Yalçın ERGÜNDOĞAN
Yıllardır ‘Cumartesi Anneleri’ oturma eylemlerine katılır, çığlıklarına, haykırışlarına omuz veririm.
Hatta, 2010 yılında İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ‘Kayıplara Karşı Komisyon’ca desteklenen bir uzun yürüyüşe de katılmıştım.

‘Gözaltında Kaybedilenlerin Yakınları’ ile birlikte, hak savunucuları olarak 12 Haziran 2010 Cumartesi günü İstanbul, Beyoğlu ‘Cumartesi Anneleri Meydanı’ndan (Galatasaray) hareketle Gülsuyu –Tuzla-Gebze-Dilovası-İzmit-Yalova-Gemlik-Bursa-Eskişehir-Polatlı güzergahından yürüye yürüye 18 Haziran günü Ankara’ya geldik.
Diyarbakır, Urfa, Bingöl, Batman, Mardin. Nusaybin’den gelen ailelerle buluştuk. Taleplerimizi TBMM'de görüştüğümüz siyasi partilerin grup başkan vekillerine ve milletvekillerine ilettik.
Ayrıca TBMM Başkanlığı'na da bir dilekçe ile başvuruda bulunduk. Gözaltında kaybedilenlerin yakınları ve insan hakları savunucularından Hüseyin Ocak, Kadriye Ceylan, Muzaffer Yedigöl, Mikail Kırbayır, İrfan Bilgin, İrfan Babaoğlu, Adnan Örhan, Meryem Gündem, Nevzat Özgen, Cemal Özdemir, Gülseren Yoleri, Meral Çıldır, Ayşe Yılmaz, Leman Yurtsever ve Yalçın Ergündoğan’ın imzaları ile 21 Haziran 2010 günü TBMM Başkanlığı'na verdiğimiz ve henüz halâ yanıtlanmayan dilekçemizde; “TBMM bünyesinde, gözaltında kayıpları araştırmak ve incelemek üzere; içine insan hakları örgütleri ve kayıp yakınlarının dahil edildiği kalıcı bir komisyon kurulmasını, bu komisyonun; faaliyetine zaman geçirmeden başlamasını, devletin zorla kaybedilmeye karşı uluslararası sözleşmeyi koşulsuz imzalamasını” talep etmiştik…
Bu kez, İzmir’de idim, İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi’nce Konak’ta düzenlenen 700. hafta dayanışma eylemine katıldım. ‘Cumartesi Anneleri/İnsanları’na İzmir’den eklemlendim.

YENİ TİP BİR DİRENİŞ…
Cumartesi Anneleri’nin eylemleri bir ‘vicdan hareketi’ falan değildir. Düpedüz, doğrudan doğruya büyük bir insanî direniştir. Kökleri çok eskilere ve derinlere uzanan 1915’lerden bu yana gelen devlet geleneğine uzun erimli, sabırlı bir karşı duruştur. Devletçe insanların ortadan kaldırılıp kaybedilmesi uygulamasına bir başkaldırıdır. 1990’lı yıllarda çok yoğun olarak bir devlet politikası olarak uygulanan, devletçe gözaltına alınıp kaybetmeye karşı aslında başarı da kazanmış bir harekettir.
İnsan Hakları Derneği verilerine göre 90’lı yıllarda yoğun yaşanan devletçe gözaltına alınıp kaybedilenlerin sayısı 17 bin 500’ü aşmıştı.
‘Ergenekon’ olarak kodlanan, yoğun olarak ‘silahlı askeri bürokrasi’ içinden güç alan yapının rolü o günlerde, tartışmasızdı…
* * *
Devlet bugün insan kaybetme politikasını büyük ölçüde terk etti ise; bunda Cumartesi Anneleri hareketinin, direnişinin payı büyüktür.
İstanbul Beyoğlu ilçesi, Taksim/İstiklal caddesi üzerindeki Galatasaray semt meydanı Cumartesi Anneleri’nin önüne çıkartılan türlü çeşitli engelleri aşa aşa bugüne ulaştırdığı eylemleri ile çoktan ‘Cumartesi Anneleri Meydanı’ adını aldı.
27 Mayıs 1995’te başlayan ‘Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın küçük kesintilerle 23 yıldır sürdürdükleri müthiş mücadele 25 Ağustos 2018 günü 700. haftasına erişti. Dile kolaydı.
Büyük bir kalabalık yapılan çağrılar üzerine alana toplanıyordu ki; devletin müdahalesi annelerin üzerine çöktü…
* * *
Bu köşede epey bir zamandır dillendiriyorum. Koalisyonları kötüleye gelen AKP iktidarının en başından beri bir koalisyondan ibaret olduğunu vurguluyorum.

Malûm gelişmelerle bitirilen “cemaat” koalisyonu sonrası, AKP ve R. T. Erdoğan’ın “denize düşen yılana sarılır” misali Balyoz/Ergenekon davaları ile tasfiye ettiği güçlere yeniden sarıldığını gözlüyorum.
Yeni rejimde koalisyonun, “büyük ortağı” nın da itibarları Erdoğan’ca iade edilen bu güçlerden oluştuğunu da sıklıkla ifade ediyorum.
Fazla yankı yapmayan, belki de dikkatlerden kaçırılan bu haber 9 Ağustos günü Sözcü gazetesinde manşetten yayınlandı: “Yıllarca cezaevinde yatan 20 general ve amiral TSK’nın stratejik birimlerine atandı.”TSK’nın başına Balyoz geldi…”
* * *
‘Ulusalcı’ frekanstan yorum yapan Can Ataklı da, Korkusuz gazetesindeki köşesinde 18 Ağustos günü “Balyozcular önemli görevlere nasıl geliyorlar?” başlığı altında bu soruya yanıt aramış ve şöyle yazmıştı:
“Bilmiyorum sizin de dikkatinizi çekiyor mu?
Son yapılan askeri atamalarda yıllarca Balyoz alçaklığı yüzünden hapishanelerde kalan bazı komutanlar çok etkili noktalardaki makamlara getiriliyor.
Artık atamaları doğrudan Erdoğan yapınca insan ister istemez kuşkulanıyor.
“Darbe yapacaklar” diye içerde tutulan ve hayli de eziyet edilen insanlara çok etkili ve hassas noktalarda görev vermek için bu kişilerin “çok güvenilir” olduğuna kaanat getirmek gerekir.
Çünkü sonuçta bir kumpas ortaya çıkarılmış olsa bile o acıları yaşayan komutanlar bunun için asıl talimatın bizzat iktidardan geldiğini biliyorlar.
Peki komutanlar Erdoğan'a bu güveni nasıl verdiler?
İçimde “Hepsi Nedim Şenerleşti mi?” duygusu var.
Hayli etkili eski bir askere sordum bunu.
‘Hayır’ dedi. ‘Sadece şunu söyleyeyim. Türkiye'de her şey sanıldığı gibi sadece Erdoğan'ın keyfine göre yürümüyor’…”
* * *
Yukarıdaki yorumda yer alan; “Türkiye'de her şey sanıldığı gibi sadece Erdoğan'ın keyfine göre yürümüyor” cümlesi manidar gelmiyor mu size de?
Cumartesi Anneleri’ne hunharca müdahalede, aklıma gelmiyor da değil hani…
Yazarlar
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.12.2019
3.02.2019
26.11.2019
4.01.2019
29.10.2019
8.07.2019
8.07.2019
3.06.2019
4.02.2019
28.01.2019