Ayhan AKTAR
Bugün Çanakkale’deki 18 Mart Deniz Zaferi’nin 99. yıldönümü. Bu akşam, sizler, çeşitli TV kanallarında devletlû takımının hamaset dolu nutuklarına maruz kalacaksınız. Devlet büyüklerimiz konuşurken ekranda bildik siyah beyaz fotoğraflar gösterilecek ve bunların arkasından Atatürk’ün görüntüsü bir güneş gibi doğacaktır. Çanakkale Savaşları’nın sadece Atatürk’ün askerî dehası ve kahramanlığı sayesinde kazanıldığına ilişkin ‘milli anlatı’ tekrarlanacaktır.
18 Mart 1915 günü İngiliz ve Fransız Donanması Çanakkale Boğazı’nı geçmek amacıyla bir taarruz başlatmıştır. Osmanlı topçuları ve Bahriyesi, boğazın iki yakasına kurulmuş olan tabyalardaki topların ve boğaza dökülen 11 sıra mayın hattının yardımı ile müttefik donanmasının geçişine engel olmaya çalışmışlar ve başarılı olmuşlardır. Çanakkale savunması, Osmanlı Ordusunun I. Dünya Savaşı’ndaki en önemli zaferlerinden biridir.
O günlerde Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey’in komutası altındaki 19. Piyade Tümeni Maydos (yeni ismi Eceabad) civarında konuşlanmıştır. 1916 yılında Doğu cephesinde bulunan Mustafa Kemal Paşa, Harp Tarihi Komisyonu’nun kendisine verdiği görevle Arıburnu Muharebelerihakkındaki raporunu kaleme almıştır. Esas olarak, Mustafa Kemal’in kara savaşlarının ilk safhasını özetlediği bu kitapçığın giriş kısmında 18 Mart günü şöyle anlatılmaktadır:
“O gün, Müstahkem Mevki Komutanı olan Cevat Paşa, kendisiyle Kilitbahir’de görüşmemizi emir ve arzu etmişti. Görüşmeden sonra Cevat Paşa ile birlikte gelmiş olan Sahiller Müfettişi [Guido von]Usedom Paşa da beraber olduğu halde Rumeli sahil bataryalarını gezmek, bir sahra bataryası için mevzi seçmek üzere benim de refakatim arzu edilmiş ve hep birlikte gidilmişti... Müstahkem Mevki Komutanı Tuğgeneral Cevat Paşa ile birlikte... [yarımadanın güney tarafında boşaltılmış Rum köyü olan]Kirte’ye hareket ettik. Oraya ulaştığımızda ... düşman donanmasının özel bir maksatla Boğaz’a yaklaşarak girişi bombardımana başladığını gördük. Düşman donanmasının Kirte ve Alçıtepe istikametlerine yönelttiği atışların altında kaldık... Cevat Paşa’nın görevinin başında bulunabilmesi için Maydos’a döndük. Düşmanın yenilgisiyle sonuçlanan bu günkü muharebe yalnız denizden cereyan etmiş, karada düşmanın bazı gemileriyle sahili ateş altında bulundurmasından başka dikkate değer bir şey olmamıştı.”
18 MART’IN KAHRAMANLARI
Yarbay Mustafa Kemal Bey’in anlattıklarından 18 Mart günü kendisinin dürbününün başında düşman saldırısını ve topçu savunmasını sadece izlediği ortaya çıkmaktadır. Eğer 18 Mart günü için bir ‘kahraman’ arayışında isek, kahramanlar Müstahkem Mevki Komutanı Tümgeneral Cevat (Çobanlı) ile İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının savunulması konusunda Harbiye Nazırı Enver Paşa tarafından görevlendirilmiş olan Alman Amirali Guido von Usedom olmalıdır. Zaten boğazın savunma planlarını hazırlayan ve 18 Mart savunmasını yönetenler de onlardır.
Mustafa Kemal Bey’in yazdıklarından, Cevat Paşa’nın o gün Rumeli sahilinde bulunduğu ve Anadolu yakasındaki karargâhına öğleden sonra ulaştığı anlaşılmaktadır. Cevat Paşa’nın yokluğunda görev başında olan ve tüm topçu savunmasını yöneten subay ise, Müstahkem Mevki Kumandanlığı Kurmay Başkanı, Topçu Kurmay Yarbay Selâhattin Adil Bey’dir. Görevi, saat 14:00’te Cevat Paşa’ya devretmiştir. Acaba, bu akşam Selâhattin Adil Bey’den bahseden olacak mı?
Bu akşam, bol miktarda Nusret mayın gemisi hikâyesi dinleyeceğiz. Evet, Nusret mayın gemisinin 8 Mart sabahı Erenköy koyuna sahile paralel olarak döşediği mayınlar, müttefik donanmasının manevra alanında bulunduğu için yarattığı tahribat büyük olmuştur. O gün, mayınlar sayesinde Bouvet, Ocean,Irresistible zırhlıları batmış ve diğer üç zırhlı da savaş dışı kalmıştır. Bu akşam, Nusret’in komutanıTophaneli Yüzbaşı Hakkı Bey’in ve gemideki Mayın Grup Komutanı Binbaşı Hafız Nazmi Bey’in kahramanlıklarından bahsedilecektir. Fakat o kritik görev sırasında gemide bulunan Alman askerî personelinin isimleri anılmayacaktır. Örneğin, Mayın Uzmanı Yarbay Geehl, Torpido Uzmanı Kıdemli Astsubay Rudolf Bettaque de gemidedir. 26 yaşındaki Bettaque, 7 Mayıs 1916 tarihinde şehit düşmüştür. Ayrıca, Nusret’in bacasından koyu renkli duman çıkarmadan makinelerini çalıştıran ve böylece düşman tarafından görülmesini engelleyen Alman Çarkçıbaşı Yüzbaşı Reeder de görev başındadır.
ÇANAKKALE’DEKİ ALMAN SUBAYLARI
Zaferin kazanılmasında katkısı olan Osmanlı subayları hatırlanmadığı gibi, savaşta ölen Alman subayları da ‘milli’ tarihimizde yok sayılır. 18 Mart günü Osmanlı askerleri içinde ölü ve yaralı toplamı 79 kişi iken, müttefikimiz olan Almanlar için bu sayı 18 kişidir. Kısacası, her dört Osmanlı askerinin kaybının yanında, bir Alman askerinin kaybı vardır. Aynı şekilde, 19 Şubat günkü bombardımanda Orhaniye Tabyasında şehit olan Alman Topçu Teğmeni Hans Woermann’ın adı hiç anılmaz. Anafartalar’da 16. Kolordu Kumandanı olan Albay Hans Kannengiesser, anılarında Teğmen Woerman’ın Çanakkale’deki cenaze törenini şöyle anlatmaktadır: “Türk-Alman İttifakı’nın bir subayı olduğu için, cami minaresinden ‘salâ’ okundu ve Türk bayrağı altında, mezarında bir hoca tarafından yüzü Kıbleye çevrilerek defnedildi.” Osmanlı subayları, vatan savunmasında ölen silah arkadaşlarına saygıda kusur etmemişlerdir. Müttefiklerini yok saymak ve ‘sadece kendi ölüsünün ardından ağlamak’ Cumhuriyet tarihçilerine özgü bir marifettir.
Bu akşam, Çanakkale Boğaz Savaşları anlatılırken Seyit Onbaşı’nın hikâyesi bir kez daha tekrarlanacaktır. Neredeyse, koskoca müttefik donanmasını sırtında taşıdığı top mermisini namluya süren Seyit Onbaşı’nın durdurduğu iddia edilecektir. Böylece, modern bir savaşın tarihi ‘Battal Gazi Destanı’ türünden bir menkıbe seviyesine indirilmekte ve aslında gülünç kılınmaktadır.
Ne yazık ki Çanakkale Savaşları sırasında, Osmanlı Ordusu’nda savaşan Alman subaylarının hikâyesi yazılmış değildir. I. Dünya Savaşı’nın başında sayıları 1.100 kişi civarında olan Alman subaylarının ve askerî personelin sayısı, savaş sonunda 18.000 – 20.000 kişiye ulaşmıştır. Başta, Çanakkale Kara Savaşları sırasında V. Ordu’ya kumanda eden Mareşal Liman von Sanders olmak üzere birkaç komutan anılarını yayımlamıştır. Fakat, II. Dünya Savaşı sırasında, 1945 yılındaki Potsdam bombardımanında Alman Askerî Arşivleri’nin yanmış olması bu konuda nitelikli bir çalışmanın yapılmasını engellemiştir. Ankara’daki Genelkurmay Arşivleri’nde I. Dünya Savaşı ile ilgili çok Almanca belge vardır, ama bunlar da okuyucuya kapalıdır. İnşallah, 2065 yılında, tarih üzerindeki askerî vesayet kalktığı zaman araştırmacıların kullanımına açılacaktır.
ÖNCE ‘TÜRKLEŞTİRME’, SONRA ‘İSLAMLAŞTIRMA’
1930’lardan itibaren Çanakkale Savaşları ile ilgili tarih yazımında birkaç dönüm noktası vardır. Önce, Osmanlı’nın son zaferi bilinçli bir şekilde ‘Türkleştirilmiş’ ve Osmanlı ordusu içindeki Arap, Kürt, Rum, Ermeni ve Yahudi asker ve subaylar yok sayılmaya başlanmıştır. Çanakkale Savaşları’na katılan her asker ve subayın ‘safkan Türk’ olduğu fikri yerleştirilmeye çalışılmıştır. Böylece, özünde bir imparatorluk ordusu olan Osmanlı Ordusu’nun kozmopolit yapısı yok sayılmıştır. Tabii ki, külliyen ‘Türk’ olduğu iddia edilen bir ordu içinde Almanların da yeri olamaz. Yine 1930’larda biçimlenen tarih anlatısında, Mustafa Kemal Paşa’nın ilk askerî başarılarını gösterdiği cephe olan Çanakkale Savaşları sanki Kurtuluş Savaşı’nın bir hazırlık dönemi gibi kurgulanmıştır. Atatürk’ün varlığı bir köprü gibi kullanılarak 1915 yılındaki Çanakkale Savaşları, 19 Mayıs 1919’da başlayan Kurtuluş Savaşı’na eklemlenmiştir.
Daha savaş yıllarında, özellikle Mehmet Akif gibi İslamcılar Çanakkale Savaşları’nı bir tür ‘küffara karşı İslami direniş’ olarak sunan şiir ve yazılar kaleme almışlardır. Fakat, Cumhuriyet döneminin ‘ulusal tarih anlatısı’ içinde Çanakkale Savaşları ‘Hıristiyan Haçlı zihniyetinin Müslüman dünyasını istilâ hareketi’ olarak ele alınmamıştır. Son yıllarda, milliyetçi/ muhafazakâr kesimden belediye başkanlarının otobüsler kiralayarak kendi beldelerinde yaşayanları ve okul çocuklarını Çanakkale turlarına göndermesi, bir bakıma Cumhuriyet döneminin ‘şanlı Türk Ordusu’ anlatısının yerine ‘küffara karşı direnen İslam Ordusu’ edebiyatını egemen kılmaya başlamıştır. Günümüzde Çanakkale’deki şehitlikler bir tür ‘Hac yeri’ niteliği kazanmıştır. Ziyaretçilere de ‘Hz. Ali’nin Cenkleri’ kıvamında yeni uydurulmuş menkıbeler anlatılmaktadır.
2012 yılı Ramazan ayından itibaren AKP İstanbul İl Teşkilatı’nın Çanakkale Şehitler Abidesi’nde her yıl ‘Şehitlerin Mönüsüyle İftar Programı’ düzenlenmesi yeni bir dönüm noktasıdır. Böylece, Çanakkale Savaşları ile ilgili ‘İslami duyarlılık’ biraz daha artırılmıştır. Arpa ekmeği, kırık buğday çorbası ve sudan oluşan mönü ile oruç açan binlerce kişiye, Kur’an-ı Kerim okunduktan sonra milli ve hamasi şiirler dinletilmektedir. Milliyetçi/ muhafazakâr siyasetin kendini hep ‘mağdur’ olarak gösterme çabalarının ayrılmaz parçası da ‘fakirlik veyokluk’ edebiyatıdır. Türk milliyetçisi, sürekli olarak kendini ve halkını aşağılayarak mağduriyet dozunu artırmaya çalışır. Aslında mesele çok basittir: Eğer askerler düzgün beslenmemiş olsalardı, zaten savaşı kaybederlerdi. Çanakkale Cephesi’nde 4. Tümen Kumandanıolan Yarbay Cemil Conk, anılarında askerlerin beslenme düzeni ile ilgili olarak şunları yazmaktadır: “Her nefere, günde 900 gram ekmek verilirdi. Sıcak yemeklere gelince: pirinç çorbası, etli fasulye, etli nohut, bulgur pilavı, kuru bakla ve hoşaf. Çerez olarak da kuru üzüm ve kuru fındık verilirdi. Aynı zamanda vakit vakit tütün dağıtılırdı.” Tarihî hakikat budur. Ama maalesef ideolojik kalıplarla uyumlu değildir.
ÇANAKKALE BİR HAÇLI SEFERİ MİDİR?
Son yıllarda, Çanakkale Savaşları’nı bir ‘İslami Cihat’ olarak görenlerin sayısı artmaktadır. Örneğin,Başbakan Erdoğan şunları söylemiştir: “Kimse kalkıp, ‘Haçlı seferleri şöyle böyleydi’ bir daha bunları söylemesin. Haçlı seferleri öyle 9 asır geçmişte değil! Unutmayın, Çanakkale de bir Haçlı Seferi’dir.Bizim yanımızda kimlerin olduğu bellidir. O zaman Suriye’den bizim yanımızda olanlar vardı, Mısır’dan bizim yanımızda olanlar var, Balkanlar’dan, Bosna’dan, Kosova’dan bizim yanımızda olanlar vardı.” (9 Eylül 2013, Yeni Şafak)
Bu noktada bazı hatırlatmalar gerekiyor: Eğer, I. Dünya Savaşı ‘emperyalist güçler’ arasında bir paylaşım savaşı ise, bu savaşta Osmanlı Devletinin müttefiki ‘emperyalist’ aynı zamanda ‘Hıristiyan’ olan Almanya, Avusturya- Macaristan ve Bulgaristan idi. İttihat ve Terakki hükümeti, bu büyük paylaşım savaşında ‘bir koyup, üç almak amacıyla’ daha 2 Ağustos 1914 tarihinde Almanya ile ‘gizli ittifak’ anlaşması imzalamış ve hemen ertesi gün seferberlik ilan etmişti. Osmanlı Donanması, 29 Ekim 1914 günü Rus Donanması’na ateş açıp, Rus limanlarını bombalayarak savaşı başlatmıştır. Burada Osmanlı Devleti, ülkesini savunan ‘mazlum ve mağdur’ taraf değil; düpedüz savaşı başlatan ‘saldırgan’ taraftır.Çanakkale’yi savunan Osmanlı V. Ordusu’nun başında Alman Generali Liman von Sanders vardı. Osmanlı Ordusu’nun Genelkurmay Başkanı ise, Fritz Bronsart von Schellendof Paşa’ydı. Bugün ayrı birer devlet olan Suriye, Irak gibi Arap ülkeleri 1914 yılında birer Osmanlı vilayeti idiler. Bu vilayetlerden askere alınanlar da zaten ‘Osmanlı vatandaşı’ olarak doğmuşlardı. Özel olarak, “bizim yanımıza gelmeleri” diye bir şey sözkonusu değildi, onlar sadece mecburi askerlik görevlerini yerine getiriyorlardı. Dolayısıyla, Almanların parası, askerî yardımları ve Alman komuta heyetinin aktif katılımı ile sürdürülen, İttihatçıların kendi ince hesapları sonunda ‘yangından mal kaçırır gibi’ girdikleri bu savaşı Haçlı Seferleri’ne benzetmenin iler tutar tarafı yoktur.
Eğer Sn. Erdoğan’ın yaklaşımı resmî tarih yazımında egemen olursa, yakında “20. Yüzyılın Haçlı Seferi: 1915’te Çanakkale Cephesi” gibilerden kitaplar yayımlanacaktır. Ama, “Çanakkale’de Selahaddin Eyyubî Ruhu: İslam’ın Kılıcı Liman von Sanders Paşa Hazretleri” gibilerden bir biyografik çalışmayı Genelkurmay Başkanlığı’nın yayımlaması biraz zordur. İslam ordusunun başında bir Hıristiyan generalinin varlığı sıkıntı yaratabilir. Bu nedenle, Liman Paşa’nın adını anmamak en iyi çözümdür.
ESAS MESELE: ERMENİ SOYKIRIMI, 2015
2015 yılına az kaldı. Ermeni soykırımının 100. yılının bizim ‘devletlû takımı’ açısından sıkıntılı geçeceğini tahmin edebiliriz. Benim görebildiğim kadarıyla, 2015 yılında Ermeni meselesi ile ilgili uluslararası baskıya direnmek için ‘acıların yarıştırılması’ politikası benimsenecektir. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, daha 25 Nisan 2011 tarihinde devlet politikasını açık eden bir konuşma yapmıştı. İlgili gazete haberi şöyledir: “Çanakkale'ye gelen Bakan Davutoğlu, ‘Çanakkale adını duyup da kalbi hoplamayan, yüreği titremeyen, damarlarındaki kan akış hızı artmayan bir Türk olamaz’ dedi. Davutoğlu, konferansına, ‘Bütün dünyaya 2015 yılını tanıtacağız. Bazılarının iddia ve iftira ettiği gibi bir soykırım yıldönümü olarak değil, bir milletin şanlı direnişinin, Çanakkale direnişinin yıldönümü olarak tanıtacağız’ diyerek başladı.” (Yeni Şafak)
Artık niyet bellidir, Osmanlı Ermenilerinin mağduriyetlerinin karşısına “Ama biz de Çanakkale’de öldük” gibilerden bir dengeleme ve acındırma siyaseti uygulanacaktır. Böylece, yurtdışından gelen baskılar azaltılmaya ve içeride de Ermeni kırımının haklı nedenleri olduğu anlatılmaya çalışılacaktır. ‘Devletlû takımı’ tarafından kurgulanan bu yeni tarih anlatısı, tabii ki ‘alaturka’ tarihçiler tarafından hemen benimsenmiştir. Türk Tarih Kurumu Başkanı, Prof. Metin Hülagü durumdan vazife çıkararak şunları söylemiştir:
“2015 denilince insanların aklına Ermeni meselesi değil, Çanakkale gelmelidir... Çanakkale Savaşı olmasaydı yani İngiltere ve Fransa Çanakkale’ye gelmeseydi, Ermeni meselesi de olmazdı... Fransa ve İngiltere kilometrelerce uzaktan kalkıp gelip Anadolu’yu işgal etmeye çalışıyor, Çanakkale’ye dayanıyor, yanlarına da Ruslar ile birlikte Ermenileri alıyor, ondan sonra ‘Bunları niye tehcir ettiniz’ diye soruyor. Onlar gelmeseydi Anadolu’da savaş da tehcir de olmayacaktı. Ermeniler hesap soracaksa gidip onlardan, İngiltere’den, Fransa’dan, Rusya’dan sorsun, bize ne soruyorlar.” (28 Ekim 2013, Bugün)
Peki, bu ‘parlak’ fikirlerin içeride veya dışarıda inandırıcılığı olabilir mi? Yurtiçinde kimleri ikna ederler bilemem, ama yabancıların bu zırvaları gülümseyerek okuyacağını tahmin ediyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları









































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.02.2016
25.01.2015
3.01.2015
19.03.2014
30.11.2012
29.11.2012
28.11.2012
30.04.2012
16.04.2012
9.04.2012