Murat BELGE
Son zamanlarda bir tür "teolojik" demek gereken tartışmalar ortalığı kapladı. Derken Cumhurbaşkanı da tartışmaya dalınca iş büyüdü ve mahiyeti de bir ölçüde değişti.
Tartışan kişilerden bazılarının söylediklerine bakınca, bunun "teolojik" olduğunu söylemeye insanın dili varmıyor ama sonuç olarak onların "teoloji"den, "ilahiyat"tan anladıkları bu olsa gerek, İslamiyet'i dışından eleştirenler kadar içeriden eleştirenler de "şekilcilik" konusunu sık sık gündeme getirmişlerdir. Tarih boyunca böyle olmuştur bu. Örneğin "Sufiler" hep "Zahitler"i "sevgi", "derinlik" gibi manevi hasletler üstünde duracak yerde kuralları, şekilleri dillerine doladıkları için kullanmışlardır. Bugün bu konuda yazanlar da aşağı yukarı aynı matrisler içinde konuşuyorlar. Anlaşılıyor ki "Kitap şöyle der!, Peygamber böyle buyurdu" diye konuşanların temel sorunu gene ve hâlâ ve öncelikle kadınlar, kadınların denetim altında tutulması vb. Asansörde ne olabilir, kaç santim uzağından geçmeli? Dinin buralara sıkıştırılmasından şikayetçi olanlar da gene Müslümanlar. Hatta bu tür şekilciliklerle uğraşanların böyle yapmakla genç insanları dinden soğuttuklarını söyleyenler de var.
Dini inancı olmayan biri olarak ben, dini insanların yarattığı bir kurum olarak görüyorum. Onun için de belirli bir tarihte, belirli bir yerde, Müslüman, Hristiyan, Hindu, her neyse, bir dine inanan belirli insanların genel kültürü, hayat kalitesi, dinin o tarihte ve o yerde olacağı, olduğu biçimi etkiler. Budizm'in doğuşunu Hinayanacılar mı öğretiyor, Mahayanacılar mı? Hangisi daha kalabalıksa o egemen oluyor ve o damgasını vuruyor.
Çok olmadı, dilde, kelimelerin kullanımında, "mahkeme kararı" diye bir şey olmayacağını yazmıştım. Bu da çok farklı bir durum değil.
Biri var, "kadın, erkek asansör, halvet" diye bir şeyler söylüyor. O adamın evinde bu söylediklerine uygun bir hayat tarzının egemen olduğunu, insanların haaytlarını buna benzer kurallar içinde yaşadığını varsayabiliriz herhalde. Ama başka Müslümanlar da böyle kuralların geçerli olmadığını söylüyor. Demek gebe varsayabiliriz ki onların evlerinde buna benzer kurallar uygulanmıyor. Şimdi, birinci seçeneğe uyanlar toplumda ciddi bir çoğunluk oluşturuyor ve dedikleri gibi yaşıyorlarsa, bu yer ve bu zamanda İslam böyleydi demek durumundayız. Çoğunluğa uymayanlar da her zaman varolmuştur; o ayrı konu. Ama hiçbir yer ve zamanda herkesin aynı biçimde davrandığı görülmemiştir ve bu da bir kuraldır.
Cumhurbaşkanı birçoklarına çağdışı görünen kesime karşı çıktı. Şimdi, işin içine "çağ" gibi kavramları sokunca sorun başkalaşıyor. "Dini zamana uydurmak mı gerekiyor?" diye soruyorlar. Buna da, "evet" diyen olduğu gibi "hayır" diyen de var. Her zaman da olacak. Ayrıca, zamana uydurmalı derken, ölçü ne? Biri fes giyiyor, şapkaya uymuyır. Ama II. Mahmud "fes giyin" dediği zaman da "bi'dat" diye kıyamet kopmuş. Nitekim bazıları sarık sarıyor. Kimileri de fes giymiyor, ama şapka da giymiyor. Hangisi "doğru"? "Doğru", neye göre doğru?
Cumhurbaşkanı, geçen gün, toplumu kendisinin yönettiğini ve yöneteceğini söylüyordu. Cumhurbaşkanlığı, ehl-i örf'e özgü bir mertebedir. "Asansörde halvet" gibi bir konu ise ulemanın alanına giren bir konudur.
Onun bu müdahalesi çok "arkaik" bir zihniyete yapılmış bir müdahale olarak kabul edildiği için bugünkü iktidara eleştirel bakan bazı çevreler tarafından da olumlu karşılandı.
Bana sorarsanız, asansöre birlikte binince kadar, okullarda kız ve erkek öğrencileri ayırmak ve ayrı ayrı okutmak üzere alınan tedbirler ve yapılan uygulamalar yeterince vahim. Bunların geçerli olduğu bir düzende ya da bunu gerekli sayan bir ideoloji içinde yetişmiş insanlar; şu günlerde asansör kuralları üstünde duranlar. Yani, onlara "Sen aşırı gittin" diye eleştiri getiriyoruz ama onlardan daha tonlarcasını yetiştirmek üzere gerekli kuramları kuruyoruz.
Dolayısıyla "Cumhurbaşkanı müdahale etmekle doğru mu yaptı?" "Dinde reform olur mu?" "Din zamana uydurulmalı mıdır?" gibi sorunlara gelmeden önce, bu soruları sormanın meşru ve anlamlı olduğu zeminin yaratılmış olması laikliğin ortadan kalkmaya yüz tuttuğunun işareti. Çünkü, "erkeklerle kadınlar aynı asansöre binebilir mi?" sorusunun yanısıra (bu zaten yeterince vahim), binip binemeyeceklerine kimin karar vereceğini tartışma derecesine de gelmişiz.
İslam siyasi bir dindir. Siyaset anlayışında otoriteye saygı duymak vardır. Onun için, devletin başında olana dini sorunları da düzenleme hakkını tanımaya hazırdır. "Hayır öyle değil!" diyenler çıkabilir ama bugün bu tartışmanın gidişatına baktığımızda böyle olduğunu göreceksiniz.
Laik bir toplumda böyle bir "tartışma" olmasını bekler misiniz? Hayal edebilir misiniz?
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025