Ahmet TAŞGETİREN
“Ayasofya’yı açmak” diyoruz. Oysa Ayasofya müze olarak açıktı. Cami hüviyetinden çıkarılmıştı. Ve biz, Ayasofya’yı camiye çevirmenin çok zor olduğuna inanmıştık. Bir yıl evveline kadar belli ki bu ülkenin Cumhurbaşkanı da Ayasofya’yı açmanın dışarıda ciddi bir bedeli olduğunu düşünüyor, açmanın kolay olduğunu düşünen bir vatandaşı paylıyordu.
Açıldı. Henüz kıyamet de kopmadı. Aaaa, kolaymış. Bir – iki cılız Yunan vızıltısı oldu o kadar. İçerdeki tepkiler de Yunan vızıltısından fazla değil.
Peki ama Ayasofya’yı açmaktan zor olan ne ki?
Mesela 300 yıl boyunca Ayasofya ardına kadar açık iken, hatta Halife-i ruy-i zemin de bihakkın görevini ifa ederken Osmanlı’nın yapamadığı…
Yani bir kısır döngüyü aşamadık ve koca İmparatorluk elimizden uçtu gitti, İmparatorluk dedimse, şatafatlı adında değilim meselenin, 24 milyon kilometrekarelik bir vatan demekti o, nizam-ı alem iddiasıydı, âleme nizam veremedikten başka, kendi kendimize bile bir nizam veremedik. Bütün Avrupa birlik oldu, ıslahat fermanları bilmem nelerle bize nizam vermeye kalktılar, o nizam projeleri de felakete dönüştü, yine de kendi nizamımızı bulamadık.
Ben “Labirentte iki asır” diye yazdım geçmişte bunu Sistem Sancısı isimli kitabımda. Dön dolaş dur, kendi söküğünü dikmeyi başarama.
Şimdi alın, 100’üncü yılına yaklaşıyoruz Cumhuriyet’in… 100 yıl önceki külli yıkılıştan bu yana geçen zamanı bütün bir coğrafya için “parantez dönemi” olarak niteledik, Cumhuriyet’i yeni bir ayağa kalkış hamlesi olarak görüp, artık yaraları tamamen sarma zamanının geldiğine inandık, o coşku ile yola çıktık…. Öyle yanlışlar yaptık ki millet devletine küstü. Çağdaş liderlerimiz bu süreçte yapılan yanlışları da “restore” edeceklerdi. “Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar” ile sembolize edilmişti yanlışlıklar. Adalet ve kalkınma hamlesi gerekliydi. İşte o arada “bahtımızın kilidi” gibi gördüğümüz Ayasofya’yı da açtık.
Ama gelin görün ki, adalet tökezliyor, yoksulluk ocaklar söndürüyor, yolsuzluk diz boyu, yasaklar katmer katmer ilerliyor.
Eğitim dökülüyor. Kültür dökülüyor. “Gençlik nereye gidiyor?” sorusu sosyal bilimcilerin masasında duruyor.
Hukuk devleti olduk mu?
Boy boy cezaevleri inşa ediyoruz, çünkü sistem suç ve suçlu üretiyor.
Devlet – toplum ilişkileri en sıkıntılı günlerini yaşıyor.
Osmanlı’da aradık, aradık, aradık… Bulamadık. Devleti kaybettik sonunda.
Cumhuriyet’te arıyoruz, arıyoruz, arıyoruz.
Bütün kadroları denedik neredeyse… Laikleri, dindarları, libarelleri, otoriterleri, totaliterleri, solcuları, sağcıları, kapitalistlerin türlü – çeşitlisini…
Geldiğimiz nokta bu.
Kapasitemiz mi bu?
Yoksa birileri bahtımızı mı bağladı?
“Adalet adalet” diye geliyoruz, ondan sonra cezaevleri ağzına kadar insan dolduğu için yeni tutuklu ve mahkumlara yer açmak üzere af çıkarmak zorunda kalıyoruz. Hukuk sistemimiz, “ülke yöneticilerinin ‘taktığı’ adamları nasıl içerde tutabiliriz?”in yollarını keşfetme arayışlarını sergiliyor.
Yüz yıl evvel Lozan’da adli kapitülasyonlar tartışılırken İtilaf devletleri temsilcileri “Sizin hakimlerinize güven olmaz, adli kapitülasyonlar devam etmeli, yargıçlarınızı eğitmeliyiz” diyorlardı. Bugün emin miyiz yargı sisteminin adil işlediğinden? Niye düzeltemiyoruz? Niye yarı sistemi bir “Ele geçirme” alanı olarak görülüyor ve “Ele geçiren” onu birilerini biçmek, kendi yanlışlarını ise meşrulaştırmak için kullanıyor?
Ayasofya’nın kilidi bile yoktu. Herkes girebiliyordu oraya. “Artık cami cemaati de girebilir” dendi ve açıldı Ayasofya.
Ama adalet öyle kolay gelmiyor. Onun için Hükümdarı bile yargılayabilecek yürekli hukuk adamları lazım.
Eğitim kalitesi öyle kolay gelmiyor. Kültür kolay gelmiyor. Sanat kolay gelmiyor.
* * *
Bugün bayram. Böyle bir muhasebe yazısı geldi içimden. Pandemi ile birlikte hayatları çok çok daha zorlaşan milyonlar var. Cezaevlerinde dertlerini anlatamayan ve boğulan insanlar var. Dünyanın mazlumları var. Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistanlılar var. Hele onlar var. Çinlilere “Doğu Türkistanlı kardeşlerimize zulmü durdurun” demek mi zor Ayasofya’yı açmak mı? Sizce hangisi?
Bayramınız mübarek olsun. Mazlumları duadan unutmayın. Doğu Türkistan’ı unutmayın. Unutturmayın.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025