Alper GÖRMÜŞ
Bir düzeltmeyle başlayacağım...
Salı günkü yazımda “gazetecinin, zihnindeki bir bilgiyi kontrol etmeden kullanması” diye özetleyebileceğim bir gazetecilik tuzağına düştüm: Yazımın temel iddiasına halel getirmese de, Balyoz davasının en önemli delillerinden biri olan 11 No’lu CD’nin kayıp harddiskinin, Gölcük’teki Donanma binasında yapılan aramada (6 Aralık 2010), istihbarat biriminin döşemelerinin altında gizlenmiş yeni Balyoz belgeleri arasında bulunduğunu yazdım.
Oysa zihnimde kalana güvenmeyip iddianameye tekrar göz atsaydım, bu bilginin doğru olmadığını görecektim.
Peki, o koşulda, yazmakta olduğum diziyi kaleme almaktan vaz mı geçecektim? Ya da “11 No’lu CD’deki zamanlama çelişkilerini Balyoz’cuların bilinçli bir şekilde yaratmış olabilecekleri” şeklindeki iddiamı öne sürmeyecek miydim?
Hayır, yazdığım her şeyi yine yazacaktım, çünkü 11 No’lu CD’nin yazıldığı harddiskin Gölcük’te ortaya çıktığı doğru değildi ama, o CD’nin bir kopyasının (1 No’lu CD) orada ele geçirilen çuvalların içinden çıktığı gerçekti.
Dikkat edilirse, geçen yazımda, iddiam açısından taşıdığı öneme rağmen 11 No’lu CD’nin kopyasının Gölcük’te ele geçirildiğinden hiç söz etmedim. Çünkü bu bilgi bir biçimde zihnimden uçmuş, yerine “Gölcük’te 11 No’lu CD’nin yazıldığı harddisk bulundu” bilgisi geçmişti.
Fakat dediğim gibi: Geçen yazıya oturmadan önce kontrol edip bilginin doğrusuna ulaşsaydım dahi, o yazıda ileri sürdüğüm bütün iddiaları yanlış bilgi (“11 No’lu CD’nin yazıldığı harddisk Gölcük’te ele geçirildi”) üzerinden değil, doğru bilgi (“11 No’lu CD’nin kopyası Gölcük’te ele geçirildi”)üzerinden yine öne sürecektim.
Şimdi sırasıyla geçen yazıda yanlış bilgiyi hangi bağlamda kullandığımı; yazıda dile getirdiğim temel iddiamın ne olduğunu ve nihayet yaptığım hatanın temel iddiama neden halel getirmediğini bu defa kopya CD üzerinden anlatacak, ardından da geçen yazıda bıraktığım noktadan konuyu işlemeye devam edeceğim.
11 No’lu CD’nin kopyasının Gölcük’ten çıkmasının anlamı...
Ben, 6 Aralık 2010’da Gölcük’te yeni belgeler bulunana kadar, işaret edilen zamanlama çelişkilerinin 11 No’lu CD’nin sonradan üretilmiş olduğu iddiasına çok ciddi bir argüman sağladığını düşünüyor, bunu da yazılarımda belirtiyordum.
Fakat ne zaman ki “sonradan üretilmiş” denen CD’nin aynısı (1 No’lu CD) başka ve yeni belgelerle birlikte Gölcük’teki zulada ortaya çıktı, o zaman 11 No’lu CD’nin darbecilerin öz malı olabileceğine dair kanaatim güçlendi.
Çünkü, bu yeni bulguyla birlikte, “zamanlama çelişkileri” mevzuunu tartışan herkesin kabul etmek zorunda olduğu bir sonuç çıkıyordu ortaya, o da şuydu: 11 No’lu CD’yi kimler üretmişse, 1 No’lu CD’yi de aynı kişiler üretmiştir.
Neden “bir ihtimal daha olmalı” diye düşündüm?
Bu mecburi kabulün, “11 No’lu CD bir çete tarafından sonradan üretilmiştir” tezini savunanları tarifsiz bir zorluk içine soktuğu çok açıktı. Çünkü iddialarını sürdürebilmeleri için, Gölcük’te askerî istihbarat şubesinin tabanına gömülmüş olarak bulunan çuvalların sahibinin de “çete” olduğunu söylemeleri gerekecekti. Nitekim tastamam öyle yaptılar.
Buna inanmak isteyen inanabilir, fakat ben bu kadarını artık zekâma hakaret sayıp, 11 No’lu CD’deki zamanlama çelişkileriyle, CD’nin darbecilerin öz malı olduğu kabulünü uyumlu hale getirecek bir “model” geliştirdim.
Modelim, “Bir çete, 2009’da oturup 2003’e dair bir darbe senaryosu yazdı” iddiasını öne sürenlerin “çetecilere” atfettikleri sahtekârlığın aynısını Balyoz darbecilerinin uygulamış olabilecekleri esasına dayanıyordu...
Nasıl ki onlar, “Çete, bilgisayarda hazırladıkları her dosyanın üst verilerini manuel olarak değiştiriyor, gerçekte 2009’da üretilen bir dokümanı 2003’te üretilmiş gibi gösteriyordu” diyorlarsa, ben de şunu diyordum:
“11 No’lu CD darbecilerin öz malıdır. Darbenin hafızasını her daim taze tutmak için CD’deki dosyalarda yer alan bilgileri sürekli güncelliyorlardı. Yeni bir bilgi girdiklerinde ise bilgisayarın tarihini bir istihbarata karşı koyma tekniği çerçevesinde manuel olarak eskiye ayarlıyorlardı. Ki böylece, ola ki belgeler deşifre olduğunda, ‘zamanlama çelişkileri’ni öne sürerek ‘her şey sahte, her şey senaryo’ iddiasını öne sürebilsinler...”
Doğan ve Rodrik ne yazdılar?
Görüldüğü gibi, benim “model”im bir iddia olarak meşruiyetini 2010’un ocak ayında Taraf’a ulaştırılan Balyoz belgelerinin ikiz kardeşlerinin aynı yılın aralık ayında Gölcük’te ele geçirilmesinden alıyor.
Pınar Doğan ve Dani Rodrik’in yazımın yayımlandığı gün bloglarında bana verdikleri cevapta sadece “bu bilgi yanlış” deyip başka bir şey dememeleri ve öne sürdüğüm “model”in ne olduğundan hiç söz etmemeleri de doğrusu çok anlamlı geldi bana.
Öyle yaptılar, çünkü onlar da gayet iyi biliyor ki 11 No’lu CD’nin yazıldığı harddiskin Gölcük’te bulunduğu şeklindeki bilgi, evet yanlıştır ama, bu, dile getirdiğim ihtimali dıştalamaz. Doğan ve Rodrik,“Alper Görmüş’ün uyduruk bilgi üzerine inşa ettiği yazısı” başlığını kullanmışlar ama eleştirilerinde “uyduruk bilgi” üzerine neyi “inşa” ettiğime hiç değinmemişler.
Oysa, hazır bilginin “uyduruk” olduğu sabitken, onun üzerine “inşa edilen” iddiayı da aktarıp muhatabınızı iyice “rezil etmek” münasip olmaz mıydı?
Acaba diyorum, böyle yapılmamasının nedeni, “inşa edilen” şeyin telaffuzundan duyulan rahatsızlık olabilir mi?
Benim, “Balyoz’daki zamanlama çelişkileri” üzerine kaleme aldığım eski bir yazıma ikilinin tepkisini hatırladığımda, bu soruya “olabilir” cevabını veriyorum.
Size de anlatayım...
“Çelişkiler” üzerine eski tartışma...
28 Aralık 2010 tarihli yazım, salı günü de ifade ettiğim gibi, benim savcıların zamanlama çelişkilerine mutlaka “teknik” bir açıklama getirmek zorunda oldukları yönünde yazılar yazdığım dönemin (yani Gölcük buluntuları öncesi dönemin) son yazısıydı. O dönemde, “darbecilerin, ellerindeki bazı listeleri güncellerken bilgisayarın tarihini bir istihbarata karşı koyma tekniği çerçevesinde manuel olarak eskiye ayarlamış olabilecekleri” gibi bir düşünce aklımın ucundan bile geçmiyordu. Nitekim 28 Aralık 2010 tarihli yazıda da şöyle demiştim:
“Bildiğim kadarıyla, savcılar bu tuhaflığı ‘arşivlerin sürekli olarak güncellenmesi’yle açıklama eğilimindedirler... Yani şöyle düşünüyorlar: Balyoz belgeleri 2009’dan sonraki bir tarihte ‘çalındığında’, listeler o günün taze bilgilerini içerecek şekilde ‘update’ edilmişti zaten.”
Hemen ardından “Neden o dosyaların üstverilerinde ‘update’ edildikleri tarihler değil de 2002-2003 tarihleri var” sorusunu soruyor, “zamanlama çelişkileri”nin “güncelleme”yle açıklanamayacağını savunuyordum.
Pınar Doğan ve Dani Rodrik’in aynı gün bloglarında bana verdikleri cevaptaki şu satırlar o zaman beni çok şaşırtmıştı:
“Görmüş’ün tezine inanacak olursak (...) Tüm bu belgeler 2009 senesinde ‘çalınmadan evvel’ CD’ye kaydedildikleri zaman, CD’lerin oluşturulma tarihi geriye alınıyor ve CD’lere günün tarihi yerine 2003’teki plan seminerinin tarihi yazılıyor.”
O dönemde aklımın ucundan bile geçmeyen, dolayısıyla yazılarımda imâ bile etmediğim bir “ihtimal”nasıl olmuştu da Doğan-Rodrik ikilisi tarafından dile getirilmişti. Ben bugün bunu bir tür lapsusla (beynin gizlemeye çalıştığını dilin fâş etmesi) açıklayabiliyorum ancak.
Bir ilginç nokta da şuydu bana verdikleri cevapta: İkili, öne sürdüğümü öne sürdükleri iddiayla ilgili herhangi bir yorumda bulunmuyorlar, sadece “Bu tuhaf senaryo gerçekleşmiş olsa dahi, belge ve CD’lerin üstverileri değiştirilmiş olduğundan ve belgelerin gerçekte ne zaman en son kaydedildiğini yansıtmadığından hukuki olarak delil kabul edilmeleri zaten mümkün değil” demekle yetiniyorlardı.
Balyoz davası sona yaklaşırken, 11 No’lu CD’deki zamanlama çelişkilerinin darbeciler tarafından bilinçli bir biçimde oluşturulduğu ihtimalini öne sürmek, bunları, “11 No’lu CD’nin sonradan üretildiği”tezinin temel dayanağı olarak sunanların konforunu fena halde bozmuşa benziyor.
Ben şahsen verdiğim bu rahatsızlıktan dolayı hiç üzgün değilim!
***
NOT. Gördüğünüz gibi geçen yazının sonunda vaat ettiğim şey bir sonraki yazıya kaldı... Orada da dediğim gibi: Önümüzdeki yazıda, zamanlama çelişkilerinin zorunlu olarak “çete”yi ve “sonradan üretilmiş deliller”i işaret ettiği iddialarının taşıdığı zayıflıklar üzerinde duracak ve böylece öne sürdüğüm ihtimali tahkim etmeye çalışacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025