Mümtazer TÜRKÖNE
Tam rakamı hesaplamak zor; ancak liseyi bitirene kadar ortalama ellinin üzerinde öğretmenin önüne sıra sıra diziliyoruz.
Bu kadar öğretmen arasında haliyle-tavrıyla ve yaptıklarıyla unutamadığınız, hayatınıza ve geleceğinize katkılarından dolayı kendinizi borçlu hissettiğiniz kaç tanesi var? Benim hiç yok. Hatırladıklarım hep dayaklarının türüne ve şiddetine göre, en unutulmayan şiddet sahneleri ve üstelik suçsuz yere. Yumrukla dövenler, tokat atanlar, parmaklarınızı çiçek yapıp cetvelle vuranlar, tekmeleyenler ve en çok da arkadaşlarınızın önünde hakaretleriyle izzet-i nefsinizi ayaklar altına alanlar. Hep düşünürüm: O kadar öğretmen arasında neden bana yepyeni bir pencere açan, sergilediği kişiliği ile rol-model oluşturan biri çıkmadı? Benim şanssızlığım mı? “Hayatta mucizeye yer yoktur” derler. Yine de insanın başına gelebilecek yegâne mucize, iyi bir öğretmenle karşılaşmak imiş. Ehil bir el size dokunuyor ve bütün hayatınız, geleceğiniz bir anda değişiyor. Mucize zaten böyle bir şey değil mi? Ben böyle bir mucizeyle hiç karşılaşmadım, “karşılaştım” diyen bir Allah’ın kuluna rastlamadım. Sınıflarda her an sizi azarlamaya ve tahtaya kaldırıp bir güzel dövmeye hazır bir gardiyan bekliyordu. Bu kadar şiddet ve zorbalık arasına sıkışan tarih, edebiyat ve fizik gibi dersler de doğal olarak sevimsiz hale geliyordu. Bilgiyi derslerden değil, kendi çabanızla çevrenizden ve kitaplardan öğreniyorsunuz, okuldaki disiplinden sağlam bir kişilik değil, arsızlığı ve dalavereyi öğreniyorsunuz. Bazı engelleri aşmak çok zor, bir şeyleri öğrenmek değil, sürekli size “senden adam olmaz” diyen kocaman öğretmenleri haksız çıkartmaya çalışmak gerçekten çok zordu.
Türkiye’de eğitim hep büyük kavgaların ve lafların arasına sıkışıp kaldı; bugün devlet okullarında şiddetin nispeten azalmasına rağmen ne işe yaradığını eğitimin amaçlarına göre kimsenin açıklayamadığı saçma-sapan disiplin törenleri devam ediyor. Cumhuriyet “muasır medeniyet seviyesine ulaşma” hedefini eğitimin sırtına yüklemişti. Öğretmenler galiba bu ağır yükün altında ezildi, asli işlerini yapamaz hale geldiler ve bizler de eğitim sisteminin kurbanları olarak epeyce örselenmiş vaziyette toplumun bir üyesi haline geldik. Kendi adıma tekrarlıyorum: Kendimi borçlu hissettiğim, hayır ve minnetle andığım tek bir öğretmenim bile olmadı. “Öğretmenlik kutsal bir meslektir” diyorlar, maalesef ben o kudsiyeti kendi üzerimde hiç tecrübe edemedim.
Liseyi bitirdiğim ve en son saçımın uzunluğu yüzünden müdürden yediğim dayaktan sonra geçen 42 yıldan sonra, devlet okullarında şiddetin epeyce azaldığını gözlüyorum. Eğitimin kalitesinde de iyileşme var. Fark, milli eğitim düzeninin, öğretmenlerin formasyonunun değişmesinden değil, özel okulların sayısının artmasından kaynaklanıyor. Özel okullar kendi aralarında rekabet ettiler; devlet okulları da aralarında açılan mesafeyi uzun süre gizleyemediler. Devlet okulunda öğretmen daha fazla maaş alıyor, özlük hakları daha sağlam; yine de özel okul öğrencisinin aldığı eğitimle devletteki arasında dağlar kadar fark var. Bu fark sadece özel-kamu farkından ibaret değil. Özel okullar, bu işi bir hizmet ve muhabbet meselesi olarak görenlerin sırtında yükseldi. Yepyeni bir öğretmen modeli oluştu ve yaygınlaştı. Yeni nesil gençler bir değil onlarca mucize ile karşılaşmaya başladı. Türkiye, son on yıllarda aşağıdan yukarıya emek ve sevda ile yoğrulan tedrici bir eğitim reformundan geçti. Sonuç: Devlet okulları ile özel okullar arasındaki uçurum büyüdü.
Hizmet aşkıyla yoğrulan bu eğitim çabası yurtdışına açıldı ve dünyaya yayıldı. Bugün artık Afrikalı çocukların bile hiç unutamayacakları öğretmenleri var. Bu çocuklar bugün karşılaştıkları mucizenin eseri olarak yirmi yıl sonra ülkelerinin kaderini değiştirecekler. Onlara kin ve kıskançlıkla engel olmaya çalışan iktidar sahiplerini ise yarın ne Afrika’da ne de Türkiye’de hiç kimse hatırlamayacak.
Milli Eğitim Bakanlığı, dünyanın her yerine devlet okulu açacakmış. Gönderecekleri arasında sizce hafızalara yerleşecek bir öğretmenin yer alma ihtimali var mı?
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.11.2025
11.11.2025
8.11.2025
7.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
21.10.2025
19.10.2025