Ceren KENAR
Arap devrimlerini tezahüratla izlemiş olsanız bile şu günlerde “Arap Baharı kışa döndü” klişesi size çekici mi geliyor? Kendinizi zaman zaman, “Olmasaydı daha iyi miydi” acaba derken mi buluyorsunuz? Sanırım yalnız değilsiniz…
Son derece hareketli, özgüvenin zirve yaptığı, beklentilerin en yüksek perdeden başladığı bir gecenin “akşamdan kalma” sancılarını yaşıyoruz belki de. Tunus’ta nüfusun ciddi bir kısmının devrilen Bin Ali’yi özlediklerine dair ama doğru, ama yanlış anket sonuçları geliyor. Mısır’da Mursi’nin başkan seçilmesiyle bazı “sekülerler” ana fikri “bu ülkede yaşanmaz” olan analizler kaleme alıyor. Libya’da “Devrimi biz başlattık” diyen Bingazililer yeterince temsil edilemediklerinden yakınıyor. Bahreyn’de göstericiler ve siyasi muhalifler ciddi hapis cezalarına çarptırılıyor. Yemen, Suudi Arabistan ve İran arasında gerçekleşen iktidar savaşı nedeniyle bir türlü dengeye oturamıyor. Ve Suriye…
Ki Arap devrimlerinin yan etkilerinden, yani Irak, Lübnan ve Mali’den bahsetmiyorum bile.
Coldplay’in o meşhur şarkısının içli sözleri sanki arka planda dönüyor: “Kimse kolay olacağını söylemedi, kimse bu kadar zor olacağını da söylemedi… Hadi beni en başa al.”
İşi Arap devrimcilerden sokağa çıkıp son derece meşru haklarını arama cüretinde bulundukları için “özeleştirilerini” isteme noktasına getirmeden, özetle şunu diyelim: Evet, Arap devrimleri bir günde saadet ve istikrar getirmedi. Evet, yukarıda ismi zikredilen her ülkenin önünde değişen ölçülerde çözülmesi gerek uzun bir sorun listesi var. Evet, diktatörleri devirmekten daha zor olan şey sürdürülebilir, kapsayıcı ve çoğulcu bir demokrasi inşa etmekmiş.
Aslında işler göründüğü kadar kötü değil demekle başlayabiliriz. Seçim sandığından çıkan sonuçlar herkesi memnun etmeyebilir, siyasi belirsizlikler dikta rejimlerinin sağladığı daimi istikrardan çekici gelebilir ancak bir şekilde yavaş ve sancılı da olsa bu ülkelerde göz ardı edilmemesi gereken dönüşümler yaşanıyor. Tunus’ta İslamcılar ve sekülerler kolay olmayan koalisyonlarla güç paylaşımı nedir öğreniyor. Mısır’da İslamcılar askere karşı direnirken toplumun kendinden olmayan kısmına da seslenmesi gerektiğini idrak ediyor. Libya’da hayatında ilk defa oy kullanan kadınlar uzun kuyruklarda bekledikten sonra parmaklarındaki mürekkeple zafer işareti yaparak poz veriyor.
Diğer yandan şunu hatırlatmak da yararlı olabilir: Şu an bölgeyi saran çatışma hatlarının birçoğu, belki hemen hepsi Arap devrimlerinin sonucunda oluşmadı. Hâlihazırda var olan mezhepsel, etnik, ideolojik ayrışmalar Soğuk Savaş dengeleri ile dizayn edilmiş bir sistemin çökmesi ile birden, uzun süre önce süpürülmüş halının altından çıkıverdi.
Romantik bir devrim seviciliğine girmeden veya sinik bir karamsar tavır takınmadan mevcut zamanı geçmiş ve gelecek içinde, tarihsel süreci göz önüne alarak ve gelecek yansımalarını unutmadan düşünmekte fayda olabilir.
Bu noktada Lübnanlı akademisyen Elias Muhanna’nın, Qifa Nabki isimli siyasi blogunda hatırlattığı bir gözlemi akılda tutmakta var.
İngiliz tarihçi ve siyasetçi Thomas Babington Macaulay’in (1800-1859) Fransız Devrimi üzerine yazdıklarına bakalım ve şu an yaşadıklarımızla ilişkilendirmeye çalışalım.
“Bir gezgin hayatında daha önce hiç görmediği bir meyveye rastlar. Meyveyi tadar ve beğenir; tatlı ve serinletici olduğunu düşünür. Bu çok beğendiği meyveyi daha önce bu meyvenin varlığından haberi olmayan ülkesine götürmeye karar verir. Fakat birkaç dakika sonra çok sancılı bir hastalığın pençesinde bulur kendini. Hastalıktan sarsılmış bir haldeyken meyve hakkındaki fikirleri de değişir elbette. Bu meyve artık onun için tadı güzel bir zehirdir. Meyveyi tattığı için kendini suçlar ve arkadaşlarını bu zehir konusunda uyarmaya karar verir. Uzun ve şiddetli bir mücadeleden sonra gezgin iyileşir, hastalığın sancılarından sersemlemiş bir haldeyken, birden daha önce hayatı boyunca kendisine bela olmuş bazı kronik sorunlarından kurtulduğunu fark eder. Ve yine meyve konusunda fikrini değiştirir. Bu meyvenin çok güçlü bir ilaç olduğuna ancak sadece çok istisnai ve aşırı vakalarda büyük bir ihtiyatla kullanılması gerektiğine kanaat getirir.
Bu tam da Fransız Devriminde yaşanan süreçti. Olayın kendisi başlı başına yeni bir fenomendi. İlk kertede onurlu insanlar adaletsizliği gidermeyi vadeden bu gelişmeyi alkışladılar. Sonra arbede, sürgün, yolsuzluk, iflas, infaz, iç savaş, dış savaş, devrim mahkemeleri, giyotinler geldi. Biraz sonrasında bu istikrarsızlık içinden bir askerî despotizm çıktı ve Avrupa’daki tüm bağımsız devletlere kabadayılık tasladı. Bunu eski hanedanın dönmesi ve kadim usulsüzlerine devam etmesi izledi.
Ama şimdi düşününce önümüzdeki resmin tamamına baktığımızda… Tüm suçlarına ve sorunlarına rağmen Fransız Devrimi’nin insanoğlu için kutsal bir kazanım olduğunu görüyoruz.”
Şu an içinde bulunduğumuz ânın tarihsel bir dönüşüm sürecinin neresinde olduğunu tesbit etmekte fayda var. Çok değil yakın bir gelecekte geriye dönüp bakıldığında bu geçiş dönemi, şu an hissettiğimiz kadar sancılı resmedilmeyebilir. On sene sonra atılacak manşetler, bugün atılanlardan farklı olabilir…
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017