Etyen MAHÇUPYAN
Devletin hem ideolojik hem rant yaratma anlamında çekim merkezi olduğu ülkelerde, gazetecilik esas işlevinin dışında özel misyonlar geliştirir. Toplumsal alanın dinamiklerini anlayıp aktarmak tümüyle anlamsızlaşır. Onun yerine cinayetler ve kazalardan oluşan cinsellik soslu üçüncü sayfa haberciliği ile yetinilir. Devletin tasarruflarının kamuoyuna aktarılması ise ‘doğal’ bir sansür süzgecinden geçirilerek gerçekleştirilir. Eğer yayın organı kendisini devlet ya da hükümetle özdeşleştiren bir ideolojik bakışa sahipse, doğrudan yönetimin ‘ağzına’ bakar ve haberciliğini de ‘milli’ menfaatler çerçevesinde sunar. Dış haberler ise ya tamamen magazinel seviyede tutulur, ya da aynı ‘milli’ bakışın ihtiyacına göre şekillendirilir.
***
Bu genel anlayışı kanıksamış bir toplumda, ayrışmaların derinleşmesi ve yönetimin kendisini bir ölüm/kalım mücadelesi içinde hissetmesi, durumu iyice hastalıklı hale getirmeye meyyaldir… Böylece istihbarat faaliyetinin kutsallaştırıldığı, manipülasyonların takdire şayan bulunduğu bir ortama geçilir. Medyanın bir bölümü başına tanınmamak için örtü geçirmiş linç çetelerine dönüşür, ardından o örtüleri de atmakta beis görmez.
Medya ne zaman bu hale gelse, anlayın ki ülkede devlet/toplum ilişkisi ve birlikte yaşama kültürü bir yozlaşma sürecinin içindedir. Bugün ne yazık ki biz de bu noktadayız… Bilmediğimiz, alışık olmadığımız bir durum değil. Ancak yine de yıllar içinde bir değişimden söz edilebilir. Eskiden daha ziyade tek tek gazeteciler tetikçilik yapardı. Bunlar başta MİT olmak üzere istihbarat teşkilatları içindeki hiziplerle işbirliği içinde davranır ve gazeteler tarafından da el üstünde tutulurlardı. Çünkü doğruluğu kuşkulu olsa da sansasyonel bilgi getirir, gündem yaratırlardı. Buna karşılık tümüyle tetikçilik yapan yayın organları da mevcuttu, ama onlar gazeteden sayılmaz, ideolojik propaganda ve çıkar odağı muamelesi görürdü.
Şimdilerde bir başka aşamaya geçtik… Artık özel bilgiye ulaşma maharetine sahip gazeteciler yok, çünkü böyle bir ihtiyaç kalmadı. Yayın organlarının tümüyle ve esas işleri olarak tetikçilik yaptığı bir noktaya ulaştık. Köşe yazarları, TV program sunucu ve yapımcıları, editörler ve yayın yönetmenleri ile kimse bu yapılandan utanmıyor, aksine şerefli bir görev ifa ettiklerini savunuyor. Vatan hizmeti olarak yalan söylenirken, herhalde bu ‘hizmeti’ kendilerini aşan bir büyük ‘dava’ uğruna yaptıklarını düşünüyorlar. Ama aynı hizmetin maddi manevi diğer getirilerinden yararlanmaktan da gocunmuyorlar.
Kemalizm makbul vatandaş yanında makbul bir medya yaratmıştı. Sonraki yılları gazetecilik ahlakının da kollandığı melez bir yapı içinde yaşadık. Bugün ise tek parti dönemindeki yönetim anlayışı muhafazakâr siyasi kültürle ve onun çeperindeki oportünizmle bütünleşiyor. Tetikçilik artık gazete ve televizyon çerçevesi içinde de kalmıyor, ‘sivil’ toplum kuruluşları ve sosyal medya üzerinden kılcal damarlara nüfuz etmeye, yalanlarla toplumu zehirlemeye soyunuyor.
***
Tepeden gelen emirle, ya da verimli topa girme hevesiyle davranan bu kuruluşlar, kendilerini istihbari asparagasa açık tutmakla kalmıyor, bu işlev için seçilmiş olmaktan övünç duyuyor ve söz konusu seçilmişliği kendi nüfuz alanlarını sağlamlaştırma yönünde kullanarak yozlaşmayı had safhaya taşıyorlar.
Böylece suç içermeyen birçok ilişkiyi yan yana getirerek suç ürettiğini sanan, suçlanması istenen kişileri gelmiş geçmiş her türlü melanetin sorumlusu yapmak isteyen bir tetikçilik, müdanasızca kol geziyor. Ahlaksızlık kurumsallaşıyor… Ve ne medya ne STK dünyasında kimseden ses çıkmadığı gibi, iktidar cenahında da birçokları ortaya konan bu çabaya takdirle bakıyor. Tetikçiliğin şerefli bir mesleğe dönüştüğü ortamda, elinizde ahlaki temeli temiz herhangi bir ‘dava’ kalmayacağı ise idrakin ötesinde kalıyor.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023