Markar ESAYAN
|
|||
Anadolu’ya her çıkışımda aynı ikilemi yaşıyorum. Benliğim adeta ortadan ikiye bölünüyor; biri geçmişe, diğeri geleceğe, biri öfkeye, diğeri ümide ait hissediyor. Birkaç gündür Diyarbakır’dayım. Danışmanı olduğum ve çok önemli sivil toplum projelerine destek sağlayan Global Dialogue’un yıllık toplantılarından birini Diyarbakır Surp Giragos Ermeni Kilisesi’nin açılışına denk getirdik. Diyarbakır, bu yorgun ve tozlu şehir beni nedense çok içimden kavrıyor. Bu sanırım beşinci gelişim. Burayı çok seviyorum. Yaşayabileceğimi düşündüğüm yerlerden birisi. İstanbul’un yanında nesi çekebilir bu kavruk kentin insanı bilmiyorum. Sanırım tarih, kökler, bellek. Tarihte burada atalarım büyük bir medeniyet kurmuşlar. Kentin Ermenicesi Dikranagerd, yani “Kral Dikran’ın kurduğu kent” demek. 1850’lerde nüfusunun yarısı Ermeni’ymiş. Kayıtlar bunu çok net gösteriyor. O dönemde doğunun Paris’i burası. Şimdi asla tahmin edemeyeceğiniz zengin bir kültür ve ticaret hayatı var. Avrupa’da yayımlanan bir makale, bir hafta sonra buradaki Ermenice gazetelerde Ermenice basılmış oluyor, düşünün. Bir sürü okul, manastır, kilise ve gazete, dergi var. Bugünkü Diyarbakır, o ışıltılı dönemlerden çok uzak. Ama doğrusu, gerek Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, gerek çok dilli belediyecilik gibi birçok enfes projeyi hayata geçiren Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, gerekse de Kürt STK’ları olsun, o günlerden kalanları kurtarmak ve Diyarbakır’ı eski günlerine kavuşturmak için çok dürüst ve samimi bir arzu içindeler. Osman Baydemir’in Surp Giragos Kilisesi’nin cumartesi günkü kutsama töreninde yaptığı “Sizler (Ermeniler) gittiniz, biz kaybettik, eksildik” demesi o kilisede bulunan herkesi çok etkiledi. Osman Baydemir’e sarılan yaşlı Ermeni kadınları vardı. Baydemir’i halk gerçekten çok seviyor. Kilisenin en yıkık hallerini biliyorum. Bu kilise 1915 soykırımındaki vahşet günlerinde yıkılmış değil. 1980’lerde ayakta. Ama sağolsun Kürtler, kalan Ermenileri kaçırmak için ellerinden geleni yapmış o günlerde. Kilise de bu nefretten o dönemde payını almış ve yeni tarihlerde yıkılmış. Kilisenin o halini görünce, bu yapının asla ilk haline dönemeyeceğini düşünmüştüm. Ama cumartesi günü, kutsama töreninden sonra kapılar açılıp içeriye girince, gerçekten birinci sınıf bir iş çıkarıldığını gördüm ve çok memnun oldum. Konunun uzmanı değilim ama, uzmanlar da çıkan işin hakkını teslim ediyor. Ortadoğu’nun en büyük kilisesinden bahsediyoruz. Yedi tane sunağı var. Bu yapının bir zamanlar çatısı çökmüş, taşları çalınmış, duvarlarındaki kutsal resim ve yazıların tahrip edilmiş olduğuna dair hiçbir emare yoktu doğrusu. Bu işte emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum. Soykırımda en büyük kaybı Ermeniler Diyarbakır’da verdi. Yaşanan katliam büyüktü. Vahşet inanılmazdı. Dicle kıpkırmızı akıyordu. Bunu da cinler, uzaylılar yapmadı. Daha sonra yaşanan nefretin de bu suçluluk hissi ile ilgili olduğu açık. Ama sanırım, devletin 1980’lerden sonra ve özellikle 1990’larda Kürtler üzerinde uyguladığı tehcir ve küçük çaplı soykırımlarda Kürtlerde ciddi bir özeleştiri yaşanmış. Ermenilere yapılanın bugünlerde çok daha azının Kürtlerde ne kadar büyük bir travmaya yol açtığını görüp karşılaştırmış olmalılar. Nitekim, geçenlerde Diyarbakır’da yapılan kongrede Kürtlerin DTK-BDP kanadı Ermeni Soykırımı’nı –etliye sütlüye karışmadan da olsa– tanıdılar ve devleti de tanımaya çağırdılar. Gâvur Mahallesi’nden Surp Giragos Kilisesi’ne giden dar sokaklarda yürüyen diasporadan, Ermenistan’dan ve İstanbul’dan gelmiş Ermenileri görmek insanı sanki zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. Yayalar, daydaylar, binlerce kilometre tepip, köklerinin bulunduğu ve zalimce kovuldukları bu sokaklarda yürüyorlar. Biraz sonra, şu yaya mesela, seksen sene evvel belki içinde vaftiz olduğu Vaftiz Teknesi’ne bakarken, acaba ne düşünecek? Bu nasıl bir ikilemdir? İnsan böyle bir durumda içinde öfke, isyan, hasret, kavuşma ve bağışlama hislerini nasıl birarada tutabilir? Su ve yağ gibi birbirine karışmadan mı dururlar yan yana? Yoksa, sevgi ve teselli, yeni neslin attığı bu adımla, galebe mi çalar tüm menfi hislere? Benim tüm temennim bu topraklara barışın artık gelmesi. Dicle’nin kenarında yürürken, başım döndü zannediyorum. Oysa Van’da deprem olmuş. Yüzlerce ölüden bahsediyorlar. Bu topraklarda doğa da, insanlar da neden kan dökmek için böyle bir yarış halindeler? Bu bir lanet mi? Hâsılı, bu kilise dün de Diyarbakırlılara aitti, bugün de onlara emanet. Bir yerlerden başlamak gerek ve sanırım bu yer fena değil sanki. |
|||
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019