Cemil ERTEM
Bugün Cumhur-başkanı Erdoğan ABD Başkanı Trump ile görüşüyor. Bu görüşmenin ağırlığını Ortadoğu politikası bağlamında reel-politik güncel kapsasa da doğrudan ya da dolaylı olarak ekonomi-politik bu görüşmede belirleyici olacak. Bunun en önemli nedenlerinden biri de Erdoğan’ın Washington’a Pekin’den geçmesi.
Çin’in başkenti Pekin’de ‘Tek Kuşak, Tek Yol: Ortak Refah İçin İşbirliği’ başlığıyla düzenlenen zirve, Çin’in Asya, Afrika ve Avrupa’da devasa altyapı yatırımlarını öngören “Yeni İpek Yolu” projesinin en önemli zirvelerinden biriyidi. Almanya’nın 30 farklı dilde yayın yapan haber ajansı Deutsche Welle (DW) Pekin’deki zirveyi, “Milyarlarca dolarlık yatırım hedeflense ve Türkiye gibi ülkelerin beklentisi büyük olsa da temkinli olan Avrupa ülkeleri projede karşılıklı çıkar görmüyor” alt anonsuyla dünyaya servis etti. Avrupa ülkelerinin tümünü bilmem ama Almanya’nın “Tek kuşak, tek yol” projesinden çıkarının olmadığını tahmin etmek zor değil. Daha doğrusu, bu proje, Almanya’nın Doğu Avrupa’yı kendi periferisi yaparak, Türkiye’yi de istikrarsızlaştırarak gerçekleştirmek istediği stratejiyi bitirecek alternatif ama çok gerçekçi bir yeni dünya düzeni başlangıcı...
Esasında Trump öyle istediği için değil, başarısız olacağı artık belli olduğu için rafa kaldırılan Trans Atlantik Yatırım ve Ticaret Anlaşması (TTIP) ve kardeşi Trans Pasifik Ortaklığı, (TTP) Pasifik Asya’yı, Türkiye’yi statik olarak konumlandıran bir dünya öngördüğü için artık gündemde değil. Trump, Pasifik tarafının var olan haliyle kurgulanırsa, ABD’nin dış ticaret açığına katkı yapmaktan başka bir işe yaramayacağını görmüştü zaten...
Çin’in, ‘Tek kuşak, Tek yol’ projesi ise, dünya ticaretini Pasifik çıkışlı ama temel ticari yollar üzerindeki tüm ülkeleri merkeze alan ve onları kesintisiz büyüyen dinamik coğrafyalar olarak ele alıyor ve şu andaki ekonomik ve siyasi hiyerarşik yapıyı reddediyor. Böyle olunca, Asya’yı, Ortadoğu’yu hatta Doğu Avrupa’yı azgelişmiş ve istikrarsız coğrafya olarak gören ve buralarda sürekli terör tehdidiyle istikrarsızlık yaratan şimdiki dünya düzenini, bu proje, arkasında bırakıyor.
Doğu’nun düzeni...
Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin açılış konuşmasında buna değindi ve bu projenin terörü “yerle yeksan” edeceğini vurguladı. O zaman çok açık olarak şunu söyleyebiliriz: 2. Dünya Savaşı sonrası ABD önderliğinde kurulan dünya ticaret ve para düzeni, iç savaşlara, ülkeler arasında kısmi lokal çatışmalara ve teröre dayanan ve böylece dünya ticaret ve para sistemini yalnız ABD merkezine ve o merkezin yedeklediği Avrupa coğrafyasına sıkıştıran, buralarda merkezileştiren bir yeni sömürge sistemiydi. Bu sistem, dünyanın bütün geri kalmış bölgelerini daha da geride bıraktırmak ve birbirleriyle irtibatını kesmek üzerine de kurulmuştu.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmaya, “Bu girişimin, Asya’yı, Avrupa’yı, Afrika’yı ve hatta Güney Amerika’yı birbirine bağlama hedefiyle geleceğe damga vuracağına inanıyorum” diyerek başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuşak ve yol güzergâhındaki ülkelerin altyapı planlarının ve teknik standartlarının yükseltilmesinin, kıtalararası ölçekte özellikle kara, deniz ve hava yolu koridorlarının geliştirilmesine katkı sağlayacağına da özellikle vurgu yaptı. Teknolojinin ortak paylaşımı ve üretimi, kültürel işbirlikleri bu yeni dünya düzeninin en önemli ayakları olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasındaki en önemli paragraflardan biri de şuydu: “Siyasi ve ekonomik alanda birbiriyle uyumlu bir sistemin tesisi, bölgemizde istikrar ve refah temelli yeni bir dönemin de kapılarını aralayacaktır. Hızlı kalkınmakta olan Asya’nın büyüme, yoksullukla mücadele, iklim değişikliğine karşı gereken tedbirleri almak gibi konular için 2030 yılına kadar yılda ortalama 1.7 trilyon dolar yatırıma ihtiyaç duyduğu hesaplanıyor. Bu boyutta bir çalışma, rekabetten ziyade işbirliği anlayışıyla hareket edilmesini gerektiriyor.” Bu anlamda Asya’nın, daha geniş olarak ele alırsak, Doğu’nun yeniden dünya ekonomisini şekillendirmek üzere ayağa kalktığı bu zaman diliminde bu söylenenler yalnızca bir ticaret düzenini içermiyor.
Yeni Endüstri Devrimi’nin nerede başladığını ve hangi merkezlerde devam edeceğini de söylüyor. Endüstri 4.0 denilen yeni sanayi devrimi, bu alanda harcanacak paralarla ölçülecek bir sıçrama değildir. Bu devrim, bilgi ve teknolojiyi en kararlı ve sürdürülebilir biçimde paylaşma becerisini gösteren bunun ekonomik altyapısını ve hukuki üstyapısını kuranların eseri olacaktır. Yani teknolojiyi eskisi gibi saklayanlar değil, paylaşanlar bu devrimin sahibi olacaktır. Batı uygarlığı ise, ilk sanayi devrimine giden zamanlarda yağmaya sonra da her şeyi kendi merkezinde toplayan, saklayan bir sömürgeleştirmeye dayanır. Paylaşmak Batı’nın doğasında yoktur.
Çin bunun farkında... Ve bu projenin mimarı Xi Jinping için şunu söyleyebiliriz; Xi, Mao’nun değil ama Deng’in başarılı bir devamıdır. Bu açıdan yeni Çin devriminin de öncüsüdür.
Xi, Türkiye’nin Çin’in planladığı yeni küresel paradigma değişimindeki yerini biliyor ve burada Türkiye’ye hem İran hem de Rusya’dan daha fazla rol biçiyor.
İşte Erdoğan, böyle bir zirveden yani Doğu’nun yeni dünya düzenini kurma kararı aldığı bir zirvenin yıldızı ve merkez ülkelerinden birinin lideri olarak ABD’de ABD Başkanı ile görüşüyor. Evet, virgül değil, bu anlamda, eskiye nokta koyulacak bir görüşme...
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018