Sezin ÖNEY
Dün, bugün, o kadar çok mağdur var ki Türkiye’de; bu kadar çok mağduriyetin ağırlığı altında hepimiz eziliyoruz. Belki de, siyaseti dönüştüremememize neden olan toplumsal felce, adalet yerini bulamadığı için daha da ağırlaşan mağduriyetlerin yükü yol açıyor. Mağduriyetlere karşı güçsüzlüğümüzün acısını da birbirimizden çıkarıyoruz; gerçek mağdurlara karşı büyük ve ortak bir acımasızlığımız var –hele, eğer ki de, “bizimkilerden” değilse, mağdura karşı müthiş nasır tutmuş vicdanlarla davranılıyor.
Buna karşılık, mağdur rolünü oynayarak acısını güç ve avantaj elde etmede kullanana karşı da bir o kadar zaafımız var; bazıları, mağduriyet iddiasıyla yükseliyor, eziyor, başkalarını mağdur ediyor.
Mağduriyetlerin, hep “bizim” olduğu, “onlarınkilerin” hiç umursanmadığı ve hattâ bazen de keyif verdiği bir siyasi kültürümüz var.
Birkaç yazıdır Kolombiya’daki barış sürecini yazıyorum; sebebi, artık uzaklara, farklı örneklere bakarak Türkiye ile ilgili daha fazla siyasi öneri, çözüm üretebileceğimizi düşünmem. Hep kendimize hep aynı aynada gözlerimizi dikip aynı yeknesaklıkta debelenmenin anlamı yok.
Kolombiya’da 2011’de kanunlaşan “Ley de Victimas”, yani “Mağdurlar Yasası”, ülkenin 40 yıllık çatışma sürecinin tüm mağdurlarına ve yakınlarına her türlü kayıplarından ötürü çeşitli haklar kazandıran bir hukuki düzenleme idi. Yasanın başlıca özelliği, kimin tarafından mağdur edildiğine bakmadan, mağdurlar arasında bir ayrıma gitmeden, tüm mağdurları, “çatışma kurbanı” olarak kabul etmesiydi. Kanun, mağdurun beyanını esas alıyor ve başına gelenleri kanıtlamak zorunda bırakmıyordu.
Aslında bu düzenleme, Türkiye’de 2004 tarihli ve 5233 sayılı “Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun”a, içerik açısından benziyor. Bu yasa, “çatışmalı ortamda evleri, işyerleri, araçları veya arazisi zarar gören, yakınlarını kaybeden, yakınları iş kaybı yaşayan vatandaşların mağduriyetine” yönelik.
Bu kanun, bir zamanlar, Avrupa Birliği’ne aday ülkeyken (herhalde artık böyle dememizde sakınca yok); yasal uyum süreci kapsamında çıkmıştı. Zira Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, artık Türkiye’den gelen çatışma mağduriyeti davalarıyla uğraşmak istemiyordu.
En son 6-7 Ekim 2014’te, Diyarbakır’da başlayan olaylarda zarar görenler de, 5223 sayılı yasa kapsamında tazminat hakkı kazandılar.
Bunun yanı sıra, 2014’te bir torba yasanın parçası olarak kanunlaşan “Şehit Yakınları, Gazilere ve Terör Mağdurlarına Tanınan Hakların Düzenlenmesi İle İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile “terör mağduru sivil vatandaşlar” da bazı maddi haklar kazandı. Kanunen böyle bir niteleme yok ama bu kanun, “Sivil Şehitler Yasası” olarak anılıyor.
Bir de, 2012 tarihli “Terör Eylemleri Nedeniyle Şehit ve Malul Olanların Yakınlarının ve Çalışabilecek Durumdaki Malullerin Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İstihdamı Hakkında Yönetmelik” var. Bahsettiğimiz bu iki hukuki düzenleme özetle, mağdurlara, devletten maaş veya devlette iş olanağı sağlıyor.
Kolombiya’daki yasada, zaten daha da geniş bir tanımla, çatışmadan etkilenen herkesin mağdur sayılmasının yanı sıra, onlara, yakınlarına sadece maddi haklar değil, kapsamlı sosyal haklar da tanınıyor. Dahası, “mağdurların onurlandırılması” da yasanın önemli bir diğer ayağı; çatışma kurbanlarının tümünün anılması, haklarındaki bilgilerin kayda alınması ve toplumda bir “mağdurlar hafızası” oluşturulması, bu yöndeki çabalardan.
Türkiye’de, son derece devletçi bir bakış açısıyla oluşmuş ve herkesi kapsamayan bir “mağdurlar” daha doğrusu, yasal jargonumuzla, “terörden etkilenenlere” yönelik yasal bir çerçeve var.
Hukuki “terör mağduru” kabul edilenlere ne kadar ciddi hak verildiği, hakkaniyet ölçüsünün yerinde olup olmadığı bir başka konu zaten; ama bazı mağdurlar var ki, kimse ilgilenmiyor. Örneğin, geçen haftalarda,Beypazarı, Alanya ve Türkiye’nin dört bir tarafında işyerlerine, kendilerine saldırılar düzenlenen Kürtler. Veya yaygın nitelemeyle “Doğu kökenli vatandaşlar”; kimi evlerinden, işlerinden olan, kimi de mevsimlik işçi olarak bin bir eziyetle geldikleri yerlerden kaçmak zorunda kalan bu insanların zararlarıyla ilgilenen yok. Yaşadıkları manevi işkence bir yanda, maddi kayıpları öte yanda.
Mağdurlarımızı, hukuken sahiplendikçe; mağdurlar için ayrımsız olarak adaletin yerini bulmasını sağladıkça, toplumda bir hassasiyet yaratılabilecek, bazı şeyleri, kabul edilemez bulacak ve tabulaştırıp, bir daha asla yapmayacağız toplum olarak.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024