Sezin ÖNEY
Bir partiye “damardan” bağlı olanlar için seçimlere giden süreç, duygudan duyguya savrulunan; heyecan, heves, öfke dolu zamanlar olabilir. Bana ise, bu seçimlerin verdiği tek his, büyük bir bıkkınlık. Ne yazık ki, partizanlıkla beraber ilkelerden ödün, Türkiye’de “paralel” gidiyor. Geçen gün, bir haberi okurken, farklı yayın kuruluşlarında, tek bir kelime üzerinden saptırılarak farklı biçimlerde verildiğini fark ettim. Biraz araştırınca ortaya çıkan manzara şuydu; haber, muhalefetteki partilerden birinin işine yarayacak, reklamını yapacak biçimde saptırılarak veriliyordu. Bunu yapan da, o partiye yakın medya kaynaklarıydı.
İktidar partisine yakın medya organlarını, aynı bu metodu kullandığı için eleştiriyoruz. Peki, neden muhalif olan da aynısını yapıyor? Ama tüm partiler ve taraftarları bilmeli ki; bu tarz metotları kullanan, “Cihatçı savaş hukukuyla oy toplamaya çalışan” sadece düşmanına benzediğiyle kalır.
Kim, neden yaparsa yapsın bu tarz metotlarla, aşırı partizanlıkla bir şey elde edilmeyeceğini; elde edilse de, kıymeti olmayacağını bakalım ne zaman anlayacağız?
Seçimlerle ilgili, öngörülerim tahminlerim var; bir siyaset bilimci olarak, “arzu ettiğim”, “çıkmasını istediğim” sonuca değil, verilerin bana gösterdiğine ilişkin öngörülerimden bahsedebilirim.
Kimse “olanı” görmek istemiyor; “olması istediğini” destekleyen yalan dolan, yanlış, güvenilmez de olsa, önemli değil. Veya, eğer bir siyaset yorumcusu, partizanın görüşlerine uygun, “kullanılabilir” bir şey yazıp çiziyor, söylüyorsa; çok şahane, “işte budur” diye destek yağıyor.
Böyle bir ortamda, siyaset bilimiyle uğraşıyorsanız eğer veya partizan olmayan bir sıradan vatandaşsanız, partiler arası meydan savaşı hâllerinin gerçekten ne kadar bunaltıcı geldiğini tarif bile edemem. Sıradan insanı, siyasetten uzaklaştırmak, ürkütüp kaçırmak için bugünlerde bolca sergilenen, farklı kutuplardaki aşırı partizan hâllerden daha iyi bir taktik düşünemiyorum. Farklı partilerin destekçileri, sefere çıkmış haçlı orduları gibiler; bu hâl de, seçmen üzerinde nasıl bir baskı psikolojisi yaratıyor farkında değiller.
Siyaset bilimcisi gözüyle de, farklı farklı araştırmalardan önüme gelen güvenilir ve geçerli verilere baktığımda, seçmenlerin yönelimlerinde iki etken görüyorum: bir ürkme- korku hâli ve kutuplaşmanın yarattığı savrulmalar.
Seçmenin iki talebi ve iki büyük sorunu var; talepler, istikrarın sürmesi ama reformların da yapılması. Yani, bugün sahip olduklarını kaybetmek istemiyor, son dönemde yaşanan “pozitif” varsaydığı gelişmelerden ödün vermek zorunda kalmaktan korkuyor insanlar.
Buna karşılık da seçmenler, “daha iyinin mümkün olduğunun” da bilincinde ve onu da talep ediyor. Başlıca toplumsal sorunlar olarak da, “ekonomi- işsizlik” ve “adaleti” görüyor. Şimdiye değin, hep ekonomi- işsizlik bir numaralı sorun alanı gösterilirdi; bunda değişme yok. Ancak, Kürt Sorunu, eskiden toplumun “en önemli” varsaydığı meselelerden biriyken, artık en alt sıralara düşmüş vaziyette: çatışma ortamından uzaklaşılması, “sorunu sorun olmaktan” uzaklaştırmıyor oysa. Yolsuzluk da, aynı biçimde, sorun sıralamasının diplerinde.
Bence, toplumun Kürt Sorunu veya yolsuzluk gibi kronik problemleri yok sayması değil ortaya çıkan; “adalet” gibi yeni bir sorun alanıyla, tüm hak ve özgürlükler, eşitlik, eşit dağılım meseleleri topyekûn bir çerçeve sözkonusu. Bir arayış var toplumda, adına da “adalet” deniyor.
Ne var ki, seçmenin ne istediği ve beklediği ötesinde, tercihlerinde kemikleşmeler yaşanıyor. Aşırı kutuplaşma, seçmeni yeni bilgiye ve yeni tercihlere kapatıyor. Benim gördüğüm, duygusal bağlarla yöneldiği liderlere aşırı bağlılıkları nedeniyle, “sakin”, “soğukkanlı” tercihler yapamayan, onların çevresinde kilitlenen irili ufaklı topluluklar.
Seçmen, “liderine” yönelik eleştiri sözkonusu olunca, bu eleştiriyi “kişiselleştiriyor”.
Politika, lider odaklı siyasetten uzaklaşıp “sakinleşmedikçe”, kutuplaşmanın önüne geçilmedikçe, Türkiye’de seçimler bir şey seçtiremeyecek –“adalet” de bekleme odasında kalacak.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024