Yasin AKTAY
En son tam üç ay önce 9 Kasım’da gitmiştim Kudüs’e. TBMM Parlamentolar Arası Filistin Dostluk Grubu olarak İstanbul Milletvekilimiz Hasan Turan başkanlığında 22 milletvekilinden oluşan bir heyetle birlikte… O ziyarette yaşadıklarım, gördüklerim, döndüğümde “Kudüs’e Neden Gitmeli?” ve “Kudüs’e nasıl Gitmeli?” başlıklı iki yazı yazdırmıştı.
İlk yazıda Kudüs ziyaretlerinin neticede bir nasip işi olduğunu söylemiştim, tıpkı hac ve umre ziyaretleri gibi. Bazen hiç planlamadan, önceden hiç öngörmediğiniz halde yolunuza çıkar Kudüs.
Yine hep yaptığı gibi tekrar içine çeker, kayıt altına almış olduğu insanlık tarihinin sokaklarında gezdirir. Oradan tekrar bugüne getirir, yaşamakta olduğumuz acı gerçeklere tarihten ışık tutar, bugünkü işgal trajedisini hissettirir, ama illa ki, bütün ihtişamıyla Kudüs, bu yaşananların kendi kadim tarihi içinde ne kadar küçük, ne kadar gelip geçici bir zaman dilimi olduğunu da anlatır. Böylece hem teselli eder hem de direnişin ihtiyaç duyduğu sabrı biler.
O yüzden Kudüs’e gitmeyi ihmal etmemeli, ama Kudüs’e mutlaka doğru yoldan gitmeli demiştik.
Yine nasip oldu, Kudüs çağırdı. Vesilesi bu sefer İslam İşbirliği Teşkilatına bağlı İstanbul merkezli İslam Konferansı Diyalog ve İşbirliği Gençlik Forumu (İKGF-Dİ) ve Filistin Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliğinde Ramallah’ta düzenlenen “Kudüs 2018 İslam Dünyası Gençlik Başkenti” programı oldu.
Cuma günü Gençlik ve Spor Bakanımız sayın Osman Aşkın Bak aradı ve Pazartesi günü bu programa katılmak üzere Kudüs’e gideceğimizi bildirdi.
Son ziyaretimizden bu yana Kudüs’ün Trump tarafından İsrail’in başkenti olarak ilan edilişine tanık olduk. Kudüs yine dünya siyasetinin merkezine yerleşti.
Avrupa-merkezli bir dünya tasavvuru varsayıp bunu eleştirenleri yeniden düşünmeye sevk etmesi gereken bir olaydı bu. Tabi o gün olup bitmiş bir olay olarak görülmemeli, görülmedi de. Doksanlı yılların ortalarından beri alınmış ve sürekli ertelenen bir kararı uygulama cüretkarlığı gösterdi Trump. Bu zihniyet, bu Kudüs-merkezli dünya algısı ABD’de hep var. Zaten bu algı var olduğu için İsrail diye bir devlet tarihe, coğrafyaya, dünyanın gerçekliğine ve akışına rağmen inatla var.
Avrupalılar veya genel olarak Batılılar, kurdukları bütün konforlu dünyalarına rağmen, Kudüs merkezli düşünmekten ve davranmaktan vazgeçemiyor. Trump, mesela, ABD adına, Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmekten dolayı ülkesine maddi olarak ne kazandırmış olabilir? Bal gibi Kudüs’ü bütün gerilimlerin, çatışmaların ve coğrafyanın merkezine koyan bir eylem değil mi yaptığı?
Kudüs uğruna, ABD bu hareketiyle ne hale düştü? Bütün dünyadaki prestijini yerle bir etti. İslam İşbirliği teşkilatı dönem başkanı sıfatıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, teşkilat üyelerini hemen bir hafta sonra İstanbul’da toplayıp güçlü bir tepkiyle ABD’ye de İsrail’e de bu vesileyle meydan okudu. Akabinde BM’de Trump’ın bu kararı aleyhine bir tasarı 9’a karşı 129 oyla kabul edilerek ABD’nin sözümona dünya liderliği iddiasına büyük bir darbe vurulmuş oldu.
Kudüs uğruna göze alınan bu yalnızlık, bu riskler, ABD için neresinden bakarsanız Kudüs’ün önemini ortaya koyuyor. Tabi karşı çıkanlar için de aynı şey söz konusudur.
Kudüs’ü takdis yarışı var, belki bu açıdan her iki tarafın niyeti görünürde birleşiyor. Kudüs’e sahip çıkmak, onu yüceltmek, onu takdis etmekte bir tür yarış görüntüsü de ayırt edilebilir bu gerilimde.
O zaman belki kutsama tarzında ortaya çıkan fark üzerinde durmaya değecektir. Müslümanlar Kudüs’ü takdis ederken insandan vazgeçmiyorlar. Kudüs’ü yüceltirken insanın onurunu, özgürlüğünü, haysiyetini yok etmiyorlar. Diyebiliriz ki, devlet için ortaya konulan şiar Kudüs için de geçerlidir: İnsanı yaşat ki, Kudüs yaşasın.
İnsanı aşağıladığınızda Kudüs’ün kutsiyeti kalmaz. Kudüs’e takdis etmek onun taşına insanın kanını akıtmaktan geçmez. Her şeyden önce hiçbir ayırım yapmadan insanın canını, özgürlüğünü, onurunu takdis etmekten geçer.
Kudüs’ü kutsamak, ona sahip olmaktan değil ona ait olmaktan geçer. Haçlılar da Siyonizm de, Kudüs’e sahip olmaya, onu kendilerine ait kılmaya çalıştılar. Onu kutsayalım derken, kendilerine benzemeyen herkesi ondan uzaklaştırdılar, onun bereketinden insanları yoksun bıraktılar, ya katlederek veya tehcir ederek Kudüs’ü kendilerine tabi kılmaya çalıştılar.
Oysa Kudüs’ün kendi kuralı var, o kural insanın onuru, özgürlüğü ve hukukunu temin kuralıdır.
Tarihte Kudüs’ün bu kuralına sadece Müslümanlar tabi olmuştur. O yüzden Müslümanlar Kudüs’ü, tarihte kurdukları hiçbir devlette başkent yapmamışlardır (Filistin’in Siyonist tehdidi altına girdiği istisnai günler dışında). Hiçbir dinin insanını ve mabedini Kudüs’ten dışlamamışlardır.
Üstelik Kudüs’ün birlikte yaşama ve din özgürlüğü özelliklerini Müslümanlar modelleyerek dünyada kurdukları bütün şehirlerde uygulamışlardır. O yüzdendir İslam medeniyetinin bütün şehirlerinde cami, havra ve kilise cemaatleriyle birlikte birbirine yakın yerde bir arada bulunur.
İsrail’in Kudüs’e sahip çıkma tarzı ırkçılık, bağnazlık ve dinsel kibrin bütün boyutlarını içerirken, Kudüs’ten zerre kadar nasiplenmeyen bir sahiplenme biçimidir. Oysa bilseler, ibret alsalar, düşünseler, akletseler, Kudüs onlar için de apaçık bir ayet, bir yol gösterici ışık, bir nimet.
TAZİYE
Zerdeşt Miroğlu: Kudüs’teyken, Mardin milletvekilimiz değerli fikir ve dava adamı, Orhan Miroğlu’nun 25 yaşındaki sevgili çilekeş, masum evladı Zerdeşt’in vefat haberini aldık. Oradan onun için dua ettik. Orhan Miroğlu ve muhterem eşinin çok zor bir hayatı olan Zerdeşt’le imtihanları bütün insanlık adına yazılası, anılası, her zaman görülesi bir destan gibiydi. Yüce Allah Zerdeşt’in hayatında anne ve babasının şefkati, merhameti ve muhabbetiyle yağıyordu adeta. Bugünlerde çok güzel bir kitabı yayınlanan Orhan Miroğlu’nu başka bir çok özelliğinin yanında, çoğu kez onların hepsinden önce sevgili evladıyla olan bu ilişkisiyle tanıdım. Merhumun mekanı cennet olsun, anne ve babasına şahit ve öncü olsun.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları






































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019