A.Turan ALKAN
İngiltere’de May Ashworth isminde bir hanımefendi, geçen hafta Google şirketi tarafından özel bir teşekkür aldı. Bu bir ilkti.
86 Yaşındaki May hanım, -torununun sızdırdığı bilgilere göre- şahsi bir dizüstü bilgisayarına sahip bulunuyor ve hepimizin günde en az birkaç kere yaptığı gibi Google’ın arama çubuğuna ‘şu nedir, bu nedir, feşmekan nasıl çalışır’ diye soru cümleleri yazıyordu. ‘Fıtraten’ bir hanımefendi olduğu artık kesinlik kazanan Mrs. Ashworth, uzun süreden beri ne zaman Google’a birşey danışacak olsa, söze lütfenle başlıyor ve teşekkür ederek bitiriyordu,
-Lütfen Roma rakamlarıyla MCMXCVIII’nin kaç olduğunu söyler misiniz, teşekkür ederim.
Veya az önce benim yaptığım gibi,
-Lütfen ‘Mrs.’ kısaltmasının ne anlama geldiğini söyler misiniz; teşekkür ederim!
Mrs. Ashworth’un Türk olmadığını nasıl anladım?
Son zamanlarda bütün bir millet olarak gen araştırmalarında kullanmak üzere kan tahlili işine fazlaca kafa sardırmış olduğumuzdan rahatlıkla söyleyebilirim ki, Mrs. Ashworth kesinlikle Türk kanı taşımamaktadır ve eğer isterse hem o , hem de biz bu yüzden müsterih olabiliriz; zira söze lütfenle başlayıp teşekkürle bitirmek, darda zorda kalmadıkça bir Türk’ün kesinlikle tercih etmeyeceği bir hitap şeklidir.
Nereden biliyorsun diyeceksiniz?
Kendimden biliyorum. ‘Sen kendini fasulye gibi nimetten mi sayıyorsun?’ diye Türk olmaklığıma itiraza yeltenenlerle polemiğe girişecek değilim.
İnce espri yapmak tehlikelidir; doğru anlaşılabilir!
Hayır Türk olmak veya olmamakla ilgili değil bu tavır; bence siz de öyle yapmalısınız: İnsanlar inançları, kimlikleri ve politik kanaatlerinin şöyle veya böyle olmadığı hakkında açıklama yapmaya ve tartışmaya maruz bırakılmamalıdır. Cümle fazlaca uzun ve Mrs. Ashworth’un üslûbuyla fazlaca kibar oldu; kısaca tercümesi şöyle: Eğer ben şöyle muttakî Müslümanım veya yedi göbekten Türkoğlu Türküm, bunu sorgulayanın da alnını karışlarım’ diye kendinizi savunmak mecburiyetinde kalırsanız maça bir sıfır mağlup başlamışsınız demektir.
Peki, hiç cevap verilmemeli midir?
Şöyle deyip geçebilirsiniz, “Seni aslında hiç ilgilendirmez ama senin sandığın gibi olsun dostum!”
Hayır hayır, bu kötü tavsiyeyi geri çekiyorum. Türkiye şu an itibariyle böyle cool şakaların, anlaşılması zor ironilerin veya ince kontratakların karşı tarafça anlaşılması için hiç de uygun bir psikolojik atmosfer sunmuyor insanlara. Cevabınızın kısa yoldan, ‘Demek ki kâfirsin; vurun şerefsize’ tepkisiyle karşılaşması büyük ihtimal teşkil ettiğinden soruyu duymamış gibi yapmak daha akıllıca olacaktır.
Bir kötü oldum, bir kötü oldum
Gelgelelim, ‘Bir Türk durup dururken kimseye lütfen demez, derse bir karışıklık vardır.’ tezini kendi nefsimde doğrulama vaadime…
Yurtdışında bir sabah kaldığım küçük otelden sokağa çıkıp etrafı tanımak istedim. Koridorda daha önce hiç görmediğim, merhabalaşmadığım, alış-veriş etmediğim, hâsılı ilk defa gördüğüm bir adamla burun buruna geliverdik âniden. Adam bana tebessüm etti ve şöyle seslendi,
-Guten tag!
Hoppala! Yahu, tamam ortaokulda biraz Almanca okuduk, ibareyi çözdüm, mânâsını da anladım da (Fakültede de Almanca okumuştuk nitekim!) elin tanımadığım herifinin sabah sabah benden ne istediğini bir türlü çıkaramadım. Gençlerin pek sevdiği tabirle o an resmen dumura uğradım; ağzım dilim kilitlendi. ‘Bana ne dediysen iki misliyle iade ederim’ deyip herifin ümüğüne mi çökeyim, yoksa duymazlıktan gelip sağır numarasına mı yatayım, o kısa saniyeler içinde karar veremedim. E, adamın da işi-gücü vardı herhalde, çekti gitti.
Ben orada bir kötü oldum, bir kötü oldum…
Alışmamışız arkadaş, kültürel kodlarımızda yok öyle bir şey. Tanımadığın-etmediğin adama durup dururken selam verip üste de sırıtmak ne demek yani (sırıtmak kelimesinin altını çiziyor ve imliyorum!).
Aman tetik duralım; bu adam nazik birine benziyor!
Vaktiyle arkadaş çevremize dışarlardan gelen yeni biri katılmıştı. Nasıl anlatayım, biraz tuhaf bir insandı! Herkese iyi ve candan davranıyor, hemen tanışıklık kurmaya çabalıyor, güzel sözler söyleyip iltifat ediyor ve en önemlisi o kişi topluluktan ayrıldıktan sonra arkasından dedikodu etmiyor, bilakis edenlere de ‘Ayıp değil mi, arkadan konuşmak olur mu?’ yollu ince tarizlerde bulunuyordu.
Bu vaziyeti uzun uzadıya gözlemleyip günlerce düşünen arkadaşlardan biri dedi ki nihayetinde,
-Yav bu adam bizden bir şey isteyecek neticede heralde; yoksa niçin bu kadar iyi ve nazik davransın ki! Aman tetik duralım!
Aynen böyle, eksiği var fazlası yok!
Nezaket güzel bir şey olabilir mi?
Biz yine dönelim şu tatlı ve güzel Mrs. May Ashworth hanımefendi’nin hepimizi gülümseten ve galiba biraz da kalbimizi burkan nezaketperverliğine… Eğer meraklı torunu, ninesinin bilgisayarını karıştırıp da ‘Aman Tanrım, büyükannem ne zaman Google’da bir şey arasa lütfenle başlayıp teşekkürle bitiriyor’ diye tweet atmasa olaydan haberimiz olmayacaktı; çünkü malum, Google adı üstünde bir arama motoru ve karşınızda sorulara cevap veren birisi yok. İşin güzel tarafı, google’dan bir yetkilinin durumu farkedip güzel bir jestle karşılık vermesidir. Nezaket bazen güzel bir şey galiba.
Neye bakmıştın dayı?
İşte sözün tam burasında ‘nezaket mi iyidir yoksa samimiyet mi; samimiyetten kaynaklanmayan kuru nezaket bir nevi riyakarlık değil midir?’ şeklinde bir lise münazarası açmak pekâlâ mümkündü. Geçenlerde bu konuyu –tesadüf eseri- oğlumla bir hayli tartıştık ve sonuçta, ‘velev ki riya koksun; iletişimin ilk adımı olarak nezaket güzel şey kardeşim’de karar kıldık.
Nezaket de tıpkı kanunlar veya trafik kuralları gibi bir şey. Kurallara riayet etmek, peşinen bizim iyi insan olduğumuzu göstermez ama bunun tersi bal gibi geçerlidir. Sinyal vererek şerit değiştirmek asgari muaşeret şartıdır; velev ki sinyalli olsun, şeritler arasında hızla makas atmak veya emniyet şeridinden basıp gitmek de kabalığa işaret eder.
Sözü, ‘Biz Türkler nezaketten anlamıyoruz’a getirmeyeceğim çünkü haksızlık olur. Dükkanına girdiğiniz satıcının size bir nezaket gösterisi olarak yekten,
-Neye bakmıştın dayı, şeklinde hitap etmesi, belki alafranga görgü kurallarına aykırı gibi görünen banal bir davranıştır ama bir Türk, o sözün ne kadar ‘ciğerden’, içten ve samimi sarfedildiğini genetik kodlarıyla derhal algılar ve akabinde,
-Noo’ssun yiğen’ şeklinde cevap vererek kuru bir kalıptan başka canlılığı kalmamış batılı muaşeret kalıplarına da güzel bir cevap vermiş olur.
Nezaket ve içtenlik hakkında çok güzel bir fabl hatırladım ama yerim kalmadı ne yazık ki…
Bu yazıyı sabırla okuduğunuz için hepinize teşekkür ederim efendim. Hayırlı pazarlar diliyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016