Ümit KIVANÇ
Şu kısa ömrümüze bir seçim daha sığdı. Anlamı ve işlevi bakımından seçmece bir hadiseydi. İyilik kazanamadı. İki sebepten; ilkini herkes biliyor: ötekilerin malına rağbet daha çoktu. İkinci sebepse galiba daha önemli: iyilik kazanamadı, çünkü seçime girmemişti. Şüphesiz muktedirlere oh çektiren ve bu sebeple ileride hayırla yâd edilmesi zayıf bir ihtimal olan 30 Mart yerel seçimleri evvelinde, esnasında ve sonrasında değerlendirmeler yapılırken işbu husus genellikle ihmal ediliyor. Girmediyse nasıl kazansın?
Hoş, yüzde kırk beşin halihazırdaki düşünüş-davranış tarzına bakılırsa, onların iyilikle kötülükle işi yokmuş gibi duruyor. Doğuştan sahip olunan ve gururla taşınması için özel hiçbir şey yapmak gerekmeyen kimlikler, üzerlerine oynanmak için pek elverişli malzemelerdir. Muktedirler bu işi iyi becerenler arasından çıkar.
Türkiye ahalisinin büyük kısmının, üzerine titrediği dinî kimliğini, vahim yolsuzluk iddialarına, açık açık söylenen, tekrarlanan yalanlara, ahlâksızca manipülasyon vepropaganda faaliyetlerine aldırış etmeksizin, birilerine hem kredi hem akaryakıt hem de silah olarak teslim edebildiğini gördük. Burada hakkında sorular sorulması gereken, milyonlarca insanın zekâsı, idrak kapasitesi değildir. Soru şöyle olmalıydı: hangi korku veya hangi arzu bu insanları hakikate göz kapatmaya, bile bile sınırladıkları, ötesini görmek duymak istemedikleri bir âlemde yaşamaya sevk ediyor?
Niye "olmalı" değil de "olmalıydı"? Çünkü vaktiyle öyle sorulsa, şimdi memleket nüfusunun yarısına yakını, diktatörlük potansiyeli çok yüksek bir keyfî rejimin kitle desteği haline gelmeyebilirdi. Neoliberalizmin dünya çapında ün kazanmış havarisi Turgut Özal vicdansızlığı teorileştirir ve kurumlaştırırken dindarlar onu hep sevmişlerdi. Cenazesine akın akın gittiler. Çünkü "namaz kılan cumhurbaşkanı"ydı o. Turgut Özal'ın cenazesinin manası üzerinde durulduğuna rastgelmedim. Dindarların neyi niye yaptığı veya yapmadığıyla, dindarlar dışında, ilgilenen var mıydı ki? Kemalist kafasıyla akepe de akepe diye tutturulacak yerde, işçisi, emekçisi bol bir büyük kitlenin niye bu partiyi doğar doğmaz bağrına bastığına kafa (ve tabiî beden) yorulmalıydı.
Tayyip Erdoğan bir savaşçı. Güllük gülistanlık zamanlarda herhangi bir ülkeyi yönetebileceğini sanmıyorum. Kendi de sıkılır, insanlar da ondan sıkılır büyük ihtimalle. Savaş zamanlarındaysa gücü ve hüneri iki katına çıkan, âdetâ doğaüstü güçlerle bezeli bir muharip. Gözümüzün içine baka baka yalan söylediğini bildiğimiz anlarda dahi dünyanın en mağdur ve en haklı, aynı zamanda en cesur militanı suretine bürünüveriyor. Koca parti, şarkısını markısını, bütün seçim propagandasını bir tek adam üzerine kurdu. Bir tek adam ve hangi mermiyle doldurup nereye ateş edeceğini sadece onun bildiği, sözden sesten yapılma çeşit çeşit ateşli silah. Zihninde biriktirdiği öfke ve kahretme arzusu öyle güçlü ki, o sesini kaybettiğinde bile öfkesi haşinliğinden, yırtıcılığından kaybetmedi. (Aksini iddia etse de "gazabı" daha güçlü.) Güneş ışınına büyüteç tutup kağıdı yakar gibi yoğunlaştırabiliyor öfkesini düşmanlarının üzerinde. Düşmanı on beş yaşında ölü bir çocuk da olabilir; o öfke bir defa yuvasından fırladığında kahretmeden durulmuyor. Göz çıkaran, baş yaran, insan öldüren gaz fişeklerinden başka bir simge, o öfkenin hakkını veremezdi. Seçime dönersek: Bu savaşçının karşısına hangi meydanda kim çıkmıştı da biz onun yenilmesini bekleyebildik?
Beklediğimiz bu değildi aslında. Kimsenin onu yenmesi değildi. Onu bağrına basanların, onunla gururlananların, kaderlerini ona bağlayanların şimdi onu cezalandırmalarıydı. Yolsuzluktan, yalancılıktan, pek bu şekilde telaffuz edilmese de, dindara yakışmayan ahlâksızlıktan... Yapmadılar. Polisin söndürdüğü hayatları, çıkardığı gözleri onun günah hanesine yazılmış saymadılar. Milyon dolarlar, kasalar, villalar şunlar bunlar, başkalarının âleminde lafı edilen düşmanca tertiplerin simgeleri gibi kaldı. Televizyon kanallarıyla, gazeteleriyle, milyonlarca insanın algı-bilgi dünyasını doldurma kapasitesine, gücüne sahip dev bir mekanizma, bilinçli dalaveracıların, vazifeli yalancıların katkılarıyla, duvarları ahlâk düşüklüğüyle örülmüş bir hayal dünyası yarattı. İnsanların, "ötekilerin" dünyasından gelen seslere kulak verip, bu üretilmiş gerçekliğin dışına kendiliklerinden adım atmalarını neye dayanarak bekledik?
Savaşçı sınır tanımıyor. Bu şartlarda, oğlunu ve kızını alıp o balkona çıkmaya, seçimli parlamentolu bir rejimde hüküm süren kaç politikacı cesaret edebilirdi? Bu jestinin kendisine kısa vadede faydalar sağlayacağı öngörülebilir; işin bir yanı. Öteki yan, güncel çerçevede pek anlamlı değil, ama uzun vadede önemli. Bana kalırsa, günün birinde siyasî İslâmcılığın tükenişi üzerine düşünecek-yazacak olanlar, bu tükenişin simgesi olarak balkondaki elele aile pozunu gösterecekler. Ses kayıtları kahramanı oğlu ile kızının ellerinden tutup destekçilerini selamlayan lider imgesi, bu lider ile "kitlesinin" ilişkisinin, her türlü yolsuzluk iddiasına karşı bağışık olduğunu gösterir. "Şerbetli" demek daha doğru belki. Burada İslâmcılık'ın Müslümanlık'tan kesin hatlarla ayrılmasını izliyoruz. Böyle değilse çok daha fena: siyasîlerin yolsuzluklarını "barındırmaya" zorlanacak bir dinin, Allah'ını yitirmesidir tehlike.
30 Mart seçimleri üzerine sanırım fazla konuşulamayacak. Çünkü yolsuzluk salvolarıyla delik deşik olmuş gövdeyi onarmak için iktidar partisi muhtemelen fazla zaman geçirmeden "vatan hainlerine" karşı operasyon(lar)a girişecek. Bunlar çeşitli kötü işler yapmış bir örgütün ("paralel devlet") tasfiyesi mahiyetinde mi olacak yoksa sahiden bir "hıyaneti vataniye" perspektifiyle, ona göre kırıp dökerek mi yürütülecek, göreceğiz. İktidar partisi seçmenlerinin başkalarına yapılacak herhangi bir zulüm çeşidinden -en azından şimdilik- rahatsız olmayacağını öngörebiliyoruz. Göz açıp kapayıncaya kadar da cumhurbaşkanlığı seçimi gerilimleri başlayacak: başbakan Çankaya'yı mı isteyecek, şöyle daha bir kodu mu oturtan başbakan olarak iktidarının tadını çıkarmayı mı tercih edecek? Gündem yüklü yani. Eğer ben bu yazıyı yazarken henüz sonuçlanmamış olan Ankara seçiminde muhalefet kazanmazsa, geçmiş seçimin, başbakana istediği güvenoyu ve hareket serbestisini sağlamış olmak dışında önemi kalmayacak ve herkes önündeki maçlara bakacak.
Velhâsıl, utanılasıdır. Ama eğer demokrasi, özgürlük, adalet istiyorsanız, onurluyaşamak istiyorsanız, başkaları adına utanmaktan fazlasını yapabilmelisiniz. Niye utanmadıklarını araştırmakla başlayabilirsiniz meselâ.
http://riyatabirleri.blogspot.com.tr/2014/03/iyilik-kazanamad-cunku-aday-degildi.html#more
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024