Mümtazer TÜRKÖNE
Numan Kurtulmuş’a sorulan, Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı tavsiye kararı ile ilgili soru, “Bundan sonra ne yapılacak?” Cevap: “Mücadele bir terör örgütü ile mücadele haline gelmiştir.” Minerva’nın alacakaranlıkta uçan bilgelik kuşunun ötüşü değil bu, Hükümet sözcüsü, belirsizliği ve karanlığı koyulaştırarak konuşuyor. Bir terör örgütü icat edildiğine göre her vatandaşın “nasıl yani?” sorusuna açık ve seçik cevaplar gerekmez mi? Herşeyden önce MGK Genel Sekreterliği’nim o toplantıdan sonra yaptığı yedi maddelik, oldukça mufassal açıklamanın içinde neden bu çok önemli “tavsiye kararı” yer almıyor? IŞİD var, PKK var, ama bu “yeni” terör örgütü neden yok? Yoksa MGK’da böyle bir tavsiye kararı alınmadı mı? Bu müphemiyet, bu çekingenlik neden? MGK Genel Sekreterliği toplantıya katılan bütün üyeler adına bu konuya açıklık getiremez mi?
Sami Selçuk’un, Cumhurbaşkanı’nın bu “tavsiye kararı” açıklaması hakkında Cumhuriyet’te Pazar günü yayımladığı “Sakın Ha!” başlıklı yazısını, MGK üyeleri dikkatle okumalı. Özellikle şu satırları:
“…’FETÖ/PDY’ olarak adlandırılan örgğtün terör örgütü olup olmadığı ve varlığı konusunda mahkemelerin tekelinde bulunan bu yetkiyi yalnızca mahkemeler kullanır, sonra da Yargıtay denetler ve sahici (otantik) yorumuyla son sözünü söyler. Dolayısıyla söz konusu yetkiyi ne yasama organı (TBMM) ne yürütme ornganı (hükümet, Bakanlar Kurulu) ve başkanları ne de Millî Güvenlik kurulu gibi bir başka organ asla yargının elinden alamaz ve yargıya bu konuda “emir ve talimat veremez; genelge gönderemez”, en küçük bir “telkin ve tavsiyede bulunamaz” (Anayasa, m. 138/2).
Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk’un işaret parmağını MGK üyelerine ve bütün yürütme organı mensuplarına doğru “sakın ha!” ihtarıyla birlikte sallayarak söylediği bu sözlerde, anlaşılmayan bir taraf var mı? Bir hukukçu konuşuyor ve hukuk adına hüküm veriyor. Bu hüküm, MGK’daki hükümet üyelerinin pek işine gelmeyebilir, ama asker üyelerin sorumluluk doğuracak böyle bir hukuksuzluğa evet demeyecekleri aşikâr. O zaman Cumhurbaşkanı’nın sözlerinin vuzûha kavuşturulması lâzım. İşte bu oldukça güç; çünkü Erdoğan bu sözleri son iki senede hem başbakan hem de cumhurbaşkanı sıfatıyla bir kaç kere söyledi. Sürekli tekrarlanması ve bu tekrarlarla gündem oluşturulması bir siyasî gayenin gözetildiğini gösteriyor, Meselâ sırf “paralel yapı”nın terör örgütü ilan edilebilmesi için Cumhurbaşkanı’nın “terör tanımını yeniden yapalım” önerisi bile sadece hukuk değil mantık sınırlarının da oldukça zorlandığını göstermişti. AB ile Türkiye ilişkilerini, çıkarlarımız adına çok rahatlatacak “Vize Anlaşması”nın imzalanamamasının tek gerekçesi zaten halihazırdaki terör tanımı iken, siyası muhaliflerin tamamını “terörist” ilan edecek bir tanımı nasıl yapacaksınız? Bu yüzden ısrarla soruluyor: “Hangi terör eylemi?”, “hani silah?”, “Nerede terör amaçlı örgütlenme?” diye. Hiç cevap aldınız mı bu sorulara?
Türkiye, muhalefeti torbaya sokmak için zorlanan bu terör tanımlamaları yüzünden güvenliğini tehlikeye atıyor. Terörün her türüne karşı çıkan barışçı insanları “terörist” ilan ettiğiniz zaman gerçek terörle, yani IŞİD ve PKK ile mücadele edemezsiniz? PKK’nın ve IŞİD’in terörüne meşruiyet kazandırmış olursunuz. Ama çok daha önemlisi hukuku, devleti ve milleti bir arada tutan sağlam bit zincir olmaktan çıkartır, ülkeyi bileşenlerine ayırırsınız.
New York Savcısı, “hayırsever vatandaş”ımızı, Hükümet üyelerine rüşvet vermek ve bu yolla kendisini yargılayanları görevden aldırmak ve cezadan kurtulmak suçuyla itham ediyor. Bu meseleye bir hukuk ve yargı bağımsızlığı sorunu olmaktan önce Türkiye’nin güvenliğini gölgeleyen bir sorun olarak bakmayı deneyin. Devletinizi yönetenler bir başka ülkede yargılanıyor. MGK’da ele alınması gereken çok hayatî bir mesele değil mi? Yüksek yargı temsilcilerini yürütmeye ekleyerek, barışçı insanları terörist ilan ederek bu töhmetten kurtulmak mümkün mü?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
8.11.2025
7.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
21.10.2025
19.10.2025
16.10.2025