Ümit KIVANÇ
Çok üzücü bir kayıp haberi: Yeter Sivri’yi kaybettik.
Hiç tanışmadığınız bir insanın hayatınızdan eksilişini en çok ne şiddette hissedebilirsiniz?
Eğer belgesel sinema gibi bir işle uğraşıyorsanız, çok. Bazen çoktan da çok.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun Madımak Katliamı Hafıza Merkezi projesi bünyesinde yaptığımız kapsamlı ve okkalı belgeseli nasıl izleyeceğini, ne düşüneceğini, daha önemlisi neler hissedeceğini en çok merak ettiğim insanlardan biriydi, Yeter Hanım. Henüz tanışmamıştık, o beni hiç tanımıyordu; bense onu epeyce tanıyor gibiydim.
Belgesel sinemanın çoğu, tamamen insanlar üzerine kurulu, insanların oluşturduğu, insanların şekillendirdiği bir iş. Bu tarz belgesel çalışması, o işi yapanlarla hem üretim sürecinin hem çıkan ürünün “canını” meydana getiren insanları garip bir şekilde yaklaştırır. Karşılıklı gelinen, tanışılan görüşülen, sorular sorulan, bir süre sonra, olay her neyse onun hakkında beraber tasalanılan ya da sevinilen, anı yâdedilen, fikir yürütülen, tartışılan ortamlar şüphesiz zaman zaman yüksek yoğunluklu yakınlaşmalara meydan verir. Ama bu yakınlıklar, hayatın başka alanlarındakilere benzer. İnsanlar rastlaşır, beraber birşeyler, bazen işler yapar, birbirlerine ısınırlar veya onları yaklaştıracak olaylar, durumlar, duygular paylaşırlarsa yeni yeni ilişkiler oluşur.
Biri masa başında, ekran karşısında, öbürü o sırada kimbilir nerede bulunan, hiç tanışmamış insanlar arasında belgesel sinema çalışmasının yolaçtığı yakınlık bundan farklıdır. Şahsen başıma çok gelmiştir, görüşme çekimlerini kurgulamakla bir süre uğraştığım biriyle karşılaştığımda çoktandır tanışıyormuşuz gibi selam verir, öyle hisseder, öyle davranır, sonra duruma uyanıp karşımdakinde şaşkınlık yaratıp yaratmadığımı anlamaya çabalarım. Şaşkınlık sezersem kalkıştığım, “E, ben sizi tanıyorum haliyle…” falan gibi izahat girişimlerimse muhatabım şaşırmamışsa bile onu şaşırtmaya yarar genellikle. Çünkü benim bütün bu maceram, ikimizin yeraldığı fakat muhatabımın şüphesiz bilmediği bir âlemde geçmektedir.
Eğer konunuz sabit ve belirlenebilir çerçeveli, görüşmenin kapsamı teknik akılla sınırlanmış, almayı umduğunuz verimin cinsi, miktarı belliyse, ekrandaki film kişisiyle -ki, zaman zaman onu bir kurmaca kişisiyle karıştırmanız bile mümkündür- kuracağınız ilişki yine de daha “normal”, yani daha izah edilebilir ve bu tarz işlerle uğraşmayan başkalarınca da kısmen anlaşılabilir olur. Ancak, kapsamı sınırlanmamış, görüşülenin zihninin, yüreğinin derinliklerine uzanması öngörülen, sürprizlerle, yüz güldürücü veya iç karartıcı ayrıntılarla dolu olması kaçınılmaz görüşmelerde genellikle böyle olmaz. Birçok yerini defalarca, öyle bir-iki defa değil, defalarca, defalarca izlediğiniz, dinlediğiniz görüşmede geçen bazı sözler, deyişler, ifadeler, jestler, mimikler, bir kelimenin söylenişi, bir iç çekiş, bir tebessüm, iç sızısının gözlerden soluklandığınız havaya yayılışı… bir bakarsınız gündelik hayatınızın parçası olmuş. Birisi orada geçen bir ifadeyi benzer tonlamayla mı tekrarladı - siz zihninizden arkasını getirirsiniz; görüşmecinizin edâsı ve sözleriyle. Ya da görüşmecinizin bahsettiği hadise, yer, dönem, olay, ayrıntı… başka yerde, bambaşka vesileyle önünüze mi çıktı - yine onun hali tavrı ve sözleri eşliğinde görür, yaşarsınız o ânı. Bazen de içinizden ona birşeyler söylerken bulursunuz kendinizi. İki adım ötesinde, bazı sözleri size söylemiş gibi cevap vermeye bile kalkabilirsiniz.
Fakat işte, katliamda çocuklarını yitirmiş anneye ne söyleyebilirsiniz ki? Ekrandaki muhatabınızın macerası bazen dilinizi bağlar.
Yeter Hanım, sözkonusu filmin birçok yerinde karşınıza çıkacak. Ve, iki kızını alçakça planlanıp hunharca yürütülmüş katliam operasyonunda kaybetmiş, sonrasında, adalet duygusunun üzerinde tepinilerek türlü eziyete ve horlanmaya mâruz bırakılmış bu kadını izleyerek ve dinleyerek, o loş ve zaman zaman esrarlı kurgu âleminde zaman geçirmiş olmasanız bile, ona bir şekilde bağlanacaksınız, eminim. Benim bağlandığım gibi.
Bahsettiğim proje içinde Yeter Hanım’la muhatap olan herkes onun ne kadar özgün, değerli, zor ulaşılır seviyede olgun bir insan olduğunu teslim eder. Hiç tanışmamışken ben de ediyorum. Ama dediğim gibi, tanışmamış oluşumuz, onu hiç tanımadığım anlamına gelmiyor. Özel yetenekleri ve kapasiteleri olduğu yaşantılarını nasıl geçirdiklerinden ve herkesin haklarında anlattıklarından belli iki kızı Yasemin ve Asuman’ı Sivas Madımak Oteli’nin, içeride insanların olduğu biline biline, göz -özellikle devletin gözü- göre göre kundaklanması sonucu çıkan yangında kaybetmiş bir annenin hem olanlar hem de kaybettiği kızları hakkında konuşurken sergilediği olgunluk ve zerafet, toplumumuzda öyle kolay bulunur şey değildir. İçi ne kadar acırsa acısın, evlatlarına duyduğu sevgiyi acılaştırmamayı, tebessümüyle sarmalamayı başarmıştı Yeter Hanım.
Bundan çok daha sıcak ve gerilimli ortamda bundan çok daha fazlasını ortaya koymasından da belliydi. Filmdeki tanıklıklardan: Bugünkü iktidarda kendilerine rahatça yer bulan, o zaman da mevki makam sahibi olan pek çok kimsenin yırtsınlar diye seferber olduğu, resmî kurumların da kollamak ve kurtarmak için elinden geleni ardına koymadığı Madımak Katliamı sanıkları, sinir bozucu ve meşakkatli onca uğraştan sonra, yüce adaletin büyük lütfuyla, nihayet -sahici adaletin gerektirdiği gibi- o sırada mevcut en ağır cezaya, idama mahkûm edildiklerinde, dava çıkışında muhabir Yeter Hanım’a, “Memnun musunuz?” diye sormuş. “Evlatlarınızın katilleri idama mahkûm edildi.”
Yeter Sivri, şu cevabı veren kadın: “Niye memnun olayım, evladım? Benim çocuklarımı geri getirmez. Kaldı ki onların da birer annesi var.”
Ne Türkiye’yi bugüne kadar yönetmiş olan, şirretlikle, ceberrutlukla, hileyle, üçkağıtla, hiçbiri yetmeyince kaba kuvvetle toprağımızda hak-adalet duygularının yeşermesine izin vermemeye uğraşan bilumum mühimadamlar takımı ne 1970’lerin sistematik Alevi katliamlarının sistematikliğini, düzen içindeki yapısal yerini görmek tanımak istemeyen ezcümle beyaz muhalefet ne din âlimi sûretinde ortalıkta dolaşıp benzer katliamların zemini kaybolmasın diye etrafa tükürük ve nefret saçan hoca bozuntuları ne günümüzün kayık ayakkabılı, lüks arabalı, sonradan görme, zorba taşra burjuvazisi ne kendi dışında hiçbir şeyi umursamayan şımarık büyükşehir orta sınıfı ne de kendi küçük âlemindeki iktidar boğuşmalarıyla meşgûl apolitik politik tayfa bahsettiğimiz kadının acısını ve anısını dile getirirkenki derinliğine, nezaketine ve -evet!- esprisine sahiptir. Yanından geçemezler.
Yeter Sivri’nin kaybının yarattığı büyük üzüntünün yanına, kendisinin en etkili anlatıcılarından biri olduğu filmi izleyemeyecek oluşundan doğan kendi ufak derdimi de katmamı çok görmeyin lütfen. Eğer karşılaşabilseydik -ki pek az kalmıştı; şunun şurasında üç buçuk hafta gibi bir zaman!- kendisine ondan neler alabildiğime, bana nasıl güç verdiğine, yol gösterdiğine dair iki söz söyleyebilseydim şüphesiz içim daha rahat olacaktı. Şimdi sadece, bundan onlarca sene sonra bile birilerinin ondan hayata dair birşeyler öğrenme imkânının bulunacağını bilerek teselli bulabiliyorum. Yetmez tabiî.
Hayatı ve yolu Yeter Sivri’nin hayatına ve yoluna dokunmuş herkesin başı sağ olsun.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024