Murat Sevinç
Son yazıda, imzacı akademisyenler (Barış Akademisyenleri) ile ilgili ‘kafkaesk’ yargılama sürecini özetlemiş ve akademisyenleri sivil ölü haline getirmeye yeminli olanlarla mücadelede, ‘demokrat’ basın ile siyasetçilerden omuz vermelerini rica etmiştim. Bu yazıda, konuyla iki yüksek mahkeme kararını hatırlatacağım. Kısaca. Gerçi, Yargıtay’ın Can Atalay kararından sonra Türkiye’de artık ‘kararları bağlayıcı’ bir AYM olup olmadığı çok tartışmalı; buna mukabil, her şeye rağmen, sanki olup bitenin hukukla bir ilgisi varmış gibi yazılıp çizilmesinden yanayım. İnat etmekte yarar var. Bir günün pervasızlığı, ertesi günün iddianamesi olabilir; çok örnek var.
Bir kez daha, özet:
Malumunuz, bir gece isimlerimizi Resmî Gazete’de gördük. Gerekçe gösterilmediği ve tebliğ edilmediği için, ‘nedenini’ tahmin etmek zorunda kaldık. Bir gecede çoğu yurttaşlık hakkımıza el konuldu. Çünkü, her kurumda liste hazırlamakla yetkilendirilen süfli idareciler ve onların işbirlikçileri, öyle uygun gördü. Hukuksal vasfı çok tartışmalı, ‘deve desen deve değil kuş desen kuş değil’ bir OHAL Komisyonuna başvurmak durumundaydık. Komisyon, başvurularımızı beş yıl boyunca sebepsiz yere bekletti ve topluca reddetti. Ardından idari yargıya gittik. Komisyon kararına karşı başvurduğumuz için, Komisyon’un ‘davalı’ durumda olması gerekiyordu, ancak mümkün değildi, çünkü ret kararını veren Komisyon, işlevi sona erince lağvedilmişti. Affedersiniz, Kafka halt etmiş! İdare mahkemeleri gönlünce oyaladı. Ardından, önce çok sayıda ret ve bir süre sonra iade kararları gelmeye başladı. Aynı konu hakkında, idare mahkemelerinin her biri farklı karar veriyordu. İdari yargı kararıyla iade edilenlerin bir kısmı, özellikle Ankara 13. Bölge İdare Mahkemesi’nin ‘kopyala-yapıştır’ kararlarıyla ‘oy çokluğuyla’ bir kez daha görevden alındı. İkiye, bir. 13. Bölge İdare Mahkemesi’nin karşıoy yazan hâkimi, ilk kararlarda bir satır yazarken, son kararlarda ‘altı-yedi’ sayfa itiraz eder olmuş.
İlk karar:
Bu arada, 2019’da AYM imzacılıkla ilgili (oy çokluğuyla) bir karar verdi. ‘Zübeyde Füsun Üstel ve Diğerleri’ kararı.
AYM, ihraç işlemine konu bildiride “çatışmaların sona ermesi ve temel hak ve hürriyetlere saygı gösterilmesi, çözüm sürecine geri dönülmesi, şiddetin durdurulması, diyalog ve çatışmasızlık ortamının oluşturulması çağrısı yapıldığını“ (§ 92), “kamu gücünü kullananlara hukuk içinde kalmaları ve meseleleri şiddeti dışlayan yöntemlerle çözmeleri çağrısında bulunulduğunu” (§ 98) belirtip, metnin ‘şiddet çağrısı içermediğini’ tespit etti ve akademisyenlerin ifade özgürlüğünün koruma altında olmasını, üniversitenin varlık koşullarından biri olarak kabul etti.
Akademisyenler bildirisini imzaladığı gerekçesiyle yargılanan akademisyenler, söz konusu AYM kararının ardından yapılan yeniden yargılama sonucunda beraat etti. Beraat kararlarının nedeni, ceza yargılamasına konu olan bir fiilin/davranışın ‘ifade özgürlüğü kapsamında’ korunan bir davranış olduğuna AYM tarafından karar verilmiş olmasıydı. Zira bir fiil, hem bir hakkın kullanımı ve dolayısıyla o hakka tanınan güvence kapsamında olup, hem yaptırıma tabi tutulamaz. Bir diğer söyleyişle, bir fiil ya ‘özgürlük’ kapsamındadır ya da ‘suç’ oluşturur. Bu AYM kararından sonra konunun kapanması gerekirken ne yazık ki AYM kararı idari yargıyı ‘tek başına’ tatmin etmedi. Akademisyenler hakkında ‘bilgi ve belgeye’ sahip olabilecek tüm güvenlik birimlerinden ‘bilgi ve belge’ sordular, araştırma sonuçlarını detaylı olarak değerlendirdiler ve davacı akademisyenlerin ‘adı anılan’ terör örgütüyle herhangi bir irtibatı ve iltisakı olup olmadığına, söz konusu değerlendirme sonucunda vardılar. Örneğin yıllar önce yazılmış bir tweet ya da bir dernek üyeliği, bir imzacı akademisyenin başvurusunun reddedilmesi için yeterli sayıldı. Sayılıyor. Oysa AYM, bildiri metnini imzalamayı ‘ifade özgürlüğü’ kapsamında değerlendirmişti… Oysa akademisyenler, ‘bu’ eylemleri nedeniyle ihraç edilmişti… Bu somut gerçekler, bağımsız yargımız için ‘teferruat’ muamelesi gördü. AYM kararları bağlayıcı ama biraz bağlayıcı, çok değil, yeteri kadar! Eh, her şeyin fazlası zarar tabii.
İkinci karar:
Bir Danıştay kararı. 2022 tarihli. Meslektaşları görevlerine dönemesin diye canhıraş çaba harcayan kahraman akademik kurumlardaki en cevval hukukçuların ısrarla ‘görmezden geldiği’ bir Danıştay kararı. (Danıştay 8. Dairesi, 13.04.2022 tarih ve E.2018/4736, K.2022/2655.)
Bir vakıf üniversitesi çalışanı ‘imzacı’ akademisyen (KHK’li olmadan önce), bildiriyi imzalayınca hakkında idari soruşturma açılıyor ve sözleşmesi, mütevelli heyeti kararıyla feshediliyor. Konu nihai olarak Danıştay’a geliyor ve Danıştay 8. Dairesi, yukarıda andığım AYM kararına dayanarak, üniversitenin yaptığı işlemin ‘hukuka aykırı olduğuna’ karar veriyor. Hukuk bilen hâkimlerden oluşan Danıştay dairesi, AYM kararını bağlayıcı kabul ediyor, ne kadar ilginç değil mi!
Demiş ki Danıştay: “Bu durumda; dava konusu işleme gerekçe olarak gösterilen bildirinin, ifade hürriyeti kapsamında bulunduğuna dair Anayasa Mahkemesi kararı ile Anayasa Mahkemesi kararı sonrası ‘Terör Örgütü Propagandası Yapmak’ suçunun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle verilen kesinleşmiş beraat kararı birlikte değerlendirildiğinde; oluşan yeni hukuki durum karşısında, dava konusu işlemin gerekçesinin hukuken ortadan kalktığı ve işlemin sebep unsuru yönünden hukuka aykırı hale geldiği anlaşılmaktadır… Bu itibarla, davanın reddi yönündeki kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”
Bu iki karar ve durumun absürtlüğü, ne üniversite idarelerinin görkemli hukukçularını, ne de ‘bazı’ idare mahkemesi hâkimlerini durdurabiliyor. İdareyi temsil eden avukatlar, istinaf başvurularında, ısrarla, akademisyenlerin kamu görevinden çıkarılması işleminin sebep unsuru yönünden hukuka uygun olduğunu iddia ediyor. Bu tutum, yüksek yargı yerlerinin kararlarına ve hukuk devleti ilkesine açıkça aykırı.
OHAL hukuku, ‘OHAL hukuku severler’ tarafından fırsata dönüştürüldü, tadını çıkarıyorlar. Temel anayasal ilkeleri ve yüksek yargı organlarının kararlarını görmezden gelerek. Bu günler geçecek, kuşkusuz.
Konuya devam edeceğim.
Not: Demokrat basın mensubu ve siyasetçilerin, muhreç (ihraç edilmiş) akademisyenlerin ‘hukuk’ mücadelesine omuz vermesi talebi-ricası, elbette baki.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları







































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025