Ümit KIVANÇ
“Hah, bir sen eksiktin!” dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. Günlerdir herkesin üzerine konuştuğu diziden sözedeceğim. Ve lafa, dizi üzerine konuşanlar ve konuşulanlardan gireceğim. Diziyi sosyolojik makale değil dizi olarak kabul ettiğimizde yapabildiğim somut tesbit ve eleştirileri ikinci bir yazıda takdim edeceğim. Mâlûm, dizinin yaratıcısını “iyi bir sosyolog” olmamakla eleştiren bile çıktı.
Galiba öncelikle şu soruyu sormalıyız: Teknik jargonla “totale” hitap eden, çok izlenen TV kanallarında da değil, parayla üye olunan dijital platformda yayımlanan bir dizi nasıl bu kadar çok kişinin katıldığı, bu kadar hararetli tartışmalara konu olur? Neden yani? Alt tarafı dizi.
Şundan: alt tarafı dizi ama üst tarafı değil. Üst tarafında bizler varız ve biz herhangi bir -yüksek veya ticarî- sanat ürününü, kurgusal ürünü, yalnız o ürün olarak izlemek, okumak, duymak, görmek falan istemiyoruz. Yeteneğimiz yok, demeyeceğim. Çünkü böyle bir yeteneksizlik türü henüz icat edilmedi. Ayrıca, buna tek sebep şark kurnazlığını bize zekâca uyanıklık olarak yutturmuş kültürel köklerimizin mütemadî tesiri de değil. Bu tesir elbette her durumda hafiflemeksizin sürüyor. Ancak Berkun Oya’nın yazıp yönettiği Bir Başkadır dizisi de kendisini sadece örülüp dizilip bağlanmış hikâyeler bütünü olarak izlememizi zorlaştıran, simge, mânâ, mesaj arayışlarını tahrik eden unsurlar barındırıyor.
İki sebepten ötürü.
İlk sebep
Dizinin sunduğu karşıtlıklar, hayatımızı gitgide karartan gerçekliğin tâ kendisiyle ilişkili. Aşılamayan ideolojilerimiz, kurtulamadığımız takıntılarımız, çözemediğimiz birlikte yaşama sorunlarıyla ilgili. Karşı karşıya getirilerek iktidar kurulan koskoca iki toplumun birbirine uzaklığıyla. Bir değil, bütünleşemeyen iki toplum oluşumuzla.
Bunlara karşılık, yüzeydeki bütün düşmanlığa rağmen, anlaşılan, bu iki toplumun zaman içinde, alttan alta, ötekine kendini anlatmak ister oluşuyla. Öyle bir hastalıklı durum ki bu, her ikisini de intihara sürükleyebilir. Çünkü gerçekte iki toplum da ötekinin ortadan kalkması halinde ferahlayacağını düşünüyor. Ancak öteki beni anlasın, onaylasın, öyle intihar etsin istiyor.
Bütün bunlar, ötekilerin çoğunluk ve -dizideki ifadeyle- “güçlü” olduğunu bilmelerine rağmen kendilerini ülkenin sahibi görenlerin iktidarı kaybetmişlik çöküntüsü içerisinde yaşadığı, güya mazlumları temsilen iktidara gelenlerin, bu temsil şöyle dursun, yeni yeni mazlum kitleleri ve ayrıcalıklı zümreler yaratarak, kendilerinden önceki gerilimi, hoyratlığı, yabancılaşmayı üç-beş katına çıkardığı ortamda cereyan ediyor. (Hasımlıkları ülke ortamını belirleyen kesimlerin, başkalarını iç-dış ortak düşman kılabildikleri bazı temel-yapısal mevzularda gerçekte pekâlâ kolkola mutlu-mesut yaşamaları ile, bunun bizzat mağdurlarının bir kısmınca gizlenmesinin getirdiği ek sapıklık ve çarpıklıkları şimdilik konu dışı bırakıyoruz.)
Böyle bir ortamın yarattığı çalkantılı haleti ruhiye içerisinde, başörtülülere karşı “içten” tepkili psikiyatristle, ona dünyasını açan başörtülü genç kadının karşılaşmalarını herhangi bir öykü izler gibi izlememiz elbette mümkün olamıyor.
İkinci sebep
Dizinin hikâyeye değil, karakterlerin dünyasını tanıyarak ilerlemeye dayalı yapısı, “dizi” denen mekanizmanın bildik şartlarına uyarak somut olayları takibe dalıp ötesini kurcalamamayı önlüyor. Meryem’le Peri’nin şahit olduğumuz hikâyesi en çok kaç cümleyle anlatılabilir: Şehir-kır sınırında mutaassıp hayat süren -başörtülü- Meryem ile, zengin aileden gelme, Meryem gibilere tepkili psikiyatrist Peri’nin karşılaşması, her ikisinin de iç dünyalarında değişimlere yolaçar. Bu. Öbür yan hikâyeler de dallı budaklı değil. Öğrendiklerimizin çoğu, biz onlarla karşılaşmadan önce kahramanlarımızın yaşadıkları, onları şekillendirmiş geçmiş hadiseler ya da şu anki davranışlarına ışık tutan hayat koşulları.
Karakterlerin başlarından geçecek sarsıcı, büyük değişimlere bağlı olay zincirlerinin meydana gelmeyişi cesurca tercih. (Tek istisna, Ruhiye’nin kendini “sağaltması” da, yeni olaylar doğuracak dinamik yaratmıyor, aksine, yerinden çıkmış taşın yerine oturtulması niteliğinde.) Üstelik tanımı icabı “sürükleyiciliğe” dayalı bir ürün kategorisi için “piyasa” bakımından riskli-tehlikeli, sanatsal bakımdan iddialı bir tarz oluşuyla takdire şâyân. Yani başlıbaşına eksiklik, yanlışlık asla değil. Şahsen hoşuma da giden, dizi denen şeyi ciddîye almayı sağlayacak bir tercih. Üstelik bu tercih sayesinde, câzibesi alavera dalaveraya, entrikaya, komploya, hoyratlığa, planlı kötülüğe dayanmayan bir dizi ortaya çıkabiliyor. İlaveten, sıradan insanların gündelik ruh hallerini olay zincirleri yerine başköşeye oturtması diziye yer yer “İran sineması”nın alçakgönüllü anlatım havasını da katıyor.
Ancak bu tercih, bütün gerekleri doyurucu şekilde yerine getirilmediğinde -ki bu örnekte tek kap yemekle kimseyi doyurmak mümkün değil-, seyirciyi diziyi dizi olarak izlemek yerine makale sayarak okumaya yöneltiyor. Dizinin yaratıcıları, bıraktıkları kimi boşluklarla, birçok unsurun işlevsel araç veya temsilî simge olarak algılanmasını, böylece -zaten bu işe meraklı seyircinin- hikâyeyi bırakıp “mesaj” peşinde koşmasını teşvik ediyorlar.
Berkun Oya, Bir Başkadır’ın son -sekizinci- bölümüyle bu konuda taammüden teşvik ve tahrik “suçunu” da işliyor. :) Karakterler, senaryoda sürüldükleri sahayı terk edip soyunma odasına geçiyor, formalarını çıkarıyor, duşlarını alıyor, kulübün lokantasında oturup bize maçı değerlendiriyorlar. Yönetmen adına, oraya kadar izlediklerimizle ne yapmamız gerektiğini anlatıyorlar.
Diziye olduğundan başka şey -makale- muamelesi yapmaya, oradaki her şeyi “mesaj aracı” görmeye bizi nihaî olarak yönelten son bölüm, doğrusu, oraya kadar izlediğimiz şahane anlatım ve oyunculuklara yazık ediyor.
Başta belirttiğim üzre, diziye dair somut eleştirilerimi ayrı bir yazıda dile getireceğim. Yapıcı olmayı ve belki seyircilere değerlendirme ölçüleri sunmayı umarak. Bir yandan da, diziye dizi olarak bakmayı teşvik etme amacıyla. İnanın öylesi daha güzel, üstelik ferahlatıcı. Alengirli mevzulara değinen ticarî-popüler sanatın önünü daha az tıkayıcı, daha yüreklendirici. Ayrıca yaygın ihtiraslı mesaj arayışı bir noktada ister istemez insan yargılamaya dönüşüyor, hattâ komplo teorilerine bile kapı açabiliyor. Tâ ne zaman çekilmiş diziyi, cumhurbaşkanı ve adalet bakanının “reform” açıklamalarıyla gelebilecek yeni açılıma falan bağlayanlar bile oldu!
İhtiyaç
Evet, bu diziye neden böylesine sardırdık? Asıl tatminkâr cevapları toplum psikolojisi alanında uzman kimseler bulabilirler herhalde. Bizim yapabileceğimiz, tahmin yürütmek. Benim tahminimse basitçe şu: Hayatımızı karartan meseleler hakkında ne yapıp edip bir şekilde birbirimizle konuşmamız gerektiğini derinlerde nihayet hissetmemiz, fakat bu deşme ve anlama mecburiyeti ihtiyaç haline geldiğinde de, kendimizi böyle girişimleri imkânsızlaştıran bir ortamda bulmuş olmamız. Bir Ekşi Sözlük yazarı, “ana akım medyanın girmediği toplara girmiş” diyor dizi için. Gerçi şu anda ana akım medya falan yok, ama söylenmek istenenin isabetliliği ortada.
Günün toplumsal ve siyasî ortamına dair tasvire kalkışmayayım. Bir Başkadır’a yönelik, biraz da hastalıklı ilginin kaynağını aramakla uğraşayım. Kendimiz hakkında konuşmaya ihtiyacımız var. Fakat başkasıyla muhataplığa dair tek yol biliyoruz: başkası üzerinden kendimizi onaylamak. Bunun çıkar yol olmadığını da yaşadıklarımız, çoğu zaman da mağduriyetlerimiz gözümüze sokuyor. O zaman hakkımızda konuşana koşuyoruz. Derin ihtiyaç içerisinde, açlıkla, içeride çırpınarak, dışarıda kuyruğu dik tutmaya çabalayarak.
Ve fakat, ya konuşma, anlama, gerilimden kurtulma ihtiyacımızı kendimize bile itiraf etmekte zorlandığımızdan ya da sahiden, TV programlarından aile ziyaretlerine kadar bütün ortamlarda, diyalogdan yalnız kendimizi onaylamayı anladığımızdan, her neyi izlemeye/dinlemeye/okumaya gidiyorsak, orada da kendimizi -ve “onlar”ı!- arıyoruz. Bildiklerimizi. Tabiî ki buluyoruz. Ancak iş bununla bitmiyor. Bildiklerimizin bildiğimiz sınırların dışına çıkmasını, çeşitlenmesini, farklılaşmasını da kabullenemiyoruz.
Böylece kimse bize yeni bir şey söyleyemediği gibi, o ne söylerse söylesin, biz “aslında” onun ne demek istediğini şıp diye bulup çıkarıyoruz. Anlatılanı kendi savaş -varkalma- dilimize çevirince, bütün gizli niyetler, saklı amaçlar, arkadaki planlar, yandaki maksatlar önümüze seriliveriyor. Gerçekte bu sergiye de gerek yok, çünkü oraya koşmadan da bunları biliyoruz.
O halde şöyle sorabiliriz: Karakterlerin kendilerinden beklenmeyecek tuhaf, onları kendine yakın bulan seyirci kesimine ters gelecek aykırı davranışlar göstermelerine izin verilebilir mi bizim dizi âlemimizde? Verilirse ne kadar verilir? Hele “eski Türkiye”nin onca “millî” baskısına, gerçekte ahlâkla alâkası olmayan “ahlâkî” kılıklı “yerli” baskının da eklendiği bugünümüzde!
Eleştirirken şartları gözetmeliyiz.
Ya yaygınsa?
Bir Başkadır’ın karakterlerinde görebildiğim, seyredilene inanmayı zorlaştıran boşluklara ikinci yazımda değineceğim. Şimdilik bütün bunları konuştuğumuz ortama dair resmi tamamlamak amacıyla, iki örnekle sözü bitirmek istiyorum.
“Dizi âlemi” diye bir özel âlem var. Bunun da sınıfları, zümreleri, gelişmiş-ilkel sayılan grupları, alt-kültürleri, uzmanları, müdavimleri var. Dizileri seyredenler yalnız -Bir Başkadır sayesinde, “profesyonel” dizi seyircisi dışında da herkesin öğrendiği- “total” ve “AB” gibi gruplardan oluşmuyor. Dijital platformlar üzerinden yasal, internetin ara sokaklarından gayri-yasal kanallardan izlenebilen diziler, bambaşka alışkanlıklara sahip, çoğu genç -dolayısıyla önümüzdeki dönem için belirleyici- gruplar yaratıyorlar. Bu dönemin dizi seyircisi bileşimindeki payını henüz tam bilmesek de, şöyle bir profil var, “günün koşulları” dediğimizde hesaba katmamız gereken: “…genelde yerli yabancı farketmeksizin dizileri netflixte 1,5x ile youtubeda 2x ile izlerim ve çoğunlukla ileri atlarım. bu diziyi normal hızında ve ileri atlamadan izledim. o dağ taş sahnelerinde dahi ileri sarma gereği duymadım.”
Ya bu tavır yaygınsa? Video izlenecek hemen her yere bu hızlandırma düğmeleri çoktandır eklendiğine göre..? Genç arkadaşımız Bir Başkadır’ı sahici hızında izlemiş. Diziye puan yazdırır, “ileri atlayan” gençlerin de dizinin içeriğine ve anlatımına kayıtsız kalamadıklarını gösterir. Ancak 1,5-2x hız meselesi, bütün görsel-işitsel ürün piyasasında kolay kapanmayacak kuşak farkı yaratabilir. Bizim seyredişimiz ve değerlendirmelerimiz bu 1,5-2x hız dünyasının kapısından bile giremiyor olabilir, kapı da hızla önümüzden geçtiği için; yalnız dikkat çekmek istedim. Bir sonraki seçimde -olursa eğer- bu 1,5-2x’lerden yüz binlercesi oy atacak.
“Ya yaygınsa?” başlığı altına süreceğim ikinci olgu ise yerel. Cehalet tanımını değiştirip kaynakları üzerine yeniden eğilmeyi gerektiriyor. Şöyle diyor seyirci: “…lütfen bir kişi bana kürt kız kardeşlerin kavgalarının sonundaki ‘35 yıl önceki yenen tekme’ mevzusunu açıklasın. anlamadım neyden bahsediyor, erkeklere mi tepki? yoksa türk kürt mevzuları mı? nedir cidden anlamadım.”
Hakikaten, bazen “neyden” bahsediyoruz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları






































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024