Sezin ÖNEY
Türkiye, birkaç haftada, 1970’lerden 1990’lara olan tarihinin karanlık dönemlerinden görüntüleri, bir filmden karelerin hızlı çekim yansıtılması gibi yeniden yaşadı.
Şehir merkezlerine giren tanklar, İstanbul dâhil bazı şehirlerde askerin sokağa çıkması, 1980 darbesinden sonra ilk kez sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi (Bir tek Batman’da, 1993’te bir sokağa çıkma yasağı olmuştu), faili meçhul cinayetler, aralarında çocukların da bulunduğu gözaltılar, sebebi açıklanmadan askerlerin koruduğu bir binada iki haftadır rehin tutulan insanlar...
Evet, 6 Ekim’den bu yana Suruç’ta Fen Lisesi’nde, askerlerin ablukası altında, gözaltında tutulan 261 Kobanêli var. Bugünlerde, “Almanya’daki model alındı” diye pazarlanmaya çalışan yeni güvenlik güçleri yasasında, “makul şüphe”, gözaltı sebebi olabiliyor malum. Şu an, Suruç’ta yapılan da bu yasanın pilot uygulaması tam da.
Ensesinden vurulan bir basın çalışanı, Azadiye Welat’ın bisikletli dağıtıcısı; Kadri Bağdu, kafasına sıkılan beş kurşunla, Adana’da öldürüldü. Maskeli kişiler tarafından... Aynı mahallede, 2010’da da, gazete dağıtıcısı Metin Alataş, tehditler aldıktan sonra, “sır ölüm” diye nitelenen biçimde ağaca asılı bulunmuştu.
Tabii, asıl 1990’lar, Kürt gazetecilerin yaşamları pamuk ipliğine bağlı çalıştığı zamanlar.
2010’da, Antalya Altın Portakal’da galası yapılan ve 1992’de Diyarbakır’da Özgür Gündem’in ölümle burun buruna çalışan gazetecilerini anlatan “Press” filmi vardı anımsarsanız. YönetmeniSedat Yılmaz, “Ben Kürt değilim, ama Kürtlerle ve Özgür Gündem’le dayanışmak için bu filmi yaptım” demişti.
Bugünün Altın Portakal’ı ise, tahammülsüz bir yarışma. Tıpkı, diğer birçok şey gibi.
Kürt Sorunu’nda gerilim, çözüm sürecinin her safhasında, “düşük yoğunluklu” olarak devam etti. 2013 başından beri, “İmralı’ya gidildi”, “İmralı’dan gelindi” dışında, “sıradan insanın yaşamına dokunacak” bir çözüm çabasına girilmiyor.
Çözüm sürecinde, sadece “elitler” var; Türk ve Kürt siyasetinin elitleri, medya elitleri...
Âkil insanların ilk toplantısının yapıldığı gün, gene bir çocuk faili meçhul olan Ceylan Önkol’un soruşturmasında “takipsizlik kararı” verilmesini eleştirince, “barış düşmanı” ilan edilmiştim hükümet dostu gazeteciler tarafından...
Asıl “dost”, acıyı da söyleyebilen oysa; barışın destekçisi azalsa da, kriz anları yaşansa da, sonuna kadar “barışa” arka çıkan...
Ancak, bu “kriz”de farklı bir yan var.
Geçmişten farklı olan durum ise gözden kaçırılıyor; ilk kez, kimsenin hiçbir şekilde kontrol edemediği bir patlamadan bahsediyoruz. Bu açıdan, HDP’nin protesto çağrısı, sadece bir detay; biriken toplumsal tansiyon, bir şekilde tetiklenecek ve bu tarz bir patlamaya yol açacaktı. Daha önce, Lice’de, kalekol protestoları sırasında öldürülen Ramazan Baranve Hacı Baki Akdemir’in cenazeleri ertesinde çıkan olayları unuttuk gitti tabii. O zaman da, Başbakan olan Erdoğan tarafından özellikle “bayrak” konusu gündem edilmişti.
Bugün de, Türkiye’de dikkatler, yakılan yıkılan “kamu malları” üzerine odaklandı.
Oysa, birçok şey kendini tekrar etse de, artık her kesimden kitleler, insanlar “kontrolden çıkıyor”.
2012’de, Bingöl’de polis araçlarının yoluna mayın döşenmişti; ben de şöyle yazmışım:
“Bingöl’deki saldırı, dün de olmuş olabilirdi, 10 yıl önce de, 20 yıl önce de; en ürkütücü nokta ise, bu saldırı yarın da, 10 yıl sonra da, 20 yıl sonra da tekrarlanabilir.
Dün, bugün ve yarın daracık bir alana kıstırılmış, üzerimize üzerimize gelen kâbuslarla boğuşan ve sadece kâbuslara mahkûm, gelmişi geçmişi geleceği aynı bir sonsuzu yaşıyoruz sanki.
Dünyadaki tüm çatışmaların hikâyesi, bu kadar da basit aslında. Savaş sürdürüldükçe, kırılmaz bir zincir şeklinde zehre bağışıklık ve bağışıklığa karşı zehrin dozunun arttığı ölümcül bir ‘denge’ oluşuyor.”
Bugünse sadece şunu ekleyebilirim --zehirli denge bozuldu artık; ama zehrini, tüm toplumun üzerine saçarak.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Olağanüstü koşullardan çıkış
3.02.2025 - Lucifer etkisi: Can ve cam kırıkları
29.01.2025 - Çanlar kimin için çalıyor?
17.01.2025 - ABD seçimleri: Neden böyle oldu?
7.11.2024 - Şahinlerin barışı
6.11.2024 - Bu 'süreç' neyin süreci?
24.10.2024 - Dönüm noktası bir ziyaret
27.06.2024 - Meksika’nın ilk kadın başkanı çetelere karşı
7.06.2024 - Siyasi cinayetler: Slovakya’dan Türkiye’ye
26.05.2024 - Etki Ajanlığı Yasaları: Ne, nerede, nasıl?
20.05.2024
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Orhan Babayiğit
Ali merhaba.Seni tesadüfen gördüm.Yoksa bu siteyi uzun zamandır izliyorum.Burhaniye,Gömeç İGD den belki hatırlarsım.Selam ve sevgiler...