Mehmet Ocaktan
İstanbul seçiminden bahsetmek artık bir eziyet haline dönüştü farkındayım ama, mesele de bütün perişan haliyle ortada duruyor. Bitmek tükenmek bilmeyen sayımların ardından, Yüksek Seçim Kurulu’nun hala samanlıkta iğne ararcasına sandıklardaki arayışını sürdürmesi İstanbulluları gerçekten çok yordu.
Meselenin bu kadar uzaması, seçimin iptalinin güçlü bir ihtimal haline geldiği kanaatini yaygınlaştırmış bulunuyor. Elbette kimsenin hukuki sürece bir itirazı olamaz, ancak bilinmeli ki işin bu kadar sürüncemede kalması sandığa da, hukuka olan güveni de zedeleyebilir.
***
Esas itibariyle milletin iradesi ortaya çıkmıştır ve bu son derece önemlidir, dolayısıyla bu iradeyi çok da fazla zorlamamak lazım. Zira böyle bir ortamda sandığın yeniden önüne gelmesi durumunda seçmenin nasıl bir tepki vereceğini kimse tahmin edemez. Keşke seçim gecesi ve sonrasında yaşananların toplumun hafızasında ne tür duygusal kırılmalara yol açtığını ölçebilecek bir cihaz olsa... Eminim o zaman siyasetçiler toplumun bütününü kucaklayan söylemlerin ne kadar hayati bir önem taşıdığını daha iyi anlayacaklardır.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişiminin ortaya koyduğu fotoğraf, toplumdaki gerilim hatlarının ne kadar hassas dengeler üzerinde seyrettiğinin en bariz göstergesidir. Evet siyasetin dilinin zaman zaman sertleşmesi bir noktaya kadar tolere edilebilir, ancak bu mücadelenin maksadını aşarak barış ve kardeşlik iklimini zehirleyen bir düşmanlaştırmaya dönüşmesi toplumda telafisi imkansız yaralar açabilir ki bu hepimiz için bir hüsrandır.
Bu çerçevede yeni bir seçimi gerektiren iptalin ceddi riskler barındırdığını ve hatta AK Parti’ye yönelik bir güven zafiyeti doğurabileceğinin altını özellikle çizmek gerekiyor.
Biliyoruz ki üç haftalık belirsizlik atmosferi ekonomik sıkıntılara çözüm olmadı, aksine ekonomideki belirsizlikleri daha da derinleştirdi.
Dolayısıyla ikinci bir seçim, Türk ekonomisi üzerindeki baskıyı daha da arttırabilir ve en önemlisi siyasal istikrarsızlık algısı oluşturabilir.
Oysa şu anda Türkiye’nin önündeki en ciddi problem ekonomidir. İşte tam da bu yüzden, siyasetin süratle seçim havasından çıkıp memleketin acil sorunlarına odaklanma zarureti bulunmaktadır.
Keşke seçim sonrasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Kızgın demiri soğutalım” ve “Türkiye ittifakı” olarak dillendirdiği söylem zenginleştirilerek toplumsal kucaklaşmanın önü açılabilseydi. Ancak öyle anlaşılıyor ki gerek AK Parti içindeki şahinlerin dışlayıcı ve kibirli tavrı, gerekse MHP’nin ulusalcı direnci böyle bir kardeşlik ikliminin oluşmasına izin vermeyecek. Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan toplumdaki gerilim ortamının kimsenin işine yaramayacağını, özellikle de AK Parti’ye olan teveccühü zayıflatacağını çok iyi görüyor.
Maalesef AK Parti kendini MHP’ye o kadar kilitledi ki, partinin ilkelerinden kaynaklanan bütün bir toplumu kucaklama refleksi bile çalışamaz hale geldi. Oysa biliyoruz ki AK Parti “Devlet halinde yaşamanın zorunlu gereği olarak siyaset, toplumun genel ihtiyaçlarını görüşerek, tartışarak ve uzlaşarak karşılamanın evrensel yoludur Toplumu aktif olarak devreye sokan demokratik siyaset ise, uzun vadeli düşünmeyi, kamunun çıkarlarını kişisel çıkarlar üzerinde tutmayı gerektiren erdemli bir uğraştır” diyerek yola çıkmış ve toplumun önüne müthiş bir uzlaşma kültürü vizyonunu koymuştu.
***
Hal böyleyken, şimdi işi gücü bırakıp İstanbul seçimini nasıl iptal ettirebiliriz meselesine odaklanarak “uzlaşma kültürü”nün görmezden gelinmesi anlaşılabilir bir durum değildir. Giderek AK Parti’nin toplumla olan bağlarını zayıflatan, milleti yoran bu kaotik ortamdan çıkmanın yolu bellidir; parti hiç vakit geçirmeden kendi reformist ve uzlaşmacı kimliğine geri dönerek 80 milyonla kucaklaşmayı gerçekleştirmelidir.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları










































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
22.12.2025
8.12.2025
5.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
21.11.2025
19.11.2025
17.11.2025