Namık ÇINAR
Biz boyuna, her tarafında “hepsini koy” yazan bir fırdöndü gibi, olduğumuz yerde dönüp duracak mıyız, böyle hep? Bu halk Başbakan’la, onca farklı söylemden sonra tekrar dönüp dolaşıp o eski düzeni savunsun diye mi, “beraber yürüdü bu yollarda”?
Çünkü, militarist bir anlayışı gene getirip en öne koyan yeni protokol nizamnamesi... Genelkurmay’ın internet sitesinde, muhaliflere olduğu takdirde, eskiden yaptığı gibi bildiri yayınlamasını desteklemesi... hâttâ yetmezmiş gibi, haklarında yazı yazan basın mensuplarına karşı dava açmaları için generalleri fişteklemesi... yönetme tarzına, giderek bireysel ve keyfî bir üslûbun egemen olmaya başlaması... ve sayılabilecek bunlar gibi daha bir sürü belirti, AKP’nin köklü bir askerî reforma da, gerçekten demokratik bir Türkiye’ye de pek oralı olmadığını gösteriyor.
Örneğin ben, gerçekten “Başkanlık Sistemi”ni isterken, onlarla aynı düşünerek ekmeklerine yağ mı sürüyorum? Bunu dahi ciddi ciddi değerlendirmek zorunda hissediyorum kendimi.
Pekiyi, bugüne değin yapılanlar ne idi o zaman? Biz bir değişimin içinde olduğumuzu sanmıştık da, güya onlar, kendi dinsel anlayışlarına karşı yürütülen politik tavır ve tertipleri günyüzüne çıkararak, kendilerine kadarlık bir hesaplaşmanın meğer daha ötesine geçmekten yana değiller mi imiş? Gerçekleştikçe kendi gereksinimleri giderilmiş olacağından, artık daha fazlasına lüzum dahi görmeyeceklerini mi anlamalıyız, bu gidişattan?
“28 Şubat soruşturması nereye kadar uzanırsa uzansın, oraya kadar gidilmeli”kararlılığından, “soruşturmalar böyle dalga dalga sürerse, bu millet boğulur” kaypaklığına nihayet gelip dayanmış bulunuyoruz. Farkındaysanız o uyarı, kana hızla karışan bir ağrı kesici gibi hemen etkisini gösterdi ve ufak tefek çerçöpü kıyıya sürükleyen dalgaları söndürerek, irice olanlar bakımından ortalığı sütlimana çeviriverdi.
O yüzden her şey sahte.
Baksanıza, meselâ toplumun Uludere katliamında, yok Predator muydu, yok Heron muydu diyerek, kafasını daha da karıştırmaktan başka işe yaramayan; bilmediği ve anlamadığı, aslında tekniğini bilmesi ve anlaması da gerekmeyen; her konuda olduğu gibi, sanki sadece bıkmaya başlayacağı noktaya kadar sürerek en gerekli olduğu anda ilgisinin kalmayacağı bir saçma sapanlığın içine doğru sürüklenmesinden başka nedir ki bu tartışma?
Oysa devlet bir kusur işlediğinde, toplum öyle Sherlock Holmes gibi hafiyeliklere soyunup, onların kim olduğunun peşine, şimdi yaptığı gibi düşmez. Bunun için, devletin hatalarını önleyen, hata işlenince de ortaya çıkaran mekanizmaları, önceden öngörülmüş olmak gerekir.
Yargı’ya ve İdare’nin kendisine düşen bir sürü önlemlerden ayrı olarak, bunlardan biri de, “objektif sorumluluk” ilkesi gereği, olayı “otomatik olarak” yüklenmek zorunda olan “hiyerarşik yetki ve sorumluluk seviyesi”ndeki kimselerin varlığıdır.
Zira toplum, kendisine hizmet etmesi için varettiği devlet denen o kurumu ve organlarını, bir gün başına böylesi hâller geldiğinde çıkıp hesap versinler diye, sayısız hiyerarşik yetki ve sorumluluk kademelerindeki kadrolarla doldurmuş da doldurmuştur.
Bu çerçeveden bakınca, kusurlu olmasalar dahi Uludere’nin objektif sorumluluk sahipleri bellidir. Yapılan hava taarruzunun müşterek bir harekât olması hasebiyle; Kara Kuvvetleri’nden, bölgeden sorumlu Ordu Komutanı ile Kolordu Komutanı; Jandarma’dan, Jandarma Genel Komutanı ile Jandarma Bölge Komutanı; Hava Kuvvetleri’nden, o hava sahasından sorumlu Taktik Hava Kuvveti Komutanı ile Filo Komutanı; ve Genelkurmaydan, Genelkurmay İkinci Başkanı ile İHA’ların Komuta Kontrol Merkezi Komutanı müteselsilen sorumludurlar.
Geçen bu beş ay zarfında, katliamın soruşturulması bakımından memur edildikleri bu makamlarda oturan zevatın ya hepsine birden el çektirerek, ya da hiç değilse kararlı bir çalışma gerçekleştirerek, kesin suçlular kimler idiyse şimdiye kadar on defa yargı önüne çıkarılmaları gerekmez miydi acaba?
Bu kadar mı saygısızdır, bu devlet halkına? İşte şimdi o gün, bugün değil midir ki hiç kimsede “tık” dahi yoktur? Altlarındaki şatafatlı arabaların flâmalarını dalgalandıra dalgalandıra, muhtariyetlerini ilân etmiş derebeyleri gibi dolanırlarken kükreyen birer aslandırlar da, hesap vermeğe gelince mi süt dökmüş kedidirler? Bu da olmayacaksa, lütfen söyler misiniz, şu mazlum milletin onca afra-tafraya ve cakaya katlanması için artık hangi sebep kalmıştır?
Ya hükümet? Hani o, “severiz yaratılanı, Yaradan’dan ötürü” diyen hükümet var ya, o nerede, o şimdi?
Fakat eğer, neticede “alt tarafı otuz küsur Kürt öldüyse, n’olmuş yani? Kahraman paşalarımızı bu yüzden harcayacak değiliz zahir” triplerindeyseniz; biliniz ki bu sizi, ikinci bir Mustafa Muğlalı olmaktan başka bir yere götürmez. Bundan sonra ağzınızla kuş dahi tutsanız,“pırt”lattığının kırk sene sonra bile unutulmadığını köye dönüp gören o cami hocasından beter olursunuz.
Lâkin gene de en korkuncu, o katliamdan tek sağ kurtulan Ferhat Encü’nün “umudumuz kalmadı”diyerek, Irak Kürdistan’ına göç etmiş olmasıdır. Böyle bir seçeneğin besleyip büyüteceği kartopu, çığ boyutlarına vardığında, ne hükümet kalkabilir bunun altından, ne de o generaller. Bilmem ki bunun ne denli bilincindesiniz?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016