Murat Sevinç
Sabah...
Yorgun argın kahvaltı yaparken, göz ucuyla haberleri okumaya çalışıyordum. Ne iş yaptıkları henüz tam manasıyla anlaşılamayan, 2020'nin en gizemli topluluğu 'Bilim Kurulu' üyelerinden birinin, “Durum parlak değil, herkes kendi OHAL'ini ilan etsin,” dediğini okuyunca...
Tam bir aydınlanma anı oldu benim için. Aylardır salgından korunmaya yönelik tedbirlerle, neredeyse hiç ödün vermeden ve ciddiyeti bir an olsun elden bırakmadan yaşamaya çalışmakla birlikte; bir süredir evde ve sitemizde işlerin istediğim gibi gitmediği görüyor, bazı disiplinsiz tavırlardan rahatsızlık duyuyor, hanıma ve ufaklığa istemsizce sinirleniyor, ancak içimi kemirenin adını bir türlü koyamadığımdan ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum.
Herkes kendi OHAL'ini ilan etsin, önerisiyle kendime geldim ve hanımın yüzüne bakıp “Şu andan itibaren OHAL ilan ediyorum,” deyiverdim. O da benim yüzüme baktı ve cevap verme gereği duymadan kahvaltısına devam etti!
Son zamanlarda hep böyle yapıyor işte. En sinirlendiğim tavır. Sanki karşıdaki hiçbir şey söylememiş gibi o umursamaz bakış, o 'sen bilirsin' rahatlığı, o 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın'cılık... Ufaklık hiç ilgilenmedi zaten; masanın yanında durmuş, elinde kemirilmiş ekmek, pijaması düşmek üzere, mutfaktan getirdiği bir tencerenin içine cep telefonunu ve kitaplığın alt rafından çelip çıkardığı bir kitabı yerleştirmeye çalışıyor. Bir de kedi var. Ortada görünmüyordu o esnada, herhalde yine bir yerlere işiyordur, diye düşündüm. Dur bakalım sen dur! OHAL'de hepsini muma çeviririm bunların.
Hanıma bu kez daha kararlı bir ifadeyle, “Anlamadın galiba, şu andan itibaren OHAL ilan ettim” deyince, gülümseyerek “Yine rejime mi başlayacaksın, kaç kere başladın, olmuyor veremiyorsun işte, basenin geniş senin?” dedi iyi mi! Laf atıyor aklınca, görürsün sen rejimi. Sesimi biraz yükseltip “Hayır rejim mejim değil, şu andan itibaren ev ve çevresinin yönetimi bende, istediğiniz gibi hareket edemezsiniz, kendinize çekidüzen vereceksiniz,” dedim. Kararlılığımı görünce kahvaltıyı bıraktı tabii. Ne diyeceğini de bilmiyor, anlamaya çalışan gözlerle yüzüme bakıyor öyle. Ufaklık o sırada telefonu ve kitapları aynı anda tencereye sokamayacağını anlamış olmalı ki, her birini bir yere atıp mızıldanmaya başladı. Kedi hâlâ ortada yok, kesin yastığa...
“Ben bu düzensizliğe, boş vermişliğe, şu çocuğun haline tavrına dağınıklığına, kedinin her yere işemesine dayanamıyorum, çeki düzen vereceğim kardeşim, öyle canınızın istediği gibi davranamayacaksınız bundan böyle, bu evde kanun var nizam var, bıktım bu perişanlıktan artık...” Hanım durumun ciddiyetini iyiden iyiye anlamaya başlıyordu. “İstersen bugün çocukla tüm gün ben ilgilenirim, sen dizi filan seyret, bak herkes aynı diziden söz ediyor, senin de hakkın, ezik hissetme kendini,” nevi bir şeyler söyler gibi oldu. Hah işte gördün mü, hiç anlamamış asıl meseleyi, halkımız cahil ne yazık ki, eğitim seferberliği şart.
Kendisine, sorunlarımızın yapısal niteliklerini, OHAL'in benim sıkılmamla ilgisi olmadığını, bu evde ve hatta tüm sitede düzenin mutlak surette sağlanması gerektiğini, bunun için gerekli tedbirleri ivedilikle alacağımı, yeni ve evimize özgü bir sistem kuracağımı, bu şekilde hem eve hem ailemize âdeta kusursuz bir düzen getireceğimi, aksi halde salgınla mücadelede birlik ve beraberliğimizi korumanın mümkün olmayacağını, tedbirlerin her şeyden evvel ülkemizin ve evladımızın geleceği noktasında son derece gerekli olduğunu söylerken; gözlerinin büyüdüğünü, yaşadığı şaşkınlığı görebiliyordum artık.
“Anlamıyorum ne yapacağını, her zamanki soğuk şakalarından biri mi, yoksa ciddi misin?” diye sormaz mı! Soğuk şakaymış, ciddi miymişim... “Görürsün ne yapacağımı, artık ev içinde öyle istediğiniz gibi dolaşıp davranmak yasak, karar var, genelge var, hukuk var hukuk, canım istedi mutfağa, vazgeçtim salona, hop oradan pervasızca koridora, çok sıkıldım kumanda nerede, çocuğa çizgi film aç... onlar eski evde kaldı hanımefendi, artık yeni bir ev olacak, kanun nizam işleyecek burada,” dediğimde telaşlanmış gibi geldi sanki ama belli ki idare edip soğukkanlı kalmaya çalışıyordu. Hemen çalışma odasına gidip bir tomar beyaz A4 kâğıt ve kalınca yazan siyah bir kalem getirip yemek masasının üzerine koydum. Salondaki iri yarı tekli koltuğu da masanın yanına çekip makam koltuğu yaptım. Makam, koltuk önemlidir, saygı uyandırır.
“Yapılması gerekenleri kâğıtlara yazıp imzaladıktan sonra tebliğ edeceğim, siz de uyacaksınız, beni zor kullanmak mecburiyetinde bırakmayın sakın, kedi nerede bu arada, ona da bir çift sözüm var,” dedim. Baktım telefonunu aranıyor, Allah bilir kimi arayıp şikâyet edecek. Gözümden kaçmadı tabii, bu yeni sistemin en önemli avantajı sürati, tak tespit şak karar pat uygulama olacak. Hemen telefonunu elinden alıp acil bir karar metni yazdım. 1 No'lu Karar: “Ev ahalisine... Zırt pırt telefon etmek, arkadaşlarla dedikodu yapmak, fotoğraf çekmek, vatsap mesajı göndermek ve görüntülü aramalar kati surette yasaklanmıştır. Günün hangi saatlerinde kullanılabileceği tarafımca bilahare duyurulacaktır. Telefonlar evin belli ve görünür bir noktasında tutulacak, 'gelen aramalar' izinsiz yanıtlanmayacaktır. Uymayanlar hakkındaki idari ve cezai tedbirler hiçbir duraksamaya mahal vermeden alınacaktır. Caktır, cektır, cuktur.” Güzel bir karar oldu bu hakikaten, resmen moralim yerine geldi. Ne öyle kanun yok intizam yok, zırr telefon pırr telefon.
Hanımın ellerinin titrediğini ve sinirli sinirli gülümsediğini fark ettim. Ufaklık tencereden sıkılmış, elbiselerinin asılı olduğu gardırobu dağıtmak için odasına yönelmişti ki, pat kestim önünü. Öyle saf saf bakıyor yüzüme. Ben bilmez miyim o yüz ifadesini, sözüm ona yumuşatacak ve istediğini elde edecek. O eski evdeydi canım, o evde annenin senin ve kedinin vesayeti vardı, geçti o günler. Kucağıma aldığım gibi salona getirip benden izin almadan bir daha o odaya giremeyeceğini, anlaşılır ve müşfik bir dille anlatmaya çalıştım. Baktım, annesi gelip çocuğa sarıldı, kanepede beni seyrediyorlar. Ha şöyle, düzen gerek intizam gerek, OHAL bu. Geçtim oturdum koltuğuma, gerekli tedbirler üzerinde düşünmeye başladım. Kedi hâlâ görünmüyor ortalıkta ama arayacak fırsatım yok, tek başımayım. Yeni bir sistemi bir başına oturtmak hiç kolay iş değil takdir edersiniz ki. Bir an, acaba bu işe karşı binadaki yedi numarayla anlaşmadan başlamasa mıydım, diye geçirdim içimden. Kısa, tıknaz, biraz gergin biri, sitedeki her şeye karışıyor, yanlış park eden araç sürücüleriyle tartışıyor filan, geçen birinin sileceğini kaldırırken gördüm, onunla ittifak kurabilirim aslında. Dur bakalım, yolumuz uzun inşallah, düzen intizam gelecek kardeşim.
Yeni kararlar yazmaya başladım. Üçüncü karardayken, üst katta oturan 65 plas karı kocanın dışarı çıkmakta olduğunu görünce balkona koşup iki kolumu açarak “Durun” diye bağırdım. Bakıyorlar yüzüme. “Nereye gidiyorsunuz, hayırdır, salgın var duymadınız mı Ferit Bey, bu ne rahatlık?” Efendim saat 10.00'da dışarı çıkabiliyorlarmış da, bir saat yürüyüş yapıp geleceklermiş de... Bir de sakin sakin anlatmıyor mu! “Yok efendim, lütfen dönün evinize, ben biraz önce OHAL ilan edip yeni saat düzeni belirledim, birazdan yazılı kararı size kapıcıyla göndereceğim, kafanıza göre dışarı çıkmayın,” deyince, tırım tırım döndüler evlerine. Ferit Bey emekli subay, emir yazı genelge filan duyunca itiraz etmedi tabii. O sırada hanımın bağırıp çağıran sesi geliyor arkadan. Çıldırmışım, beni şikâyet edecekmiş, böyle OHAL olmazmış, yetkilerimi aşıyormuşum!
Ha hayt... Harika, işte istediğim kıvama geliyor bizimki. Yaptıklarımdan hoşlanmasa da OHAL'i kabullenmeye başladı bile. Ne de olsa hukukçu, ne yaşanırsa yaşansın hemen teknik açıdan tartışmaya başlar bu zümre. Ben yönettiğimin kumaşını biliyorum güzel kardeşim, kumaşını. Şikâyet edecekmiş beni, nereye edecekse...
E hoca durur mu, yapıştırmış cevabı: “Tamam haklısın, şikâyetleri yöneltebileceğiniz bir organ gerekli, hemen çözeceğim bu sorunu, tak eylem şak sonuç, merak etme.” Telefonları yanıma alıp kapıyı da üzerlerine kilitledikten sonra bizim küçük markete koştum. Sağolsun sahibi de çırağı da iyi, anlayışlı insanlar. “OHAL ilan ettim, bir konuda yardımınıza ihtiyacım var,” deyince, “İyi yapmışsın abi helal olsun,” diyerek yanıtladılar. “Yalnız, uygulamalar noktasında bazı sıkıntılar olabilir, şikâyet eden çıkar filan, ikinizi 'itirazları inceleme komisyonu' olarak atamak istiyorum, yanımda A4 getirdim, hemen halledeceğim.” Biraz şaşırdılar ama komisyon üyesi olmanın cazibesine de dayanamadılar. Hemen orada bir genelge yazıp kendilerine tebliğ ettim. “Benim hanım şikâyetçi mi oldu, dilekçesini kabul edin, biz size geri döneceğiz filan deyin, süre meselesini kafanıza takmayın, iki günde bir uzatırım, sonra kararınızı bana gönderin, canımı sıkacak bir karar da vermeyin sakın, kanun var nizam var, ona göre.” “Tamam abi de, yenge bizim kararı kabul etmezse ne yapacağız, başımız derde girmesin sonra,” diye sordu market sahibi. Adam haklı. “Sen dert etme, gün içinde iki özel güvenlikçi duruyor kapıda, beni severler, şimdi gidip onları temyiz organı atayacağım, kararını beğenmeyen oraya gidecek.” Gözleri parladı, “Vallahi helal olsun abi, her şeyi düşünmüşsün, o iş bizde, sıkıntı yok,” dedi. Yeni sistemde yavaşlığa yer yok kardeşim, hızlı olacağız, evcek ve sitecek çok vakit kaybettik bugüne dek, hayallerimiz var bizim hayallerimiz, kanun düzen intizam...
Siteye dönüp kapıdaki arkadaşlara da görevlendirme genelgelerini verdim. İlkin biraz yadırgadılar sanki ama baktılar ki kanun nizam için çabalıyorum, kabul ettiler. “Canın sağ olsun abi, elimizden geleni yaparız,” dedi yeni temyiz organı. Bu arada hanımın, kucağında ufaklıkla pencereden karşı komşuya bir şeyler anlatmaya çalıştığını fark edince tepem attı. İki arada bir derede eylem mi tertip ediyor acaba diye işkillendim, belli ki bazı tedbirleri sertleştirmeliyim. Eve girer girmez hemen bir 'perde genelgesi' yayınlayıp açılış kapanış saatlerini kesinleştirmeye karar verdim.
Akşam saatlerinde hanım, yayınladığım 'yemek saatleri genelgesi' gereğince perdesi kapalı mutfakta, ufaklık kendisi için belirlediğim alan içinde ve o saat itibariyle izin verilmiş oyuncaklarıyla oynuyordu. Yok artık öyle bütün ayakkabıları çıkarıp televizyonun önüne dizmek, gardırobu boşaltıp salona getirmek, canı ne zaman istese simit yemek... Kanun var nizam var, o da yerini bilecek. Ağaç yaşken eğilir. Yalnızca birkaç saat içinde dahi düzen geldi eve ve apartmana inanın. Fakat yarın bir gün halalar gelince bazı sorunlar yaşanacak zannedersem. Büyük halayı, diğerlerini kontrol etmesi ve sakıncalı davranışları bildirmesi için görevlendirmeyi düşünüyorum. Saat 22.00 sularında hanım geldi yanıma, gergince yüz ifadesiyle “Artık uyumaya gidiyoruz, sakıncası yoksa!” diye soruyor. İşte böyle, canım istedi uyuyorum, olmaz. Müşfik, insanını tanıyan ve ev içi demokrasiye önem veren biri olarak “Tabii, uyuyun artık,” diyerek yanıtlayınca tıpış tıpış gittiler. Ev için demokrasi olmasa o soruyu sorabilir mi, soramaz. Gidip uyuyabilir mi, uyuyamaz. Şu saat oldu kedi hâlâ yok, firar mı etti ne oldu bu hayvana! Böyle giderse, bir karar yazıp gıyabında ev kediliğinden ihraç etmek, kumu ve yaş mamasına el koymak zorunda kalacağım. Gitsin çimenleri kemirsin.
Gece...
Yorulmuş olsam da kendimi çok iyi hissediyorum bugün. Yatmadan bazı karar ve genelgeler hazırlamam, ufaklığın masal kitapları noktasında zorunlu düzenlemeler yapmam lazım. Bıkkınlık geldi şu Faresu ile Tavşancan'ın hikâyelerini okumaktan artık. Ayrıca bazı masallardaki isimler konusunda da reform yapmayı tasarlıyorum. Kitaplardaki çocuk isimlerinin, âdeta elit kesimin tatil yaptığı butik otel isimlerini çağrıştırmasını hazmedemiyorum, bu nedenle üzerlerini çizip geleneklerimize uygun adlar vereceğim. Reform her eve lazım. İnternet alışverişini sınırlamaya yönelik bir genelge şart. Unutmadan, şu ekşi mayalı ekmek yapımının süresiz ertelenmesine dair bir karar metni hazırlayayım. İçimde ekşi maya büyüyor artık, bu böyle gitmez.
Ne kadar çok iş var yapacak, inanın hiç kolay iş değil OHAL, ama gereklilik noktasında bir zorunluluk. Kanun var nizam var...
Rica notu:
Başka pek çok yerden daha güvenli olmalarına rağmen, tiyatroya gitmeye çekiniyor olabiliriz. Fakat ödeneksiz tiyatrolar çok zor durumda. Merkezi idareyi geçtim, yerel idareler de 'çöküşü' seyretmekle yetiniyor sanki. Lütfen gitmeyeceğimiz oyunlara da bilet alalım. Gitmeyeceğimiz oyunlara da bilet alalım!
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları


























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
23.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
30.10.2025
26.10.2025
12.10.2025
3.10.2025
14.09.2025
11.09.2025