Baskın ORAN
Kritik derken, şu anda 21 yıllık Tek Adam Rejimi gün be gün batıyor ve gün be gün demokrasi ufukta doğuyor.
Böylesi bir durum, yaklaşık 30 yıllık CHP tek adam iktidarının 1950’de seçim kaybetmesiyle demokrasinin gelmesi olayından çok daha kritik ve tarihsel. Önemine binaen, bu batışı kısaca özetleyelim de konumuza öyle geçelim. Çünkü Rejim nereye el atsa elinde kalıyor artık:
***
Rejim 2 gün içinde 3 önemli darbe yedi: 1) Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen Hüda-Par’la kucaklaşmanın yanı sıra, davet etme durumlarına düştüğü Yeniden Refah’tan ret aldı; 2) Çok daha önemlisi, ekonominin başına törenle davet edilen Mehmet Şimşek “aktif siyaset düşünmediğini” söyledi ; 3) Güvenilen dağlara kar yağar misali, Nur cemaatinin Yeni Asya kolu Millet İttifakı’nı destekleyeceğini ilan etti. Bizzat AKP’nin Özlem Zengin’e hücumlarına filan hiç girmiyorum.
Çaresizlikten, baskılarını artırıyor Rejim. Depremde 11 yakınını kaybeden memur, WApp’ta “Adıyaman’dan helallik istiyor, helallik vermiyorum” yazdığı için görevinden uzaklaştırıldı. 30 dilde yayın yapan ünlü Alman ajansı Deutsche Welle lisans vermeme yöntemiyle kapatılıyor. Nevroz kutluyorlar diye Diyarbakır’da 200, İstanbul’da 224 kişi gözaltına alındı. Çok uzayacak, şu veciz haberle özetleyelim: “Erişim engellerini duyuran web sitesi de erişime engellendi”.
Yargı, bu çözülüşün mesajını çoktan aldı. OHAL yasası maddelerini iptal etti. Barış Akademisyenleri ile KHK’lileri aklamaya başladı. Yargıtay, daha önce defalarca cezalandırdığı Herne Peş marşının örgüt propagandası olmadığına karar verdi. Son 3 gün içinde böyle sayısız örnek var.
Çok önemli bir diğer gösterge: Kamuoyu araştırmalarında AKP’nin düşüşüne paralel olarak, vekilliğe başvurular AKP’de azalırken CHP’de artıyor. “Devlet depreme hazır değildi” diyenlerin %81,9’a ulaştığı Türkiye’de, sürekli konuşma alışkanlığına sahip RTE ve Soylu’nun son zamanlardaki sessizliğini görmek zaten yeter.
Fakat böyle gidersek vereceğim örnekler bikaç haftalık yazıyı doldurur, onun için artık esas konumuza geçelim.
***
HDP’nin yapması gereken şudur: SON ZAMANLARDA NE YAPIYOR İSE onu kararlılıkla devam ettirmesi.
Yani, sol partilerle birlikte hareket etmenin yanı sıra, hiç beklenmediği kadar iyi çıkan Kılıçdaroğlu’na dışarıdan destek vermesi. Çünkü Kılıçdaroğlu bir yandan RTE’ye bir yandan da İYİP’e karşı demokrasiyi savunuyor ve HDP’nin de istediği bu.
HDP’nin bu süreçteki en anlamlı davranışı, CHP’yle görüşmeyi kendi genel merkezinde değil TBMM’de gerçekleştirmesi oldu: “Kürt sorunu dahil bütün sorunların çözüm adresinin TBMM” olduğunu açıkça ilan ederek.
Çünkü, çok dikkat, böylesi büyük sorunların sadece 2 çözüm yeri vardır: Ova veya Dağ. PKK’yi açıkça kınamadığı için HDP’ye yüklenenlerin kulağına küpe olsun. Daha ne deseydi acaba HDP?
HDP bu bilinçli tutumunu kararlılıkla sürdürmeli. Çünkü seçim yaklaştıkça gerginlik stratejisi uygulayacak olan RTE, çok zor ama, bir daha seçilirse felaket olur. 2015-2018 arasını unutmayalım.
HDP, bu ülkenin bugüne kadar gördüğü en sağduyulu ve güvenilir politikacı olan Selahattin Demirtaş’la tam uyum halinde olmayı titizlikle sürdürmelidir. Şu soruyu hep akılda tutarak:
Acaba Selo nasıl oluyor da, üstelik de “Benim ketildan yolluyorum” diye dalga geçerek, cezaevinden her gün tvit atabiliyor?
Sakın, Tek Adam Rejimi bu ortamı bi umutla sağlıyor olmasın? Demirtaş ile HDP yönetimi arasında acaba olur da hır çıkar mı umuduyla?
HDP bu rasyonel politikasını aralıksız sürdürmeli. Kürdistan isteyen bir Kürt partisi değil, demokrasi ve eşitlik isteyen bir Türkiye partisi olduğu gerçeğini ilana aralıksız devam etmeli. AKP+MHP+İYİP’in umutlarını boşa çıkartarak.
Türkiye’nin demokratikleşmesi Kürt sorununa çözüm getirir, bu kesin. Ama Kürt sorununa HDP’nin mevcut yaklaşımı Türkiye demokrasisinin kilit taşı olacaktır, bu da kesin.
***
Şimdi gelelim, HDP’nin ne yapmaması gerektiğine.
Aslında bu, ne yapması gerektiğinden rahatça çıkıyor. Ama biz yine de kimi sakınılması gereken somut durumlardan açıkça söz edelim, yumurtalar kırılmadan. Kastettiğim, HDP’deki radikallerin zamansız (ve dolayısıyla demokrasi sürecine ve partiye zarar verebilecek) eylemleri.
Bir aydır kimi HDP milletvekilleri, Öcalan’a uygulanan yasa/hukuk ve ayrıca insanlık dışı tecridi kınayan “Adalet Nöbetleri” düzenliyorlar TBMM’de. Daha önce, 2022’de Adalet Bakanlığı önünde ve TBMM’nin Çankaya kapısı dışında da eylem yapmışlar ve polis tarafından engellenmişlerdi. Engellenenler vekil oldukları için ister istemez bir “karizma çizilmesi” durumu ortaya çıkmıştı.
Ama çok daha önemlisi var: Parti içindeki radikaller Şubat başında HDP sitesinden ilan ettiler: “6 Şubat’tan itibaren Yüksekova ve Kızıltepe’den başlayacak şekilde iki koldan ‘Çözüm İçin İmralı’ya Yürüyoruz’ yürüyüşünü ve etkinliklerini başlatacağız.”
Yani Şubat ayında Hakkari’den taa İmralı’ya 1.351 km. yürünecek, Tek Adam Rejimi’ne bunca yol boyunca sayısı ve şiddeti öngörülemeyecek “imkanlar” tanınmış olacaktı.
Bu yürüyüş girişimini belki de ilk defa buradan okuyorsunuz, çünkü korkunç deprem aynı 6 Şubat günü vuku buldu ve gündemi kapladı.
***
Her şeyden önce, belki Guantanamo hariç çağdaş dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bu Öcalan tecridiyle ilgili protestolar şu anda yapılması gereken öncelikli eylemler değil. Timing is everything demişler. Zamanlama dünyada en önemli şeydir.
Tamam, Tek Aday Rejimi Öcalan’ı (herhalde kendi istediği şeyleri söyletemediği için) 7 Ağustos 2019’dan beri avukatları ve ailesiyle bile görüştürmüyor. Fakat tekrar edeyim, bu yasa/hukuk ve insanlık dışı durum Tek Adam Rejimi’nden kurtularak demokrasinin yeniden inşa edilmesiyle önlenebilir ancak.
Üstelik, mefhum-ı muhaliften kalkarsak, bu konunun şu anda öncelikli olarak gündeme getirilmesi bu kurtulmayı çok zorlaştırıyor. Çünkü RTE ve çevresi bunu seçmenlerine “Türkiye’nin parçalanması” olarak takdim etme fırsatı yakalıyor.
Bu durum beni, HDP yönetiminin bizim duymadığımız başka “radikal” eylem girişimlerini önlemiş olabileceği tahminine götürmekte. Umarım yanılıyorumdur ve bu eylem çabaları yukarıda yazdıklarımla sınırlı kalmıştır.
Çünkü HDP, bu seçimin uzak ara en önemli partisi.
Hangi tarafa ağırlık verirse o tarafı kazandıracak olmasından değil sadece.
Yaptığını devam ettirmesinden ve yapmadığını yapmamaya devam etmesinden geliyor bu çok büyük önem.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
4.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
27.02.2025
27.12.2024
14.11.2024
1.11.2024
25.10.2024
18.10.2024