Gülay GÖKTÜRK
Dilerim, dün Diyarbakır’da başlayan Çözüm Çalıştayı’nın baş konusu da kalekollar olmamıştır.
Zira son günlerde Güneydoğu’da yükselen PKK şiddetiyle ilgili her analiz sonunda gelip kalekol inşaatlarına bağlanır hale geldi.
Madem silah miadını doldurdu, PKK neden silahlı gücünü artırıyor? Çünkü kalekollar yapılıyor.
PKK şimdiye kadar dağdaki bütün güçlerini sınır dışına çekmesi gerekirken neden sadece yüzde 10-15’ini çekti, neden belirlenen takvime uymadı? Çünkü kalekollar yapılıyor.
Neden Lice’de hendekler kazılıp yol kesiliyor? Çünkü kalekollar yapılıyor.
Bunca demokratik reform yapıldı; PKK aylardır bölgede eylem yaptığı, cinayetler işlediği, asker yaraladığı halde hükümet çözüm sürecine verdiği önem yüzünden operasyon düzenlemekten kaçınıyor. Peki neden hâlâ hükümete güvensizlikten söz ediliyor? Çünkü kalekollar yapılıyor!
PKK’nın ve destekçilerinin çözüm sürecini baltalamaya yönelik her hareketi “kalekol inşaatı” ile açıklamaya çalışması samimiyetsizliğin daniskasıdır. Bir siyasi hareket aczini ancak bu kadar açık ortaya koyabilir. O siyasi harekete destek verenler argümanlarını ancak bu kadar zayıf savunabilir; haksızlıklarını ancak bu kadar açık edebilir.
İşin içinde ne kadar uyuşturucu meselesi var, anlayacağız; ama onu bir yana bıraksak bile, bir iktidarın –geçmişte korunaksız oldukları için çok eleştirdiğimiz- karakolları güçlendirmeye çalışmasından da meşru bir şey olabilir mi?
Siz kendiniz silahı elinizden bırakmazken, hatta sınır ötesindeki silahlı gücünüzü artırmak için gençleri annelerinden çalıp Kandil’e götürmeye devam ederken, iktidarın karakol yapmasını“güvensizlik” nedeni olarak göstermeye ne hakkınız var?
Size kim güvensin?
Karakollar sivilleşiyor ama umurlarında değil
Karakolların Kürtler için taşıdığı anlamın ve çağrıştırdıklarının elbette farkındayız. 100 yıldır jandarma dipçiği altında yaşayan bir halkın karakol alerjisini nasıl anlamayız?..
Ama Kürtler de görmeli ve kabul etmeli ki, bir devlet varsa, onun hem şehirlerde hem de kırsal alanda güvenlik güçleri de; o güvenlik güçlerinin konuşlandığı karakolları da hep olacaktır; yapılması gereken şey, karakol binalarını ortadan kaldırmak değil; o karakolların içinde olup bitenlerin denetlenmesi, hukuka uygun hale gelmesidir. Yani karakolların içinin değişmesidir.
Nitekim hükümet de bunu yapmaya çalışıyor. Jandarma Genel Komutanlığı’nı tasfiye ediyor, Genel Komutanlık askeri niteliği ortadan kaldırılarak, sivil bir genel müdürlüğe dönüştürülüyor. Ama bakıyoruz, “kalekollar yapılıyor” lafını dillerinden düşürmeyenler bu büyük değişimi görmezden geliyor. Bir tanesi bile ağzını açıp da jandarma teşkilatının sivilleşmesinin ne kadar radikal bir reform olduğundan, demokrasi açısından taşıdığı önemden söz etmiyor.
Yeni bir ağalık düzeni hazırlığı
Dünkü yazımda da belirttim; PKK çözüm sürecini Kürt bölgesinin kendi hakimiyet alanı haline gelmesi; adı konulmamış bir “kurtarılmış bölge” yaratma fırsatı olarak anlıyor. Normalleşme sağlandıktan sonra da bölgedeki prestijinden (ve aynı zamanda yıllar yılı yarattığı korkudan) yararlanarak astığı astık, kestiği kestik bir konum elde edebilmeyi hayal ediyor. Bunun adına da “demokratik özerklik” diyor.
Oysa çözüm süreci dediğimiz sürecin dağdan inenlerin bölge halkına ağalık taslayacakları bir süreç olmaması demokratik devletin sorumluluğundadır. Ve bunu sağlamanın bir parçası da o devletin karakollar da dahil bütün kurumlarıyla bölgede etkin bir biçimde var olmasıdır.
O bölgede özgürlük havasını solutmak, her vatandaşın düşünce özgürlüğünü, seçme ve seçilme hürriyetini ve serbestçe siyaset yapma hakkını garanti altına almak devletin görevidir. Eğer karakollar bu misyonun bir parçası olarak işlev görmüyorsa, tam tersine özgürlükleri tehdit eder biçimde kullanılıyorsa o zaman protesto edersiniz.
Ama karakol olmasın diyemezsiniz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015