Hilâl KAPLAN
Geçtiğimiz Cuma günü, Kemâl Burkay'a hitaben bir açık mektup yayınlamıştım. Bunun üzerine Kemâl Bey'den nazik bir cevap mektubu aldım. Yer darlığından ötürü mektubun bana düşündürdüklerini şimdilik tehir ediyorum. Kendisine teşekkür ederek paylaşıyorum:
Değerli Hilal Hanım,
Yeni Şafak gazetesindeki köşenizde yayımlanan bana yönelik açık mektubunuzu okudum. Dönüşüm sırasında karşılama nezaketini gösterdiğiniz için, ayrıca ülkemizde barışa ulaşma yönünde oynayabileceğim role ilişkin nazik sözleriniz için teşekkür ederim. Mektupta eleştiriler de var ve ben bunu dostça eleştiriler olarak saygıyla karşılıyorum. Ancak bu eleştirilerin isabeti konusunda söyleyeceklerim var.
Ülkeye dönüşümün Türk devlet adamları ve medya tarafından iyi karşılandığını, adeta baş üstünde ağırlandığımı, ama benim bu olanakları "PKK'yı devlet kurdu" tezini on farklı biçimde ifade etmekle kullandığımı söylüyorsunuz. Daha sonra ise şöyle devam ediyorsunuz: "bu topluma anlatabileceğiniz başka şeyler olduğunu biliyorum. Bize anadilde eğitimi anlatın, muhterem Burkay; federasyon düşüncenizi anlatın, çözümün yollarını anlatın. Katılmasak da dinleyelim sizi, farklı fikirleri duymaya alışalım. Bunu en iyi başaracak siyasetçilerden birisiniz."
Yurda dönüşüm sırasında iyi karşılandığım ve medyanın yoğun ve sıcak bir ilgi gösterdiği doğrudur. (Bu ilgi dönüşümden önce de yoğundu). Peki ben bu "olanağı" salt PKK'yı eleştirmekte mi kullandım?
Eğer dönüşümden sonra da katıldığım televizyon programlarını ve gazetelere verdiğim röportajları izlemişseniz, hiç de PKK'yı eleştirmekle yetinmediğimi, çözüm konusundaki görüşlerimi net, açık biçimde dile getirdiğimi, bu görüşler arasında federal çözümün ve elbet anadilde eğitimin olduğunu da bilirsiniz. Ayrıca çözüm için silahların iki yönlü susmasının gereğini, hatta PKK'nın tek yanlı silah bırakmasının yararını dile getirdim. Katıldığım hemen her programda ve her gazete röportajında bunu yaptım.
Zaten böyle olduğu bizzat sizin mektubunuzdan da anlaşılıyor. Toplumun benim kullandığım, "Kürdistan" adını, federatif çözümü ve anadilde eğitim talebini içeren "radikal dile" hoşgörüyle baktığını söylüyorsunuz.
Öyle olunca sorun nedir, PKK'ya yönelik eleştiri mi? Peki bu yersiz midir, boşuna vakit kaybı mıdır, olanakları heder etmek midir?
PKK Kürt politikasında önemli ağırlığı olan bir örgüt, epeyce taraftarı, kitlesel desteği var. Ama böyle olması onu eleştiri dışı tutmamızı mı gerektiriyor?
Eğer PKK Kürt halkının hakları ve özgürlüğü için iyi şeyler yapıyorsa, tamam, destek verelim ve bazı kusurlarını da hoş görelim. Ama ya önemli yanlışlar yapıyor, üstelik bu "yanlışları" bile bile yapıyorsa?.. Hele bu yanlışlar bir halkın kaderini ilgilendiriyorsa, Kürt halkının hak ve özgürlük mücadelesine büyük darbeler vuruyorsa -ki PKK'nınkiler öyledir- o zaman bu türden açık, net eleştirileri daha da hak etmez mi? Bundan da ötesi, PKK Kürt halkına kurulmuş bir tuzaksa ve bu tuzak hâlâ kurucuların planlarına uygun işlevini sürdürmekte ise?..
PKK kesiminin benim kendilerine yönelik eleştirilerimden çok rahatsız olduğu ve söz konusu eleştirilere, olgun siyaset adamlarına yaraşır biçimde cevap vereceklerine, küfür, iftira ve tehdit içeren son derece düzeysiz bir dille, bana karşı bir linç kampanyası başlattıklarını da elbet biliyorsunuz. Buna rağmen, karşı sessiz mi kalmalıydım? Sinip susmalı mıydım?
Evet, PKK'ya verdiğim cevaplar ne yazık ki zamanımın önemli bir bölümünü alıyor. Ama ben buna mecbur bırakıldım. PKK'nın bana yakıştırmaya kalktığı "işbirlikçi", "hain" ve benzeri sıfatlar banim gibi, hayatını emekçilerin ve Kürt halkının hak ve özgürlüğü yoluna adamış başı dik, onurlu bir adama hiç mi hiç uygun düşmez; ama PKK'nın kendisine cuk oturur. Çünkü bu örgütü 1970'li yıllarda devletin kurduğunu biliyoruz.
Kaldı ki PKK için söz konusu durum salt geçmişe ait bir olay değil, bugün de devam ediyor. Ergenekon'un bir kolunun PKK içinde olduğu ve İmralı sürecinde derin devletin PKK eylemlerine yön verdiği bir sır değil. Hele, son günlerde medyaya çarşaf çarşaf yansıdığı üzere, KCK'nın MİT tarafından örgütlenmiş ve yönetiliyor olması bile durumun dramatik yönünü açığa koymuyor mu?..
Ve durum böyleyken, bu gerçek dile getirilmeden, PKK ve onu yönetenler teşhir edilmeden şiddet sarmalından çıkmak, barışçı bir çözüm bulmak mümkün mü?
Barış ve çözüm yönünde her olumlu adım atıldığında PKK'nın provokatif eylemlerle (Reşadiye, Dörtyol olayları... Ankara'da patlayan bombalar... Son Silvan ve Çukurca eylemleri vb...) yumuşama ortamını sabote etmesi bir rastlantı mıdır?
Eğer Kürt halkına karşı kurulan, zamanla aynı zamanda Türk halkının da içine düştüğü söz konusu tuzağa karşı Kürt ve Türk aydınları, siyasetçileri gerekli uyarı görevlerini yapsalardı, benim bu işe bunca zaman ayırmama gerek kalır mıydı? Ama söz konusu aydınlar ve siyasetçiler ya bu tuzağı bir türlü göremediler (bu vahim bir durumdur) ya da gördükleri halde şu veya bu nedenle sustular (bu daha da vahim bir durumdur).
Geçmişte PKK lideri Öcalan'la zaman zaman görüştüğüm elbet doğrudur. Ben her şeye rağmen soruna bir kan davası gözüyle bakmadım. Özellikle Öcalan'ın Suriye'de olduğu dönemde zaman zaman görüştüm. 1993'te bir protokol da imzaladık. Bazıları ısrarla anlamasalar ve bana karşı kullanmaya çalışsalar bile bu tür diyaloglarda yarar vardır. İnsan sırası geldiğinde düşmanlarıyla bile görüşür. Ama yanlış içinde olanlarla görüşmek başka, yanlışın kuyruğuna takılmak başka şeydir. Ben işte bu ikincisini hiç yapmadım.
Öte yandan tüm bu iyi niyetli çabalar, PKK'yı büyük yanlışlarından kurtarmaya yetmedi. Şu anda ise durum çok daha farklıdır. Öcalan yakalanıp İmralı'ya konduktan sonra kendisi ve örgütü bir kez daha derin devletin denetimine girdi, yeniden dizayn edildi, kopan ağlar tamir edildi. Böyle bir durumda derin devletin PKK içindeki eli ve etkisi son bulmadan onu doğru yola çekmek mümkün mü?
Ben kindar biri değilim, siyasi tutumumda öfkeye yenik düşmem; ama gerçekçiyim. Ayrıca tehditler karşısında sinmeyen, gerçeği dile getirmekten çekinmeyen bir insanım. Bunu halka karşı bir görev biliyorum. Benim farkım bu. Ve eğer bazen dostlar tarafından bile anlaşılmıyorsam işte buna üzülürüm.
Selamlarım ve en içten dileklerimle...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019