Murat BELGE
Türkiye’de siyaset hiçbir zaman “ışıltılı” yürümezdi ama bu kadar “abus”laştığı bir dönem de olmamıştı. “Ağırlaştırılmış müebbet” denilen kararların uçuştuğu bir ortamda, siyaset üstüne yazı yazmak, bir söz söylemek de anlamsız görünüyor.
Bu sabah Cumhuriyet’te Dil Kurumu’yla ilgili bir haber dikkatimi çekti. Kurum’un sözlüğünde kadınlar hakkında aşağılayıcı olduğu düşünülen bazı kelimelerin çıkartılması için bir dava açılmış. Mahkeme, gazetenin bildirdiğine göre, “masait”, “boyalı”, “yollu”, “taze”, “oynak”, “kötü yola düşmek”, “esnaf”, “kötüleşmek”, “serbest” gibi kelimelerin “argo anlamlarının TDK sözlüğünden ve internet sayfasından kaldırılmasına” karar vermiş.
Davayı da, kararı da doğru bulmadığımı söyleyeyim. Bu toplumda yaygın olan kültürde, kadınların çeşitli biçimlerde aşağılandığını biliyoruz. Bunun bir toplumu ilkelliğe mahkûm eden son derece çirkin bir ideoloji olduğunu da, bilen ve kabul eden, bir “çoğunluk” olmasa da, azımsanmayacak sayıda insan var. Ama böyle olması söz konusu davayı ve kararı haklı göstermiyor.
İtiraz etmemin birinci gerekçesi “dil” dediğimiz olguyla bağlantılı. İkincisi, bu ve benzeri “tedbir”lerin “etki”leriyle ilgili.
Dil, hep söylediğimiz ve kabul ettiğimiz gibi, “iletişim aracı”dır. Bu demektir ki, “anlam üretme ve iletme aracı”dır. “Anlam dediğimiz şey de, tanım gereği “nötr”dür. Senin, benim hoşumuza gitmesi, gitmemesi anlamı değiştirmez. İlgilendirmez de. Bir aynaya “çirkin görüntüleri yansıtma” diye talimat vermenin bir anlamı olmayacağı gibi, dilden de toplumun ürettiği anlamlardan bazılarını sansürlemesini talep edemeyiz. Toplumun bütün serencamı dilinde yansır. Onun için dil, toplumu anlamanın en iyi yoludur. Dille üretilen anlamları inceleyerek toplumda neler olduğunu anlayabiliriz.
Bu betimlediğim fenomen “zapturapt”a gelmez. Dilin şöyle ya da böyle olmasına, dilde şunun olup bunun olmamasına karar verecek bir merci olamaz. Söz konusu mahkemenin kararında “… dava konusu kelimelerin argo anlamlarının, Türkçe’nin, … doğru ve güzel kullanılması hususunda öncü görevi üstlenen Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde ve internet sayfasında yer almasının hukuka uygun olmadığı anlaşılmıştır” deniyor. Bir mahkemenin dilde neyin “doğru ve güzel” olduğuna karar vermesi bana son derece sakıncalı görünüyor. Bugün bu karar bazılarımıza boş görünebilir, ama yol bir açıldı mı...
Bir “sözlük” de “öncü görevi” üstlenemez. Sözlük denen nesnenin görevi, bir dilde olan bütün anlamları nesnel bir şekilde kayda geçirmektir.
Dil Kurumu içinde karar verenler, söz konusu aşağılayıcı tavırla “hem fikir” olan kişiler olabilir. Kimseyi tanımıyorum, bir fikrim yok. Bütün kurumlarda bir iktidar kadrolaşması olduğunu görüyoruz. Ama bu tamamen ayrı konu.
İkinci itiraz gerekçem böyle bir “yasaklama” eyleminin varılmak istenen amaca katkısıyla ilgili. “Yollu” gibi bir kelimenin “argo” anlamının tanımını sözlükten sildiğimizde gördüğü kadına “yollu mu?” diye bakan adamın zihniyetini değiştirmiyor. Dünyaya böyle bir ideolojiden bakan birinin zaten “sözlük”le ilişkisi olduğunu da düşünmüyorum yani bu da ikincil bir konu.
Irkçılık Amerika’nın can alıcı sorunlarından biridir. Zencileri, aşağılamak için “negro” yerine “nigger” demek öteden beri (kendi aksanında "klasik”) bir âdettir. Webster Sözlüğü’nü hazırlayan kişiler, sanırım, bu kelimeyi gerine gerine kullanan Amerika ırkçılarıyla aynı ideolojiyi paylaşmıyorlar.; ama kelimeyi sözlükten çıkarmak ya da bu özgül anlamını sözlüğe koymamak akıllarına gelmiyor. Kelime sözlükten çıkarıldığında, ırkçılık Amerika’da yok olmayacak.
Üstelik Amerika “political correctness” gibi modalar üreten bir toplum.
Bu moda kötü, zararlı v.b. olduğunu tespit ettiği olgunun kendisiyle değil, dile yansımasıyla mücadele ediyor. Onun için de bana fazlasıyla yetersiz görünüyor. Aynı örnekten gideyim: “Nigger” kelimesini kullanmıyoruz, biz demokratlar, ilericiler (tabii ki Amerika’da “yasaklama”ya gitmiyor; biz kullanmıyoruz) onun içinden çıktığı “negro”dan da vazgeçiyoruz. Onların yerine “black” derken bu da “aşağılayıcı” sayılmaya başlıyor. Niye? Çünkü biz bu kelimelerle uğraşırken o ideoloji durduğu yerde duruyor ve yapacağını yapıyor.
Derken biz “coloured” demeye karar veriyoruz. Bizim bu kararımızdan haberi olmayan bilmem ne kasabasının polisi zenci-siyah-renkli (hangisini söyleyecektik?) daha öldürüyor bu arada.
Yani sorun da, sorunun çözümü de, “dil”de, kelimelerde değil; somut gerçekliğin içinde.
Ve o somut gerçeklik, git gide beterleşen bir mahiyet oluyor.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları





























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025