Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Roboski katliamının yol açtığı siyasi ve ruhsal kopuştan söz ediliyor.
Şiddet, son otuz yılda her iki halkın arasındaki duygusal, insani ilişkilere kuşku yok ki ölümcül darbeler indirdi ve birbirinden farklı ulusal psikolojilerin oluşmasına yol açtı.
Roboski’ye bomba yağdıranlar, Kayseri’de bomba patlatanlar; elli bin ölüye, 17 bin faili meçhul cinayete rağmen, Kürt ve Türk halkının birarada yaşama iradesinin yok edilemediğinin farkındalar mı bilemeyiz, ama kan akmaya devam ettiğine göre, muhtemelen başka çarelerinin olmadığını düşünüyorlar.
Daha fazla Kürt ve daha fazla Türk öldürmenin peşindeler.
Durum bu; lakin bugün artık, Türkiye’nin katliamlar, darbeler ve cinayetlerle tanımlanan geçmişiyle yüzleşme ve hesap sorma sürecinde kimin nerede durduğuna bakmaksızın; bu geçmişin araçsallaştırılması ve siyasi kullanımı peşinde olanlarla, gerçek bir hesaplaşma peşinde olanları birbirinden ayırt edemez ve hakikat yolunda hep beraber yürüyemeyiz
Müslümanlar ve üç seçimdir oy verdikleri partiyi alın bir tarafa koyun, Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesinden geriye ne kalır Allah aşkına?
Müslümanların vicdanını mola vermeden soluk soluğa sorgulayıp duruyorsunuz da, Kemalistlerin ve en büyük katliamlara, cinayetlere hedef olmuş Kürt halkını yönetenlerin vicdanına dönüp neden bir çift söz söylemiyorsunuz?
Ergenekon’u aklayanların, avukatlığını yapanların, Dersim’de öldürülen kendi akrabalarının anısına dahi saygısı olmayanların, Esed’e heyetler yollayıp duranların, Kürt halkını Ergenekon ve JİTEM davalarından itinayla uzak tutanların, korucu ailelerine karşı gerçekleşen sayısız katliamlar için şimdiye kadar bir özür dahi dilemeyenlerin, Roboski’de adalet aramaları mümkün mü?
Roboski’deki araçsallaştırmayı ve bir katliamı araçsallaştırmanın nasıl başarılabildiğini anlayabilmeniz için Hrant Dink davasına bakmanız yeterli.
Kuşattılar bu davayı, araçsallaştırdılar, cinayetin bir Ergenekon operasyonu olduğunu unutturdular.
Her şey bir yana ahlaki sonuçları ortada.
Hrant’ı anmaya gelenler bir gün sonra Silivri’nin kapısında nöbetteydiler!
Ne kadar ironik ki, Müslüman kesimin Hrant’ın davasına yeteri kadar ilgi göstermemesinin sebebi üstünde hiç düşünmeyenler, bu yıl 24 Nisan’ı anma etkinliğinde hazırlanan bildiriyi okumak için başörtülü bir kadın aradılar.
Böyle trajedi ve böyle adalet arayışı olur mu?
Şimdi aynı şeyi Roboski’de yapmanın peşindeler.
Dertleri adalet arayışı filan değil, araçsallaştırma ve siyasi kullanım..
Bu bakımdan, katliamların ve cinayetlerin hesabını sorma meselesinde Müslümanların vicdanıyla bilinçaltıyla bugün bu kadar uğraşanlar, biraz da CHP ve Kemalistlerin vicdanı ve bilinçaltıyla uğraşsalar iyi ederler. Ama böyle davrandıkları zaman sola da BDP’ye de söyleyecekleri olur herhalde. İşte buna cesaret edemiyorlar. Hrant’ın davası göz göre göre araçsallaştırıldı, bir tetikçinin davası haline geldi, neden diye sormadılar, Hrant’ı anmaya gelen elli bin kişi, nasıl olur da Ergenekon’u yani Hrant’ın gerçek katillerini bir defa dahi ağızlarına almadan yürür diye bilimsel ve akademik bir merak duymadılar.
Şimdi oturmuş Müslümanların bilinçaltını yazıyorlar.
Müslümanların vicdanında elbette, iyileşmesi gereken çok şey var, ama bu ülkenin asıl derdi, asıl vicdansızlığı İttihatçılık ve Kemalizm’de yatıyor.
İyileşmesi ve yumuşaması gereken vicdan da, hesaplaşılması gereken vicdan da, o vicdandır!
Ve bu hakikati unutturmaya çalışmak boşunadır.
Türkiye’nin kör topal da olsa, geçmişiyle yüzleşmesini ne sola ne Kürt hareketine değil, CHP’ye hele hiç değil, Müslümanlara ve Başbakan Erdoğan’a borçluyuz.
Ne Müslümanların ne Başbakan’ın hakkı inkâr edilemez..
Ben etmiyorum.
Başbakan Dersim katliamından, Apê Musa’dan, Diyarbakır cezaevinden, Kürt ve Türk anaların yüreğine oturmuş acılardan söz ederken, onunla beraber gözleri nemlenmiş, onunla beraber ağlamış olanlardanım.
Ama her şey Roboski’ye kadar, herkes gibi ben de Roboski’de duruyor ve bir muhasebe yapıyorum.
Roboski, bir halkın tarih boyunca bu kadar kolay ve bu kadar hesapsızca katliamlara uğramasının henüz sonuna gelmediğimizi göstermekle kalmadı, bizi vaktiyle ağlatabilmiş bir başbakanın birden bire nasıl bir ulusal kibir ve gurur içinde davranabileceğini de gösterdi.
Sayın Başbakan,
Bilmelisiniz ki, Kürtleri de Türkleri de artık sadece silahlar değil, bazen sarf edilen sözler de öldürüyor!
Ve asıl bu sözler bizi silahtan daha beter vuruyor!
Tatmadığı acı, başına gelmedik bela kalmamış bir halk sizden özür beklerken, alabildiğine ulusal gurur, alabildiğine ulusal kibir ifade eden sözler sarfetmek barışa ve birarada yaşamaya hizmet etmez.
Bir devlet terörle mücadele ederken, Ahmet mi Mehmet mi ayırımı yapmak zorundadır
PKK için memleketin her tarafı, Yüksekova da, Kayseri de bir savaş alanıdır.
Ama bir devlet böyle davranamaz, 34 kişinin katledilmesini, “terör bölgesi” diyerek meşrulaştıramaz!
Sonra, “Tazminatsa tazminat” sözü onur kırıcıdır.
O halk “kan parasının” peşinde değil, onurunu korumanın peşindedir.
Para-pul istemiyor sizden, suçun bir kez daha cezasız kalmamasını istiyor, acısına ve yasına saygı talep ediyor.
Oysa siz “tazminatsa tazminat” diyor ve ondan ötesini kabule yanaşmıyorsunuz
Dahası tazminatla özür arasında bir fark görmüyorsunuz.
İki aşiret arasındaki kan davalarında dahi, para-pulu konuşmadan önce, insanlar aynı sofralara oturur, aynı ekmeği bölüşür ve aynı çorbaya kaşık sallarlar.
Sayın Başbakan,
Roboski’ye gidip o acılı insanlara misafir olmalıydınız.
Sofralarına oturmalı, ekmeklerini paylaşmalı, 34 kişinin ruhuna onlarla beraber Fatiha okumalıydınız.
Yüzlerine bakıp özür dilemeliydiniz!
Ama hâlâ geç değil.
Roboski katliamını aydınlatmak, suçun cezasız kalmamasını sağlamak, ve Roboski’nin siyasi kullanımının önüne geçmek sizin elinizde!
Size inananları bir kez daha ağlatabilmek veya sonsuza kadar kahretmek sizin elinizde!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012