İsmet Berkan

İsmet Berkan
İsmet Berkan
Karar Tüm Yazıları
Koca Ak Parti ve MHP’de sağduyu ve izan sahibi tek kişi kalmadı mı?
10.09.2025
163

Evet, eski Türkiye’de siyasi partiler aleyhinde kapatma davaları açılırdı.

Ama her böyle dava açıldığında, kapatılmak istenen o partiyle siyasi mücadele içinde olan diğer partiler çıkar “Parti kapatmaya karşıyız” diye açıklama yapardı.

Evet, çoğu bu açıklamanın ardına bir “ama…” ekleyerek bazen o partinin kendi kendine kapatılmayı “arandığını” söyler, bazen yüksek perdeden başka suçlamalar dile getirirdi ama önemli değil. Timsah gözyaşları bile olsa sonuçta gözyaşı dökülürdü.

Neden böyle olurdu?

Çünkü bir zamanlar “demokrasi ayıbı” diye bir şey vardı, bazı davranışlar ayıp kabul edilirdi ve o davranışları yapan insan olarak anılacak olmak siyasileri peşinen utandırırdı.

Bir de bugüne bakın…

Siyasi parti kongrelerinde yolsuzluk, para veya çıkar karşılığı oy kullanılması olmayan şeyler değil.

Ama bu davranışın sadece CHP’ye özgü olduğunu söylemek feci bir yalan.

Eskiden olsa “Camdan evde oturanlar başkasının evine taş atarken dikkatli olmalı” denirdi; artık böyle şeyler unutuldu.

Siyasi parti üyeliği, partinin herhangi bir kademesinde delege olmak, yönetici olmak maaşla yapılan şeyler değil. İnsanların gönüllü yaptığı faaliyetler.

Parti içi demokrasiyi ayakta tutacak sistem, yani Siyasi Partiler Kanunu’nun öngördüğü sistem öyle çarpık bir sistem ki, bu kirli ilişkileri neredeyse kural haline getiriyor.

Önce ilçelerde delegeler seçiliyor. Bunlar il kongresinde oy kullanma hakkı olan delegeler. Yani aslında ikincil seçmenler; kendilerine ait bir iradeleri yok; teoride onları seçen toplu iradeyi temsil ediyorlar.

Sonra ilçedeki o delegeler gidiyor il seçiminde il delegesini seçiyor. Yani delege delegeyi seçiyor.

İl delegesi de gidip genel başkanı ve genel merkezin karar organlarını seçiyor.

Yani delege olmak başlı başına bir güç. İster il delegesi olun ister genel merkez; gücün seviyesi büyüyor sadece.

Hiçbirimizin isimlerini bilmediğimiz bu gizli güç sahipleri her siyasi partide varlar. Ak Parti’nin genel merkez delegesinin de bir gücü var, MHP’ninkinin de, CHP’ninkinin de.

Sizce bu delegeler amatör, siyaseti vatan aşkıyla ve bir çıkar beklemeden yapan sıradan insanlar mı? Ellerindeki sadece vicdanlarına ve kendilerini seçen iradenin tercihlerine göre mi kullanıyorlar?

Hayal kurmayın.

Herhangi bir ekstra güç veya çıkarla bağlantısı olmayan tek bir parti kongre delegesi bulamazsınız.

Şimdi CHP’nin İstanbul kongre delegeleri ve genel merkez kongre delegeleri suçlanıyor. Onların çeşitli çıkarlar karşılığında oylarını belli bir kişiye (İstanbul’da Özgür Çelik, genel merkezde Özgür Özel) verdikleri söyleniyor.

Şaka mı bu? Değil.

Sanırsınız Türkiye’de siyasi ahlak öyle yüksek bir seviyede ki, geriye kala kala bir ahlaksız CHP kalmış. Oysa maalesef ülkemizde siyaset yapmanın, siyasi parti olmanın kuralı bu. Sen benim sırtımı kaşı, ben seninkini kaşıyayım… Siyasal partilerimizin düzeni bu.

Meşhur laf vardır “Sosisin nasıl üretildiğini bilseniz ağzınıza sosis sürmezdiniz” diyen, siyasetin partilerin içinde nasıl yapıldığını bilseniz bir daha hiçbir seçimde oy kullanmaz, bütün partilere ve liderlerine saygınızı kaybederdiniz.

Şimdi CHP üzerinden konuşulan iddiaları konuşmayacağımız tek bir parti kongresi bile bulamazsınız Türkiye’de.

Bu bir kenara, siyasi partiler açısından bir “galat” haline gelmiş olan bu kurala dayanılarak CHP’nin İstanbul il örgütüne kayyum atanmasına, o kayyumun yanında 5 bin polisle il binasına girmesine içi cız etmeyecek tek kişi bile bulamazsınız bu ülkede.

Dün Anka haber ajansının bina içinden çektiği bir video vardı; sonra nedense bu video 14 dakikadan 29 saniyeye indirildi, büyük ölçüde makaslandı. O makaslanan bölümlerde CHP il binasının her koridorunda, her merdiveninde dizi dizi çevik kuvvet polisleri görünüyordu. Dehşet verici bir görüntüydü.

Şaşırtıcı olan, neredeyse bir haftadır ne Ak Parti içinden ne MHP içinden bir kişinin bile çıkıp “Partilere kayyum atamak kabul edilemez bir demokrasi ayıbıdır” dememiş olması bana göre.

Başta parti kapatma örneğini ondan verdim. Eskiden hiç değilse davranış yalandan olsun kınanırdı; devlet ile parti arasında bir mesafe olduğu söylenmek istenirdi.

Bugün öyle bir mesafe yok. Ak Parti ve MHP liderliği devletin bizzat kendileri olduğunu düşünüyor ve bu sözde yargı kararı ile onun uygulanma biçimine ağızlarını açıp tek kelime bile söylemiyor.

Sağduyunun ve izanın bu denli kaybolduğu başka bir dönemi ben görmedim.

Belki 27 Mayıs’a “devrim” diyenler de bu denli sağduyu ve izandan yoksundu, o yüzden gidip işi Adnan Menderes ve arkadaşlarını asarak idam etmeye kadar vardırdılar.

Sağduyu ve izan kaybolup bir toplu histeriye kapıldığınızda varılacak yer maalesef böyle bir yer.

Anka’nın sansürlediği videoda gözüken sivil giyimli bir polis müdürü var, CHP’li Ensar Aytekin’i alıp Gürsel Tekin’e götürüyor. Sadece ona bakmak, nasıl bir toplu histeri içinde olunduğunu göstermeye yeter bence.

Böyle durumlarda hep aklıma rahmetli Necmettin Erbakan’ın bir sözü geliyor. 1996 yılında Erbakan’ın gittiği bir Libya gezisi ve orada Muammer Kaddafi’den gördüğü muamele Türkiye’de büyük bir toplu histeriye neden olmuştu. Erbakan yurda döndüğünde gazetecilerin sorularına çok şaşırdı, “Sizin ayarınız bozulmuş” demişti. Ülkeyi 28 Şubat’a götüren işte bu histeriydi.

Memleketin ayarı bugün de fena halde bozuldu.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar