A.Turan ALKAN
Onu gördük: Darbe alkışlayıcısı bir sivil-kalantor kitle var; bu kitle, Balyoz davasının başından beri yargıyı itibarsızlaştırmak için var gücüyle çalışmakta.
Öyleyse sivil ahalinin darbeden zarar gördüğü varsayımı yanlış; "Bir kısım halkımız" askerî müdahaleye âşık ve teşne; resmen "isterik". Bir nevi Stockholm sendromu yani; darbecisine vurgun medya grubu, haraççısına âşık iş çevreleri, belâlısına tutkun akademisyenler, bürokratlar...
Yer Türkiye, zaman, 21. yüzyılın başları...
Diyorlar ki, mahkeme kötü, sanıklar mâsum! Büyükten küçüğe iki muhalefet lideri, aynı ağızla yargıyı eleştirdiler. Bir süre önce CHP genel başkan yardımcısı bir vekil kantarın topuzunu kırıp davaya bakan mahkemeyi "Sadrazam emriyle kurulmuş bir Nemrut Mustafa Mahkemesine" benzetti; hâkimler AKP üniforması giymişti, sanıklar ise, "Silivri toplama kamplarında esir" tutulan vatanseverlerdi. Çıkıntılık olsun diye sarfedilmiş bu garip lâfların ciddiye alınır bir tarafı yok ama bazı CHP'lilerin geçenlerde "Biz Menderes'in idamına karşıydık" yollu sözleri çuvaldan çıkan mızrak ucu gibi CHP'nin böğrünü acıtıyor: "CHP, Balyoz Davası'nın neresinde duruyor?" sorusunun cevabı sır değil; tam ortasında!
Öteki muhalefet partisine gelince... Gelmeyelim daha iyi...
Geçenlerde 12 Eylül darbesinin numaralı üyelerinden Tahsin Şahinkaya, darbeyi soruşturan savcıya, "Bugün olsa yine yaparım" diyerek eylemini sahiplenmişti de ben, "Bravo Tahsin Paşa'ya" çekmiştim içimden. Peki, reddetmek ihtimâli var mıydı dersiniz? Olup bitenlere bakınca "Ben yapmadım öğretmenim, Kenan arkadaşım harddiskime virüs bulaştırdı" diyebileceğini düşünüyorum pekâlâ! 2003 darbecilerinde aynı celâdeti göremiyoruz. Var güçleriyle delillerin zayıflığını ve mahkemenin güvenilmezliğini ileri sürerek komploya kurban gittiklerini ileri sürüyorlar.
Bakınız bu ilginç işte... "İlerleme" diye bir şey varsa işte budur: Ordunun darbeci özü, darbenin sahiplenilmeyecek kadar bednam bir şey olduğunu zımnen kabul etmiş durumdadır. Demokrasi adına ileri, darbeciler için gerici bir adım; taktik bir ric'at belki de!
Peki, bir şey dikkatinizi çekmiyor mu?
-Ne var be, yaptıysak yaptık; daha önce de yapılmamış mıydı netekim? Kapı gibi iç hizmet hükümlerinden yola çıkarak gafil ve hayın bir iktidara karşı devleti koruma ve kollama planları yaptığımızı inkâr etmemizi mi bekliyorsunuz. Görevimizdi. Kesin cezanızı, arslanlar gibi yatarız!
Hayır, böyle bir ses duymadık: "Deliller uydurma, CD'ler sahte, harddiskler çakma" stratejisi üzerine kurulmuş bir savunma yaptılar ve bu esnada mahkemeyi itibarsızlaştırmak için içte ve dışta bütün bağlantılarını harekete geçirmeyi tercih ettiler. Her sanığın kendini dilediği gibi savunma hakkı vardır, anlayışla karşılanır ama "darbeci öz"ün, darbe eylemini sahiplenmemek için böyle kırk dereden su getirmesi de ibretlik bir hadisedir.
Bir "Asimetrik durum" daha: Sanıklar adı üstünde sanık; Yargıtay süreci bitene kadar bu sıfatı taşıdıkları için, onlar hakkında itinalı bir dil kullanmak durumdayız; buna mukabil sanıklar ve onların medyadaki muavenetperverleri, başkalarını suçlayıp tehdide yeltenirken saldırgan ve hukuk tanımaz bir dil kullanıyorlar; düşünün, mahkemeyi bile Mütareke'de işgalci kuvvetlerin emriyle hareket eden "Nemrut Mustafa Divanı"na benzeten bir dil bu!
Necib matbuatımızın bir kısmına vallahi hased ediyorum; darbecilere gösterdikleri şefkat ve hukuki desteği vaktiyle demokrasi için seferber etmiş olsalardı, darbe sabahları tek cemse kışlasından çıkamazdı. Şu günlerdeki yayınları, tam bir "Darbe Muhipleri Cemiyeti" bültenini andırmakta ama bana göre aslında vaktiyle sahip oldukları, efsânevî "Kanaat imparatorluğu" iktidarının yerinde durup durmadığını kontrol ediyorlar; eh, kısmen yerindedir. Başından kaç kere darbe geçmiş bir topluma, "Balyoz delillerinin hepsi uydurma" kanaati çakmak az-buz hüner, küçümsenecek mühendislik değildir hani. Peki, darbe sevmeyen halkımız ne yapıyor? Ne yapsın; bunlara bakıyor bakıyor, sonra tepki diye gidip "Küüt" diye AK Parti'ye oy veriyor. Yine öyle olacak galiba, şuraya yazdım işte...
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016