Ümit KIVANÇ
Söylediklerine büyük önem verdiğim -herkese de vermesini tavsiye ettiğim- akademisyen, tarihçi-siyasetbilimci Hamit Bozarslan’ın sözüyle başlayayım: “…anti-demokratik rejimler her şeyden önce kendi toplumlarının olayları kavrayabilme kapasitesini yıkarlar.” Cumhuriyet tarihi boyunca başarılmış büyük iş de bu, nitekim. “Türk Millî Eğitimi” denen cenderenin özel işlevi bu. Bir eğitim sisteminden beklenebilecek -ekonomik, teknolojik, kültürel, sanatsal- başka her türlü yararın uğruna feda edildiği işlev. Bozarslan’ın cümlesinde, yukarıdaki üç noktanın yerinde şu ibare yeralıyordu: “Ve geçmişten de bildiğimiz gibi…” Doğrudur. Fakat olayları kavrayabilme kapasitemizin kısıtlılığı ve hasarlılığı yüzünden, geçmişten bilmemiz gereken pek çok şeyi maalesef öyle sahiden “biliyoruz” diyebileceğimiz gibi, doğru dürüst bilemiyoruz.
Aksi halde, bugüne ve bugünden kolayca uzanabileceğimiz kadar yakın geçmişe “olayları kavrayabilme” amacıyla eğilmiş, gördüklerimizden, mâruz kaldıklarımızdan ve üstüne düşündüklerimizden hareketle sağlıklı yargılara varmış, memlekette toplu saldırı, katliam ve linçlerin hangi mekanizmalar içerisinde tertiplendiğini, Milliyetçi Hareket Partisi’nin dünkü ve bugünkü işlevini, Devlet Bahçeli adlı siyasetçinin hâlihazırda yerine getirmekte olduğu vazifenin kapsamını kolayca kavramış olmalıydık. Olamadık. Lâkin hayat başka fırsat sundu.
BİLDİK
Bir ailevî buluşma nedeniyle 21 Nisan Pazar günü Maltepe’ye, Ekrem İmamoğlu’nu dinlemeye, kalabalığı gözlemeye gidemedim. Ufak tefek alışveriş için dışarıdayken annem aradı, “Şehit cenazesinde Kılıçdaroğlu’na saldırmışlar,” dedi. Öncelikle sakinliği, barışçıllığı ve güven vericiliği nedeniyle İmamoğlu’nun seçilmesine hayli memnun olan annemin şenlikli, sevinçli Maltepe haberleri vermesini beklerken karşıma böyle bir kötü sürpriz çıkmıştı. Telefonu kapadığımda, bu topraklarda memleket meseleleriyle uğraşarak benim yaşlara gelmiş herkesin pek iyi tanıdığı o aylak, küstah, pişkin, zalim suaygırı birden yanıbaşımda belirip üzerime çöktü. Hissettiğim bıkkınlığı bizden başka birilerine nasıl tarif ederim, diye o sırada düşünmedim, bu soru şimdi aklıma geldi.
Telefonu kapadığımda heybemde birden belirdikleri halde uzun süredir orada duruyorlarmış gibi görünenler (bıkkınlığın yanısıra): kızgınlık, üzüntü, sıkıntı. İlaveten, böyle bir durum için insanlığın bizim gibi olmayan kısmına son derece tuhaf -hattâ belki bilgelik gibi- görünecek bir meraksızlık, telaşsızlık.
“Tezgâhtır,” dedim anneme. “Devlet içinden birileri yapmıştır.” Şunları da ekledim, henüz iktidar propaganda aygıtının paçavralarından herhangi birini görmemişken: Bugün herhalde İmamoğlu’nun Demirtaş’ın barışçı politikasıyla ilgili sözlerini filan öne çıkarıp şehit cenazeleri üzerinden kışkırtma yapmışlar, zemin hazırlamışlardır, Ankara yakınındaki yerlerde birilerine saldırtacak Ülkücü grubu ayarlamaktan kolay şey yok, vesaire…
Kapıdan girdiğimde, gazeteciye hiç de yaraşmayacak tarzda, neyin nasıl olduğundan neredeyse emindim. Kafamdan geçenlerde sadece ufak bir düzeltme yapmam gerekti. İmamoğlu’nun mazbatayı almasıyla bir sevinç ve ferahlama havasının doğuşundan, Saraçhane’de HDP lafı geçtiğinde kalabalığın tezahürat yapmasından bu yana endişeyle bir “terör eylemi” bekler olmuştum. Beklenmedik operasyondan gelen dört şehit haberi demek buydu.
Televizyonda saldırı görüntülerini, linç girişiminin üst düzey birçok devlet görevlisinin gözü önünde gerçekleştiğini, Millî Savunma Bakanı’nın ana muhalefet liderini linç etmeye, sığındığı evi yakmaya çalışan kalabalığa “değerli arkadaşlarım, mesajınızı aldık” deyişini izledim. Güncel herhangi bir olguya-bilgiye dayanmayan hükmüm âdetâ tamamen gerçeklerden örülü güvenilir habere dönüşmeye başlamıştı.
TANIDIK
Elimde şunlar vardı: Aralarından bir kadının çığlık çığlığa “Yakın o evi!” diye haykırdığı linç kalabalığına kimse kayda değer müdahalede bulunmuyordu. Ortalıkta işin insan katletmeye varmasını önlemeye niyetli veya önlemekle görevli birileri vardı, bunlar aşırıya kaçanı durduruyorlardı. Minibüse koca koca taşlarla saldırılması, aşırıya kaçma sayılıp engellenen davranışlardan değildi. Ankara Valiliği bunları “CHP Genel Başkanına yönelik müessif protesto eylemi” diye tarif etmişti. Bakan Hulusi Akar’ın linççi eyleme dair “mesaj ve tepki” yakıştırmasıyla birlikte düşünüldüğünde, elbette herkes gibi benim de aklıma önceki katliamlar geldi. Hem manzara hem devlet yetkililerinin tutumları pek tanıdıktı; yani, bilmeden hüküm veriyorum diye kendime haksızlık etmemeliydim, bilinmeyecek bir şey yoktu.
CHP’liler arasından en net teşhisi koyan, çiçeği burnunda, mazbatası hâlâ tehlikede İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu oldu: “Orada bu hareketi yapanlar, vatandaşlarımız değil talimat almış kişilerdir.”
Saldırının hedefi genel başkan Kılıçdaroğlu, genel olarak “vatandaşlarımız”ı esirgemekle kalmadı, linç girişimi mahalli Akkuzulu’nun köylülerini de masum görmek istedi. “O köyde oturanların hiçbirinin kabahati yoktur,” dedi, “dışarıdan gelenlerin provokasyonudur bu.” Oysa fotoğrafı artık dünyaca bilinen sahnede kendisine bizzat yumruk atan şahıs, Akkuzulu köyünden Osman Sarıgün çıktı. Sarıgün, ordudan, polisten onca üst düzey elemanın doluştuğu bir yerde sırra kadem bastı, bu satırları yazdığım 02:00 sularına kadar ortada yoktu, arandığı söyleniyordu.
Saldırıyı, “kalabalıkların üç-dört ayrı yerde konuşlandırılarak” hazırlandığı “çok organize bir iş” diye tasvir eden CHP Ankara Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Levent Gök, “Ankara Emniyet Müdürü, Emniyet Genel Müdürü, Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı varken oldu bu saldırı,” diye dikkat çekti linç girişimine eşlik eden protokole. Sarıgün’ün bu mühimadamlar grubu ve etraflarını saran koruma çemberinin arasından kayboluvermesi şüphesiz olaya ayrı renk katıyor. Devlet dairesi duvarına vurulabilir renklerden.
İLLE DE KÜRTLER
Başka hiçbir “müşevvik” olmasa bile, sırf İmamoğlu’nun Maltepe’ye toplayacağı yüz binlerce insanın sevinçli, coşkulu zafer kutlaması yaşamasını, şevk ve enerji kazanmasını engelleme, hevesi kursakta bırakma, moral bozma “hedefi” yeterdi, bugün herhangi bir provokasyon tertiplenmesine. Ancak öyle görünüyor ki, Kılıçdaroğlu’na linç girişimi provokasyonunun -şüphesiz bunu da içeren- hedefleri hem daha derin hem tek değil birkaç boyutlu ve parçalı.
Bu işin köyde, cenazede duyguları ayakta insanların infiale kapılması filan değil düpedüz tertiplenmiş provokasyon olduğuna, hissen ve kalben inanmayanımız sanırım yok. Varsa da irice minibüse sığacak kadardırlar. Her şeyin üzerine, sıkı bir sağlama ve ispat işlemi mahiyetinde, Devlet Bahçeli’nin bildirisi geldi zaten. Basitçe açıklama, demeç, beyan vs. değil o; bir manifesto.
Ne üzerine hazırlanmış da ilan ediliyor? Çok kabaca: Kürtler konusunda ülkenin batısında yine bir yumuşama, Kürtleri de içeren geniş bir çoğulcu demokrasi cephesi oluşturma niyeti, eğilimi belirdi. İktidar koalisyonu, birçok belediyeyi Kürtlerin taktik oylarıyla kaybetti. Giderek genişleyen -ve derinleşen- muhalefet blokunu parçalamanın en kolay aleti din üzerinden kurulan karşıtlık oyunlarıydı, bunlar artık bütün işi görecek halde değil. Solcuları “FETÖ”cülükle suçlayıp üniversiteden atınca senin çapsız yarı cahil tayfan ‘bana yer açıldı’ diye seviniyor, ama suçladıklarının büyük çoğunluğunun FETÖ diye bir silahlı yeraltı teşkilatının üyesi falan olmadığını, bazılarının Fethullahçılıkla tek ilişkisinin sıkı düşmanlık olduğunu cihan âlem biliyor. Yani bununla kazanılacak oyun da fazla değil artık. Kalıyor Kürtler. PKK-teröristler falan deyince akan sular hâlâ durabiliyor. Eldeki en büyük ve en kolay kullanılabilir silah, kırk senedir bu konu.
Türkiye’de seçimli, parlamentolu, çoğulcu, demokratik hukuk devleti kurulacaksa, siyasî bilinci gelişkin ve her daim canlı, örgütlü davranabilen Kürt toplumunun oyları olmazsa olmaz konumda. İktidar koalisyonu için de aynı unsur bir türlü ortadan kaldırılamayan risk etkeni.
Ufku sınırlı ve tutucu bir siyasî lider olarak tanıdığımız Kemal Kılıçdaroğlu, nihayet şu son saldırıdan sonra pek önemli bir tesbitini yüksek sesle dile getirdi: “Bu saldırıların sebebi ne biliyor musunuz? İlk kez çok farklı siyasi görüşü olanlar biraraya geldiler.”
Devlet Bahçeli’nin söylediklerine sıçramak için uygun yer.
ÇOK YÖNLÜ ATIŞLAR
“MHP lideri” rolünde siyaset sahnesinde yeralan bu vazifeli şahıs, hepsi birbirinden hayatî, her biri kendi başına demokratik ve haysiyetli bir toplum yaşamının inkârı niteliğinde, birçok şeyi birarada üstümüze boca etti: Muhalif siyasetçilerin -elbette sıradan muhalif yurttaşların da- bundan memlekette her istedikleri yere gidemeyeceklerini, giderlerse başlarına gelebilecek “her türlü ihtimali” göze almaları gerektiğini açıkça söyledi, kendisinden saymadığı herkesi tehdit etti. Kılıçdaroğlu’nun yumruğu hak ettiğini imâ ederek, bu tehdidini güncel hadiseye bağlayıp temellendirdi. Dolayısıyla devletin muhalifleri korumak gibi bir görevinin bulunmadığını ilan etmiş oldu.
Arada şöyle bir söz çıktı ağzından: “Akkuzulular sert adamlar. Eğer bunlara ‘bu adam burada ne geziyor, bunu sokmayın köye’ demişlerse…” Şu soru doğuveriyor: Kim “demiş”se? “Demişler”deki o “ler” kimler? Kimler bir köye gidip ana muhalefet lideri için “sokmayın onu buraya” diyor? Hangi mevkideki kimler?
Kendi başına kelime bile olamayan şu üç harfli kişiliksiz ek, şu “ler” nasıl da üç katlı koca ispathane binası gibi yükseliyor linç rezilliğinin çamuru içinden…
Ancak sanılmasın ki, Devlet Bahçeli yalnız sözcülüğünü yaptığı birilerinin muhalefete yönelik gözdağını ete kemiğe büründürmekle yetindi. Koalisyonun ufak ortağı kılığında siyaset oynayan vazifeli, liderliği ve kitle desteği olmaksızın elemanlarını iktidar çarkı nimetlerinden faydalandıramayacağı -çünkü bu oyunda bir parti örgütüne ihtiyaç, devlette tutulmuş yerleri koruma gereği var- büyük ortağına “şşş, aloo!” tadında seslendi: “Türkiye İttifakı’ndan bahsetmek kafamızdaki soru işaretlerini çoğaltmıştır.”
“Türkiye ittifakı”ndan bahseden, bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan. Yine bu satırlar yazılırken (02:00 suları) Kılıçdaroğlu’na henüz bir geçmiş olsun telefonu bile açmamış, kamuoyuna linç girişimini kınadığını dahi söylememiş olan cumhurbaşkanı. Bahçeli ona diyor ki: Benden vazgeçemezsin.
Fakat bunu tam muktedir havasında, yukarıdan buyurarak da söyleyemiyor. Bir tedirginlik, emin olamama hali var üzerinde. İnsanın aklına hemen geliyor: Acaba devlet düzeninde buzkıran misâli önünü açan, en sıkı müttefiki Fethullahçıları, paçayı fazla kaptırır gibi olunca şekilde görüldüğü üzre hunharca tasfiye eden Erdoğan, MHP için de benzer bir iyilik mi düşünmekte? Tabiî bu sefer MHP kendinden ibaret değil; gerisindekini tasfiye etmek öyle kolay olmayacaktır. Yine de başka çare kalmamışsa..?
Kılıçdaroğlu’na linç girişimi üzerine MHP liderinin ilan ettiği manifesto, hem bugün iktidarı paylaşan yerleşik birtakım güçlerin çoğulcu demokrasiye gidişi önleme yönündeki kararlılıklarının ifadesi hem de iktidar koalisyonunun sürmesi için dizginlere kendisinin -ve temsil ettiklerinin- daha fazla hâkim olması şartının dile getirilişi.
Şöyle bitireyim: Buraya kadar andığım-anmadığım pek çok olguyu bilgiyi edindikten sonra vardığım yargının yüzde doksanının, annemin telefonda söylediği iki cümleyle birlikte zihnimde oluşuvermesi neyin göstergesidir? Benim muhteşem zekâmın ve tahmin-öngörü ve kavrayış kabiliyetimin mi? Tabiî ki değil. Zaten bu büyük başarıyı muhtemelen milyonlarca başka insanla paylaşıyorum. Bu sorunun cevabı, başka bir soruyu cevaplandırarak bulunabilir: Bir topluma ve memlekete bu kadar ısrarla, bu kadar acımasızca, hunharca nasıl yazık edilir?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları


















































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024