Ali Türer

Ali Türer
Ali Türer
Tüm Yazıları
ALİCE HALA UYUYOR MU?
19.01.2015
2111

 Kızım Işıl Türer Hacettepe Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesinde 4. Sınıf Felsefe öğrencisi. “Metin okuma” adıyla aldıkları bir derste hocaları “Alice Harikalar Diyarında” kitabından seçtiği bir bölüm üzerinden “deneme” yazmalarını istemiş. Işıl yazdığı denemede bu günlerde güncel olan bedelli askerlik konusuna gönderme yapmış. Toplumda yaşanan adaletsizlikler karşısında bireyin tutumunu ironiyi kullanarak eleştirmiş. Konuyu ele alış tarzından, verdiği mesajdan etkilendim. Bu hafta bu deneme yazısını sizinle paylaşmak istedim. İyi okumalar...

ALİCE HALA UYUYOR MU?

IŞIL TÜRER 

Gördüğü rüyadan uyanmayı bekleyen bir Alice varİçimizde. Birkraliçe var Alice’leri durmadan bir rüyaya çeken. Bir de kral anlamı boş veren,biçimci mi biçimci.Neden mi bahsediyorum?İnsanları sürekli rüyalara çekiştiren bir kraliçe, anlam değil biçime önem veren bir kral, idare etmeye çalışan bir tavşan ve sonrasında rüyadan uyanabilecek olan bir Alice’den.Açın Alice Harikalar Diyarında’nın Alice’nin uyandığı bölümü. Asıl önemli olan ne, ona bir bakalım.

Şimdi bir mahkeme salonu hayal edin.Kendinizi bu mahkemede olan bitenleri görecek doğru bir konumdayerini almış farz edin. Bir karar verilecek.

İskambil kâğıdından askerler çıkışları tutuyor.Görkemli bir tahtta oturan kraliçe ve krala suçlu bölümünden bakan birileri var. Herkes birbiriyle fısıldaşıyor. Mahkemenin bir yanında kocaman bir yazı tahtası var. Altın sarı saçlarıyla Alice’yi görebiliyorsunuz. Tabi bir de jüri ile mahkemenin kararını merak eden birçok katılımcı. Bu arada şık giyinmiş ortalıkta dolanan beyaz da bir tavşan var.

Ortada bir konu var,ama konunun ne olduğu belli değil. Konunun önemli mi önemsiz mi olduğunu tartışıyor katılımcılar sadece. Birden kral haykırıyor gür bir sesle, “bu çok önemli” diyor. Beyaz tavşan tedirgin, kral bir kusur işlemiş de kapatmaya çalışıyormuş gibi ”Önemsiz, elbette önemsiz demek istediler değil mi” diyor telaşlı biçimde kraliçeye. Kral şaşkın, mırıldanıyor soruyor kendi kendine: “önemli mi, önemsizmi hangisi kulağa daha güzel gelir acaba?”Kararlar yazı tahtasına yazılıyor. Jüri kendi içinde bölünmüş durumda; bir kısmı önemli diyor, bir kısmı önemsiz.

Tahtayı görebilecek konumdaAlice: “Ama”diyor “önemli mi önemsiz mi olduğu fark etmez ki”.“Size bir kare sunarken konunun ne olduğunu size söylemiyorum. Konunun ne olduğunu bilmiyoruz. Bize anlatılan sanal dünyanın içinde öylece duruyoruz. Biz nejüriyiz ne de Kraliçe oysa. Biz dışardan biriyiz sadece. Bize neyin önemli olduğu sorulsaydı şayet okuduğumuz yerden biz de belki kral gibi kulağa hangisi hoş gelir diye düşünecektik.Ya da bir ihtimal tahtaya bakacak, çoğunluğun söylediği şey neyse, onu doğru bilecektik.”

 Alice’nin söyledikleri sizce anlamsız mı? Karşı çıkışın anlamı da zaten, neyin önemli veya neyin önemsiz sayılabileceğini yorumlamamıza bağlı ortaya çıkmaz mı? Muhtemelen konuyu bilseydik cesur yahut korkak biçimde konuya dâhil olacaktık. Belki de Alice gibi önemsizliğin farkına varırdık.

Bu kurgunun içine sanki bir yerlerden fırlatılmış gibiyiz. Anlam biçimi bozacaksa, anlamlı olmak o kadar da önemli değil diye düşünen kral gibi bir o tarafa bir bu tarafa savrulmaya eğilimli bir halimiz var bu kurguda. Karşımızda ise “fark etmez” diyebilen bir Alice var. Biz ise konuyu bile anlayabilecek durumda değiliz henüz sonuçta. Önemli, önemsiz veya saçma her hangi bir yargı geliştirebilmek için önce konuyu bilmek gerekmez mi?

Tam da bu yüzden bu olayda yan tutamıyorum. Kitabın olay örgüsü hakkında geçerli bir yoruma sahip olsaydık bu yazı şüphesiz önemsiz bir yazı olurdu. Bu yazınınbu konuda büyük boşluklar sunduğu ortada. Küçükken okuduğum bu kitabın anılarımda bıraktığı izden dolayı konunun kraliçenin yaptığı çöreklerin yenmesi ile ilgili olduğunu söyleyebilirim. Deneyimlerimden yola çıkıp okuyanı konuyla ilgili boşa zaman harcamaktan kurtarsam da sonuçta bu yazının içeriğine, estetiğine mesajınadamgasını vuracak olanbana ait olan şeyler.Âmâ benim bu deneyimim sizi sonuçta anlattığım bu evrene fırlatılmış olmaktan kurtarmaz.

O halde konuma geri dönüp şunu soracağım: Nedir önemli olan? Hikâyenin bu kısmından,önemli olana ilişkin çağrışım yaptırabilecek olan nedir? Eğer bu bölümün Alice’nin rüyadan uyandığı bölüm ile ilgili olduğu hakkında bir fikrim olmasaydı Alice’nin “ama hiç mi hiç fark etmez” yorumunu jüri üyelerinden birinin yorumugibi değerlendirip; Alice’in yorumu için de “önemsiz” diyebilirdim pekâlâ.

Oysa biz de benzer bir mahkeme salonunda yaşıyoruz aslında.

Kraliçe, kral ve beyaz tavşan size de biraz tanıdık gelmiyorlar mı? Sürekli görüşünü bize dikte eden, gücünden korktuğumuz bir kraliçemiz yok mu?Bu Kraliçe bize bir takım sınırlar çizip, bu sınırlar içinde özgürsünüz deme cüretinde bulunmuyor mu? Onu idare etmek için şekilden şekle giren bir Beyaz Tavşan dolaşmıyor mu ortada? Anlamı boş verip biçimle ilgilenen bir Kralımız yok mu?

Bir kafesin içinde kanat çırpıp durmuyor muyuzsahte özgürlüğümüzle? Bize çizilen sınır içinde,önemli-önemsiz yorumunu yapan önceden seçilmiş birer jüri üyesi değil miyiz çoğu kez her birimiz? Bu insanlar size hiç tanıdık gelmiyor mu gerçekten? Bana çok tanıdık geliyorlar.

Askerlik kavramını ele alalım. Asker olmak her Türkiye vatandaşının görevidir değil mi? Ama bedelini öderseniz bu askerlik kısa zamanda bitebilir. Hatta temel askerlik eğitimi bile almadan askerlik yapmış gibi terhis edilebilirsiniz. Bütün iş sizden ödemeniz beklenen 18 Bin lirayı bulabilmenize bağlı. Ya paranız yoksa işte o zaman yandınız. Gönderildiğiniz Doğuda bir yerlerde çatışmada yediğiniz bir kurşunla canınızla ödeyebilirsiniz bedeli.Erken terhis sadece bunun bir an önce başınıza gelip gelmemesine bağlıdır.Buna anlamsız mı diyorsunuz? Hele bir deneyin,vicdani retçi olun bakalım başınıza neler geliyor. Alnınıza vurulacak damga bellidir: “Vatan Haini”.

“Önemli- önemsiz” tanımlamaları sonuçtabizim verdiğimiz değerlerdir. Siz ne dersiniz bilmem; ama ben bize hep bir şeyler dikte etmeye çalışan adına toplum dediğimiz Kraliçe’de de, kraliçenin gönlünü hoş etmeye çalışan Beyaz Tavşan’da da bulamıyorum bu parçanın bende yarattığı önemli olana ilişkin çağrışımı. Önemli olanın ipucunu gene Alice veriyor. Tahtaya bakıp “fark etmez” diyor.

Bu hikâyeyihenüz okumamış biri desadece başlığa bakarakbunun bir kurmacadan ibaret olduğunu anlayabilir. Var olduğu iddia edilen şeyler Alice’nin hayalinde yarattığı dünyaya aittir.

Gerçek olan, harika olan Alice’dir. Olup bitenin, size dayatılanın anlamsızlığını görebiliyor musunuz; kurmacanın değer yargılarını bir kenara bırakıp yaşama Alice gibi bakabiliyor musunuz?Öyleyse harika olan sizsiniz.

Önemli olanbence budur. Şimdi söyleyin bakalım Alice hala uyuyor mu?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar