Murat BELGE
Tayyip Erdoğan’a Amerika’yı keşfettiren kompleks bizim dünyamızda en azından Cemaleddin Afgani döneminden beri var. “Nasıl oldu da biz Müslümanlar, bu Hıristiyan kefere karşısında, bu zelil duruma düştük?”
Bu zihniyet, çoğu söyleminde, “emperyalizm” ve benzeri kavramlara sık sık başvurarak, Batı’nın hegemonik varlığına itiraz ettiği izlenimini verir. Ama bu doğru değildir. Kendi özlemleri, eleştirdiği Batı’dan daha az hegemonik değildir. Tersine, kızgınlığın asıl nedeni, hegemonyayı onlara kaptırmış olmaktır. Bu söylemin aslında söylemekte olduğu şey, aramakta olduğu şey, hegemonyasız, eşit bir dünya değildir; hegemonyayı bizim kurduğumuz dünyadır. Bizden, bizim dinimizden olmayan, bu zihniyete göre, olsa olsa “zimmî” olur, yani “zimmetimize” verildikleri için iyi bakmakla yükümlü olduğumuz, aslında bizden birkaç derece aşağı olan yaratıklar.
Kompleksler, tanım gereği, karmaşıktır ve karşıtlıkları barındırır. Dolayısıyla, Batı’yı ve Batılılar’ı küçümser ya da küçümsemek isteriz; ama aynı zamanda gözümüzde büyütürüz. Reddetme ve özenme yan yana, el ele ilerler. Goethe Sadi’yi ilgiyle okumuş, “divan” mı yazmıştır? O halde mutlaka Müslüman da olmuştur. Kolomb’dan önce de Müslümanlar Amerika’ya gitmiştir.
Goethe Süleymaniye medresesinden icazet alarak mı Goethe oldu? Faust’un zihnî- entelektüel hazırlığında İslamiyet’in payı var mıdır, varsa nedir, bu eserin neresinde görünür? Müslümanlar Amerika’ya gitmiştir de, bu olayın Müslüman dünyasına yansıyan sonuçları nedir? Amerika kıtasında bıraktıkları katkılar nelerdir? Böyle sonuçlar, böyle katkılar olsa, Tayyip Erdoğan bu büyük beyanatını verene kadar (ve onu esinlendiren o “büyük eserler” kaleme alınana kadar), bu önemli olay hakkında bilgi üretilmez miydi? Tabii, Batı sakladı. CIA ve benzeri kuruluşlar, Büyük Efendi’nin telaffuz ettiği 1200’lü tarihlerden beri, sözbirliği, fikir birliği içinde, bu gerçeğin üstünü örtmekle meşguller.
Deminki soru: “Niçin bu zelil duruma düştük?” Çoğunluğun cevabı gelip teknolojide düğümlenir. Batı ne yapmış etmiş, tekniği geliştirmiş, onunla dünyaya egemen olmuştur. O halde yapılacak şey de bellidir: teknolojiyi --mecburen-- ondan alacaksın, ama sonra onun yapabildiğinden daha ileri götürüp teknolojiyle onu vuracaksın, hegemonyayı sen kuracaksın.
Bunları hayal edenler o teknolojinin ardında yatan özgür düşünceyi ve o özgürlük mertebesine erişmek için verilmiş mücadeleyi bilmezler ya da ona önem vermezler. O mücadele içinde kazanılmış --ve yaratılmış-- demokrasiyi de hiç hesaba katmazlar. Tayyip Erdoğan’ın da yaptığı gibi. “Fizik neden zorunlu ders oluyor da ‘din ve ahlak’ olmuyor” sorusunu soran birinin özgür düşünce, eleştirel dünüce ya da yalınkat düşünce hakkında daha derinlemesine bir “vukuf”u olması da beklenemez zaten. Sorunun cevabı da burada: bu tür efsanelerle yaşayan bir zihniyette varılacak başka yer yok.
Amerika’yı Müslümanlar’a keşfettirmek, bu kompleksin eninde sonunda varması gereken nokta. Çünkü, işte, karşısında çaresiz kaldığımız teknolojik üstünlük orada, Amerika’nın elinde. O üstünlüğün getirdiği bütün servet de gene orada. Gelecekte Amerika’yı aşanlar olacak (Çin, Hindistan, kimbilir? Rusya beceremedi işte) diyorlar. Olabilir, ama hâlen böyle bir durumda değiliz. Ufukta, Amerika’dan daha güçlüsü görünmüyor; onun için bizde komplekslerimizi bastırıp Biden mıdır, her neyse, güler yüz göstermek, “dayı” demek durumundayız. Evelallah, köprüyü geçtiğimiz günler de gelecektir.
Şimdilik, gücümüz “Amerika’yı bizimkiler keşfetmişti” demeye yetiyor. Buna Amerikalılar’ın kendilerini inandırmak pek mümkün görünmüyor. Olsun. Biz de şimdilik bizimkileri inandırmakla yetiniriz. Günü gelince, geri kalan dünyaya, pazumuzun gücüyle kabul ettiririz.
Ama halen Amerika büyük rüya. Onun için gene bizlerden biri bir resimli roman yazmıştı: “Teksas’ta bir Müslüman” mıydı, neydi adı? Bizden bir pehlivan oralara gidip (bu, keşiften sonraki bir serüven --keşfedenin de biz olduğumuzu o pehlivan da bilmiyor) Buffalo Bill’le filan tanışıyor. Battal Gazi’nin ya da Minyeli Abdullah’ın Amerika seferi var mı, bilmiyorum, ama böyle bir resimli romanımız var. Tayyip Erdoğan’ın okuma listelerinde onun da, “klasik” olarak, bir yeri olur herhalde.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları










































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025