Mehmet TIRAŞ
Bu eser kurgusu olmayan yaşanmışlıklardan kaleme alınmış, tarihe tanıklık eden “Sözlü Bir Tarih Romanı” olduğunu belirteyim.
Romanın hikâyesi 1915 -1950 yılları arasında Sivas’ın “ZARA” ilçesinde TEHCİR yasası ile Ermenilere yapılan insanlık dışı vahşeti anlatıyor.
Ama ne vahşet iradeniz dışında içinizden olmaz böyle bir şey diye haykırmak geliyor..
Okurken insanın kanı donuyor.
1918 yılına kadar Zara’da yaşayan Ermeniler hiçbir sorun yaşamazlar..
İlçede yaşayan Türkler, Ermeniler,Aleviler,Çerkezler,Kürtler ve diğer farklı kültürlerden olanlar arasında ciddiye alınacak bir olay olmaz.
Huzur ve barış içerisinde bir kardeşlik hukuku vardır…
Zara’da yaşayanlar sorunlarını anlaşarak barışçıl yoldan çözen, yoksulluklarını da dayanışma içerisinde paylaşarak, yarı aç yarı tok yaşamlarını sürdürürler.
Zara’da yaşayan insanların neredeyse yarısı ortopedik engellidir.
Topal olmalarının nedeni ise Ebe olmayışından ve kadınlara ilkel doğum yaptırmalarından kaynaklanır.Kalça çıkıklığını ancak aileler çocuk yürümeye başlayınca fark ederler ama, etseler de ne değişir ki ne doktor var ne de hastane.
O tarihlerde ilçede gazete, radyo gibi iletişim araçları olmadığından, insanlar ilçede neler olduğunu; kimin hasta, kimin öldüğünü, sözlendiğini veya evlendiğini mahalle fırınlarından ekmek almaya gelen insanlardan öğrenirmiş.
1915 yılında ”TEHCİR” yasasının çıkarılması ile başlayan Cumhuriyetle devam eden; “Ermenilerin Türkleştirme ve Müslümanlaştırma politikası” uygulamaya geçmesi ile, Ermenilerin hayatları altüst olurken…
Zara’da farklı kültürden olanlar devletin Ermenilerin hedef göstermesiyle mahalle baskısı da artar.
Siz de kitabı okurken Ermenilere uygulanan insanlık dışı vahşetten dolayı insanlığınızdan utanacak,küçük dilinizi yutar gibi olacaksınız ve içiniz daralacak, nefes almakta zorluk çekeceksiniz.
Zara ve Sivas yöresinde Ermenilerden başka zanaat sahibi yok gibidir.
Taşçı,duvarcı,sıvacı,demirci,dülger,çilingir,nalbant,kalaycı,ayakkabıcı,fırıncı,Sobacı,semerci,marangoz,değirmencilik ve saraç işlerini neredeyse hepsini Ermeniler yapar. At gemi yapan Ermenilerin ünü Bağdata kadar gider,Bağdattan binlerce at gemi siparişleri alırlar.
Zara’da yaşayan Türkler ve diğer etnik gruplar ise çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşırlar.
Zara o tarihlerde alış-verişlerin yapıldığı her türlü pazarın kurulduğu, meyhanelerin olduğu gelişmiş, sosyal cazibe merkezi olan bir ilçedir.
Zara’da Amerikan Koleji vardır.
Zara, çevresindeki ilçeleri değil illeri bile gölgesinde bırakır…
Tokat,Amasya ve Malatyalılar ürettikleri ürünlerini ve hayvanlarını Zara pazarında satarlar.
O tarihlerde Zara’nın nüfusunun neredeyse yarısı Ermeni’dir, çarşıya ve pazara Ermeni esnaflar hakimdir.
Zara’da kurulan Pazar o kadar çeşitlidir ki görülmeye değerdir ve yöreye nam salmıştır.
“Bakırcılar,kalaycılar,çizmeciler bir sokakta ,başka bir sırada yüzlerce yemeniciler ,Nalıncılar,çarıkçılar,bıçakçılar,yorgancılar.At,eşek,sığır ve küçük baş mal pazarı,tahıl Pazarı,samancılar,semerciler,arabıcılar ve şehrin iç ulaşımını sağlayan faytoncular,saraçlar,kunduracılar,sebze ve şiracılar sıra sıra..Bir de yerleşik dükkanlar vardır gümüş işleyen,manifaturacılar,kuyumcular,kasaplar,bakallar ve lokantıcılar,fırıncılar” görülmeye değer bir Pazar kurulur. Çevre il,ilçe ve köylerden Zara pazarına akın ederler.
Gün gelir ve Felaketin tebligatı olan “ Tehcir yasası” bütün askeri birliklere ve Valilere,kaymakamlara gönderilerek,”Ermenilerin Türkleştirilmesi ve Müslümanlaştırma uygulanmasına geçilmesi” istenir.
1918 yılında Zara’ya, 10’cu Alayın Askeri Kışlası ve Lojman” inşaatı yapılmaktadır.
İnşaatın tamamında da Ermeni ustaları çalışmakta…
O tarihlerde inşaat işinden Ermenilerden başka da kimse anlamaz.
İnşattan sorumlu olan Yahya Binbaşıya üstlerinden gelen talimatı inşatta çalışan Ermenilere uygulanması emri verilir.
Tebligatın özü şöyle:
İl ve ilçelerde bulunan Ermeniler: “Ya Türklüğü ve Müslümanlığı kabul edecekler”, ”Ya da Sürgüne Gönderilecektir.”
Yahya binbaşı bu tebliği nasıl anlatırım diye çok düşünür hatta sabaha kadar gözüne uyku girmez…Bunun bir insanlık suçu olduğunu…Empati yapar bunu bana yapsalar nasıl karşılarım der ama elinden de bir şey gelmeyeceğini bildiği için,tebliği etmekten başka da şansı yoktur.
İnşaatta çalışan sayıları 40,yaşları 25 ile 45 olan Ermeni işçilere işi durdurun, sizinle bir şey konuşacağım der,Yahya Binbaşı.
İşçiler işi paydos eder ve toplanırlar pürdikkat Yahya Binbaşının konuşmasını beklemeye başlarlar…
Yahya Binbaşı Arkadaşlar diye söze başlar, şimdi beni iyi dinleyin:
“Dün aldığım emre göre sizde sürgüne tabisiniz ama ben buna bir çare buldum,her biriniz bir dilekçe yazacaksınız. Dilekçede, “isimlerinizi de değiştirerek ,Hristiyanlıktan vazgeçtik, İslam’a kabulümüzü niyaz eyleriz.”diye onaylayacaksınız. Eğer teklifimi kabul etmezseniz hepiniz çocuklarınızla birlikte varacağınız yere kadar yollarda telef olursunuz.
Ermeni ustalar put kesilmiş soluk almadan dinliyorlardı. Lafın burasında hep birlikte “of aman of” diye yüreklerinden ortak bir ses yankılanır. Kimse kimsenin yüzüne bakamaz. Herkes eğilir ve önlerindeki tozlu toprağı eşelerken. Sessizliği Yahya Binbaşı bozar;siz içinizde hangi dini taşıyorsanız taşıyın, âmâ ve lakin ve bu kararı onaylayın ailenizi ve hayatınızı kurtaralım. Sabah kararınız bekliyorum, haydi şimdi paydos diyerek lafını bitirir.
Yahya Binbaşı Ermenilere tebliğ ettiği bu kararı onaylamaz ama; onu en çok düşündüren Ermenilere verdiği dilekçeyi, Ermeniler kabul etmezlerse; kışla ve lojman inşaatı duracak…Çünkü o yörede inşattan anlayan bir tek Ermeniler var. Yahya Binbaşı Ermenilerin kararını merakla beklemeye başlar.
Ustalar üst-baş toz toprak halde evlerinin yolunu tutarlar.
O gece Ermeni inşaat ustası SIĞI Usta aile meclisini topladı kumandanın teklifini anlattı.Sabaha kadar düşündüler. Ya din değiştireceklerdi ya da yollara düşeceklerdi ve en kötüsü kabul etmezlerse nereye gideceklerini bilmemelerinin yanında, en çokta şaşırdıkları doğup büyüdükleri Zara’yı vatan olarak bilmeleriydi.
Şafak atarken karar kılındı ve ağlayarak Sıgı usta ve ailesi Müslüman olmaya kara verdiler.
Sığı Ustanın Annesi ”madem öyle İsa efendimize son bir kez daha canlı İstavroz çıkaralım” dedi.75 yaşındaki yaşlı Ermeni kadını Mahuş Hanımın adı bir gece de Şahiban Hatun olurken, dini de Müslüman oldu.
Ermenilerin din değiştirmesi yetmedi…
Üç gün geçtikten sonra Yahya Binbaşı yine geldi, Ermeni ustaları toplayıp karşısına alarak bir konuşma daha yapar.
Arkadaşlar:
“Evet ben söyledim siz Müslüman oldunuz ama ha deyince Müslüman olunmuyor…
Bazı vecibeler var ki bunlar mutlaka yerine gelmeli,”Evvel emirde Sünnet-i Şerif “ Şart dedi.
Kumandan Sünnet ettirmenin yolunu da bulur:
“Katır tavlasında Baytar yamaklığı yapan pos bıyıklı kart bir Arnavut’a havale eder. Koca bir beylik çadırda bir tarafından at-katır bağlı,bir yanda kuru tahta üstünde tavla hizmeti eratı yatıp kalkmakta. Tavlayı boşaltırlar sünnet olacak Ermenileri sıra ile tahtaların üzerine yatırırlar.Arnavut işinin ehli atları iğdiş ede ede tam pişmiş birisi. Etrafta olan ve dönenden habersiz tavla erleri şaşkınlar. Arnavut vidaları gevşemiş paslı ot makası ile Ermenileri sünnet etmeye başlar ama tam bir mezbahanede sığır kesiyormuş gibi, böğürtü sesleri yükselir çadırda. Arnavut baytar bir taraftan sünnet ettiği Ermenilere siz bilmiyorsunuz büyüklerinizde bilmez, Müslüman bir ülkede sünnetsiz erkek olur mu?Sünnetsiz nasıl dolaşılır Fesüphanallah diye tepki gösterir.Erler ben seni kucağımda sünnet ettirdiğim için artık seninle kirve olduk bunu unutma derler Ermenilere. Sünnet bitince bir asker,kepek-tuz karışımı bir tozu beze serperek bağlayıp Ermenileri evlerine gönderirler.Yaraları uzun süre geçmez, bazıları üç-dört ay ateşler içerisinde kavrularak hasta yatarlar ve sonra kendilerine gelirler.
Ermeniler inşaatta çalışırken Kışlaya ;“Yeni Müslümanlar müftülükte hazır bulunacaklar” diye müftülükten bir yazı gelir.Duyurmakta her zaman olduğu gibi Yahya Binbaşıya düşer.Bir gün sonra müftülükte toplanırlar,müftü heceleyerek Eşhedüenla la ilahe illallah okur,namazın nasıl kılındığını tarif eder,Ermenilere kelimeyi şahadet getirmesini öğretmeye çalışır. Ermenilerin ellerine birer Amme cüzü vererek yolcu ederler.
İnşaata Müftülük tarafından görevli bir İmam gelir ve Ermenilere dinlenme saatlerinde İslam dinini anlatır.. İmam ne kadar güzel bir dini seçtiniz, bu dünyadan sonra sizi cennete huriler karşılayacak istediğiniz hurilerle birlikte olacaksınız deyince.Ermeniler gülmeye başlar.İmam çok bozulur ve sizin kara papaz ne anlatıyordu peki diye sorar? Ermenilerden birisi,bizim papaz da bize cennete şarabın ve içkinin bin bir çeşidini içeceksiniz, zevki sefa içinde yaşayacaksınız diye anlatırdı,deyince…İmam öfkeyle ayağa kalkarak “cennet meyhane mi ki” içkiler ikram edilsin diye tepki gösterince…İmamla tartışan Ermeni peki senin anlattığın “cennet kerhanemi ki” herkes istediği huri ile yatıp kalksın der.
Bunun üzerine imamla Ermeniler arasında küfürleşmelerin sonunda kavga çıkar ve bu olaya tanık olan, Yahya binbaşı,Müftülükle görüşür ve olayı anlattıktan sonra, başka daha eğitimli ve hoşgörülü bir imam gönderir müftülük.
Başka bir imam gelse de başarılı olamaz…
Ermenilere bu insanlık dışı uygulamalar içeriden ve yurt dışından gelen baskılar sonucu, üç yıl sonra vaaz geçilir.
İlçenin Belediye başkanı, kaymakamı Ermenilerle bir toplantı yaparak devlet sözü verirler, istediğiniz gibi inancınızı ve geleneğiniz yaşayacaksınız, özgürsünüz derler…
Bu süreçte Ermenilerin hedef gösterilmesi sonucu..
Türkler çocuklarını artık zanaat sahibi olan Ermenilerin yanında çalışmasına karşı çıkarlar ve göndermezler.
ilk önce varlıklı Ermeniler Zara’dan göç etmeye başlarlar.
Zara’da Ermenilerin göç etmesi ile yüz hanenin altına düşer.
Her Ermenin göçü, Türk ve başka kültürden olan komşuları tarafından göz yaşlarıyla uğurlanır.
Avşar kızı Emine, komşusu yaşlı karı-koca Ermeni ailenin göçünden sonra günlerce kendine gelemez perişan olur.Çünkü Emine seferberlikte kocasını kaybedince 3 erkek çocuğu ile 22 yaşında dul kalır ve çocuklarına ve kendisine göç eden komşusu Ermeni aile sahip çıkar,Emine’ye ve çocuklarına barınma ve açlık sorunu yaşatmazlar.. Ermeni aile göç ettikten sonra Emine üç çocuğu ile boş bulduğu ahırlarda ve samanlıklarda yatıp kalkar ve yiyecek ekmek dahi bulamaz.
Her Ermeni ailenin Göçünden sonra jandarma ellerinde kazma ve balyozla boşalan Ermenin evini basar, kapıyı kırarak içeri girer ve duvarları delik deşik ederler…
Komşuları jandarmaya niye böyle yapıyorsunuz yazık ve günah değil mi,diye sorduklarında?
Jandarma “gömü arıyoruz” diye cevap verir.
Göçe zorlanan Ermeni ailenin ardından ALOŞ Köpeğin günlerce başını göğe dikerek sokaklarda uluyarak dolaşması, komşularının yüreğini dağlar.
Aloş köpeğin hikayesini, göç eden Ermeni ailenin komşusu yaşlı Türk kadından dinleyelim:
“Ermeni aile göçlerini yükleyip yola çıkınca Aloş adındaki köpekleri peşlerini bırakamaz, onlarda köpeği götürmek istemezler ama köpek peşlerini bir türlü bırakmaz..Göç eden Ermeni ailenin yaşlı komşusu, beline doladığı dolağını çıkartıp Aloş’un gözüne dolayarak kapatır ve aile ilçeden gözden kaybolana kadar dolağı köpeğin gözünden çıkartmaz. Kaybolunca köpeğin gözünü açar. Günlerce Aloş mahallede, sokaklarda başını göğe dikerek uluyarak dolaşır, yaşlı sahiplerini arar.Her akşam sahibinin evinin önünde yatar.. Komşular Aloş’a ekmek verseler de uluması hiç kesilmez, çok sürmez Aloş bu hasrete dayanamaz ve sonunda ölür.”
Yazar sadece Ermenilere yapılan vahşeti ve göçleri anlatmıyor,köpeklerin dünyasına girerek Ermenin köpeği Aloş’un hikayesini de tarihe not olarak düşüyor.
1950 yılına gelindiğinde Zara’da bir tane Ermeni kalmaz ve hepsi İstanbul’a göç eder.
Zara o şaşalı cazibesini kaybeder ve sıradan küçük bir ilçeye dönüşür ve…
1965 yılında Zara’nın nüfusu 56 bin 864 iken,2022 yılında Zara’nın nüfusu 21 binde kalır.
Yazar kendisi de bir Ermeni’dir, kitabı babasının ve yakınlarının yaşadığı insanlık dışı vahşi olayları yaşayanların anlattıklarından, yola çıkarak, tarihe not düşerken…
Sizlerde Kitabı okuduktan sonra günlerce kitapta geçen olayların etkisinde kalacaksınız.
Yahya binbaşının dediği gibi bunu bana yapsalar nasıl karşılarım diye de, kendinize soracaksınız ve
“Ermeniler boşuna bize soykırım yapıldı” demiyor, demek ki diye düşüneceksiniz.
Kitabı hararetle okumanızı ve sosyal medya hesabınızdan da paylaşmanızı öneririm.
Kitap Aras yayınları tarafından 1999 yılında yayınlanır.
“Atını Nalladı Felek Düştü Peşimize” adlı kitabın özeti:
”Cumhuriyet kurulduğunda Türkiye’nin Nüfusu 13 milyon 644 bin ve yüzde 18’ni İçinde Ermenilerinde olduğu Gayri Müslimlerden oluşuyordu. Bugün Ülkenin nüfusu 84 milyon… Ülke genelinde Gayri Müslimlerin toplam sayısı 100 binle ifade ediliyor. Cumhuriyetin kuruluş felsefesi bu ülkede yaşayan herkesin “Müslüman,Sünni ve Türk” olduğunun asimilasyon politikasının bir sonucudur bu eser.. Hala ülkede geçmişte Ermenilere yapılanların, bugün Kürtlere ve Alevilere başka bir versiyonu uygulanmıyor mu?” M.T.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025