Murat Sevinç
Sabah...
Yorgun argın kahvaltı yaparken, göz ucuyla haberleri okumaya çalışıyordum. Ne iş yaptıkları henüz tam manasıyla anlaşılamayan, 2020'nin en gizemli topluluğu 'Bilim Kurulu' üyelerinden birinin, “Durum parlak değil, herkes kendi OHAL'ini ilan etsin,” dediğini okuyunca...
Tam bir aydınlanma anı oldu benim için. Aylardır salgından korunmaya yönelik tedbirlerle, neredeyse hiç ödün vermeden ve ciddiyeti bir an olsun elden bırakmadan yaşamaya çalışmakla birlikte; bir süredir evde ve sitemizde işlerin istediğim gibi gitmediği görüyor, bazı disiplinsiz tavırlardan rahatsızlık duyuyor, hanıma ve ufaklığa istemsizce sinirleniyor, ancak içimi kemirenin adını bir türlü koyamadığımdan ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum.
Herkes kendi OHAL'ini ilan etsin, önerisiyle kendime geldim ve hanımın yüzüne bakıp “Şu andan itibaren OHAL ilan ediyorum,” deyiverdim. O da benim yüzüme baktı ve cevap verme gereği duymadan kahvaltısına devam etti!
Son zamanlarda hep böyle yapıyor işte. En sinirlendiğim tavır. Sanki karşıdaki hiçbir şey söylememiş gibi o umursamaz bakış, o 'sen bilirsin' rahatlığı, o 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın'cılık... Ufaklık hiç ilgilenmedi zaten; masanın yanında durmuş, elinde kemirilmiş ekmek, pijaması düşmek üzere, mutfaktan getirdiği bir tencerenin içine cep telefonunu ve kitaplığın alt rafından çelip çıkardığı bir kitabı yerleştirmeye çalışıyor. Bir de kedi var. Ortada görünmüyordu o esnada, herhalde yine bir yerlere işiyordur, diye düşündüm. Dur bakalım sen dur! OHAL'de hepsini muma çeviririm bunların.
Hanıma bu kez daha kararlı bir ifadeyle, “Anlamadın galiba, şu andan itibaren OHAL ilan ettim” deyince, gülümseyerek “Yine rejime mi başlayacaksın, kaç kere başladın, olmuyor veremiyorsun işte, basenin geniş senin?” dedi iyi mi! Laf atıyor aklınca, görürsün sen rejimi. Sesimi biraz yükseltip “Hayır rejim mejim değil, şu andan itibaren ev ve çevresinin yönetimi bende, istediğiniz gibi hareket edemezsiniz, kendinize çekidüzen vereceksiniz,” dedim. Kararlılığımı görünce kahvaltıyı bıraktı tabii. Ne diyeceğini de bilmiyor, anlamaya çalışan gözlerle yüzüme bakıyor öyle. Ufaklık o sırada telefonu ve kitapları aynı anda tencereye sokamayacağını anlamış olmalı ki, her birini bir yere atıp mızıldanmaya başladı. Kedi hâlâ ortada yok, kesin yastığa...
“Ben bu düzensizliğe, boş vermişliğe, şu çocuğun haline tavrına dağınıklığına, kedinin her yere işemesine dayanamıyorum, çeki düzen vereceğim kardeşim, öyle canınızın istediği gibi davranamayacaksınız bundan böyle, bu evde kanun var nizam var, bıktım bu perişanlıktan artık...” Hanım durumun ciddiyetini iyiden iyiye anlamaya başlıyordu. “İstersen bugün çocukla tüm gün ben ilgilenirim, sen dizi filan seyret, bak herkes aynı diziden söz ediyor, senin de hakkın, ezik hissetme kendini,” nevi bir şeyler söyler gibi oldu. Hah işte gördün mü, hiç anlamamış asıl meseleyi, halkımız cahil ne yazık ki, eğitim seferberliği şart.
Kendisine, sorunlarımızın yapısal niteliklerini, OHAL'in benim sıkılmamla ilgisi olmadığını, bu evde ve hatta tüm sitede düzenin mutlak surette sağlanması gerektiğini, bunun için gerekli tedbirleri ivedilikle alacağımı, yeni ve evimize özgü bir sistem kuracağımı, bu şekilde hem eve hem ailemize âdeta kusursuz bir düzen getireceğimi, aksi halde salgınla mücadelede birlik ve beraberliğimizi korumanın mümkün olmayacağını, tedbirlerin her şeyden evvel ülkemizin ve evladımızın geleceği noktasında son derece gerekli olduğunu söylerken; gözlerinin büyüdüğünü, yaşadığı şaşkınlığı görebiliyordum artık.
“Anlamıyorum ne yapacağını, her zamanki soğuk şakalarından biri mi, yoksa ciddi misin?” diye sormaz mı! Soğuk şakaymış, ciddi miymişim... “Görürsün ne yapacağımı, artık ev içinde öyle istediğiniz gibi dolaşıp davranmak yasak, karar var, genelge var, hukuk var hukuk, canım istedi mutfağa, vazgeçtim salona, hop oradan pervasızca koridora, çok sıkıldım kumanda nerede, çocuğa çizgi film aç... onlar eski evde kaldı hanımefendi, artık yeni bir ev olacak, kanun nizam işleyecek burada,” dediğimde telaşlanmış gibi geldi sanki ama belli ki idare edip soğukkanlı kalmaya çalışıyordu. Hemen çalışma odasına gidip bir tomar beyaz A4 kâğıt ve kalınca yazan siyah bir kalem getirip yemek masasının üzerine koydum. Salondaki iri yarı tekli koltuğu da masanın yanına çekip makam koltuğu yaptım. Makam, koltuk önemlidir, saygı uyandırır.
“Yapılması gerekenleri kâğıtlara yazıp imzaladıktan sonra tebliğ edeceğim, siz de uyacaksınız, beni zor kullanmak mecburiyetinde bırakmayın sakın, kedi nerede bu arada, ona da bir çift sözüm var,” dedim. Baktım telefonunu aranıyor, Allah bilir kimi arayıp şikâyet edecek. Gözümden kaçmadı tabii, bu yeni sistemin en önemli avantajı sürati, tak tespit şak karar pat uygulama olacak. Hemen telefonunu elinden alıp acil bir karar metni yazdım. 1 No'lu Karar: “Ev ahalisine... Zırt pırt telefon etmek, arkadaşlarla dedikodu yapmak, fotoğraf çekmek, vatsap mesajı göndermek ve görüntülü aramalar kati surette yasaklanmıştır. Günün hangi saatlerinde kullanılabileceği tarafımca bilahare duyurulacaktır. Telefonlar evin belli ve görünür bir noktasında tutulacak, 'gelen aramalar' izinsiz yanıtlanmayacaktır. Uymayanlar hakkındaki idari ve cezai tedbirler hiçbir duraksamaya mahal vermeden alınacaktır. Caktır, cektır, cuktur.” Güzel bir karar oldu bu hakikaten, resmen moralim yerine geldi. Ne öyle kanun yok intizam yok, zırr telefon pırr telefon.
Hanımın ellerinin titrediğini ve sinirli sinirli gülümsediğini fark ettim. Ufaklık tencereden sıkılmış, elbiselerinin asılı olduğu gardırobu dağıtmak için odasına yönelmişti ki, pat kestim önünü. Öyle saf saf bakıyor yüzüme. Ben bilmez miyim o yüz ifadesini, sözüm ona yumuşatacak ve istediğini elde edecek. O eski evdeydi canım, o evde annenin senin ve kedinin vesayeti vardı, geçti o günler. Kucağıma aldığım gibi salona getirip benden izin almadan bir daha o odaya giremeyeceğini, anlaşılır ve müşfik bir dille anlatmaya çalıştım. Baktım, annesi gelip çocuğa sarıldı, kanepede beni seyrediyorlar. Ha şöyle, düzen gerek intizam gerek, OHAL bu. Geçtim oturdum koltuğuma, gerekli tedbirler üzerinde düşünmeye başladım. Kedi hâlâ görünmüyor ortalıkta ama arayacak fırsatım yok, tek başımayım. Yeni bir sistemi bir başına oturtmak hiç kolay iş değil takdir edersiniz ki. Bir an, acaba bu işe karşı binadaki yedi numarayla anlaşmadan başlamasa mıydım, diye geçirdim içimden. Kısa, tıknaz, biraz gergin biri, sitedeki her şeye karışıyor, yanlış park eden araç sürücüleriyle tartışıyor filan, geçen birinin sileceğini kaldırırken gördüm, onunla ittifak kurabilirim aslında. Dur bakalım, yolumuz uzun inşallah, düzen intizam gelecek kardeşim.
Yeni kararlar yazmaya başladım. Üçüncü karardayken, üst katta oturan 65 plas karı kocanın dışarı çıkmakta olduğunu görünce balkona koşup iki kolumu açarak “Durun” diye bağırdım. Bakıyorlar yüzüme. “Nereye gidiyorsunuz, hayırdır, salgın var duymadınız mı Ferit Bey, bu ne rahatlık?” Efendim saat 10.00'da dışarı çıkabiliyorlarmış da, bir saat yürüyüş yapıp geleceklermiş de... Bir de sakin sakin anlatmıyor mu! “Yok efendim, lütfen dönün evinize, ben biraz önce OHAL ilan edip yeni saat düzeni belirledim, birazdan yazılı kararı size kapıcıyla göndereceğim, kafanıza göre dışarı çıkmayın,” deyince, tırım tırım döndüler evlerine. Ferit Bey emekli subay, emir yazı genelge filan duyunca itiraz etmedi tabii. O sırada hanımın bağırıp çağıran sesi geliyor arkadan. Çıldırmışım, beni şikâyet edecekmiş, böyle OHAL olmazmış, yetkilerimi aşıyormuşum!
Ha hayt... Harika, işte istediğim kıvama geliyor bizimki. Yaptıklarımdan hoşlanmasa da OHAL'i kabullenmeye başladı bile. Ne de olsa hukukçu, ne yaşanırsa yaşansın hemen teknik açıdan tartışmaya başlar bu zümre. Ben yönettiğimin kumaşını biliyorum güzel kardeşim, kumaşını. Şikâyet edecekmiş beni, nereye edecekse...
E hoca durur mu, yapıştırmış cevabı: “Tamam haklısın, şikâyetleri yöneltebileceğiniz bir organ gerekli, hemen çözeceğim bu sorunu, tak eylem şak sonuç, merak etme.” Telefonları yanıma alıp kapıyı da üzerlerine kilitledikten sonra bizim küçük markete koştum. Sağolsun sahibi de çırağı da iyi, anlayışlı insanlar. “OHAL ilan ettim, bir konuda yardımınıza ihtiyacım var,” deyince, “İyi yapmışsın abi helal olsun,” diyerek yanıtladılar. “Yalnız, uygulamalar noktasında bazı sıkıntılar olabilir, şikâyet eden çıkar filan, ikinizi 'itirazları inceleme komisyonu' olarak atamak istiyorum, yanımda A4 getirdim, hemen halledeceğim.” Biraz şaşırdılar ama komisyon üyesi olmanın cazibesine de dayanamadılar. Hemen orada bir genelge yazıp kendilerine tebliğ ettim. “Benim hanım şikâyetçi mi oldu, dilekçesini kabul edin, biz size geri döneceğiz filan deyin, süre meselesini kafanıza takmayın, iki günde bir uzatırım, sonra kararınızı bana gönderin, canımı sıkacak bir karar da vermeyin sakın, kanun var nizam var, ona göre.” “Tamam abi de, yenge bizim kararı kabul etmezse ne yapacağız, başımız derde girmesin sonra,” diye sordu market sahibi. Adam haklı. “Sen dert etme, gün içinde iki özel güvenlikçi duruyor kapıda, beni severler, şimdi gidip onları temyiz organı atayacağım, kararını beğenmeyen oraya gidecek.” Gözleri parladı, “Vallahi helal olsun abi, her şeyi düşünmüşsün, o iş bizde, sıkıntı yok,” dedi. Yeni sistemde yavaşlığa yer yok kardeşim, hızlı olacağız, evcek ve sitecek çok vakit kaybettik bugüne dek, hayallerimiz var bizim hayallerimiz, kanun düzen intizam...
Siteye dönüp kapıdaki arkadaşlara da görevlendirme genelgelerini verdim. İlkin biraz yadırgadılar sanki ama baktılar ki kanun nizam için çabalıyorum, kabul ettiler. “Canın sağ olsun abi, elimizden geleni yaparız,” dedi yeni temyiz organı. Bu arada hanımın, kucağında ufaklıkla pencereden karşı komşuya bir şeyler anlatmaya çalıştığını fark edince tepem attı. İki arada bir derede eylem mi tertip ediyor acaba diye işkillendim, belli ki bazı tedbirleri sertleştirmeliyim. Eve girer girmez hemen bir 'perde genelgesi' yayınlayıp açılış kapanış saatlerini kesinleştirmeye karar verdim.
Akşam saatlerinde hanım, yayınladığım 'yemek saatleri genelgesi' gereğince perdesi kapalı mutfakta, ufaklık kendisi için belirlediğim alan içinde ve o saat itibariyle izin verilmiş oyuncaklarıyla oynuyordu. Yok artık öyle bütün ayakkabıları çıkarıp televizyonun önüne dizmek, gardırobu boşaltıp salona getirmek, canı ne zaman istese simit yemek... Kanun var nizam var, o da yerini bilecek. Ağaç yaşken eğilir. Yalnızca birkaç saat içinde dahi düzen geldi eve ve apartmana inanın. Fakat yarın bir gün halalar gelince bazı sorunlar yaşanacak zannedersem. Büyük halayı, diğerlerini kontrol etmesi ve sakıncalı davranışları bildirmesi için görevlendirmeyi düşünüyorum. Saat 22.00 sularında hanım geldi yanıma, gergince yüz ifadesiyle “Artık uyumaya gidiyoruz, sakıncası yoksa!” diye soruyor. İşte böyle, canım istedi uyuyorum, olmaz. Müşfik, insanını tanıyan ve ev içi demokrasiye önem veren biri olarak “Tabii, uyuyun artık,” diyerek yanıtlayınca tıpış tıpış gittiler. Ev için demokrasi olmasa o soruyu sorabilir mi, soramaz. Gidip uyuyabilir mi, uyuyamaz. Şu saat oldu kedi hâlâ yok, firar mı etti ne oldu bu hayvana! Böyle giderse, bir karar yazıp gıyabında ev kediliğinden ihraç etmek, kumu ve yaş mamasına el koymak zorunda kalacağım. Gitsin çimenleri kemirsin.
Gece...
Yorulmuş olsam da kendimi çok iyi hissediyorum bugün. Yatmadan bazı karar ve genelgeler hazırlamam, ufaklığın masal kitapları noktasında zorunlu düzenlemeler yapmam lazım. Bıkkınlık geldi şu Faresu ile Tavşancan'ın hikâyelerini okumaktan artık. Ayrıca bazı masallardaki isimler konusunda da reform yapmayı tasarlıyorum. Kitaplardaki çocuk isimlerinin, âdeta elit kesimin tatil yaptığı butik otel isimlerini çağrıştırmasını hazmedemiyorum, bu nedenle üzerlerini çizip geleneklerimize uygun adlar vereceğim. Reform her eve lazım. İnternet alışverişini sınırlamaya yönelik bir genelge şart. Unutmadan, şu ekşi mayalı ekmek yapımının süresiz ertelenmesine dair bir karar metni hazırlayayım. İçimde ekşi maya büyüyor artık, bu böyle gitmez.
Ne kadar çok iş var yapacak, inanın hiç kolay iş değil OHAL, ama gereklilik noktasında bir zorunluluk. Kanun var nizam var...
Rica notu:
Başka pek çok yerden daha güvenli olmalarına rağmen, tiyatroya gitmeye çekiniyor olabiliriz. Fakat ödeneksiz tiyatrolar çok zor durumda. Merkezi idareyi geçtim, yerel idareler de 'çöküşü' seyretmekle yetiniyor sanki. Lütfen gitmeyeceğimiz oyunlara da bilet alalım. Gitmeyeceğimiz oyunlara da bilet alalım!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025
20.03.2025
18.02.2025
13.02.2025
10.02.2025