Markar ESAYAN
Salı günü televizyon kanallarını takip edenler sanki bir seçim gününü yaşar gibi hissettiler. Özellikle haber kanalları sanki seçim o gün yapılıyormuş gibi hazırlanmışlar ve gün boyu partilerin adaylarını açıklamasını beklemişlerdi. Dev ekranlara seçim akşamı gibi aday isimleri yansıtılıyor, uzmanlardan görüşler alınıyordu.
Bu ne anlama geliyor?
Sandığın artık nihai karar mercii olduğu anlamına geliyor. Bu büyük bir devrim. Cumhurbaşkanı'nı halkın seçiyor olması, son 12 yıldır ise zamanında ve müdahalelerden korunarak yapılan seçimler, Türkiye'nin meşakkatli demokrasi yolculuğunun en değerli kazanımıdır. Bürokratik faşizmin “Siz kimi seçerseniz seçin, onlar yolcu, biz hancıyız” mantığının beli kırıldı, can çekişiyor. Lakin dirilmek için de ümitli.
Zaten, tam da bu kazanım nedeniyle, siyaset mühendislikleri bile tarz değiştirdi. Şimdi seçimleri esas alan daha “demokratik” darbecilerimiz var. O nedenle, üç turlu seçimi etkileyecek bir kurgu ortaya koydular ve seçim kampanyalarını da 2013 itibarıyla başlattılar.
Öyle ki, 30 Mart Yerel, 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı ve 7 Haziran Genel seçimlerinde AK Parti'yi un ufak edecek, liderini itibarsızlaştıracak bir sürek avı başlattılar. Gezi'yi polis şiddeti için Taksim'e giden gençlerin elinden alıverip bir içsavaş denemesine dönüştürdüler. Ardından paralel deşifre olarak bizzat sahneye çıktı. 17/25 Aralık'ta, “yolsuzluk” susturucusu takılmış bir darbe ile altın vuruşu gerçekleştirdiler. Sonra HDP/KCK katkısı geldi, 6-8 Ekim'de 52 vatandaşımız katledildi. Derken “PKK olmazsa DHKP-C var” dediler.
Olmadı… Sandıktan bir el çıktı. Şefkatli, şifa veren bir Osmanlı tokadının sesi duyuldu. İki seçimi de kaybettiler.
Şimdi son ümitleri 7 Haziran'da AK Parti'yi sendeletmek veya hiç olmazsa zayıflatmak. Hakları da yok değil. Hem bu son şansları olabilir, hem de reformların henüz kurumsallaşmadığını, iktidar olunması halinde, son 12 yılın bütün hamlelerini korkunç bir dönemle geri alabileceklerini biliyorlar; ve haklılar da…
O yüzden değil içlerine hiç sinmeyen ittifaklar kurmak, DHKP seçimlere girse onun için oy toplamaya girişmek bile oldukça “rasyonel”. İlkesiz, halksız bir seçim hazırlığı ancak bu şekilde olabilir çünkü. Üst yapılarla, halkı kandırmaya çalışarak, şıpınişi bir seçim stratejisinin gidebileceği başka adres, başvurabileceği başka bir yol yok.
Peki neden halka gitmiyorlar? AK Parti'nin tahkim olan oylarını kenara koysanız dahi, geriye geniş bir halk kitlesi kalıyor. Halk ihtilalinin 13. yılındayız. Az süre geçmedi. İyi bir hazırlıkla, bu sürenin yarısında CHP ciddi bir hareket başlatabilirdi, neden paralelin oyuncağı haline gelecek durumlara düştü?
Evet, CHP halka giderek talep asistanlığı yapsaydı, ciddi bir hareket başlatabilirdi, ammavelakin, o hareket üst aklın arzu ettiği türden olmazdı. CHP bürokrasinin partisi olarak kalamaz, asistanlık rolü kendisini “normalleştirirdi.” Bu nedenle CHP kendi tabanına yalan söylemeyi seçti. Tabanın aklına değil, korkularına, önyargılarına, açık sinir uçlarına yatırım yaptı. Böylelikle CHP ve seçmeni arasında bir “taciz” ilişkisi oluştu. Bunu eminim birçok CHP'li seçmen görmekte, ama CHP ve medyasının ürettiği simülasyonun ışığı kesildiğinde bu daha net ortaya çıkacak.
Peki HDP ne yapmaya çalışıyor
Hiç gereği yokken, Demirtaş liderliğindeki HDP de CHP'nin bu araçsal/faydacı taktiğini benimsemiş gözüküyor. Kendi seçmenlerine “Yeni Türkiye” derken, Batı'ya “eski Türkiye” demenin dayanılmaz bir gerilimi olmalı. Doğu'da Kürtlerden oy isterken, Batı'da Kürtlere onlarca yıl eziyet çektirmiş, Kürt inkârını kurumsallaştırmış, ellerine geçecek ilk fırsatta Çözüm Süreci'ni bitirecek bir zihniyetle kol kola yürümenin bir açıklaması olmalı.
O nedenle aklıma şöyle bir fikir geliyor. Demirtaş işin kolayına kaçarak Erdoğan/AK Parti düşmanlığına oynarken, acaba bir taşla iki kuş mu vurmaya çalışıyor? Yani medya gücü yüksek beyaz Türkler, sosyalistler ve jiletçi aydınların desteğini alır, onların çıldırttığı seçmene de göz kırparken, aslında onları uyutuyor mu? İşin içine paralel yapı ve dış uzantıları eklediğinizde, HDP'nin AK Parti gibi bunlarla mücadele etmesi zor ihtimal. Ben Demirtaş'ın Kürt sorununun müsebbibi bu kesimlerle yan yana durmayı içine sindirdiğine inanmak istemem. Ama 6-8 Ekim sokak çağrısını yapabilen bir kişiden de sürprizler beklerim.
Meclis'e girecek bir HDP'nin Öcalan'ın vizyonu dışına istese bile çıkması mümkün değil. Öcalan'ın vizyonu ise belli… Bu durumda, HDP'nin Beyaz Türklerden ödünç aldığı oyları yeni yönetim sistemi ve anayasaya yatırması yüksek ihtimal. Bu durumda eski Türkiye ittifakının yüzünde oluşacak ifadeyi izlemek çok ilginç olacak.
Yok Demirtaş gerçekten samimiyse, Kürtlerin 150 yıllık bir hayali gerçekleşirken, bu barış projesini ve onun ayrılmaz parçası Yeni Türkiye, anayasa ve sistem değişikliğini yüzde üç oy için rehine koyacak bir siyasetin kendi tabanına anlatacağı çok şey olacak.
Hasılı son sözü halk söyleyecek. İşin en iç rahatlatıcı tarafı da bu.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019