Sanem ALTAN
Cuma gecesi sabaha karşı gözlerimi açtım aniden… Uyandım.
Pencereye doğru baktım.
Sokak lambasının ışığında dağılan bir yorgan gibi sessiz ve yumuşak dökülen kar taneciklerini gördüm.
Kar yağıyordu.
Şaşırdım.
Bir mucize oluyormuş, bunu da sadece bazılarımız görüyormuş gibi uyanmama sevindim.
Bahar dallarının, erken de olsa açmış manolyalarının üzerine bir sabaha karşı kar yağıyordu…
Yağmurun şakırtısından, tipinin öfkesinden, fırtınanın şiddetinden, rüzgarın uğultusundan yoksun o usul beyazlık, yağdığı heryeri kaplamıyordu ama yağdığı heryeri kaplayıp kendi hakimiyetine alacak, sakin bir kudreti vardı sanki.
Çiçek dansının başladığı şu günlerde aniden yağan kar, nedense gördüğümüz hiçbirşeyin aslında gördüğümüz şey olmadığını düşündürdü bana…
Kendimizin bile…
O an, en bildiğimiz kendimizin gerçeğini bilmediğimizi düşündüm…
Duygularımızın bile biz farkında olmadan değiştiğini, içimizde aslında ne olduğunu bilmediğimizi...
Bir Mart sabahı baharı beklerken neden kar yağar?
Tanrı sanki kendi yarattığı baharını, çiçeklerini, çimenlerini, o sevinçten sarhoş kokularını karla kaplayabileceğini gösteriyordu bize, kendi yaratığı zamanı, mevsimleri altüst edebileceğini gösteriyordu…
Bu geçti aklımdan,pencereden bakarken…
Gelmek için bir yıl bekleyen bahar, bir sabah vakti aniden silinip yokoluyordu.
Bunu görünce şaşırırız değil mi?
Kendimize şaştığımız, hayata şaşırdığımız gibi…
Bahar dallarını üzerine yağan kar gibi…
Kim anlayabilir ki bunu?
Gördüğünün anlamını kim anlayabilir gerçekten?
Hangimiz hakikati görebiliriz?
Hangimiz aslında kim olduğumuzu bilebiliriz?
Platon’un mağara hikayesini ilk duyduğumda hayatın bir ‘kandırmaca’ olabileceğinden ve gerçeği görmenin hatta sezmenin sandığım kadar kolay bir iş olmayabileceğinden kuşkulanmıştım.
Bahar dallarına yağan kar gibi…
Hangisine inanacağız?
Yağan kara mı, açmış bahar dallarına mı?
Yoksa ikisine birden mi?
Platon’un mağara mitinde anlattığı o karanlık mağarada duvara dönük oturan zincirli insanların, mağaranın kapısından giren ışıkla dışarıdan duvara yansıyan gölgelerle hayatı anlaması gibi belki de bizim de hayatımız. Duvardaki gölgeler var, bir de mağaranın dışındaki hakikat.
Bahar dalları var…
Bir de üstlerine yağan kar .
Bir gördüklerimiz var…
Bir de gördüklerimizin ötesindeki gerçekler.
Gerçeklerin ne kadarını gördüğümüzü ya da gördüklerimizin ne kadarının gerçek olduğunu anlamamız herhalde daha çok uzun zaman alacak.
Rıza Tevfik’in eşi öldüğünde kızı Selma’ya yazdığı şiirindeki o ünlü mısralar gibi belki de…
“Varlık budur benim için, hatta senin için de;
‘Bir hakikat var mı? ‘ derken bir hayale döneriz.”
Bahar çiçeklerinin üstüne kar yağıyor bazen. Ne olduğunu tam da anlamadan yaşayıp gidiyoruz…
“Bir hakikat var mı” derken yavaş yavaş bir hayal olmaya doğru yol alıyoruz...
Belki de budur bizim maceramız.
Hayalle hakikat arasında bir yolculuk işte… Bir de ‘görebilsek’…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bu kış hayat ağır geldi...
2.02.2016 - Yalan söylüyoruz!
28.02.2016 - Bu hayat, siz böylesiniz diye böyle!
26.02.2016 - Biz herşeyin iyi olmasını istemiştik...
21.02.2016 - Demir Ökçe...
17.02.2016 - Mutsuz Müslüman....
10.02.2016 - Gazetecilik bulanık bir nehir gibi...
5.02.2016 - Hatırlamadıklarımız, yaşanmış sayılmaz mı?
31.01.2016 - İnsanlık çölü...
29.01.2016 - Şu basit gerçek, öleceğiz...
27.01.2016
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
adalı
türkiyedeki kürtlerin tamamen ayrılmasına inan biz türkler tahmin edemiyeceğiniz kadar çok seviniriz neden mi çünkü hergün can alan ülkenin mali kaynaklarını eriten mutemadiyen sorun yaratan topluluktan ilelebet kurtulmuş oluruz.o yüzden biz türkiyenin önündeki en büyük takozdan kurtulmasını kayıp değil kazanç görürüz.devletini kuran kürtlerin türk şehirlerinde kalmasıda kusura bakmasınlar olanaksızdır.biz türkler her şerde bir hayır buluruz merak etmeyin.zaten bu ayrılık için geç bile kalındı.
Ad Soyad Giriniz...
hangi yüz yıl yeni yüzyıl mı:))
Ad Soyad Giriniz...
bu yüzyıl türklerin yüzyılı olacak
Ad Soyad Giriniz...
güzel hayaller umarım olur dikkat edin şekillenen ortadoğuda maşa olmayın kii o yolda hızla ilerliyorsunuz siz kürtler hiç bir zaman ulus devlet olamazsınız izin vermezler özerk yapılara bölünmüş aşiret devlet modeli sizlerin yönetim tarzınız olur çünkü kürt kartları işine geldiği gibi yorumlar devlet olma gelenek işidir o geleneğiniz yok bu yazdıklarımdan ötürü bana küfreden kürtler olabilir ama bu gerçek üzgünüm ama böyle...