Alper GÖRMÜŞ
Kürtlerin hatırı sayılır bir bölümünün, Alevilerin de büyük bir çoğunluğunun siyasi tercihleri bazılarına “akıl almaz” görünüyor... Kürtlere ve Alevilere soruları var, sık sık da dile getiriyorlar:
Kürtlerin hatırı sayılır bölümüne: Bu çağda nasıl oluyor da PKK’nın diktatörlüğüne ve şiddetine karşı çıkmıyorsunuz?
Alevilerin büyük çoğunluğuna: Bu çağda nasıl oluyor da Kemalizm’e karşı çıkmıyorsunuz?
Hatırı sayılır büyüklükteki insan topluluklarının siyasi tercihlerine ilişkin soruları derin bir hayretin eşliğinde, bir tür “akıl dışılık” imâsıyla dile getiriyorsanız, orada durun; öfkenizi ve heyecanınızı gemleyemezseniz, bir anda liberal bir pozisyondan Onur Öymen’vari bir pozisyona sürükleniverirsiniz. (Onur Öymen, 2007 seçimlerinin ardından, AK Parti’ye oy verenlerin davranışını akılla izah etmenin güç olduğunu söylemişti.)
Doğrusu, etrafta yavaş yavaş dillendirilmeye başlayan “Stockholm sendromu” izahlarından kalkıp Onur Öymen kıvamına sıçramak, o kadar da zor görünmüyor.
Henüz o kıvama gelmemiş olsalar da, bu kişiler mevcut izahlarıyla, a) Kürtlere ve Alevilere saygısızlık ediyorlar, b) onları, siyasi tercihlerinin üzerinde düşünmekten alıkoyuyorlar, c) Onların, bu siyasi tercihleriyle aralarına mesafe koyabilmeleri için devletin yapması gereken şeylerin üzerini örtüyorlar, bu alanlarda yürütülmesi gereken tartışmaları baltalıyorlar.
Oysa basit gerçek şu: Kürtler Türk ulus-devletinden korkuyorlar, Aleviler Türk-Sünni devletten korkuyorlar.
Bu korkular o kadar köklü ki, Kürtlerin hatırı sayılır bir bölümü PKK’nın, Alevilerin çok büyük bir çoğunluğu ise Kemalizm’in (CHP’nin) zayıflamasını bir kâbus senaryosu gibi algılıyorlar.
Bu durumda Kürtleri PKK’dan, Alevileri de Kemalizm’den uzaklaştırmak isteyen bir iktidarın yapması gereken şey, kendisini değiştirmektir. Fakat öyle “ucundan” değil, “damardan” bir değişiklik; öyle ki, değişim tamamlandığında Kürtler ve Aleviler artık bu devletten korkmasın.
Peki devlet ne yapıyor? Bunun tam tersini yapıyor ve sonuçta Kürtlerin ve Alevilerin korkuları daha da büyüyor.
Yazının bundan sonrasında, meseleyi biraz daraltmak ve somutlaştırmak için sadece “Kürtler” ve onların PKK ve KCK algısı üzerinde odaklanacak; KCK gibi katı merkeziyetçi, otoriter bir örgütlenmeye bile itiraz etmemelerinin “akılsızlıklarından” ya da despotluktan hoşlanmalarından değil, devlet politikalarından kaynaklandığını göstermeye çalışacağım.
PKK da KCK da aynı korkudan besleniyor
Yukarıda, bile bile “bile” dedim; Baskın Oran’ın AGOS’taki KCK özetlemesini ve itirazlarını okuyup da “bile” dememek hakikaten zor... Şöyle yazdı:
“Bölgeye önerdiği demokrasi değil, diktatörlük. Sanırsın Tek Parti dönemi. KCK Sözleşmesi Md. 11: ‘KCK kurucusu ve Önderi, Abdullah Öcalan’dır.... Her alanda bütün halkı temsil eden önderlik kurumudur. Kürdistan halkının özgür ve demokratik yaşamına ilişkin temel politikaları gözetir ve temel konulardaki en son karar merciidir.’ 21. yüzyılda el insaf yahu. Tabii, sözleşme’de ‘demokratik’ terimi, çok tipik bir biçimde, 145 kere geçiyor. Al bunu, vur 12 Eylül’ün 1982 Anayasası’ndaki ‘birlik ve beraberlik’ terimine.
“Radikal’de (28 Kasım) Tarhan Erdem’in örnekleriyle yazdığı gibi, PKK bu ülkede Kürtlere eşit değil üstün statü peşinde. ‘Türk’ teriminin anayasadan çıkarılmasını değil, ‘Kürt’ün de oraya girmesini istiyor. Ben buna yokum kardeşim, kimse kusura bakmasın. Eşit vatandaşlık, ‘vatandaşlık’ kavramının, soy ve din başta olmak üzere her türlü farklılıklardan arındırılmış olması demektir. Anayasada hiçbir soya/dine atıf yapılamaz. Ben, mensubu olduğum Türk’ü yukarıdaki tahttan insan içine indirmeye çalışıyorum, Kürt’ü mü oraya çıkaracağım eşbaşkan olarak? Bu memleketin öteki unsurlarının kabahati ne, ayaklanmamak mı?”
PKK 2004’te neden paniklemişti?
Baskın Oran, bu tesbitleri yaptıktan sonra soruyor:
“Demokrasinin Arap şeyhliklerini bile devirdiği 21. yüzyıldayız. Kürt burjuvazisinin ortaya çıktığı, Kürt sivil toplumunun bal gibi oluştuğu bir noktada PKK’nın bu diktatörlüğü nasıl tutar? Nasıl tutuyor?”
Benim, Oran’ın bu soruya verdiği cevabın doğruluğu konusunda en küçük bir şüphem bile yok:
“‘PKK Kürtleri korkutuyor da ondan’ masalını okumayın bana. Tek bir ana sebebi var bunun: Türk ulus-devletinin baskısı. Kürt burjuvazisi ve sivil toplumu PKK ile temas edip onu zamanla ‘oda sıcaklığı’na getiremiyorsa, bunun günahı PKK’dan çok ulus-devlette. Önüne geleni KCK’lı diye tutuklayarak; q, w, x kullananı bile hapse atarak; silah tutan ile kalem tutanı birlikte yok ederek.”
Yani aslında denklem basit: Türk ulus-devleti baskıyı ne kadar arttırırsa (ve dolayısıyla Kürtleri ne kadar çok korkutursa) Kürtler PKK’ya o kadar yaklaşır. Tersine, devlet ne kadar demokratikleşir, Kürtleri eşit vatandaşları olarak görüp gereğini yapmaya başlar, dolayısıyla da Kürtler için bir “korku nesnesi” olmaktan çıkarsa, Kürtler PKK’dan o kadar uzaklaşır.
Bu bir hipotez değil, geçmişte hep böyle oldu.
2004’te, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne en yakın olduğu günlerde; yani Kürtlerin, devletin gerçekten demokratikleşeceğine, kendilerini eşit vatandaş olarak görüp gereğini yapmaya başlayacağına, dolayısıyla da Kürtler için bir “korku nesnesi” olmaktan çıkacağına en fazla inandıkları dönemin PKK’dan en fazla uzaklaştıkları dönem olması kuşkusuz ki tesadüf değildi.
PKK’nın paniklediğini açıkça ilan ettiği bu dönemi, 14 Ekim 2004’te Yeni Şafak’taki Kronik Medya sayfasında kaleme aldığım “AB süreci Kürtleri Öcalan’dan soğutuyor mu?” başlıklı yazıya müracaatla bir kez daha hatırlatmak istiyorum:
“12 Ekim Salı günü (2004) Gündem gazetesinde çok önemli bir başyazı yayımlandı: ‘Komplo ve Öcalan’a yaklaşım...’ Biliyorsunuz, ‘komplo’ sözcüğü Kürt politik jargonunda Abdullah Öcalan’ın yakalanış sürecinin başlangıç tarihi sayılan 9 Ekim 1998’i hatırlatmak için kullanılıyor. O nedenle her yıl 9 Ekim’de çeşitli protesto gösterileri düzenleniyor... Sözünü ettiğimiz başyazıda önce bu günün önemi anlatılıyor uzun uzun. Biz, şu satırlarla yetinelim: ‘Kürt demokrasi güçleri komployu bilince çıkardığı ve gerekli örgütlü tepkiyi gösterebildiği oranda, demokratik çözümün asli, aktif unsurları olabilir... Bunun dışında hiçbir şey, hiçbir çalışma, anlayış ya da yaklaşım, asli unsur özelliğini kazandırmaz...’
“Dediğimiz gibi, ‘komplo’ya karşı bilincin diri tutulması üzerinde uzun uzun durulduktan sonra, yazının son paragraflarında bu ‘bilinç’teki erozyona geliniyor... O bölüm de şöyle: ‘6. yıldönümünde Kürtler, çeşitli eylemler gerçekleştirdi. Özellikle Avrupa’da yaygın geçti. Ancak Türkiye’de aynı yoğunlukta geçmedi. Hatta belli alanlar dışında ciddi bir tepki, eylemlilik söz konusu olmadı... Çok sınırlı bazı etkinlikler gerçekleştirildi. Kürt demokrasi güçleri, özellikle kurumsal yapılar ve kadrolar, yıldönümünde komployu derinden hissetmedi... Bunun, Güney eksenli gelişme ve özellikle de AB süreciyle ilişkisi var mı? Bizce tartışılır. Bu iki olgunun, genelde Kürtler, özelde Kürt demokratik yapılarında sosyal, ruhsal ve düşünsel farklılıklar yaratıp yaratmadığı, soruna ve sürece bakış açılarını etkileyip etkilemediği önemli tartışma konusudur ve bizce tartışılmalıdır...”
Siz hangi “PKK paniği”ni tercih edersiniz?
Bugünlerde ortalık, yürütülen askerî operasyonların PKK’yı “paniklettiği”ne ilişkin analizlerden geçilmiyor.
Doğru olabilir bu analizler, fakat gördüğünüz gibi PKK’yı Kürtlere özgürlük ve demokrasiyle “panikletmek” de mümkün.
Siz PKK’nın ne surette “paniklemesini” tercih edersiniz?
Kürtleri PKK’ya duygusal olarak daha da yakınlaştıracak, dolayısıyla, Baskın Oran’a haklı olarak “Şimdi militanlar sıkıştıkları için silah bırakırsa bu iş burada bitmez ve bundan sonraki Kürt kalkışması çok daha şiddetli olur” dedirtecek bir “PKK paniği”ni mi (siyasi alternatif) tercih edersiniz...
Yoksa, Kürtlerin “devlet korkusu”nu üzerinden atmalarını sağlayacak, böylece onların PKK’yla aralarına mesafe koyup PKK’yı “oda sıcaklığına” getirmelerine imkân verecek bir “PKK paniği”ni mi (siyasi alternatif) tercih edersiniz?
***
VİCDANİ RET İMZA KAMPANYASI. Türkiye’nin vicdani retçilerinin başlattığı kampanya 25 Aralık 2011 akşamına kadar sürecek. Toplanan imzalar, vicdani ret hakkının yeni anayasa düzenlemesinde yer bulabilmesi için TBMM’ye sunulacak. Kampanyanın adresi şöyle:
http://vicdaniretinsanhakkidir.org/
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025