Mustafa Karaalioğlu
Siyaset hayatı belirliyor, ekonomi bütün ünitelerin üzerinde artan bir nüfuz kazanıyor, diplomasi de herhangi bir ülkenin kendi halinde bildiğini yapmasına mani oluyor. Sadece Türkiye için değil, istisnasız bütün ülkeler için bu kurallar işliyor. Her şey eskiye göre çok fazla iç içedir ve hiçbir mesele hiçbir ülkenin kendi iç meselesi değildir.
Bu kuralı unutmak bazen işimize gelse de gerçek değişmiyor. Dünya ile aynı ekonomi ve güvenlik dalga boyunda olmak dünyanın denetimini de kabullenmek demektir. Paradoksal olarak denetimi kolaylaştırmak için, dünyadan uzaklaşmak değil bilakis daha fazla ilişki gerekiyor. Gayet tabii sözkonusu Türkiye gibi tarihsel güç ve jeopolitik potansiyel taşıyan ülkeler olunca uluslararası sistemin ilgisi daha da artıyor. Yine de Türkiye’yi jeopolitik açıdan özel ve benzersiz zannetmeye de gerek yok; esasen birçok ülke bu konumdadır. Mesela, Mısır kanlı darbeye rağmen uluslararası sistemin gözdesi olma özelliğini bu yüzden kaybetmiyor. Ya da Suudi Arabistan veyahut da Güney Kore ve Brezilya. Birçok ülke, bu kategoride çeşitli özellikleriyle önceliğe sahiptir, Türkiye de bunlardan bir tanesidir. Önemimizi azaltmayalım ama abartıp stres de üretmeyelim.
***
Önemli olmak olmamak esasen o ülkenin kendi demokratik ve güvenlik değerlerini nereye taşıdığıyla ilgilidir. Jeopolitik ve stratejik konumdan ziyade ülkenin iç huzuru, güvenliği ve istikrarı önceliklidir. Bir ülkenin istikrar ve güvenliği de sınırlarının ötesinde kurduğu iyi ilişkilerden başlar. Mesela Türkiye bu ilişkilerin iyi olmasının da kötü olmasının da sonuçlarını yaşamış ve yaşamakta olan örnek bir ülkedir. Örnektir çünkü bütün bunları birkaç sene içinde yaz ve kış gibi bir kesinlikte görmektedir. Kaba bir hesapla beş yıl öncesine kadar olanlarla beş yıldır olanlar bunu göstermeye yetecektir.
Bunu ülkeyi yönetenlerin de görmemesi mümkün değil. Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen günlerde “Dostları artıracağız, düşmanları azaltacağız” prensibini dile getirdi. Nedense üzerinde pek durulmadı… Belki bu cümle kulağa pek alışık geliyor ve zaten başka türlüsü düşünülemez diye varsayılıyor. Evet öyle, ancak bazen ülkeler göz göre göre düşmanları artırır ve dostları azaltır ki bunu yaşadık malum.
Cumhurbaşkanı o cümleyi söyleyerek bu sarmala karşı reaksiyonunu dile getirmek istiyor. Uzun süredir gerginliklerle çatışma potansiyeliyle yükü ağırlaşan dış politikada yeni bir hamle arıyor. Zira, Türkiye’nin iyi ilişkilerle kazandığını ve güvenli hale geldiğini tersi durumda da risk taşıdığını en iyi kendisi biliyor.
***
Başta NATO üyeliği olmak üzere, G-20’de bulunmak, AB ile müzakere halinde olmak ve birçok uluslararası organizasyonda rol sahibi bir ülke olarak Türkiye iyi ilişki geliştirmekte, yani dost kazanmakta doğal bir avantaja sahiptir. Stratejik konumun üzerinde bir avantajdan söz ediyoruz. Dolayısıyla, düşüncesini sahaya yansıttığında Erdoğan için çok hızlı bir ilerleme ve mesafe kazanma imkanı vardır. Sözgelimi, başta Suriye ve Katar olmak üzere problemli dosyalardaki etkisi de artacaktır.
Kaçan fırsatları ve kaybedilen zamanı telafi etmek için doğal hamleleri ertelememek gerekir.
En önemlisi de iyi ilişki kurmanın hakkı verildiğinde görülecektir ki bugün yaşamakta olduğumuz huzursuz hal ve tedirginlik sanılandan çok daha kolay bertaraf edilecektir.
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
27.11.2025
24.11.2025
22.11.2025
17.11.2025
15.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
6.10.2025