Etyen MAHÇUPYAN
Siyasi kültürümüz her şeyi sulandırma ve sığlaştırma konusunda yüzyıllara dayanan bir geleneğe sahip. Son dönemde ‘yerlilik’ kavramı da bu türden bir fırsatçı suikaste kurban gitti. Bu önemli kavram, gelenekçi muhafazakarlığı ima eden ‘yerelliğin’ aksine, toplumun karmaşık ve çoğulcu sentezine gönderme yapıyor. Kişiyi kendisini aşan bu çoğulculuk adına düşünme ve hissetmeye davet ediyor. Yerliliği temel alan bir millilik anlayışının ille de dışlayıcı ve içe kapanmacı olmayacağını, toplumun çıkarlarını zihinsel anlamda ucu açık, özgüvenli ve paylaşımcı bir bakış içerisinde hayata geçirmeyi hedefleyebileceğini tasavvur edebiliriz. Ancak şu an Türkiye’de tersi yaşanıyor… Eski ve kaba millilik anlayışı yerliliği boğup kendisine malzeme yapıyor. Dolayısıyla yerliliğin içi boşalmış, vasat milliyetçi militanlığa kurban verilmiş durumda.
***
Ancak verilen zarar bununla sınırlı kalmıyor. Öyle bir hava yaratılmaya çalışılıyor ki sanki kimlik kişilerin insani niteliklerinden çok daha kıymetli. Oysa hayat her seferinde aksini ispatlıyor… ‘Yerli/milli’ denenlerin içinde de muhakkak ki bir bölümü örneğin akıllı ve ahlaklıdır, ama etrafa şöyle bir baktığımızda bu iki vasfın yerli/milli kimlik için gerekli bir koşul oluşturmasını beklememek gerektiğini anlıyoruz. Aslında sorun akıllı/ahlaklı olmayan yerli/millilerden kaynaklanmıyor. Aksine kendisine yerli/milli diyen akıllı/ahlaklılardan kaynaklanıyor. Çünkü ideolojik kimlikler kişisel niteliklerden farklılar. Kişisel nitelikler olan akıllı ve ahlaklı olma konusunda, kişi diğer insanların aynı niteliği sergilememesinden sorumlu tutulamaz. Örneğin ahlaklı birine diğer insanların ahlaksızlığının bedelini yükleyemeyiz. Buna karşılık ideolojik kimlik iradi olarak bir araya gelen bir tür cemaatleşme anlamını taşır. Sizin kimliğinizi taşıyan birinin tıynetsizliği kaçınılmaz olarak sizi de yaralar, çünkü tıynetsizliğin bir bölümü kişiselden öte kimliksel tutuma yüklenebilir. Örneğin akılsız/ahlaksız insanların kendilerini yerli/milli olarak sunmaları ve bu kimlik üzerinden itibar görmeleri, cemaatin diğer mensuplarını yaralayacaktır. Daha da ötesinde söz konusu ideolojik duruşla ilgili yozlaşma algısı üretecektir.
Bu nedenle ideolojik kimlik etrafında oluşan cemaatleşmelerde, yüksek değerlere sahip olanlara büyük sorumluluk düşer. O değerlere sahip çıkmaları ve kendi içlerindeki düşük manevi vasıf ya da yetenek sahibi kişilerin ‘doğru’ davranmasını sağlamaları gerekir. Misal olarak yerli/milli klişesi etrafında oluşan siyasi cemaatin içinde birçok akılsız/ahlaksız kişi de olabilir. Nitekim bu durum bütün ideolojik cemaatler için aynen geçerli. Bu durumda yerli/milli cenahta yer alan akıllı/ahlaklıların bir şeyler yapması, içe dönük bir düzeltme ve ayıklama çabası göstermeleri gerekmez mi?
***
Ne var ki böyle bir çaba gözükmüyor. Bu da akla birkaç ihtimal getiriyor. Belki yerli/milli cemaat içinde akıllı/ ahlaklı oranı yeterli değil… Belki de içerdeki mahalle baskısı nedeniyle akıllı/ahlaklı olanların sesi çıkmıyor. Ancak sebep ne olursa olsun, yerli/milli cemaat içinde kaliteyi arayan akıllı/ahlaklı bir ses duymadığımız ölçüde, cemaat ile ilgili kanaatimiz sadece akıl/ahlak sahibi olma açısından sıkıntılı üyelerin ‘katkısından’ hareketle oluşacak ve bu kanaat tüm cemaati kapsayacaktır. Diğer bir deyişle yerli/milli olanların akıllı/ahlaklı olanlarını da geri kalan güruh ile özdeşleştireceğiz…
‘Bize ne, kendileri düşünsün’ de denebilir… Ama her ideolojik kimlik arayışının bu kadar hızla gözümüzün önünde yozlaşması, kendi siyasi kültürümüz üzerinde çok daha ciddi düşünmemiz gerektiğini gösteriyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023