Ümit KIVANÇ
Çok üzücü bir kayıp haberi: Yeter Sivri’yi kaybettik.
Hiç tanışmadığınız bir insanın hayatınızdan eksilişini en çok ne şiddette hissedebilirsiniz?
Eğer belgesel sinema gibi bir işle uğraşıyorsanız, çok. Bazen çoktan da çok.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun Madımak Katliamı Hafıza Merkezi projesi bünyesinde yaptığımız kapsamlı ve okkalı belgeseli nasıl izleyeceğini, ne düşüneceğini, daha önemlisi neler hissedeceğini en çok merak ettiğim insanlardan biriydi, Yeter Hanım. Henüz tanışmamıştık, o beni hiç tanımıyordu; bense onu epeyce tanıyor gibiydim.
Belgesel sinemanın çoğu, tamamen insanlar üzerine kurulu, insanların oluşturduğu, insanların şekillendirdiği bir iş. Bu tarz belgesel çalışması, o işi yapanlarla hem üretim sürecinin hem çıkan ürünün “canını” meydana getiren insanları garip bir şekilde yaklaştırır. Karşılıklı gelinen, tanışılan görüşülen, sorular sorulan, bir süre sonra, olay her neyse onun hakkında beraber tasalanılan ya da sevinilen, anı yâdedilen, fikir yürütülen, tartışılan ortamlar şüphesiz zaman zaman yüksek yoğunluklu yakınlaşmalara meydan verir. Ama bu yakınlıklar, hayatın başka alanlarındakilere benzer. İnsanlar rastlaşır, beraber birşeyler, bazen işler yapar, birbirlerine ısınırlar veya onları yaklaştıracak olaylar, durumlar, duygular paylaşırlarsa yeni yeni ilişkiler oluşur.
Biri masa başında, ekran karşısında, öbürü o sırada kimbilir nerede bulunan, hiç tanışmamış insanlar arasında belgesel sinema çalışmasının yolaçtığı yakınlık bundan farklıdır. Şahsen başıma çok gelmiştir, görüşme çekimlerini kurgulamakla bir süre uğraştığım biriyle karşılaştığımda çoktandır tanışıyormuşuz gibi selam verir, öyle hisseder, öyle davranır, sonra duruma uyanıp karşımdakinde şaşkınlık yaratıp yaratmadığımı anlamaya çabalarım. Şaşkınlık sezersem kalkıştığım, “E, ben sizi tanıyorum haliyle…” falan gibi izahat girişimlerimse muhatabım şaşırmamışsa bile onu şaşırtmaya yarar genellikle. Çünkü benim bütün bu maceram, ikimizin yeraldığı fakat muhatabımın şüphesiz bilmediği bir âlemde geçmektedir.
Eğer konunuz sabit ve belirlenebilir çerçeveli, görüşmenin kapsamı teknik akılla sınırlanmış, almayı umduğunuz verimin cinsi, miktarı belliyse, ekrandaki film kişisiyle -ki, zaman zaman onu bir kurmaca kişisiyle karıştırmanız bile mümkündür- kuracağınız ilişki yine de daha “normal”, yani daha izah edilebilir ve bu tarz işlerle uğraşmayan başkalarınca da kısmen anlaşılabilir olur. Ancak, kapsamı sınırlanmamış, görüşülenin zihninin, yüreğinin derinliklerine uzanması öngörülen, sürprizlerle, yüz güldürücü veya iç karartıcı ayrıntılarla dolu olması kaçınılmaz görüşmelerde genellikle böyle olmaz. Birçok yerini defalarca, öyle bir-iki defa değil, defalarca, defalarca izlediğiniz, dinlediğiniz görüşmede geçen bazı sözler, deyişler, ifadeler, jestler, mimikler, bir kelimenin söylenişi, bir iç çekiş, bir tebessüm, iç sızısının gözlerden soluklandığınız havaya yayılışı… bir bakarsınız gündelik hayatınızın parçası olmuş. Birisi orada geçen bir ifadeyi benzer tonlamayla mı tekrarladı - siz zihninizden arkasını getirirsiniz; görüşmecinizin edâsı ve sözleriyle. Ya da görüşmecinizin bahsettiği hadise, yer, dönem, olay, ayrıntı… başka yerde, bambaşka vesileyle önünüze mi çıktı - yine onun hali tavrı ve sözleri eşliğinde görür, yaşarsınız o ânı. Bazen de içinizden ona birşeyler söylerken bulursunuz kendinizi. İki adım ötesinde, bazı sözleri size söylemiş gibi cevap vermeye bile kalkabilirsiniz.
Fakat işte, katliamda çocuklarını yitirmiş anneye ne söyleyebilirsiniz ki? Ekrandaki muhatabınızın macerası bazen dilinizi bağlar.
Yeter Hanım, sözkonusu filmin birçok yerinde karşınıza çıkacak. Ve, iki kızını alçakça planlanıp hunharca yürütülmüş katliam operasyonunda kaybetmiş, sonrasında, adalet duygusunun üzerinde tepinilerek türlü eziyete ve horlanmaya mâruz bırakılmış bu kadını izleyerek ve dinleyerek, o loş ve zaman zaman esrarlı kurgu âleminde zaman geçirmiş olmasanız bile, ona bir şekilde bağlanacaksınız, eminim. Benim bağlandığım gibi.
Bahsettiğim proje içinde Yeter Hanım’la muhatap olan herkes onun ne kadar özgün, değerli, zor ulaşılır seviyede olgun bir insan olduğunu teslim eder. Hiç tanışmamışken ben de ediyorum. Ama dediğim gibi, tanışmamış oluşumuz, onu hiç tanımadığım anlamına gelmiyor. Özel yetenekleri ve kapasiteleri olduğu yaşantılarını nasıl geçirdiklerinden ve herkesin haklarında anlattıklarından belli iki kızı Yasemin ve Asuman’ı Sivas Madımak Oteli’nin, içeride insanların olduğu biline biline, göz -özellikle devletin gözü- göre göre kundaklanması sonucu çıkan yangında kaybetmiş bir annenin hem olanlar hem de kaybettiği kızları hakkında konuşurken sergilediği olgunluk ve zerafet, toplumumuzda öyle kolay bulunur şey değildir. İçi ne kadar acırsa acısın, evlatlarına duyduğu sevgiyi acılaştırmamayı, tebessümüyle sarmalamayı başarmıştı Yeter Hanım.
Bundan çok daha sıcak ve gerilimli ortamda bundan çok daha fazlasını ortaya koymasından da belliydi. Filmdeki tanıklıklardan: Bugünkü iktidarda kendilerine rahatça yer bulan, o zaman da mevki makam sahibi olan pek çok kimsenin yırtsınlar diye seferber olduğu, resmî kurumların da kollamak ve kurtarmak için elinden geleni ardına koymadığı Madımak Katliamı sanıkları, sinir bozucu ve meşakkatli onca uğraştan sonra, yüce adaletin büyük lütfuyla, nihayet -sahici adaletin gerektirdiği gibi- o sırada mevcut en ağır cezaya, idama mahkûm edildiklerinde, dava çıkışında muhabir Yeter Hanım’a, “Memnun musunuz?” diye sormuş. “Evlatlarınızın katilleri idama mahkûm edildi.”
Yeter Sivri, şu cevabı veren kadın: “Niye memnun olayım, evladım? Benim çocuklarımı geri getirmez. Kaldı ki onların da birer annesi var.”
Ne Türkiye’yi bugüne kadar yönetmiş olan, şirretlikle, ceberrutlukla, hileyle, üçkağıtla, hiçbiri yetmeyince kaba kuvvetle toprağımızda hak-adalet duygularının yeşermesine izin vermemeye uğraşan bilumum mühimadamlar takımı ne 1970’lerin sistematik Alevi katliamlarının sistematikliğini, düzen içindeki yapısal yerini görmek tanımak istemeyen ezcümle beyaz muhalefet ne din âlimi sûretinde ortalıkta dolaşıp benzer katliamların zemini kaybolmasın diye etrafa tükürük ve nefret saçan hoca bozuntuları ne günümüzün kayık ayakkabılı, lüks arabalı, sonradan görme, zorba taşra burjuvazisi ne kendi dışında hiçbir şeyi umursamayan şımarık büyükşehir orta sınıfı ne de kendi küçük âlemindeki iktidar boğuşmalarıyla meşgûl apolitik politik tayfa bahsettiğimiz kadının acısını ve anısını dile getirirkenki derinliğine, nezaketine ve -evet!- esprisine sahiptir. Yanından geçemezler.
Yeter Sivri’nin kaybının yarattığı büyük üzüntünün yanına, kendisinin en etkili anlatıcılarından biri olduğu filmi izleyemeyecek oluşundan doğan kendi ufak derdimi de katmamı çok görmeyin lütfen. Eğer karşılaşabilseydik -ki pek az kalmıştı; şunun şurasında üç buçuk hafta gibi bir zaman!- kendisine ondan neler alabildiğime, bana nasıl güç verdiğine, yol gösterdiğine dair iki söz söyleyebilseydim şüphesiz içim daha rahat olacaktı. Şimdi sadece, bundan onlarca sene sonra bile birilerinin ondan hayata dair birşeyler öğrenme imkânının bulunacağını bilerek teselli bulabiliyorum. Yetmez tabiî.
Hayatı ve yolu Yeter Sivri’nin hayatına ve yoluna dokunmuş herkesin başı sağ olsun.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları


























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024