Ali Saydam

Çevre konusunda atılım yılı olabilir
23.08.2018
1049

 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı geçen yıl naylon torbaların ücretle satılması hakkında bir yönetmelik hazırlamış. Yönetmelik 2017’de Resmî Gazete’de yayınlanmış. Aslında uygulama 2018 başında yürürlüğe girecekmiş; fakat 2019 başına ertelenmiş. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yeni Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın da önerisiyle 100 günlük eylem planında plastik poşetlerin çevre koruma faaliyetleri kapsamında ücretlendirilmesi yer alınca iş ciddiye binmiş.

Bizce muhteşem bir karar. O masum görüntülü poşetlerin doğada yok olmaları için yüzlerce senenin geçmesi gerektiğini bilmeyen yok… Keşke bir de aynı şekilde plastik şişelerden de ‘doğayı kirletme ücreti’ alınsa… Ya da damacanalarda olduğu gibi depozito istense de sularımızdaki o iğrenç görüntüleri bir ölçüde azaltmayı başarsak…

Bir zahmet yanımıza alacağımız (çocukluğumuzda olduğu gibi) file veya bez torbalarla yaşamayı yeniden öğreneceğiz. Alışveriş kültürünün değişimi sayesinde, hammaddesini petrolden elde edilen ürünlerden alan naylon poşet uygulamasının, yüzlerce milyon dolar tasarruf sağlayacağı ifade ediliyor…

Bu uygulamayı, şu torba işinden para kazananlar dışında desteklemeyen bir Allah’ın kulu çıkmayacaktır. Siyasî iletişim açısından böyle ittifak noktaları yakalamak her zaman nasip olmayabilir… Çevre ve Şehircilik Bakanlığı için bu ve benzer konular, üstlerindeki inşaat ve emlak bakanlığı algısını atmak için de büyük fırsattır…

Bu fırsatı yerinde kullanmak ve örneğin Bakanlığın Çevre Meseleleri ile ilgili somut bir millî politika ve strateji belgesi ve ona bağlı eylem planı ortaya koyması ne kadar anlamlı olacaktır. Hem de hazır, 100 günlük eylem planında bu konu gündeme gelmişken…

Belki vardır böyle bir belge ve plan. Fakat Bakanlığın web sitesinde küçük bir tur attığımda bu kavramlara rastlayamadım…. Varsa ve biz bulamamışsak, bağışlasın ilgili arkadaşlar; ancak o zaman da olayın iletişiminin gereken hassasiyetle yapılması meselesine biraz eğilsinler…

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinden tutun da içme sularının azalmasına, oradan ormanların korunmasına ve nihayet en mukaddes görevlerimizden biri olan canlılığın sürdürülmesine kadar pek çok konu, ‘çevre’ başlığının altında yer alıyor… Hiçbir siyasi parti bu konuyu gereken derinlikle ele almamakta. Pek çok sosyal demokrat sorumluluğu üstlenmiş olan AK Parti için bu alan da hem bir görev hem de siyasî bağlamda bir fırsattır.

  • Almanya’ya Trump kâbusu
  • Alman ekonomisi, son yıl bir rekora imza atarak ithalat – ihracat dengesinde 299 milyar dolar carî fazla vermiş. Pek çok Alman ekonomisti ise şimdilerde karalar bağlamış; bu başarının cezasız kalmayacağını ve başlarına büyük iş açılabileceğini düşünüyorlar.
  • Carî fazla veren ülkeler sıralamasında, Almanya’nın 100 milyar dolar kadar altında, 200 milyar Dolar ile Japonya, üçüncü sırada ise 110 milyar ile Hollanda geliyor. Geçen yıl ikinci sıraya yerleşmiş olan Çin ise bu yıl ilk üçe girememiş.
  • Bu duruma en çok tabii ki ‘dünyanın delisi’ Trump bozulmuş. Der Spiegel’in haberine göre yılda 450 milyar Dolar ile dünyanın en büyük carî açığını veren ABD’nin Başkanı, Almanya’ya posta koymakta gecikmemiş.
  • Trump meşhur 6 yaşındaki çocuk ifadesiyle, “Almanya’nın bu kadar büyük miktarda fazla vermesi Amerikan ekonomisine zarar vererek gerçekleşmiştir” diye buyurup başta otomobil olmak üzere Almanya’dan ithal edilen pek çok ürüne fazladan gümrük vergileri getireceği tehdidini savurmuş. Ancak AB’nin Bakanlar Kurulu işlevini gören AB Komisyonu’nun Başkanı Jean-Claude Juncker ile yaptığı bir görüşme sonrasında, bu kararını şimdilik ertelediği biliniyor. Ancak o garip imzasını her an Almanya’nın hayatını zorlaştıracak bir talimatın altına koyabilir, diyorlar…
  • Oysa AB Komisyonu da Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi Almanya’yı bu ‘fazla’dan dolayı suçlamakta… Mesela dünyanın finans jandarmalığına soyunan IMF, gayri safi yurtiçi hasılanın %6’sından fazla olan carî fazlanın ülkenin stabilitesini bozacağına işaret ediyor. Bu oran Almanya’da bu yıl %7,8 olarak gerçekleşmiş…
  • Alman ekonomistlerin bir başka endişesi ise bu kadar yüksek bir konjonktür ve performans yakalanmışken, buradan geriye düşmenin Alman halkı tarafından çok ağır bir şekilde faturalandırılacağına ilişkin… Hedef ülkeleri yüksek faiz yükü altına sokan bu sistemin ve söz konusu ülkelerin bu faizleri karşılayamaz hale gelmeleri sonucu stabilitenin bir anda çökebileceğinin altını çiziyorlar…
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar