Ural ATEŞER

BEYİNLER ESİR OLUNCA...
29.06.2016
1939

 Gün aydınlanmıyor... Çünkü beyinler esir... Beyinler teslim edilmiş... En "akıllı" diyebileceğinizin bile beyni tek taraflı çalışıyor... Hain saldırının Havaalanı binasının dışında ve girişinde olduğu artık herkes tarafından bilinmekte olmasına rağmen, hala havaalanı dışında yolda bir kalaşnikof fotoğrafını paylaşıp "Tek bir şey soracağım! Bizim parfüm dahi sokamadığımız havaalanına bu nasıl girdi?" notunu yazabiliyorlar... Bununla kalmıyor, bu paylaşımı yaygınlaştırıyorlar... Böyle paylaşımların altında yığınla "beğendim" isimleri... Ne katiller, ne de o kalaşnikof "sizin parfüm bile sokamadığının yere" girebilmiş değil... Arabanız bomba ile de dolu olsa, havaalanının dışına kadar elinizi kolunuzu sallayarak gidebilirsiniz... Bu İstanbul'da da, Düsseldorf'da da, Berlin'de de böyle... Girmeden uygulamışlar kanlı planlarını... Ama olsun... Biz istediğimiz gibi yazalım, izi kalır...

Bakın olay daha sıcakken Hürriyet gazetesinin haberine:

"İstanbul Atatürk Havalimanı'nda gerçekleşen terör saldırısıyla ilgili ORTAYA ATILAN BİR İDDİAYA GÖRE (büyük harfler benden) teröristler havalimanına yurtdışından uçakla geldiler. ... Uçaktan inen teröristler Dış Hatlar Terminali'nde hazırlandıktan sonra saldırıyı gerçekleştirdi. ...Teröristlerin uçakla kaleşnikofları ve patlayıcıları nasıl getirdikleri ise merak konusu." Oysa bir kez bile uçak yolculuğu yapan bilir, hele de yurtdışından İstanbul'a gelenler daha da iyi bilir... Kalaşnikofla, patlayıcılarla oralardan uçağa bineceksin ve İstanbul'a geleceksin, orada hazırlığını tamamlayıp kendini patlatacaksın... "Ortaya atılan bir iddia" deyince kurtarıyor kendisini bu gazeteci bozuntusu...

Bombalar patlıyor... Sırf Türkiye'de de değil... Tam Rusya ile, İsrail ile sorunlar giderilmeye çalışılırken... Tam Turizm ve tarım ihracatıyla ilgili sektör umutlar besliyor derken, bakıyoruz, Atatürk Havaalanı'nda patlatıyor iki şerefsiz kendini... Daha da elim durum, bazıları, hemen bu patlamaları da iç siyaset kriterleriyle yorumlamaya başladılar... Hala akıllanmadınız mı... Kriz 10binlerce işyeri ve çalışana maloluyor... Ve sormuyor bu insanlara hangi partidensin diye... Aymazlar neredeyse bayram ilan edecekler, her gün bir yerde bomba patlasa diye... Bu geminin içinde hepimiz varız... Bunu düşünmüyorlar bile... Onlar insanlığa, çoluğa çocuğa düşman... Gözlerinde timsah gözyaşları, ama aynı zamanda her patlamayla bayram ediyorlar...

Kime ne anlatacağız... Bu ülkede ya hükümete küfür edeceksin ya da tapacaksın ki yazıların yankı bulsun... Her derde devadır bu kriter... İnsanlar bir haberi, bir yorumu bu kriterle değerlendiriyorlar... Kendine "aydın" diyen geniş bir sözde muhalefettense muhatabın ve senin yazdıkların hükümete küfür etmiyorsa, hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur dediklerinin... Tersi de aynı şekilde... Tersi için de bilmem neresinin kılı olacak kadar tapacaksın Tayyip Erdoğan'a ve hükümete ki, yazdıklarının, söylediklerinin bir kıymeti harbiyesi olsun...

Her derde deva çözüm, bir taraf için "Tayyibin yok edilmesi", diğer taraf için muhalefetsiz, dikensiz gül bahçesi... Bunun ağaçlara çaput bağlamaktan farkı var mı... İnsanlar ölüyormuş... İnsanlar sakat kalıyormuş... Onbinlerce işyeri iflas ediyormuş... Yüzbinlerce çalışan işsiz kalıyormuş... Noolur... Olsun ölsünler, sakat kalsınlar, işyerleri kapansın, çalışanlar işsiz kalsın... Yeter ki kaos büyüsün ve "Tayyip gitsin"...

Ne dersek diyelim... Nasıl örnekler verirsek verelim... Beyinler tamamen günlük siyasi kamplara göre çalıştığı için, olan her türlü benzer olaydan sonra, saflar tribünlerine göre sloganlar söylemeye devam ediyor... Tüm gelişmiş ülkelerin siyasi temsilcileri, çok geniş bir yelpaze içinde, "terörün ilan edilmemiş bir savaş hali" olduğunu, buna karşı etkili yüzde yüz çare bulunamadığını söyleseler de, Bizim kafalarımız büyük resmi görme kaabiliyetini kaybettiğinden, anlamıyoruz... Bazı olayların günlük siyaset dışında tartışılıp tüm siyasi aktörlerin birlikte tavır alması gereği Türkiye dışında her yerde geçerliyken bizim ülkemizde bu mümkün değil...

Bakın, Fransa başbakanı, "... Fransa'nın terör saldırılarını engellemek için elinden gelen her şeyi yaptığını fakat daha çok terör saldırısı olacağını. ... Emniyet ve istihbarat görevlilerinin 2013 yılından bu yana 15 saldırıyı engellediğini ve potansiyel teröristleri aralıksız takip ettiğini. ... Fakat daha fazla saldırıya şahit olunacağını, daha çok masum insan hayatını kaybedeceğini" söylüyor ve tüm siyasi aktörlerin ortak tavrıyla karşılanıyor... İç siyasette son derece de sert geçen tartışmalar, böyle bir konu olduğunda göz ardı edilebiliyor...

Son iki günkü dış politika gelişmeleri ve tam da bu gelişmelerin ortasında terör saldırısı birlikte düşünülmeli... Olur mu... Düşünülür mü... Hiç sanmam... Ama iflah olmaz bir iyimser olarak yazmaya devam etmek durumundayım... Hadi kolay gelsin... Bir taraf saldırmaya ve küfretmeye devam etsin hükümete; diğer taraf da tapınmaya... Ben iki tarafın da taraftarı olmayacağım... Öğrendiğim, yaşam düsturu yaptığım ilkelerimle yazmaya ve direnmeye devam edeceğim...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar