Yıldıray OĞUR
Türkiye yüzyıllar boyunca Avrupa’da, Asya’da, Afrika’da toprakları olan bir imparatorluğun mirasçısı. 68 yıldır NATO üyesi, 60 yıldır Avrupa Birliği adayı. İmam Hatiplerden, taşradaki kolejlere kadar yüzlerce okulunda, üniversitesinde İngilizce eğitimi veriliyor.
Ama yine de Türkiye dünyadan kopuk yaşıyor.
Uluslararası kurumlarda, dünya üniversitelerinde, sivil toplum örgütlerinde, düşünce kuruluşlarında, uluslararası medyada çalışan Türkiyeli sayısı İranlı, Mısırlı sayısından azdır.
Dünyanın her yerinden yüzlerce freelance gazetecinin bulunduğu Türkiye’den dünyanın başka ülkelerine freelance gazeteci olarak gidip o ülkelerle ilgili haber, belgesel üreterek şansını deneyen insan sayısı ise herhalde bir elin parmaklarını geçmez.
O yüzden Türkiye dünya gündeminden kopuk bir şekilde yaşıyor, narsist bir şekilde dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğünü zannediyor, Türkiyeli aktörler küresel tartışmaların, haberlerin, entelektüel tartışmaların içinde değil.
O kadar değil ki beş yıldır İstanbul’da yaşayan, Suriye’deki sivil savunma ekipleri Beyaz Baretliler’in destekçisi eski İngiliz asker ve Mayday Kurtarma Vakfı’nın kurucusu James Le Mesurier’in adını Türkiye’de ölümüne kadar pek az insan duymuştu.
O yüzden 48 yaşındaki Le Mesurier’in vefat haberinden sonra Suriyeliler taziyeler yayınlayıp, bölgeyi tanıyan yabancı uzmanlar ve gazeteciler onunla olan hatıralarını kaleme alırken, Türkiye’deki medya ve uzmanlar komplo teorilerine, casusluk hikayelerine teslim oldular.
Tabii ki Suriye’de Beyaz Baretliler’in destekçisi eski bir İngiliz askerin, İstanbul’da oturduğu evin önünde ölü bulunması şüphe uyandırıcı bir haber.
Özellikle de Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Zakharova’nın, açıkça adını vererek ondan “Eski MI6 ajanı” ve “Balkanlardan ve Ortadoğu’da her yerde ortaya çıkan”, “Kosova’daki görevi sırasında terörist gruplarla ilişkisi bilinen” diye bahsetmesinden bir hafta sonra bunun yaşandığını düşününce...
Fakat olayın ilk anından itibaren polis, savcılık ve Adli Tıp’ın incelemelerinde bunun bir intihar olduğu tespit edildi. Evde eşi ve kendisi dışında başka kimsenin parmak izi bulunmadı, eve giren çıkan başka kimse tespit edilemedi, güvenlik kameralarında intihar dışında bir seçeneği akla getirecek hiçbir görüntüye ulaşılamadı.
Hatta ilk başta kimliğiyle ilgili ayrıntılar bilinmezken olay yerinde inceleme yapan ve intihar kanaatine ulaşan savcı, Le Mesurier’in kimliğiyle ilgili bilgiler ortaya çıkınca bir kere daha dosyayı inceledi ama yine de sonuç değişmedi.
Vakıfta birlikte çalıştığı, eski bir İngiliz diplomat olan eşinin anlattığına göre James Le Mesurier, aşırı stres altındaydı, ilaç tedavisi alıyordu.
15 gün önce intihardan bahsetmeye başlamıştı. Bu yüzden olaydan 3 gün önce Büyükada’daki oturdukları evlerinden, iğne ve ilaç tedavisi için hastaneye yakın olmak amacıyla Fındıklı’da Kılıç Ali Paşa Camii yakınlarındaki homeoffice olarak kullandıkları eve gelmişlerdi.
O gece olanları ifadesinde şöyle anlattı:
“19.00 sıralarında eve geldik ve bir daha dışarı çıkmadık. Bulunduğumuz binanın kapısında şifreli sistem mevcut ve şifreyi ikimizin dışında kimse bilmiyor. Eşim, 02.30'da uyku ilacı aldı ve yattı. Ben 04.30'da yatak odasına gittiğimde eşim uyandı ve bana da uyku hapı isteyip istemediğimi sordu. Ben de isteyince eşim hap ve suyu getirdi. İçtim ve beraber uyuduk. Saat 05.30-06.00 sıralarında kapının dışarıdan polis tarafından çalınması üzerine uyandım. Eşimi görmemem üzerine 3. katta açık olan pencere camından baktığımda onu yerde yatar halde gördüm.”
Polisin tespitlerine göre aslında Le Mesurier sadece eşine uyku hapı vermiş ama kendisi içmemişti.
Yani bütün belirtiler bunalıma girmiş bir adamın intihar ettiğini gösteriyor.
Peki, intihar ettiği kesinleştiğine göre Le Mesurier gibi eski bir askeri hayatına son verecek kadar stres altına sokan neydi?
Bu sorunun akla gelen bir tek cevabı var: Hakkında ileri sürülen komplo teorileri, beş yıldır sürdürülen kampanya.
Le Mesurier’in Twitter hesabına bakınca sürekli hakkındaki yalan haberleri düzeltmeye çalıştığını, Beyaz Baretliler hakkında kendisi üzerinden yapılan karalama kampanyalarıyla mücadele ettiği görülebiliyor.
Beş yıldır İstanbul’da yaşayan James Le Mesurier’in hayat hikayesi için yine dünya medyasına bakmak gerekecek.
En ayrıntılı biyografisini Guardian’ın Ortadoğu’yu ve Suriye’yi çok iyi bilen ve Le Mesurier’le de tanışan deneyimli muhabiri Martin Chulov kaleme aldı.
https://www.theguardian.com/world/2019/nov/13/james-le-mesurier-obituary
Onun verdiği bilgilere göre Türkiye’de söylendiği gibi Le Mesurier bir MI6 ajanı değildi. Askeri istihbaratçı da değildi.
İngiliz ordusunun piyade birliklerinden olan yeşil ceketlilerden yetişmiş, askeri üniversiteden dereceyle mezun bir karacı subaydı.
Singapur’daki İngiliz hava üssünde doğmuştu. Çünkü babası da orda görevli bir albaydı.
Türkiye’den farklı olarak İngiltere’de subaylık kuşaklar boyu yapılan kapalı devre aristokratik meslekler. İtibarı ve maaşları da ona göre yüksek.
Le Mesurier önce yüzbaşı rütbesiyle yeşil ceketlilerle birlikte en çatışmalı zamanlarda Belfast’ta görev yapmış, buradan Kraliyet nişanıyla dönmüştü. Görevi istihbari bir görev değildi.
Askerlik hayatındaki tek askeri istihbarat tecrübesi, 1999 yılında Kosova’da altı ay boyunca yaptığı görev.
Ama bu da gizli bir istihbarı görev değil, bir BM göreviydi. NATO müdahalesiyle biten çatışmaların ardından UÇK’yı sivil bir polis gücüne dönüştürmeyi amaçlayan BM projesinde görev yapmıştı.
Yani Rus Dışişleri Bakanı sözcüsünün “Kosova’da terörist gruplarla ilişkisi vardı” derken kastettiği terörist grup, Kosovalı Arnavutların, Sırp milliyetçilerin ve onları destekleyen Ruslara karşı mücadele eden, Türkiye’nin de tanıdığı ve destek verdiği milli ordusu UÇK.
Bu Le Mesurier’in ordudaki son görevi olmuş. 2000 yılında emekliye ayrılmış.
Ama BM misyonlarında askeri danışman olarak çalışmaya devam etmiş.
Bir sonraki görev yeri Filistin olmuş. 2002’de Yaser Arafat’ın Ramallah’ta İsrail ordusu tarafından bir binada kuşatıldığı günlerde, ABD ve İngiltere’nin İsrail’le yürüttüğü pazarlıklar sonucunda, Arafat’ın ablukası yanındaki bir İsrailli bakanının ölümünden sorumlu tutulan altı Filistinli’nin özel bir hapishaneye nakledilmesi karşılığında kaldırılmıştı.
O nakil işlemi ve özel hapishanenin kurulmasında Le Mesurier de BM misyonunda uzman olarak görev yapmış.
Daha sonra Bağdat’ta ABD elçiliğinde, Amman’da, ardından Birleşik Arap Emirlikleri’nde bir Amerikan özel bir güvenlik şirketinde çalışmış.
BAE’deki gaz kaynaklarının güvenliği, Abu Dabi’nin güvenlik altyapısının kurulması ve 2010’da Yemen’deki Arap Golf Kupası’nın güvenliği gibi projelerde görev yapmış.
Bu sırada satın aldığı bir polis güvenlik teknesini yardım teknesine çevirip, Endonezya ve Sri Lanka’daki tsunami sonrası kurtarma çalışmalarına katılmış.
Buradan sonra yine BAE destekli ARK adlı bir kalkınma fonuyla 2012’den sonra Suriye’deki projelerde çalışmaya başlamış.
Çalıştığı proje Suriye iç savaşında Halep’teki gönüllülerin kurduğu cankurtaran ekiplerini eğitmek. İngiltere, Japonya ve Türkiye hükümetlerinin destek verdiği projede ARK’ın Türkiye’deki ortağı AKUT’tu.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın yönlendirmesiyle AKUT 2013’den itibaren Türkiye’de Suriyeli gönüllere ilk yardım ve can kurtarma eğitimleri verdi.
Daha sonra bu ekipler 2014 yılında Beyaz Baretliler adını aldılar.
Beyaz Baretliler ile ilgili komplo teorileri, ulusalcı- Rusçu Türk komplocuları tarafından da dolaşıma sokulunca, AKUT’un kendisi de sağlam bir ulusalcı-Kemalist olan başkanı Nasuh Mahruki sert bir açıklama yaparak bu komplo teorilerine cevap vermişti.
Le Mesurier, 2014 yılında kendi vakfını yani Mayday Rescue’yi kurarak Beyaz Baretliler’e destek olmaya devam etti.
Ölümünün ardında Le Mesurier hakkındaki haberlerde kullanılan başında bir baret görünen fotoğraf da zaten 2015’de Antep’teki bu eğitimlerden biri sırasında, eğitimi izlemeye gelen gazetecilerle konuşurken çekilmiş.
Yani sayıları 3000’i aşmış Beyaz Baretliler ve Le Mesurier’in Mayday Rescue ile onlara desteği gizli saklı faaliyetler değildi.
İngiltere, ABD ve Japonya hükümetlerinin Beyaz Baretliler’e verdiği destek de faturaları internette bulunacak kadar açık desteklerdi.
Türkiye hükümetinin bilgisi ve desteğiyle Türkiye Kızılay’ı, AKUT ve İHH da yine Beyaz Baretliler’le ortak çalışmalar yürütmüş, onlara eğitimler vermişti.
Bu eğitimlerle ilgili Anadolu Ajansı’nın sayısız haberi, Kızılay’ın açıklamaları da bulunabilir.
https://www.aa.com.tr/tr/dunya/beyaz-baretliler-turkiyeye-minnettar/668730
Yani Le Mesurier gizli bir görevle Türkiye’de değildi. Bir istihbaratçının asla yapmayacağı gibi bir Twitter hesabı vardı. Hesabının profil kısmında Mayday Rescue’nin kurucusu olduğu ve Beyaz Baretliler’e destek vermekten onur duyduğunu da açıkça yazmıştı.
Peki neden Ruslar ve Rus destekli medya, Beyaz Baretliler’in Suriye’yi karıştıran bir İngiliz istihbarat faaliyeti olduğu ve Le Mesurier’in de bundan sorumlu MI6 ajanı olduğu konusunda dört yıldır ısrarlı yayınlar yapmışlardı?
Çünkü Beyaz Baretliler, Rusya’nın ve Şam rejiminin uçaklarının Suriye’nin kentlerinde terörist hedefler diye vurduğu binaların enkazlarından sivilleri çıkarıyordu.
Başlarındaki beyaz baretlere takılı kameralarla da bunu an be an görüntülüyorlardı.
Böylece Suriye’de Rusların sadece teröristleri vurduğu propagandasını her gün yalanlıyorlardı.
Tabii ki Ruslar bundan hiç hoşlanmadılar ve enkazlardan insanları çıkarıp, ambulanslarla hastaneye götüren Suriyeli sivillerin bu insani faaliyetini ajanlık olarak göstermeye çalıştılar. Le Mesurier’in eski kariyeri de bunun için onlara güçlü malzeme verdi.
Halbuki dünyanın hiçbir istihbarat örgütü enkazdan insan kurtarmak için bu kadar kaynak ve iş gücünü seferber etmez. Çünkü bunun insani olsa da istihbarı bir değeri yok.
Rusların ve Rus yanlılarının iddiasına göre Beyaz Baretliler’le İngiliz istihbaratı sivil katliam var yalanını yayıp, Suriye’ye Batı’nın müdahalesini meşrulaştırmaya çalışmıştı.
Halbuki Batı’nın ve ABD’nin Suriye’ye askeri olarak müdahale etmeyeceği zaten 2013 yılında Guta’da kimyasal gaz kullanılmasından sonra belli olmuştu.
Nobel’e aday gösterilen, Netflix’in belgesellerini yaptığı Beyaz Baretliler, o tarihten bu yana da büyük riskler alarak Suriye’de enkazlardan insan kurtarmaya ve bunu belgelemeye devam ettiler.
Hala daha İdlib’te ve Türkiye’nin operasyon yaptığı bölgelerde çalışmaya devam ediyorlar. Üstelik artık Rusların yaptığı sivil katliamlar Türkiye’de bile dikkat çekmiyor.
Türkiye’de tanışıp evlendikleri eşiyle birlikte Büyükada’da yaşayan Le Mesurier’i, bu kara propaganda çok fazla etkilemiş görünüyor.
Belki de Suriye’de artan kayıplar, dünyanın ilgisizliği, Esad ve Rusya’nın sahada kazanması da onun psikolojisinin bozulmasına yardım etmiştir.
Kullandığı ağır ilaçlardan durumun ciddiyeti anlaşılıyor.
Beş yıldır yaşadığı Türkiye’de Arap ve Batı medyası onunla ilgili haberler yapmış olsa da Türk medyası burnunun dibindeki böyle bir kişinin varlığından bile habersizdi.
Vefat edince de sanki İstanbul’da saklanan bir ajan öldürülmüş hikayelerine kolayca teslim oldu.
Zaten Kosova’dan Filistin’e kritik bölgelerde görev yapmış eski bir İngiliz askerinin, Suriye’de insani yardım için İstanbul’da yaşadığına Türkiye’de çok az insan inanırdı.
Çünkü bizde sadece devletler aktördür, insanlar kendi başlarına aktör olup, kendi iradeleriyle hareket ediyor olamazlar.
Halbuki insan karmaşık bir varlıktır.
James Bondvari bir hayat hikayesinin sonu da İstanbul’da bir binadan atlayarak bitebilir. Komplo teorileri bazen böyle ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025