başlıklı makalesi çok da enteresan. Boix, onlarca yıldır üzerinde çalıştığı “demokratikleşme- ekonomik gelişme” ilişkisinin daha da derin boyutlarına iniyor. Hatta bence, bu ilişkiyle biraz da dalgasını geçen bir çalışma ortaya koyuyor.
Boy uzunluğu, aslında “ekonomik gelişimi” sembolize eden bir veriden başka bir şey değil. Çocuklukta iyi beslenme şartlarına sahip olanlarla olmayanlar arasında açık boy farkı olduğu, farklı alanlarda yapılan çalışmalarla ortaya konmuş.
Boixve Rosenbluth da, bu çıkarımdan yola çıkarak, ekonomik gelişim, sosyal adaletsizlikler, kurumsallaşma arasındaki ilişkinin izini sürmüş...
Firavunlar dönemi Mısır’ından 19. yüzyılın Avrupa’sına bakıldığında, ekonomik gelişim --yani boy uzunluğu ile ifade edilen etkenle--, kurumların oluşması arasında doğrudan bir ilinti var. Kurumlar, sosyal adaleti sağlıyor --ekonomik zenginlik değil.
Peki ya, “uzun adamlar” ve “demokrasi” konusu? İşte bu araştırılsa, Türkiye enteresan bir vaka olur herhalde.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024