Etyen MAHÇUPYAN
Hızlı değişen toplumların en belirgin özelliği referansların çoğullaşması veya farklı bir açıdan bakıldığında eski ideolojik normların epriyip kültürleşmesidir.
Söz konusu değişim dinamiğinin görünür yanı muhakkak ki daha ziyade ekonomik ve sosyal alanda. Ama daha ilginç ve uzun vadede damgasını vuracak olan değişim zihinlerde yaşanıyor. Türkiye ilk kez modernliğin anlamını kavrıyor ve ironik bir biçimde, modernliğin küresel boyutta krize girdiği bir dönemde ‘gerçek', yani Batılı anlamda bir modernliği hak ettiği mesajını içeren bir zihinsel dönüşüm yaşıyor. Ne var ki zihinsel arayışlar kimliksel çözülme ve yeniden inşa sürecinden bağımsız değil. Salt entelektüel bir sorgulamadan değil, bütün varlığıyla kendisine yeni bir dünya ve kamusal alan arayan kişilerden söz ediyoruz. Bu nedenle çeşitliliğin hızla arttığı, kimliksel yelpazenin kültürel bağlamda giderek genişlediği bir ülkede yaşıyoruz. Hepimizin zihninde çelişkiler var ve o çelişkilerle birlikte geleceğe yürümekten çekinmiyor, tutarsızlıkların ve kopuklukların zaman içinde belki kendiliğinden çözüleceği umudunu besliyor, ama bir taraftan da dağılıp gitmekten, kimliksizleşerek küresel dünya içinde erimekten ürküyoruz.
Böylesine karmaşık bir zihinsel yapının anlaşılması kolay iş değil. Herhangi tek bir çalışmayla bunun yapılabileceğini söylemek bile gülünç olur. Ancak bazı araştırmaların kendi durumumuza ilişkin anlamlı iç görü kazandırması mümkün… TESEV'in Konda ile birlikte eylül ayında yurt çapında kabaca 2.700 kişiyle gerçekleştirdiği, yeni anayasayı merkezine alan çalışması da böyleydi. Önümüzdeki bir dizi yazı ile oradaki bulguları adım adım ele almakta ve bu vesile ile kendimiz üzerine düşünme fırsatını değerlendirmekte yarar var.
Eski referansların buharlaştığı yönünde en çarpıcı verilerden biri klasik olarak yıllardır süregelen sağ/sol oranının değişmemiş olduğu (kabaca 2'ye bir), ama kendisine sağcı veya solcu diyenlerin toplamda artık yüzde ellinin altına indiğiydi (yüzde 48). İnsanların kendilerini ‘dışarıdan verilmiş' siyasî referanslarla değil, kendi değişim maceraları içinde belirginleşen kültürel referanslarla tanımlama eğiliminin arttığını söyleyebiliriz. Bu bağlamda en ilginç sonuçlardan biri kendisini tanımlarken en fazla kullanılan sözcüğün ‘Atatürkçü' olmasıydı (yüzde 26,5). Oysa ‘Kemalist' cevabı yüzde 6'da kalmaktaydı. Bunu ‘Kemalist'in siyasî bir tınıya sahip olmasına karşın, ‘Atatürkçü'nün kültürel bir şemsiye yaratma özelliği ile açıklamak mümkün. ‘Kemalist' sözcüğü iktidar olan, halkı yöneten, toplumu yeniden inşa eden, proaktif bir ideolojiyi yansıtmaktaydı. Buna karşılık ‘Atatürkçü' sözcüğü savunmada olan, itilmiş, yenilmiş, haksızlığa uğramış, edilgen kalmış bir kesimin ayakta kalma hissiyatını yansıtıyor gibi gözüküyor.
Laik kesimde toparlayıcı bir odak olarak duran ‘Atatürkçü' kimliğinin ideolojik açıdan içi boş olmasıyla, son dönemde laikçi, milliyetçi, Batı karşıtı ve içe kapanmacı bir tür solculuk olarak gelişen ulusalcılığın ideolojik sertliğinin birbirini tamamlama özelliğini görmemek zor. Buna karşılık söz konusu ‘Atatürkçülüğün' epeyce iç zenginliğe ve karmaşıklığa sahip olduğunun ve önümüzdeki döneme kalıcı bir biçimde taşınmasının pek olası gözükmediğinin de altını çizmek lazım. [email protected]
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024